Cezaevinde kanserli bir kadın daha olduğu ortaya çıktı. Gülen Hareketi’ne üyelik iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan lösemili Suna Halis yaklaşık bir aydır Edirne Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu.
Osmanlı döneminde askeriye olarak inşa edilen, fiziki şartları nedeniyle hak ihlallerinin artık ayyuka çıktığı Edirne Kadın Kapalı Cezaevi başına kadar bebekli anneler, hamile ve kanserli hastalar, aralarında öğretmen, hakim ve ev hanımlarının olduğu kadınlarla dolu.
Üç kadın koğuşu olan cezaevine şu anda günde sadece 3 saat su veriliyor. Tuvalet kapıları, camlar kırık. Kadınlar, fare gelmesin diye koğuşun kapısını su şişeleriyle kapatıyor. Sosyal medyada gündeme geldiği için tadilata başlayan cezaevi yönetiminin yaptığı iş, avluların duvarını boyamaktan ibaret.
9 aylık hamile Ceyda Nur Eroğlu 4 Mayıs’tan bu yana, yaşadığı hapishane ve zorlu süreçler nedeniyle iki yıl önce lösemiye yakalanan 39 yaşındaki Suna Halis de 12 Mayıs’tan beri Edirne’de bu zorlu şartlar altında yaşamaya çalışıyor.
Suna Halis, maruz kaldıkları hukuksuzluklar nedeniyle eşi ve iki oğluyla birlikte Türkiye’den ayrılmaya karar verdi, ancak 12 Mayıs’ta Yunanistan’dan geri itildiler. 44 ay hapis yatan Ömer Halis, eşini kanser olmaya ve ailece Türkiye’yi terk etmeye karar vermelerine sebep olan 6 yıllık hukuksuz süreci Bold Medya’ya anlattı.
ÜÇ HAFTALIK HAMİLEYKEN TUTUKLANDI
Yalova’da kapatılan bir üniversite yurdunda müdürlük yaptığı ve Bylock kullandığı iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Suna Halis, hapse ilk kez 15 Temmuz’dan iki ay sonra 25 Eylül 2016’da girdi.
İki gün gözaltında tutulduktan sonra Gebze Kadın Kapalı Cezaevine gönderildi. O zaman 2 yaşında olan büyük oğlunu da yanına almak zorunda kalan Halis, üç hafta sonra ikinci oğluna hamile olduğunu öğrendi. Karmakarışık duygular içindeydi. İkinci kez anne olacağına mı sevinseydi yoksa bebek beklediğini hapiste öğrendiğine mi üzülseydi…
5275 Sayılı Ceza İnfaz Kanunu’na göre tahliye edilmesi gerektiği için avukatı mahkemeye başvuruda bulundu. Ancak dilekçesi dikkate alınmadı. Suna Halis, hamileliğinin tam 7 ayını cezaevinde geçirdikten sonra 1 Mart 2017’de tahliye edildi.
Eşinin görüş günlerine, altı aylık karnıyla ve kucağında oğluyla birlikte geldiğini söyleyen Ömer Halis, “Büyük oğlumuz iki hafta annesinin yanında, iki hafta benimle kalıyordu. Kardeşim de eşimle aynı gün tutuklanmıştı, ben çalışmak zorundaydım. Biz Yalova’da, ailem İzmir’de yaşıyordu. Bu şekilde idare etmeye çalıştık” dedi.
Ömer Halis, 7 aylık olana kadar bırakılmayan eşinin neden tahliye edildiğini ise şöyle anlattı:
“Tabi ki bu kara kaşımız kara gözümüz için değil, cezaevi personelinin şikayetleri, ısrarları ve ilgili kurumlara baskıları sonucu oldu. Cezaevi personellerinden Adalet Bakanlığına ciddi şikayetler vardı. Hamile kadınlara bakamadıklarını, zorlandıklarını, çok meşakkatli olduğunu, cezaevlerinin çocuklar için uygun olmadığını, yeterli personel olmadığını belirttiklerini duymuştuk. Eşimin personellerin koğuşlarına gelip ‘Biz zaten şikayette bulunuyoruz, siz de dilekçe yazın’ diye hamile kadınlara telkinde bulunduğunu söylediğini hatırlıyorum. Avukat da mahkemede hamile olduğunu defalarca dile getirince hakim serbest bıraktı.”
