Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’in haberine göre, Yasalara göre tahliye hakkının ötelenmesi mümkün. Ceza İnfaz Kanununa göre Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları, hükümlüleri değerlendirmeye tabi tutarak rapor hazırlıyorlar ve iyi halli olmama yorumları veya disiplin suçu işlediğine dair beyanlar infaz yakmaya gerekçe olabiliyor. Ancak hükümlülere ve avukatlarına göre son derece subjektif beyanlar, tespit ve yorumlar kayda geçiyor. Tahliyeleri ötelenenler de çok büyük çoğunlukla siyasi hükümlüler oluyor. Siyasi hükümlülere yönelik keyfi, soyut değerlendirmeler içerebilen raporlar kolaylıkla, infazı yakma gerekçesi yapılabiliyor.
KEYFİ GEREKÇELER
Son yıllarda, özellikle son 2 yılda artarak Türkiye cezaevlerinde çok sayıda siyasi hükümlü, “fazla kitap okuma veya az sayıda kitap okuma, cezaevi imamıyla görüşmeme, pişman olduğunu beyan etmeme, halay çekme, fazla su tüketme, elektrik faturasının yüksek olması, içeride iken üniversite bitirmeme, görüşçülerle selamlaşma, kurum personeline kayıtsız kalma” gibi gerekçelerle tahliye haklarını kaybetti.
‘SİNCAN’DAKİ TÜM HÜKÜMLÜLERİN İNFAZI YAKILIYOR’
Uygulamanın en keskin biçimde hayata geçtiği cezaevlerinden biri Sincan Kapalı Kadın Cezaevi. Hatta avukatlara göre infaz yakmalar açısından Sincan Kadın Cezaevi bir “pilot bölge” ve cezası biten siyasi tutukluların hiçbiri, cezaları bitmiş olmasına rağmen tahliye olamıyor. Siyasi tutukluların tümünün infazı benzer subjektif gerekçelerle yakılıyor.
Seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışan Sincan Cezaevindeki kadın hükümlüler, konunun basit bir teknik mesele olmadığını, siyasi bir keyfiyet ve taraflılık söz konusu olduğunu ve daha önemlisi her birinin hayatını ilgilendirdiğini düşünerek Sincan Cezaevinde çektirdikleri fotoğraflarını ve hikayelerini anlattıkları mektupları avukatlarına gönderdiler. Birçoğu çok genç yaşlarda ceza alan kadınlar, “hukuk dışı ve keyfi uygulamanın son bulması gerekiyor” diyor.
‘GÖZÜNÜN ÜSTÜNDE KAŞ VAR SORUŞTURMASI’
Disiplin soruşturmasıyla karşılaşmadıkları tek bir gün olmadığını söyleyen 32 yaşındaki Dilan Oynaş, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Hakkımızda açılan disiplin soruşturmaları hukukta bulamayacağın cinsten. Bir nevi “gözünün üzerinde kaş var”, “bir sinek vızıltısı var” gibi bahanelerle soruşturuyorlar. Örneğin açık görüşte gelen ailelerimize selam vermek soruşturma konusu olabiliyor. Ve bu da bırakılmamamızın gerekçesi sayılmakta. Ayrıca Adalet Bakanlığından gelen bir evrakı imzalamakta imtina etmem de bırakılmama gerekçesi olarak hukuk tarihine geçti.”
Dilan Oynaş (Soldaki)
11 AY ÖNCE TAHLİYE EDİLMELİYDİ
Sincan Cezaevindeki bir başka hükümlü Hanım Yıldırım da 7 yıllık cezası bitmesine rağmen benzer keyfi gerekçelerle ve pişmanlık beyanını reddetmesi sebebiyle 11 aydır tahliye edilmediğini anlatıyor.
Hanım Yıldırım (Ortadaki)
‘EŞİM VE KIZIM TAHLİYE GÜNÜ KAPIDA BEKLEDİ’
Pişmanlık beyanı Sincan’daki tüm siyasi hükümlüler için önemli bir sorun. Örgütlü mücadelelerinden, siyasi fikirlerinden dolayı pişman olduğunu söylemeyen hükümlüler, cezaları bitse bile tahliye edilmiyor. Ağrı Belediye Başkanıyken tutuklanan Mukaddes Kubilay da cezasının bitiminde pişman olduğunu beyan etmesi istenip bunu kabul etmeyen hükümlülerden. Kubilay, “Tahliye günümde eşim ve kızım kapıda bekledi, bırakılmayacağımı tahmin etseler de. Bırakılmayışımızın gerekçeleri temelsiz. Pişmanlık dayatmalarına karşı direniyoruz” diyor.
