Polonyalı Wyborcza gazetesi, Batı’nın hayal kırıklığına uğrattığı otoriter Türkiye’nin, Rusya ilen olan romntizmini derinleştirdiğini yazdı.
Robert Stefanowsky imzalı makalede, Türk ordusu içerisindeki Rusya ile işbirliği yapan generallerden oluşan fraksiyonun etkisinin arttığının altı çizilirken, Türkiye’nin NATO için giderek bir külfet haline dönüştüğü belirtildi.
15 Temmuz darbe girişiminin faili olarak Fetullah Gülen’in gösterildiği ve onunla bağlantılı onbinlerce gazeteci, öğretmen ve hakiminin tutuklantığı bilgisine yer verilen yazıda, söz konusu tasfiye dalgasından NATO bünyesinde görev yapan Türk subaylarının da etkilendiği ve işkence göreceklerinden korktukları için yüzlercesinin Türkiye’ye dönmeyi reddettiği ifade edildi.
Avrupa’daki NATO güçlerinin komutanı General Curtis Scaparotti’nin, ‘Yetenekli Türk subaylarının tasfiyesinin ittifakın operasyonel gücüne zarar verdiği’ne ilişkin sözlerine de yer veren Stefanowsky yazısında, “NATO’nun bu ülkeyle arasındaki en büyük problem bu değil” ifadelerine yer verdi.
2015 yılında Türkiye’nin, hava sahasını işgal eden Rus uçağını düşürdüğünü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ise bu olayı, Türkiye’nin Suriye’deki radikal örgütleri desteklediğini belirterek ‘Teröristlerin suç ortakları sırtımızdan bıçakladı’ şeklinde yorumladığını hatırlatan Stefanowsky, “Türkiye sonuçta özür diledi. Rus uçağını vuran iki pilot Gülen yapılanmasına mensup oldukları gerekçesiyle tutuklandı” dedi.
İlişkilerin düzelmesinin ardından Türk Savunma Bakanlığı’nın Rus S-400 hava savunma sistemlerinin alımını tamamlamaya çalıştığına dikkat çeken Polonyalı yazar, Türk ordusunun Rusya’yla yakınlaştığını ve bunun NATO için bir tehdit olarak algılanabileceğini söyledi:
“Sözleşmenin maliyeti 2,5 milyar dolara ulaşabilir. Ankara daha önce Çin HQ-9’dan bir sistem almaya karar verdi ancak NATO baskısı altındaki Türkiye bu alımı gerçekleştiremedi. Bununla birlikte, Türkiye’nin S-400’ü satın alması NATO için potansiyel olarak yararlı olabilir, çünkü ittifak Rus sistemine doğrudan erişim kazanmış olacak. Ancak Türkiye ordusunu NATO’yla bütünleştirmek yerine Rusya’yla büyünleştirmeye başladı. Rusya’nın, Türkiye’nin arabuluculuğu ile ittifakın sırlarına erişme riskini göz ardı etmek imkansız”
Türkiye’nin varlığının uzun süredir NATO için bir artı olmadığına da değindiği yazısında Stefanowsky, “Türk ordusu üye ülkeler arasında dördüncü en güçlü ülke olmasına rağmen ittifakın operasyonlarına katılımı yetersiz. Örneğin, bu katılım Kosova’daki operasyon için yüzde 7, Afganistan’daki operasyon için yüzde 4 olarak tespit edildi. Türkiye, üyelikten faydalanmaktan çekinmeden, ittifaka ilişkin faaliyetlerini azaltmaya devam edebilir” yorumunu yaptı.
Polonyalı Wyborcza gazetesi, Batı’nın hayal kırıklığına uğrattığı otoriter Türkiye’nin, Rusya ilen olan romntizmini derinleştirdiğini yazdı.
Robert Stefanowsky imzalı makalede, Türk ordusu içerisindeki Rusya ile işbirliği yapan generallerden oluşan fraksiyonun etkisinin arttığının altı çizilirken, Türkiye’nin NATO için giderek bir külfet haline dönüştüğü belirtildi.
15 Temmuz darbe girişiminin faili olarak Fetullah Gülen’in gösterildiği ve onunla bağlantılı onbinlerce gazeteci, öğretmen ve hakiminin tutuklantığı bilgisine yer verilen yazıda, söz konusu tasfiye dalgasından NATO bünyesinde görev yapan Türk subaylarının da etkilendiği ve işkence göreceklerinden korktukları için yüzlercesinin Türkiye’ye dönmeyi reddettiği ifade edildi.
Avrupa’daki NATO güçlerinin komutanı General Curtis Scaparotti’nin, ‘Yetenekli Türk subaylarının tasfiyesinin ittifakın operasyonel gücüne zarar verdiği’ne ilişkin sözlerine de yer veren Stefanowsky yazısında, “NATO’nun bu ülkeyle arasındaki en büyük problem bu değil” ifadelerine yer verdi.