Suna Halis, şu anda 5 ve 8 yaşında olan iki oğluyla eşini görmeye açık görüşe gittiklerinde…
Suna Halis doğuma 2,5 ay kala serbest bırakıldı ancak sıkıntı günleri sona ermedi. 22 Haziran 2017’de küçük oğlunu dünyaya getirdi. Bebek 7 aylık olunca ise Şubat 2018’de bu kez eşi tutuklandı.
Yalova’da TUSKON’a bağlı işadamları derneğinde çalışan Ömer Halis, mağdur ailelere yardım ettiği iddiasıyla tutuklanıp Kandıra Cezaevine konuldu. Mahkeme sürecinde “suçla” ilgili hakkında herhangi bir delil bulunamayınca “eşinde Bylock olduğu ve kardeşi yurt dışına kaçtığı” iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı ve tamamen hukuka aykırı bir şekilde 44 ay özgürlüğünden mahrum edildi. Gözaltına alınıp tutuklanma sebebiyle hapis yatma nedeni bambaşka olan Ömer Halis’in maruz kaldığı hukuksuzluğu 6 yıldır birçok KHK’lı yaşıyor.
ÖMÜR BOYU TEDAVİ ŞART
Dört yıl boyunca iki çocukla cezaevi yollarında gidip gelen Suna Halis’e 16 Ocak 2020’de, stres ve sıkıntı kaynaklı olduğu belirtilen lösemi teşhisi konuldu.
Ancak bu hastalığının, saçların dökülüp ölümle sonuçlanan löseminin ağır türü değil de ilaçla kontrol altında tutulabilen kronik mylositer lösemi olmasıyla teselli olan Halis için ömür boyu sürecek tedavi süreci başladı.
Devlet kontrolünde, sadece üniversite hastanelerinde görevli profesörlerin verdiği özel reçeteyle alınabilen bir ilaçtan her gün kullanmak zorunda olan Suna Halis’e kanser hücrelerini takip etmek için üç ayda bir genetik testi yapılıyor.
Suna Halis, hapisteki eşini üzmemek için hastalığını uzunca bir süre sakladı. 17 Ekim 2021’de tahliye edilen Ömer Halis eşinin kanser olduğunu özgürlüğüne kavuşmadan kısa bir süre önce öğrendi.
Halis ailesi için sona ermeyen zorlu süreç bu kez başka bir yöne evrildi. Serbest kaldıktan sonra 7 ay boyunca iş arayan Halis’in yaptığı tüm iş başvuruları tutuklanma sebebi gerekçe gösterilerek reddedildi.
“ÖZGÜRCE İNSAN GİBİ YAŞAMA HAKKI KALMADI ELİMİZDE”
Tüm kapılar yüzüne kapanan Ömer Halis, neden Meriç yolunu kullanarak Türkiye’den ayrılmak istediklerini, “Eşimin kanserli olduğu halde içeriye girecek olması, 44 ay babasız kalan çocuklarımın bir 44 ay daha annesiz kalacak olmaları, hapisten çıktıktan sonra kimsenin bize iş vermiyor olması ki, kendi akrabalarım bile yardımcı olmadı. Toplumdan tecrit edildik, öz akrabalarımız bile aramıyor, annem babam hariç. Artı eşimin kanser olması, içeride ranza arkadaşımın Şerif Vatansever koronaya yakalanıp ölmesi, bu şartlar bizi yurt dışına çıkmaya mecbur etti. Meriç yoluyla ülkeyi terk teşebbüsünde bulunmaya mecbur etti. Özgürce, insan gibi yaşama hakkı kalmadı elimizde. Ama nasip olmadı. Yunan askeri bizi geri itti” cümleleriyle özetledi.
“AİLEDE HERKES HAPSE GİRDİ ÇIKTI”
Ailece çok yıprandıklarını ifade eden Halis, “8 senedir ta 17/25 Aralık olaylarından beri her gün yakalanma, tutuklanma endişeyle yaşadık. Ben cezaevinde yatarken her gece acaba yarın eşimi tutukladılar diye haber gelecek mi diye uyudum. Her sabah uyandığımda Allah’ım çok şükür bugün de tutuklanmamış, acaba akşama kadar bir haber gelecek mi diye bu duygularla yaşadım. Ben dışarıdayken acaba beni de alacaklar mı acaba ne olacak, iki çocuk var endişesiyle yaşadım. Şimdi eşim içeride. Başa döndük. Ailede çalışan herkes hapse girdi çıktı, ciddi şekilde maddi ve psikolojik sıkıntılar oluştu” diye konuştu.