Erdoğan, ele geçirdiği medya organlarında her gün tek merkezden ürettiği bilgilerle, olayları saptırıp olduğundan farklı göstererek ülke idare ediyor. Çoktan beri devlet uçuruma doğru sürüklenirken onlar, yönetim eksiklerini kapatacak düzmece reklam kampanyalarıyla, kusurları halkın gözünden kaçırıp ayakta kalma planı yapıyorlar.
Bu yönetim anlayışı toplumu güdülecek kalabalıklar olarak görüyor,
Geçmişte kendi kurguladıkları 15 Temmuz darbesi ile yönetimi ele geçirirken;
– “Yenikapı ruhu” dedikleri uydurma bir kavram etrafında muhalif partileri topladı,
-Onların desteği ile masum bir grubu terörist göstererek, yapılacak insanlık dışı zulmü meşrulaştırdı,
-Muhalefetin aslı olmayan hikâyenin arkasında görüntü vermesiyle, geniş halk kitleleri yapılanlara itiraz edemedi ve toplumda yüksek ahlaki değerleri ile tanınan ülkeye büyük hizmet etmiş insanlara yapılan soykırım seyredildi.
Şimdi de depremde krizi yönetemediler, on binlerce insanın soğukta günlerce göçük altında kalıp donarak ölmesini izlediler. Zamanında sorumluluklarını yerine getirmemeleri sonucu yüzbinlerce vatandaşımız ya yaşamını yitirdi ya yaralandı veya her şeyini kaybetti. Yönetim kusurları sonucu ortaya çıkan insanlık dramlarını, algı oluşturup kapatma gayreti içindeler.
Toplumu yeniden beceriksizliği ortaya saçılmış yönetim anlayışları etrafında toplamak için, “Türkiye tek yürek” adı altında bir bağış kampanyası düzenledi, olumsuzlukları saklayarak halkı kandırmanın yolunu aradılar. Depremin yaraları henüz sarılmadan yapılan bağış kampanyasıyla, görevlerini yaptıkları kanaatini yayıp tüm itiraz seslerini kesmeyi düşündüler.
Toplanan 115 milyar TL bağışın büyüklüğüne bakıp gerçekten herkesin kesenin ağzını açtı şeklinde bir zan oluşturmaya çalıştıkları anlaşılıyor, ancak gerçek hiç de öyle değil. Yardımların nereden geldiğine incelediğinizde kampanyanın halkın sorunlarını çözmeden çok, denetimden uzak göz boyayacak kaynak oluşturma amaçlı olduğu çok açık görünüyor.
Savaş Genç, bağışların yüzde 87’sinden fazlasının bir şekilde devlet kesesinden aktarıldığını ifade etti.
-Merkez Bankası Başkanı, devletin parası kendi tasarrufuna verilmiş gibi davranarak 30 milyar TL’lik bağışta bulunacağını, toplanan bağışın yüzde 26’sını devlet kasasıdan alıp Erdoğan ve suç ortaklarının hizmetine vereceğini,
-Ziraat Bankası çiftçi için kullanılacak devlet kaynağının 20 milyar TL’sini (%17) yıkımın sorumlularına aktaracağını,
-Vakıfbank 12 milyar TL, Halkbank 7 milyar TL, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı 3,6 milyar TL, Türk Telekom 2 milyar TL, Borsa İstanbul 2 milyar TL, TMSF 2 milyar TL, THY 2 milyar TL, Ziraat Katılım Bankası 1 milyar TL, Vakıf Katılım Bankası 1 milyar TL, Emlak Katılım Bakası 1 milyar TL, Emlak Konut 1 milyar TL, Baykar 2 milyar TL, Socar Türkiye 3,5 milyar TL, Türkiye Sigorta-Türkiye Hayat Emeklilik 2 milyar TL, Diyanet 400 milyonu ayni yardım ve yurt dışından topladıkları dahil olmak üzere 1,2 milyar TL bağışta bulunacağını açıkladı. Doğrudan devletle ilişkili bu kurumlar toplam 41 milyar TL’lik (%36) kaynak yandaşların yönettiği AFAD’a bağışlandı.
