Cinayeti planlayan ve organize eden Doğukan Çep, salona getirildiği sırada “Bay Kemal nerede” diye bağırınca, jandarma eşliğinde salondan çıkarıldı. Çep, daha sonra mahkeme başkanının talimatıyla yeniden salona getirildi.
Avukatları aracılığıyla davaya katılma talebinde bulunan MHP’nin isteği, “suçtan doğrudan zarar gören sıfatı bulunmadığı” gerekçesiyle, mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
Tetikçi Eray Özyağcı, olay anını anlatırken, “Doğukan ‘Sinan’ın yanında iki kişi var, sadece ayaklarından vur, uzaklaş’ dedi. Ben sadece Sinan Ateş’in sağlı sollu ayaklarına ateş ettim efendim. Bana yanındakiler ateş etti. En son şöyle bir ses duydum; ‘Reisi vurduk, reisi vurduk’ diyorlardı” diye savunma yaptı. Özyağcı, “Sinan Ateş’i sadece ayaklarından vurdum, ben kimseyi öldürmedim” dedi.
Davanın tutuklu sanığı Doğukan Çep ise “Dava dosyam için Sinan Ateş’ten yardım istedim, benden para aldı, sonra telefonlarıma çıkmadı. Ben de ayaklarından vurmaya karar verdim” diyerek, “Her şeyi ben ayarladım, azmettirici benim. “Öldürün” demedim, ayağından vurdurduk ama öldü. Nasıl öldü bilmiyorum; şok oldum, dünyam başıma yıkıldı, bütün film bitti” ifadelerini kullandı. Çep, “O açı Selman’ın (Sinan Ateş öldüğünde yanında olan ve omuzundan vurulan akrabası Selman Bozkurt) açısı. Bence Selman’ın mermisiyle karnından vuruldu, Eray’a yazıldı” dedi.
Ankara’da katledilen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayeti davasının ilk duruşması başladı. Duruşma Ankara’da Sincan Cezaevi Kampüsü içerisindeki büyük salonda görülüyor.
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, duruşmaya yüksek güvenlik önlemleriyle geldi. Ayşe Ateş, 6 koruma polisi ve çelik yelekle getirildi.
Sanık Doğukan Çep savunmasına Gezi Parkı olayları sırasında ESP’nin bir derneğine girip 10 kişiyi vurmaları ve Hasan Ferit Gedik cinayeti davasında aldığı cezayı anlatarak başladı.
Çep’in dosya ile alakasız ifadeleri nedeniyle araya giren mahkeme başkanı, “Sen deminden beri ne anlatıyorsun? Olayı anlatacaksan anlat, hikaye anlatma, sen mi azmettirdin?” diye sordu.
“Ben azmettirdim” diye yanıtlayan Çep, bu dosyadan aldığı cezanın lehine çözülebilmesi için Sinan Ateş’ten yardım istediğini, Ateş’in karşılığında 1 milyon TL istediğini ancak parayı almasına rağmen sözünü tutmadığın söyledi.
Çep, Yargıtay’daki dosyası için aldığı para karşılığı kendisine yardım etmeyi kabul eden Sinan Ateş’in bir zaman sonra telefonlarına çıkmadığını iddia etti:
“Sinan Ateş’e Gezi olayları sırasında olanları anlattım, neden ceza aldığımı anlattım. Bana, ‘kardeşim helal olsun, bizim hayal ettiklerimizi gerçekleştirmişsin, ben senin için elimden geleni yapacağım’ dedi.”
Çep, yıllar içinde Ateş’le bu konu için birçok kez görüştüğünü, Ateş’in her seferinde kendinden farklı kişiler için yeniden para istediğini ama sonuç çıkmadığını söyledi:
“2022 kasım ayı paranın tamamını vermen lazım dedi, ne ayarlayabiliyorsan ver, dosyanın eli kulağında dedi, sağdan soldan borçla 250 bin lira daha verdim. Aralık ayı başlarıydı, aramaya başladım eli kulağındaydı abi ne oldu dedim, kardeşim sabret dedi.
“Abi olmuyorsa paramızı geri alalım dedim, kardeşim çocuk oyuncağı mı parayı nasıl alayım dedi, biraz sert yaptı bana. 4-5 gün sonra aradım şimdi müsait değilim diyerek telefonu kapattı. Sonra telefonlarıma çıkmamaya başladı. Ben de Ankara’ya gideceğim bunu ayaklarından vuracağım dedim.
“Suikast olduğunu kabul etmiyorum. Ben öldürmeye gitmedim. Öldürmeye gönderseydim delikanlı gibi ‘öldürmeye gönderdim’ derdim. Nasıl öldüğünü de bilmiyorum. Ölmesini istemezdim. Kimin mermisiyle öldüğünün araştırılmasını istiyorum. Yanındaki Selman’ın mermisiyle karnından vurulduğunu düşünüyorum.
