Ankara’da uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davanın beşinci celsesi sona erdi.
Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili davada ara karar açıklandı. Mahkeme eksik bilgi ve belgelerin savcılıktan istenmesine karar verdi.
Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Aytaç Ataç, Caner Günray, Umut Ersoy, Alper Atay, Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Ufuk Köktürk tahliye edildi.
Tolgahan Demirbaş’ın Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına alınmasının dosyaya girmesi reddedildi.
MHP İstanbul İl yöneticisi Ufuk Köktürk ve Zekeriya Asarkaya tahliye kararı verildi.
İçlerinde MHP’li yöneticilerin olduğu iddia edilen 17 kişilik soruşturma dosyasının görülen dosya ile birleştirilmesi talebi reddedildi.
Dava 19 Temmuz’a ertelendi.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları katıldı.
Pazartesi günü başlayan duruşmada sanık savunmaları ve taraf avukatlarının beyanlarının alınması tamamlandı.
Dünkü duruşmada müştekiler Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, annesi Saniye Ateş, kardeşleri Selma Kazanç ve Sevda Ateş Yörükoğlu ile olay sırasında yaralanan Selman Bozkurt dinlendi.
CHP’li vekil Tanal salondan çıkarıldı
Mahkeme başkanı, duruşmanın başında, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın “mahkeme başkanına sataştığı” gerekçesiyle dün salondan çıkartıldığını anımsattı. Tanal’ın bu celse de salonda olduğunun görüldüğünü belirten başkan, Tanal’ın salondan çıkarılmasını istedi. Mahmut Tanal, bunun üzerine salondan ayrıldı.
”Plaka bantlıydı”
Duruşma, tanık motokurye Yusuf Mert’in dinlenmesiyle başlandı. Mert, ”Ben motokuryeyim. Ben ışıklarda beklerken karşı tarafta aynı yerde denk geldik. Kaçan iki kişi gördüm. Onlarda da motor vardı. Motorda oturan kişide kask vardı, sonradan arkaya binen kişide kask yoktu. Peşpeşe Nextlevel’a kadar gittik. Onlar sonra Konya Yolu’na gitti. Motoru hızlı kullanıyorlardı o dikkatimi çekti. Kendilerinde silah görmedim. Bindikleri motosikletin plakanın bir kısmı bantlıydı, kapatılmıştı. Herhangi birinin vurulduğunu görmedim” dedi.
”Adını vurulduğunda duydum”
Tanık Yavuz Süleymanoğlu ise ifadesinde, Aytaş Ataç’ı tanıdığını söyleyerek, Ataç’ın işlettiği dükkana müşteri olarak gittiğini söyledi. Sinan Ateş’in öldürüldüğü gün orada bulunduğunu söyleyen Süleymanoğlu, ”Bana Sinan Ateş’in öldürüldüğünü söylediler. Adını ilk defa duydum. Aytaç, Tolgahan Demirbaşı aradı. Sonrasında bulunduğumuz mekandan beş gibi çıktık” dedi. Aytaç Ataç’ın avukatı, Süleymanoğlu’na çiftliğine gidip gitmediğini, çiftlikten haberi olup olmadığını sordu. Süleymanoğlu, ”Oradan yumurta alıyordum. Orada mangal yapmışlığımız da var. Biz oradayken gelip giden tanımadığım arkadaşlar da oluyordu” diye konuştu.
”Komisere gönderdim”
Süleymanoğlu’ndan sonra dinlenen Tanık Gönül Ergin ise duruşmaya SEGBİS ile bağlandı. Ergin, sanıklarla herhangi bir akrabalık ilişkisinin olmadığını söyledi. Ergin, olaya ilişkin şu bilgileri verdi:
“Biz o gün doktor randevum vardı. Doktordan çıktım. Arabama bindim ve tam u dönüşü yaparken, silah sesi duydum. Sonra tekrar silah sesi duydum. Ben vurulma anını görmedim ama silah sesini duyunca etrafıma bakındım. Bakınırken, sol elinde ucu uzun silahla koşarak gelen, kafasında herhangi bir bere olmayan kişiyi gördüm. Bu kişi daha sonrasında kasklı birinin arkasına binerek hareket etti. Sonrasında 112’yi aradım. ‘Silahlı birini gördüm, koşarak motora bindi’ dedim. Daha sonrasında arabamdan motorun resmini çektim. Olay yerine gidip, komiserin birine telefonumdaki resimleri gönderdim. Ben sadece silahlı bir kişinin motora binip kaçtığını gördüm. Planın son üç rakamının bantla kapatıldığını gördüm. Silah koşarken elindeydi.”
Tanık Ahmet Keçik ise ifadesinde cinayete ilişkin, “Ben rahmetliyi ülkü ocakları başkanlığı döneminde ve akademisyenken tanıdım. Birlikte cuma namazına gittik. Namazda ben, Selman ağabey ve rahmetli vardı. Giderken de dönerken de yaya gittik, aynı istikameti kullandık. Dönüşte bir lokanta vardı onun orada saldırıya uğradık. Aniden karşımıza çıktı ve ateş etmeye başladı. Çok seri bir şekilde ateş edildi. Doğrudan Sinan Ateş’i hedef aldı. Silahı gövdesine doğru nişan aldı. Daha sonrasında ben bir aracın arkasına saklandım. Sinan Ateş’in camiye giderken silah taşıdığını görmedim. Sonrasında kendimi savunma ihtiyacı hissettim” dedi.
”Hedef almadan ateş ettim”
Kendisine ait bir silahının olmadığını ve ilk yardım bilgisinin olmadığını söyleyen Keçik, Sinan Ateş’i kastederek, ”Biz kendisine hiç ‘reis’ kelimesini kullanmazdık” dedi. Silah sesleri esnasında kaçtığını ve Selman Bozkurt’u görmediğini belirten Keçik, “Aracın arkasına saklandıktan şahıs sürekli rahmetliye ateş ediyordu. Yerde yatarken belindeki silahı gördüm, onu aldım. Rahmetlinin silah sahibi olduğunu biliyordum ama o gün yanında olup olmadığını bilmiyordum. Rahmetlinin belindeki silahı gördüm ve kendimi savunma ihtiyacı duydum. Ateş eden şahsı hedef almadan ateş ettim. Kaçtığını gördükten sonra rahmetliyi kontrol ettim, tepki vermiyordu. Daha sonra Selman’a baktım o da yaralıydı. Hem benim hem onun elinde silah vardı. Orada insanlar bize yardım etmek için geliyordu. Rahmetli çok kan kaybediyordu. Daha sonra polisi aradım. Yaralarını bastırarak tampon yaptım ve ambulansın gelmesini bekledim” diye konuştu.