Son yılların en tartışmalı Genelkurmay Başkanlarından olan Hulusi Akar’ın Savunma Bakanı olarak yeni kabinede görevlendirilmesinin ardından yerine atanan Orgeneral Yaşar Güler’in geçmişi de en az Akar’ınki kadar tartışmalı.
Uludere’de 34 can alan hava saldırısı emrini veren, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi ‘rehin alınan’ Güler’in adı aynı zamanda İzmir’deki casusluk soruşturmasında da geçiyor.
BBC Türkçe’den İrem Köker’in haberine göre, Güler son 10 yıla damgasını vuran ve ucu Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) uzanan çok sayıda tartışmalı olayda adı geçen bir komutan. 64 yaşındaki Güler, Ardahan doğumlu ve ailesi Bayburtlu. 2019 yılında generalliğe terfi eden Güler’in adı, olası Genelkurmay Başkanları arasında geçiyordu.
Laiklik tartışmalarından uzak duran Güler, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün elini sıktığı kareyle ilk kez medyanın gündemine geldi.
Aynı yıl Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı görevine atanan Güler, 28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesi Roboski köyünde, bir grup kaçakçının PKK’lı oldukları gerekçesiyle F-16 savaş uçaklarıyla vurulması emrini veren ilk isim olarak biliniyor. Olayda 34 köyle yaşamını yitirmişti.
Yürütülen soruşturma sonucunda, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı “görevsizlik”, askeri savcılık da kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Güler’in 1990’lı yıllardaki Silopi’deki görevi sırasında çok sayıda faili meçhul cinayetin gerçekleştiği de dillendirilen iddialar arasında.
Genelkurmay Başkanlığına atanan Yaşar Güler’in Silopi’de Komutanlığını yaptığı ‘İç Güvenlik Taburu’na (1992-1994) yüzlerce sivil insan alınıp götürüldü ve bir daha kendilerinden haber alınamadı.
Bu insanların çoğunun asit kuyularına atıldığı sonradan ortaya çıktı.— Amed Dicle (@ameddicleT) July 10, 2018
Güler’in geçmişindeki bir diğer tartışmalı olay da, İzmir’de yürütülen casusluk soruşturmasında adının geçmesiydi.
2010 yılında, 357 üst düzey askeri yetkili hakkında, ‘devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine vermek’ suçlamasıyla dava açılmış, sanıklardan bazıları ‘çok gizli’ tespitini reddetmiş ve dönemin İstihbarat Başkanı Güler’i suçlamıştı.
Sonrasında, sanıkların tamamı beraat ederken, 2016 yılında kumpas iddiasıyla yeni bir soruşturma başlatılmıştı. İddianamede Güler hakkında da iddialara yer verilirken, ilk davanın sanıkları arasında bulunan Kurmay Albay İrfan Bulut’un belgeleri inceleyen komisyondaki bir kişinin gizlilik derecesiyle ilgili hazırlanan çizelgeye itiraz ettiği ancak Güler’in bu kişiyi “azarlayarak heyetten çıkardığını” ve kendisinin imzalayarak savcılığına yolladığına dair ifadesi de iddianamede yer aldı.
Güler’in adının karıştığı bir diğer olay da, 2013 yılında İstihbarat Başkanlığı görevini yaparken Suriye ile ilgili gizli bir toplantıya dair ortaya çıkarılan ses kaydında yer almasıydı.
İddialara göre, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in katıldığı toplantıda Suriye’ye olası bir askeri müdahale ele alındı.
Bu ses kaydında, Güler’in Suriye’deki hükümet karşıtı gruplara silah ve mühimmat gönderilmesine yönelik MİT çalışmalarının desteklenmesi gerektiğini ve talimat verilmesi halinde Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na silah ürettirebileceklerini söylediği öne sürüldü.
Yine iddialara göre Güler, aynı toplantıda Davutoğlu’na TSK için “Her dönemde sizlere lazım olan bir tool (araç)” dedi.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında genelkurmay ikinci başkanı olan Güler, o gece 10 asker tarafından esir alındığını, yere yatırılıp kafasına basıldığını söyledi. Halen tutuklu olan ve darbe suçlamasıyla yargılanan Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk tarafından elleri ve ayaklarındaki bağın çözüldüğünü belirtti.
Darbecileri niyetlerinden vazgeçirmeye çalıştığını anlatan Güler, darbeciler için ‘manyak’ tabirini kullandı.