“‘Eray, Sinan Ateş’in ayaklarına 2-3 tane at kimseyle uğraşma oradan çık’ dedim. Ayaklarından vuruyor ama nasıl öldüğünü bilmiyorum. ‘Sadece yaralayın’ dedim bütün dünyam yıkıldı, zaten 4 gün sonra yakalandım.”
17 kişinin dosyası ayrıldı
Haklarında işlem yapılan 39 kişiden, yurt dışına çıkış yasağı getirilen diğer 17’si hakkındaki soruşturma ise ayrı bir dosya üzerinden sürdürülüyor.
Bu kişiler arasında Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç ile Ülkü Ocakları Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu, eski Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı Gürsel Horat, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde komiser olarak görev yapan Talha Atalay, eski MHP Mersin Milletvekili ve eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz yer alıyor.
Sinan Ateş kimdir, nasıl öldürüldü?
Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş, 1984’te Balıkesir’de doğdu.
Bursa’da büyüyen ve lise yıllarından itibaren Ülkü Ocakları içerisinde yer alan Ateş, 12 yıl MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın danışmanlığını yaptı.
Ateş, 2019’da Olcay Kılavuz’un yerine Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’na atandı, ertesi yıl Devlet Bahçeli tarafından görevden alındı, MHP ve Ülkü Ocakları içerisinde muhalif çizgisini sürdürdü.
Ateş, 30 Aralık 2022’de arkadaşı Selman Bozkurt ile Çankaya ilçesinde Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi’nde bir binadan çıktıkları sırada silahlı saldırıya uğradı.
Saldırıda Ateş bacaklarına ve başına isabet eden kurşunla ağır yaralanırken, Selman Bozkurt omzundan yara aldı. Ateş daha sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
MHP ve Ülkü Ocakları, cinayet sonrası herhangi bir taziye mesajı yayımlamadı.
İddianame niçin eleştirildi?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 145 sayfalık iddianame, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in ve birçok siyasi partinin tepkisini çekmişti.
Ayşe Ateş, 5 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “Olay gerçekleşir gerçekleşmez bu iddianameyi yazıp önümüze koyabilirlerdi. 1,5 yıl bekleyip çok basit, adi bir cinayet vakası gibi servis edilerek asıl faillerin alenen korunup kollandığı çok açık. Kocamı kimin öldürdüğü de, katilleri kimlerin koruduğu da gayet net” demişti.
“Ne diyeyim, yazıklar olsun. Bugün değilse yarın ama eninde sonunda hesap verecekler. Buna inanıyorum, bunun için de elimden gelen her şeyi yapacağıma kimsenin şüphesi olmasın.” diye eklemişti.
Ayşe Ateş’in 17 sayfalık ifadesinde iddianameden sadece “Olay tarihinde öldürülen Sinan Ateş’in eşi olduğunu, olayın bütün yönleriyle araştırılmasını talep ettiği, eşinin öldürülmesi olayını gerçekleştiren tüm şüphelilerden davacı ve şikayetçi olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır” şeklinde bahsedilmişti.
Ayşe Ateş ifadesinde pek çok MHP’liye ve Ülkü Ocakları üyesi kişilere işaret etmesine rağmen iddianamede MHP ve Ülkü Ocakları’ndan bahsedilmemişti.
Yine iddianamede, cinayetin neden işlendiği ve azmettiricinin kimler olduğuna ilişkin bilgeler de yer almamıştı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, üç kez Ayşe Ateş’le görüşmüştü.
Davanın takipçisi olacaklarını belirten Özel, “Sinan Ateş suikastı tam anlamıyla aydınlanana kadar peşini bırakmayacağız” dedi, iddianameyi de şu sözlerle eleştirmişti:
“İddianame sis perdesini aralamak şöyle dursun, kamuoyunun bildiği pek çok gerçeği gizlemeye çalışıyor.”
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 11 Haziran’da Ayşe Ateş ile kızları Bengisu ve Banuçiçek’i Beştepe’de kabul etmişti.
Ateş görüşme sonrası, Erdoğan’ın kendisini ve kızlarını uzun süre dinlediğini söyledi, “Durumu anlattım, izah ettim, dosya hakkında konuştuk. Tek talebim yargılamanın bir an önce hızlı bir şekilde gerçekleşmesi ve adaletin yerini bulması. Kendisi de gerekenin hızlı bir şekilde yapılacağını söyledi” demişti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise 25 Haziran’da partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Bizi terbiye etmeye, manevramızı azaltmaya çalışıyorlar” demişti.
“Kimin kimlerle iş tutuştuğunu, hangi iftira düzeneklerinin hazırlandığını çok iyi bildiklerini” belirten Bahçeli, “Davamızı üç beş çapulcunun keyfine göre yargılatmayız” diye konuşmuştu.
“MHP ve Ülkü Ocaklarını sorgulatmayacaklarını” vurgulayan Bahçeli, “Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da ense tıraşını görelim” ifadelerini kullanmıştı.
Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz