Eski Ülkü Ocakları Genel BaşkanıSinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili davanın ilk duruşması yaklaşırken Ankara’da siyasetin tansiyonu hem normalleşme tartışmaları hem de dava sebebiyle yüksek. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in siyasi partilere ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yaptığı ziyaretler ise cinayetin siyasetteki yansımalarını son haftalarda daha görünür kıldı.
Davaya bir siyasi parti de avukatları ile bizzat dahil olacak. Bu hafta partisinin meclis grup toplantısında davaya avukatlarının katılacağını açıklayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da hepsinin ense tıraşını görelim” dedi.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yargılaması yapılacak davada 22 tutuklu sanık bulunuyor. Sanıklar arasındaki bazı isimlert MHP ve Ülkü Ocakları ile ilişkilendiriliyor.
Davanın sanıkları arasında tetikçi Eray Özyağcı, tetikçinin organize edilmesinde rol alan Doğukan Çep ve Suat Kurt, tetikçiyi Ankara’ya getiren özel harekat polisleri Aşkın Mert Gelenbay ve Muratcan Çolak, MHP İstanbul İl Yöneticisi Ufuk Köktürk, Ateş’in adresini Tolgahan Demirbaş’a atan Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal, MHP’li Avukat Serdar Öktem, eski MİT mensubu Çağlar Zorlu, tetikçiyi Ankara’dan İstanbul’a kaçıran Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel ve Tolgahan Demirbaş öne çıkıyor.
Aralık 2022’de işlenen cinayetin ilk duruşması 1 Temmuz Pazartesi günü Ankara’da yapılacak.
AKP’nin dünkü meclis grup toplantısının ardından Beştepe’de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmesi de Sinan Ateş cinayetinin Cumhur İttifakı’na etkisi açısından dikkatle izlendi. Erdoğan ve Bahçeli, görüşme sonrası ittifakın devam ettiği mesajları verdi.
Peki ortaklığın devam ettiği açıklamaları Ankara’daki mevcut durumu ne kadar yansıtıyor? Cinayetin gölgesinde tartışılan normalleşmenin arkasında ne tür siyasi hesaplar yatıyor?
Sinan Ateş cinayeti Cumhur İttifakı’ndaki dengeleri nasıl değiştirdi?
Cinayetin ardından Cumhur İttifakı ortakları AKP ile MHP arasında bir çatlak olup olmayacağı uzun bir süre tartışılmış, AKP de uzun bir süre konunun uzağında durmayı tercih etmişti. 31 Mart seçimlerinin ardından ise parti içinde MHP ile ittifaka daha temkinli yaklaşan kesimler çıkmaya başladı. Ayşe Ateş’in Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilmesi de bu etkinin bir sonucu olarak değerlendirildi.
Siyasete Sinan Ateş etkisini DW Türkçe’ye değerlendiren siyaset bilimci Burak Bilgehan Özpek, bu tartışmayı tersten yorumluyor:
“Siyasetteki dengeleri değiştiren bu cinayet değil. Ama siyasetteki dengeler değiştiği için bu cinayeti bu kadar fazla konuşuyoruz. Yani bu cinayet olduğu için Adalet ve Kalkınma Partisi alerjik bir tavır veriyor değil. Tam tersine iki ortak arasında başka problemler olduğu için bu cinayet aslında bu kadar kamuoyunu meşgul ediyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile 11 Haziran’da yaptığı görüşme ile aynı gün Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ve çocuklarını kabul etmesi ilk başta MHP’ye yönelik bir işaret olarak okundu.
Ancak Bahçeli’nin açıklaması sonrası dengeler yine değişti. 12 Haziran’da yaptığı yazılı açıklama ile Ankara kulislerini hareketlendiren Bahçeli, “AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği Milliyetçi Hareket Partisi’nin samimi dileği ve temennisidir” dedi.
Bu açıklama sonrası iki partinin üst düzey yetkilileri tarafından yapılan açıklamalarla kamuoyuna yansıyan bir kriz çıkmasını önlendi. Erdoğan ile Bahçeli dün de AKP grubunun ardından bir araya gelerek fotoğraf verdi.
Siyaset bilimci Özpek, Cumhur İttifakı’nın bugün aslında iki partiden daha çok iki lider arasında kurulduğunu belirterek AKP’nin MHP ile işbirliği yaptıkça kaybeden bir siyasi parti olduğunu ifade ediyor. Özbek, MHP’nin tutumuna atıfla “Yani sürekli devlet adına konuşan, devletle kendini özdeşleştiren ve pratik siyasetin alanını gasp eden, dolayısıyla Adalet ve Kalkınma Partisi’ne siyaset yapma alanı ve esneme alanı bırakmayan, hatta Adalet ve Kalkınma Partisi’ni lüzumsuz hale getiren bir yapıdan bahsediyoruz” diyor.
Diğer yandan cinayetin Cumhur İttifakı ortağı MHP’ye uzanmasının AKP’nin elini ortağına karşı güçlendirdiği yorumları da yapılıyor.
Özpek’e göre temelde ortada MHP ile kaynakları bölüşmek istemeyen ve MHP’nin kısıtladığı siyaset alanından dolayı mutsuz olan bir parti var ve AKP içindeki huzursuzluğun sebeplerinden birisi bu. Özpek, Sinan Ateş davasıyla ilgili yaşanan süreci bu huzursuzluk çerçevesinde okumak gerektiğini belirtiyor.
Normalleşme süreci sona mı erdi?
Ankara’da cinayetin siyasete etkilerinin gölgesinde CHP ile başlatılan normalleşme sürecinin sona gelip gelmediği de tartışılıyor.
Ayşe Ateş’le iki kez görüşen CHP lideri Özgür Özel’in 1 Temmuz’daki duruşmaya katılması bekleniyor. Özpek’e göre Sinan Ateş dosyası Özel’in genel başkan olarak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş’a karşı iddiasını ve otonomisini yükseltecek bir etken.
“AKP ile MHP’nin ilişkileri kopacak ki Özgür Özel CHP Genel Başkanı olarak bir aktör olabilsin” diyen Özpek, normalleşme sürecinin gidişatına ilişkin şunları söylüyor:
“Şu anda Erdoğan da Özel de bu süreci bence çok kolay harcamak istemiyor. Sadece nasıl bir yol haritası üzerinden ilerleneceği belli değil. Bana sorarsanız Erdoğan olabildiğince CHP’den gelebilecek muhalefeti yumuşatmak ve uyguladığı ekonomi politikasının sonuçlarını görmek için zaman kazanmak istiyor. Özel ise muhaliflerin muzdarip olduğu birçok konuyu bu süreç sayesinde çözüme kavuşturup etkili bir aktöre dönüşebilir.”
Ankara kulislerinde ise Erdoğan’ı özellikle Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu’nun yanında yaptığı “suç ortakları” açıklamasının kızdırdığı konuşuluyor.
Özel ise daha sonra gazeteci Yavuz Oğhan’a açıklama yaparak “Suç ortağı dediğim, Türkiye’yi buraya getirmekte birlikte suçlusunuz. Yoksa Sinan Ateş cinayetinden bahsetmiyorum. Ayrıca kriminal bir suçtan bahsetmedim. Ama benim kastettiğim ekonomik olarak memleketi getirdiği nokta” demişti.
Özpek’e göre AKP’nin MHP ile girdikleri ilişki o kadar karmaşık nitelikte ki AKP’nin “evliliklerde olduğu gibi” bir seferde maliyet ödemeden bu ilişkiyi sonlandırması zor. Özpek, şöyle konuşuyor:
“Maliyet ödemeden Erdoğan’ın MHP’yi sistemin dışına itmesi çok kolay değil. Bunu kendisi de biliyor. O yüzden zamana yayarak MHP’yi de bir şekilde yanında tutarak CHP’ye de yakın olarak biraz güçlenmek istiyor bence. Yani Erdoğan’ın ideal evreninde CHP’nin bir süre susması, MHP’nin dolaylı yollardan yıpratılması ve ekonomi programı neticesini aldıktan sonra gerekli hamleleri yapmak var.”
MHP iddiaları reddediyor
Cinayetle ilgili gözlerin çevrildiği MHP ise cinayetle bir bağı olduğu yönündeki yorumları ve iddiaları reddederek konunun partiyle ilişkilendirilmesini “kasıtlı” buluyor.
Son grup toplantısında cinayetle ilgili süreci “alçakların en alçağı bir kampanya” olarak niteleyen MHP lideri, sert mesajlar verdi:
“Milliyetçi Hareket Partisi ile Ülkü Ocakları’nı en küçük bağ ve bağlantısı olmayan bir cinayetle irtibatlandırıp suçlayanlara, bu can bu bedende olduğu müddetçe hakkımı helal etmeyeceğim ya bu dünyada ya da mahşerde hepsiyle tek tek hesaplaşacağım. Pensilvanya hukukunun değil Türkiye Cumhuriyeti hukukunun geçerli olduğunu müştereken ve açıklıkla göreceğiz. Davamızı üç beş çapulcunun keyfine göre yargılatmayız.”
Bahçeli’nin bu sözlerinin ardından ise Ayşe Ateş sosyal medya hesabından fotoğraflı bir paylaşım yaparak “İşaret edilen üç beş çapulcu aşağıdaki isimler olsa gerek. Çünkü 1 Temmuz günü Sincan’da Sinan Ateş suikastine ilişkin yargılanacak olanlar bunlar” dedi.