PİŞMAN OLDUĞUNU SÖYLEMEYEN TAHLİYE EDİLMİYOR
7 buçuk yıl ceza alan 62 yaşındaki Zeynep Han Bingöl de aynı şekilde cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Bingöl, bu durumun gayri vicdani ve hukuksuz olduğunu söylüyor. 2016’da tutuklanan öğretmen Rojdan Erez, 2021’de bırakılması gerektiğini ifade ederek pişmanlık ifadesini reddettiği için tahliye edilmediğini anlatıyor. 26 yaşındaki Berin Sarı ve 30 yaşındaki Jiyan Ateş de 2021’de tahliye edilmeleri gerekirken benzer sebeplerle tahliye edilmediklerini anlatıyor.
SELAM VERMEK İNFAZ YAKMA GEREKÇESİ
İki çocuk annesi 53 yaşındaki Sabite Ekinci, 2016’da tutuklandığını ve 7 buçuk yıl ceza aldığını belirterek, “Tahliye sürem geçti ama bırakılmadım. Gerekçe arkadaşlarımın görüşçülerine selam vermem ve siyasi düşüncelerimden dolayı pişman olduğumu söylememem” diyor.
Açık görüşte selamlaşma sebebiyle çok fazla kişinin tahliyesinin engellendiğini anlatan bir başka hükümlü, “Ne kadar çok açık görüş o kadar disiplin cezası” yorumunu yapıyor.
‘DEZENFEKTAN KULLANMAYI NEDEN REDDETTİN’
Cezaevi İdare Gözlem Kurulu’nun karşısına çıktığında kendisini çapraz sorguda gibi hissettiğini söyleyen Sabite Ekinci, kendisine “Neden kurula çıktın, arkadaşlarının haberi var mı, içeriye dair bizim bilmediğimiz bir şey var mı, kadınlar için mücadele ettiğini söylüyorsun; neler yaptın, dezenfektan kullanmayı neden reddettin, dışarı çıktığında ne yapacaksın” gibi sorular sorulduğunu anlatıyor.
GEREKÇE: İLETİŞİME KAPALI TAVIR, KOĞUŞ ARKADAŞLARIYA İYİ GEÇİNME
Bir başka hükümlü Sedef Demir, tahliye edilmeme gerekçelerinin bazılarını şöyle sıralıyor: “Pişmanlık beyanının olmaması, haklarını iyi niyetle kullanmaması, iletişime kapalı tavır sergilemesi, koğuşta beraber kaldığı kişilerle iyi geçinmemesi.”
‘SİNCAN CEZAEVİ KENDİSİNİ PİLOT BÖLGE YAPTI’
Sincan Cezaevi’nde mayıs ayı itibarıyla en az 29 kadın hükümlünün infazının yakıldığını belirten Özgürlük İçin Hukukçular Derneği avukatlarından Sinem Coşkun, “Bu cezaevinin kendisini hem siyasi hem de kadın olan hükümlülerin ‘bırakılmaması’ anlamında bir pilot bölge yaptığı izlenimi yaratıyor. İnfaz hakimliğinin ülkenin diğer yerlerindeki infaz hakimliği uygulamalarını hiç dikkate almayan kararları da bu kapsamda değerlendirilmeli. Özellikle politik kadın hükümlülere yönelik ‘politik terbiye etme’ kaygısı olduğu söylenebilir” diyor.
‘SİNCAN’DA HUKUK DIŞI BİR MEKANİZMA OLDUĞUNA DAİR CİDDİ ŞÜPHELERİMİZ VAR’
İdari kurulların keyfi kararlarını denetlemesi gereken infaz hakimliğinin salt bir onay makamı olarak hareket ettiğini belirten Coşkun, Sincan’daki uygulamaya dair şu detayları veriyor:
“Özellikle Sincan Kadın Cezaevi’nde hiçbir soyut yorum ve değerlendirme tartışılmadan, hükümlüye savunma hakkı ve kayıt sunma hakkı tanınmadan bütün kararlar otomatik olarak onaylanıyor. Bu kişilerin Sincan özelinde mahkemeye erişimini tamamen yok eden bir tavır. Bunu şunun için ifade ediyoruz; başka pek çok cezaevinde infaz hakimlikleri son derece keyfi olan bu kurul kararlarını hukuka aykırı bulup yeniden yeniden değerlendirme istiyorlar. Zaten hakimliğin denetim yetkisi de bu şekilde anlamlı olur. Ancak Sincan’da hukuk dışı bir mekanizma olduğuna dair ciddi şüphelerimiz var.”