Temel eğitimde olması beklenen 6-13 yaş aralığında yaklaşık 156 bin çocuk okul dışında.
Ortaöğretimde olması beklenen 14-17 yaş grubunda da yaklaşık 590 bin çocuğun okul dışında kaldığı tahmin ediliyor. 15-17 yaş grubundaki her beş çocuktan biri de çalışıyor.
Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM tarafından hazırlanan “2019 Eğitim Değerlendirme Raporu’’ yayımlandı.
Cumhuriyet gazetesinden Figen Atalay’ın haberine göre rapordaki bazı tespitler şöyle:
MEB KAYNAĞI YETERLİ GÖRÜNMÜYOR
– Milli Eğitim Bakanlığı 2019- 2023 Stratejik Planı’nda öngörülen kaynak miktarı amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesi için yeterli gözükmüyor.
ÇOCUKLARIN NEDEN OKUL DIŞINDA KALDIĞINA DAİR VERİ YOK
– Her ne kadar ilgili yaş gruplarındaki okullaşma oranları oldukça yüksek değerler olsa da 6-13 yaş grubunda olan ve temel eğitim kademesinde olması beklenen toplam 156 bin 483 çocuğun okul dışında kalmış olması ve neden okul dışında kaldıklarına dair veri bulunmaması/rapor edilmemesi rasyonel bir durum olarak gözükmemektedir. Bu öğrencilerin durumlarını açıklayacak verilerin raporlanması, okula erişimlerinin önündeki engellerin neler olduğunun ivedilikle tespit edilmesi ve bu engellerin kaldırılması için önlem alınması gerekiyor.
– 5 yaş grubunda eğitim-öğretim dışında kalan yaklaşık 316 bin çocuğun eğitime erişiminin sağlanması için en az 16 bin 620 öğretmen atamasına ve 12 bin 146 dersliğe ihtiyaç var.
– Ortaöğretime erişim ve tamamlama oranları, hedeflerin oldukça gerisinde kalındığını gösteriyor.
– 2018-2019 öğretim yılında 14-17 yaş grubu için net okullaşma oranı yüzde 88.22. TÜİK verilerine göre 14-17 yaş grubunda toplam 5 milyon 4 bin 178 çocuk bulunuyor. 14-17 yaş grubu net okullaşma oranı üzerinden hesaplandığında 589 bin 492 çocuğun eğitim-öğretim dışında kaldığı görülüyor. Bu sayı, 10-13 yaş grubunda eğitim-öğretim dışında kalan çocuk sayısının yaklaşık dokuz katı.
– Eğitimin 12 yıl zorunlu olması dolayısıyla tek bir çocuğun bile okul dışında olmaması beklenirken, 14-17 yaş aralığında yaklaşık 590 bin çocuğun okul dışında olması, ortaöğretime erişimde ciddi sorunların olduğunu gösteriyor.
MESLEKİ VE TEKNİK LİSE MEZUNLARININ İSTİHDAM ORANI YÜZDE 10’UN ALTINDA
– Ortaöğretimde devamsızlık öğretimin kalitesini tehdit edecek boyutta devam ediyor. Mesleki ve teknik lise mezunlarının kendi alanlarında istihdam oranları pek çok alan için yüzde 10’un altında kalıyor.
– Ortaöğretim kurum türlerine göre öğretmen ve derslik başına düşen öğrenci sayılarındaki farklılıklar, fiziki kaynakların verimli kullanımı için kaynak kullanımında dağılımın rasyonel bir şekilde planlanmasına ihtiyaç olduğunu gösteriyorr.
YENİ SINAV SEKTÖRÜ
– Merkezi sınav puanı ile yerleştirme yapılan Anadolu meslek programlarının yüzde 97.38’ine ve Anadolu teknik programlarının yüzde 90.24’üne ilk yüzde 10’luk dilimde başarı gösteren hiçbir öğrenci yerleştirilememiş.
– BİLSEM’ler için yetenek taraması süreci bir yan etki olarak yeni bir sınav sektörü ortaya çıkarıyor.
– Özel eğitime devam eden öğrenci sayısı son 10 yılda iki katından fazla artmasına rağmen tanılama ve özel eğitimin kapsamına ilişkin sınırlılıklar sürüyor.
– Bakanlığın Liselere Geçiş Sistemi (LGS) uygulaması ile merkezi sınava yönelen öğrenci sayısını azaltma hedefine tezat olarak sınava giren öğrenci sayısı artıyor.
– Öğrencilerin yüzde 10’unu merkezi sınav sonucuna göre yerleştirmek, ilk yüzde 10’luk başarı dilimindeki öğrencileri seçmek anlamına gelmiyor.
– Bakanlık tarafından LGS kapsamında merkezi sınav puanı ile yerleştirme yapılacak kontenjanın ortaöğretim kurumlarının toplam kontenjanının yüzde 10’u ile sınırlanacağı açıklanmış olmasına rağmen LGS uygulamasının ikinci yılında merkezi yerleştirme yapılan okul sayısı ve kontenjanlar artırıldı.
MESLEKTE YENİ OLAN ÖĞRETMENLERİN YARISI KIRSALDA
– Boş kontenjan oranı azalmakla birlikte, yükseköğretime talebin niteliği ile yükseköğretim arzının niteliğinin uyuşmaması kontenjanların bir kısmının boş kalması ile sonuçlanıyor.
– Özel öğretim kurumlarında mali istikrar ve sürdürülebilirliği güvence altına alacak bir düzenleme ihtiyacı olduğu görülmekle birlikte bu konuda henüz somut bir gelişme kaydedilmedi.
– Öğretmen ihtiyacından çok daha fazla atama bekleyen öğretmen adayı bulunmasına rağmen 2019 yılı, pedagojik formasyon programlarının kaldırılması veya sınırlandırılmasına yönelik söylemlerin karşılık bulmadığı bir yıl oldu.
– Meslekte yeni olan öğretmenlerin yaklaşık yarısı kırsal bölgelerde ve dezavantajlı öğrencilerin çoğunlukta olduğu okullarda görev yapıyor.
– Türkiye’de genç yetişkinler arasında yükseköğretim mezunu oranı artış göstermesine rağmen ortaöğretim mezunu dahi olmayanların oranı OECD ortalamasından yaklaşık üç kat daha fazla.
– 15-17 yaş grubundaki her beş çocuktan biri işgücüne katılıyor.
ÖĞRETMENLERE PSİKOLOJİK DESTEK
Türk Eğitim Vakıfları Liseleri Derneği (TEVDAK) Genel Sekreteri Sakin Öner, salgının, okulların 21 Eylül 2020 tarihinde başlamasına izin vermeyebileceğini belirterek Milli Eğitim Bakanlığı’nın acilen “Eğitim Danışma Kurulu” kurmasını önerdi.
Sakin Öner, öğretmenlere iki yönlü psikolojik destek verilmesi gerektiğine de dikkat çekerek “Öğretmenleri önce içine düştükleri psikolojik dağınıklıktan kurtaracak, motive edecek ve yeni döneme uyumlarını sağlayacak bir eğitim verilmelidir. Öğretmenlere verilecek ikinci eğitim, motivasyonu ve düzeni bozulan öğrencilerin yeniden eğitim ortamına uyumlarını nasıl sağlayacakları, onlara karşı nasıl davranacakları konularında olmalıdır’’ diye konuştu.