2015 yılında Türkiye’nin, hava sahasını işgal eden Rus uçağını düşürdüğünü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ise bu olayı, Türkiye’nin Suriye’deki radikal örgütleri desteklediğini belirterek ‘Teröristlerin suç ortakları sırtımızdan bıçakladı’ şeklinde yorumladığını hatırlatan Stefanowsky, “Türkiye sonuçta özür diledi. Rus uçağını vuran iki pilot Gülen yapılanmasına mensup oldukları gerekçesiyle tutuklandı” dedi.
İlişkilerin düzelmesinin ardından Türk Savunma Bakanlığı’nın Rus S-400 hava savunma sistemlerinin alımını tamamlamaya çalıştığına dikkat çeken Polonyalı yazar, Türk ordusunun Rusya’yla yakınlaştığını ve bunun NATO için bir tehdit olarak algılanabileceğini söyledi:
“Sözleşmenin maliyeti 2,5 milyar dolara ulaşabilir. Ankara daha önce Çin HQ-9’dan bir sistem almaya karar verdi ancak NATO baskısı altındaki Türkiye bu alımı gerçekleştiremedi. Bununla birlikte, Türkiye’nin S-400’ü satın alması NATO için potansiyel olarak yararlı olabilir, çünkü ittifak Rus sistemine doğrudan erişim kazanmış olacak. Ancak Türkiye ordusunu NATO’yla bütünleştirmek yerine Rusya’yla büyünleştirmeye başladı. Rusya’nın, Türkiye’nin arabuluculuğu ile ittifakın sırlarına erişme riskini göz ardı etmek imkansız”
Türkiye’nin varlığının uzun süredir NATO için bir artı olmadığına da değindiği yazısında Stefanowsky, “Türk ordusu üye ülkeler arasında dördüncü en güçlü ülke olmasına rağmen ittifakın operasyonlarına katılımı yetersiz. Örneğin, bu katılım Kosova’daki operasyon için yüzde 7, Afganistan’daki operasyon için yüzde 4 olarak tespit edildi. Türkiye, üyelikten faydalanmaktan çekinmeden, ittifaka ilişkin faaliyetlerini azaltmaya devam edebilir” yorumunu yaptı.
Polonyalı Wyborcza gazetesi, Batı’nın hayal kırıklığına uğrattığı otoriter Türkiye’nin, Rusya ilen olan romntizmini derinleştirdiğini yazdı.
Robert Stefanowsky imzalı makalede, Türk ordusu içerisindeki Rusya ile işbirliği yapan generallerden oluşan fraksiyonun etkisinin arttığının altı çizilirken, Türkiye’nin NATO için giderek bir külfet haline dönüştüğü belirtildi.
15 Temmuz darbe girişiminin faili olarak Fetullah Gülen’in gösterildiği ve onunla bağlantılı onbinlerce gazeteci, öğretmen ve hakiminin tutuklantığı bilgisine yer verilen yazıda, söz konusu tasfiye dalgasından NATO bünyesinde görev yapan Türk subaylarının da etkilendiği ve işkence göreceklerinden korktukları için yüzlercesinin Türkiye’ye dönmeyi reddettiği ifade edildi.
Avrupa’daki NATO güçlerinin komutanı General Curtis Scaparotti’nin, ‘Yetenekli Türk subaylarının tasfiyesinin ittifakın operasyonel gücüne zarar verdiği’ne ilişkin sözlerine de yer veren Stefanowsky yazısında, “NATO’nun bu ülkeyle arasındaki en büyük problem bu değil” ifadelerine yer verdi.
2015 yılında Türkiye’nin, hava sahasını işgal eden Rus uçağını düşürdüğünü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ise bu olayı, Türkiye’nin Suriye’deki radikal örgütleri desteklediğini belirterek ‘Teröristlerin suç ortakları sırtımızdan bıçakladı’ şeklinde yorumladığını hatırlatan Stefanowsky, “Türkiye sonuçta özür diledi. Rus uçağını vuran iki pilot Gülen yapılanmasına mensup oldukları gerekçesiyle tutuklandı” dedi.