Büyük miktarda bağışta bulunan özel kuruluşlara baktığınızda, hepsinin iktidarla bir şekilde ortak olduğu gözlerden kaçmıyor. En büyük hisse 3 milyar TL ile Cengiz Holding’e ait, Limak 2 milyar TL kaynak ayırdığını açıklıyor, Kalyoncu 950 milyon TL, Turkuaz Medya 700 milyon TL, Doğuş Grubu 500 milyon TL, Cihan Kamer 300 milyon TL, LC Waikiki 200 milyon TL, Esnaf Sanatkarlar Federasyonu 200 Milyon TL, Çelikler holding 150 milyon TL, Fettah Tamince 120 milyon TL, BOTAŞ 100 milyon TL, Trendyol 100 milyon TL, Ahlatçı holding 100 milyon TL, Türksat 60 milyon TL, Boyner 50 milyon TL, Demirören grubu 50 milyon TL, Kibar holding 50 milyon TL, Neşet Koçkar 50 milyon TL, Kutlu Holding 50 milyon TL ve 25-30 milyon ile 1-25 milyon TL arasında bağış yapan irili ufaklı şirket ve holdingleri dahil ederseniz toplamda 9 milyar TL’lik (%8) yardım ihale pastasından pay alan kişi kurumlardan geliyor. Onlar, bağışlarıyla toplum nezdinde aklanıp, yapacakları yeni yolsuzluklara zemin hazırlıyor.
Bütün televizyonların aynı anda ortak yayınla yaptıkları şovdan etkilenen halkın gönderdiği SMS mesajlarıyla 9 milyon TL civarında para toplanırken, milyon üstü yardımda bulunanların neredeyse tamamına yakını bir şekilde iktidarla iş ilişkisi içine girmiş şirket ve holdinglerden geliyor. Ne kadar çok geliri olursa olsun devlete sırtını dayamayanların en büyük katkısı yüzbinlerle sınırlı kalıyor.
Onlarca devlet kurumunun yaptıklarını da dahil ederseniz, toplanan 115 milyar TL’lik bağışın yaklaşık 91 milyarlık kısmı devlet kasasından aktarılıyor. Devletle ilişki içindeki ihale alan farklı büyüklükteki firmaların daha sonra devlet kesesinden acısını çıkaracakların yaklaşık 9 milyarlık bağış dahil edilirse, yardımın 100 milyar TL den fazlası (%87) bir şekilde devletle ilişkili olanlardan gelmiş. Tüm dünyadan herkesin kesesini açtığı görüntüsüne kendini kaptıran büyük çoğunluğu yurt dışındaki vatandaşların ve ülke yöneticilerinin duyguları sömürülerek 15 milyar TL’lik kaynak toplanmış.
Bütün dünya, Erdoğan’ın deprem dahil her türlü felaketi kendi çıkarları için kullanacağını biliyor. Bu yüzden ülkeler yapacakları yardımların onun ekmeğine yağ sürecek hale dönüşmemesi için özel gayret gösteriyor.
İnsanlık anlayışları gereği;
-Ülke yönetenleri arayıp geçmiş olsun dileklerini iletseler de,
-Her türlü desteğe hazır olduklarını bildirseler de,
Onun gayrı meşru işlerini meşrulaştırmaktan uzak durmak için çok ihtiyatlı davranıyorlar.
Siyasi çıkar için dışardan doğrudan yardım girişini yasakladılar. Yurt dışından acılı vatandaşlara yardımcı olmak için koşturanları AFAD yönlendirip puan toplamaya çalışıyorlar.
Beyin yıkama aparatına dönüşen yüzlerce basın organından aynı anda yapılan propagandalarla, on binlerce insanın ölümüyle sonuçlanmış bir olayın da üstünü örtüp, yeni rant elde etmede kullanmak istiyorlar. Tek yürek şov ile, depremden sonra Erdoğan arkasında saf tutmayı kabul etmeyen muhalefeti de peşlerine takma planı yapmışlar. İnsani duyguların suistimaline direnemeyen bazı parti liderleri olayın meşrulaştırma aparatı olarak kullanılacağını bildikleri halde kampanyaya bağışları ile katıldı, istemeden oynan oyunda görüntü verdiler.
-Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce,
-Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ,
-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
-İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener,
-DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan birer
-Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal 3 maaşını bağışlayarak destekte bulunduklarını açıkladı.
Erdoğan muhalefetin de katısıyla yaptığı yanlışların üstünü örtüp, yeni hareket alanı kazanma amacına bir nebze de olsa ulaşmış görünüyor. Umarız ilerleyen günlerde muhalefet bunu bir seçim aparatına dönüştürmek isteyen iktidarın istismarına daha fazla fırsat vermez.
İlk etapta gelen itiraz sesleri muhalefetin geçmişten ders aldığını ve büyüye kendini kaptırmadığın gösteriyor. Olayın yapılanları saklamak için bir şov olduğunu seslendirenler olması iyiye işaret.
-Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından “beşli çeteler bağışlarınız gözlerimizi yaşarttı diyerek…” bağışlarla aklanma gayretlerinin boşuna olduğunu aktardı.
-İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, “MB (Merkez Bankası) depreme 30 milyar TL bağışta bulundu. Kardan mı, para basarak mı, nasıl … anlayacağız. Kardan ise bu zaten … hazineye transfer edilecek bir tutar” diyerek, karşılıksız para basma yolu olacağına vurgu yaptı.
-Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp “Merkez Bankası’nın kardan aktararak ya da para basarak dağıttığı para bağış değildir, parayı değersizleştirme politikasıdır.” açıklamasını yaptı.
-Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş “Bu utanç verici şovun ardından, aklı başında herkes aynı soruyu sormalı: ‘Acaba toplam ne kadar çaldılar?’ Bu sorunun yanıtını, enkaz altında kalanlar enkazı yaratanlardan hesap sorduğu gün öğreneceğiz. O mahkemeler kurulduğunda ortak yayın nasıl yapılır görecekler.” diyerek yapılanların insan ahlakıyla bağdaşmadığına temas etti.
Fakat keşke sorun sadece depremdeki kusurlarını örtme gayretleriyle sınırlı olsa, asıl büyük oyun herkesin gözü önünde yaşanan bu tiyatrodan sonra başlayacak. Merhamet duygularıyla bireysel yardıma koşanlar belki teşekkürü hak ediyor, ancak devletin 100, halkın 15 milyar TL sini tüm kademeleri kendi elemanlarınca işgal edilmiş AFAD’a aktararak, Sayıştay denetimi dahil herkesten kaçırma fırsatı yakaladılar. Seçim döneminde AKP’nin reklam kampanyalarında kimseye hesap verme gereği duymadan diledikleri gibi özgürce saçıp savuracak, halkın parasını onları kandırmada kullanacaklar.
O, beraberindeki suç örgütüyle birlikte her olayı hem gayrı meşru işlerini meşru hale getirmek için çaba harcıyor, hem de buldukları her fırsatı değerlendirip açıktan ülke kaynaklarını üzerine geçiriyor. Toplanan yardımlara baktığımızda mağdurların elinden tutma amacıyla yapıldığını görmek mümkün değil, aksine yeni bir talan için kapı aralandığı ortada. Daha yardım şovunun gecesinde Cengiz inşaatın 3 milyarlık TL’lik bağışına karşılık, ertesi günü 3 Milyarlık bir ihale vermeleri bunun ilk işareti.
İsmail S. Gülümser