İlişkilerin düzelmesinin ardından Türk Savunma Bakanlığı’nın Rus S-400 hava savunma sistemlerinin alımını tamamlamaya çalıştığına dikkat çeken Polonyalı yazar, Türk ordusunun Rusya’yla yakınlaştığını ve bunun NATO için bir tehdit olarak algılanabileceğini söyledi:
“Sözleşmenin maliyeti 2,5 milyar dolara ulaşabilir. Ankara daha önce Çin HQ-9’dan bir sistem almaya karar verdi ancak NATO baskısı altındaki Türkiye bu alımı gerçekleştiremedi. Bununla birlikte, Türkiye’nin S-400’ü satın alması NATO için potansiyel olarak yararlı olabilir, çünkü ittifak Rus sistemine doğrudan erişim kazanmış olacak. Ancak Türkiye ordusunu NATO’yla bütünleştirmek yerine Rusya’yla büyünleştirmeye başladı. Rusya’nın, Türkiye’nin arabuluculuğu ile ittifakın sırlarına erişme riskini göz ardı etmek imkansız”
Türkiye’nin varlığının uzun süredir NATO için bir artı olmadığına da değindiği yazısında Stefanowsky, “Türk ordusu üye ülkeler arasında dördüncü en güçlü ülke olmasına rağmen ittifakın operasyonlarına katılımı yetersiz. Örneğin, bu katılım Kosova’daki operasyon için yüzde 7, Afganistan’daki operasyon için yüzde 4 olarak tespit edildi. Türkiye, üyelikten faydalanmaktan çekinmeden, ittifaka ilişkin faaliyetlerini azaltmaya devam edebilir” yorumunu yaptı.
Polonyalı Wyborcza gazetesi, Batı’nın hayal kırıklığına uğrattığı otoriter Türkiye’nin, Rusya ilen olan romntizmini derinleştirdiğini yazdı.
Robert Stefanowsky imzalı makalede, Türk ordusu içerisindeki Rusya ile işbirliği yapan generallerden oluşan fraksiyonun etkisinin arttığının altı çizilirken, Türkiye’nin NATO için giderek bir külfet haline dönüştüğü belirtildi.
15 Temmuz darbe girişiminin faili olarak Fetullah Gülen’in gösterildiği ve onunla bağlantılı onbinlerce gazeteci, öğretmen ve hakiminin tutuklantığı bilgisine yer verilen yazıda, söz konusu tasfiye dalgasından NATO bünyesinde görev yapan Türk subaylarının da etkilendiği ve işkence göreceklerinden korktukları için yüzlercesinin Türkiye’ye dönmeyi reddettiği ifade edildi.
Avrupa’daki NATO güçlerinin komutanı General Curtis Scaparotti’nin, ‘Yetenekli Türk subaylarının tasfiyesinin ittifakın operasyonel gücüne zarar verdiği’ne ilişkin sözlerine de yer veren Stefanowsky yazısında, “NATO’nun bu ülkeyle arasındaki en büyük problem bu değil” ifadelerine yer verdi.
2015 yılında Türkiye’nin, hava sahasını işgal eden Rus uçağını düşürdüğünü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ise bu olayı, Türkiye’nin Suriye’deki radikal örgütleri desteklediğini belirterek ‘Teröristlerin suç ortakları sırtımızdan bıçakladı’ şeklinde yorumladığını hatırlatan Stefanowsky, “Türkiye sonuçta özür diledi. Rus uçağını vuran iki pilot Gülen yapılanmasına mensup oldukları gerekçesiyle tutuklandı” dedi.
İlişkilerin düzelmesinin ardından Türk Savunma Bakanlığı’nın Rus S-400 hava savunma sistemlerinin alımını tamamlamaya çalıştığına dikkat çeken Polonyalı yazar, Türk ordusunun Rusya’yla yakınlaştığını ve bunun NATO için bir tehdit olarak algılanabileceğini söyledi:
“Sözleşmenin maliyeti 2,5 milyar dolara ulaşabilir. Ankara daha önce Çin HQ-9’dan bir sistem almaya karar verdi ancak NATO baskısı altındaki Türkiye bu alımı gerçekleştiremedi. Bununla birlikte, Türkiye’nin S-400’ü satın alması NATO için potansiyel olarak yararlı olabilir, çünkü ittifak Rus sistemine doğrudan erişim kazanmış olacak. Ancak Türkiye ordusunu NATO’yla bütünleştirmek yerine Rusya’yla büyünleştirmeye başladı. Rusya’nın, Türkiye’nin arabuluculuğu ile ittifakın sırlarına erişme riskini göz ardı etmek imkansız”
Türkiye’nin varlığının uzun süredir NATO için bir artı olmadığına da değindiği yazısında Stefanowsky, “Türk ordusu üye ülkeler arasında dördüncü en güçlü ülke olmasına rağmen ittifakın operasyonlarına katılımı yetersiz. Örneğin, bu katılım Kosova’daki operasyon için yüzde 7, Afganistan’daki operasyon için yüzde 4 olarak tespit edildi. Türkiye, üyelikten faydalanmaktan çekinmeden, ittifaka ilişkin faaliyetlerini azaltmaya devam edebilir” yorumunu yaptı.