Açlık grevindeki tutuklu eğitimcilerden Semih Özakça’nın tahliyesine, Nuriye Gülmen’in ise tutukluluğunun devamın hükmedildi.
Özakça duruşmaya tekerlekli sandalyeyle getirilirken, Gülmen sağlık yönünden uygun olmadığı için getirilmedi.
Mahkeme, Özakça’nın elektronik kelepçe takılarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına, Gülmen’in ise tutukluluğunun devamına karar verdi.
Cumhuriyet karar öncesi duruşmadan şunları aktardı:
İtirafçı Berk Ercan SEGBİS ile mahkemeye bağlandı.
Ercan şunları söyledi: “Semih Özakça’yı bir iki kez gördüm. Bir bilgiye sahip değilim. Nuriye Gülmen’i İstanbul’dan tanıyorum. Nuriye ile Berkin Elvan’ın ölümü üzerine tanıştık. Nuriye’nin evinde kaldım ama adresi bilmiyorum. Nuriye ile telefon temasım olmadı. Açlık grevlerinin başlaması konusunda örgüt talimatı olduğu konusunda doğrudan bilgim yok. Semih’i parkta sadece iki kez gördüm. Başka bilgim yok.”
Özakça şöyle yanıt verdi: “Tanık Berk Ercan’ın yaptığı düşüklüktür, alçaklıktır. Yaptığı itirafçılık değil, iftiracılıktır. İstanbul’a bir kez gittim. Ama ne tanığı gördüm, ne o parka gittim. Berk Ercan’ın beni gördüğünü söylediği tarihte ben askerdim.”
Savcı, Gülmen ve Özakça’nın tutukluluk halinin devamını ve Özakça’nın hangi tarihlerde askerlik yaptığının öğrenilmesi için askerlik şubesinden yazı alınmasını talep etti.
‘Açlık grevi tarihsel bir kültürdür’Özakça savunmasına şöyle devam etti: “İstanbul’a evlilik sonrası 2015-2016 yıllarında gittim. Tanık Ercan’ı tanımıyorum.
Eskişehir’e gittiğim yazılıyor iddianamede ama ben Eskişehirliyim. Hiçbir suçlama ve kanıt yok. Tek suçlama Yüksel Caddesi’nde yaptığım basın açıklaması. Cezaevinde yazdığım günlüğüm dosyanıza giriyor. Çünkü dosya boş.
Dün okuduğum haberde Hatay’da bizimle ilgili bir paylaşım yaptığı için bir öğretmen açığa alınmış. Polisler Nuriye deyince kafa kaldırıyor, Semih deyince saldırıyorlar! Korku salıyorlar.
Eskişehir’de Pamelya Kafe’de gördüm diyor tanık. Eskişehir’de öyle bir kafe yok.
Biz açlık grevi yapıyoruz! Biz işimizi istiyoruz! Suçumuz ne? Cevabı yok. ‘Neşeli Günler’ filminde çocuklar birleşebilmek için Taksim’de açlık grevi yapıyorlardı. Bir insanın açlık grevi yapmasında örgüt ne gerek. Astsubaylar açlık grevi yaptı, hayvan hakları savunucuları da… Dünyanın bir çok yerinde yapılıyor. İtalyan bakan açlık grevi yapıyor! Açlık grevi tarihsel bir kültürdür. Biz her şeyi yaptık sonra açlık grevi dedik. Bizim yaptıklarımızın ne Danıştay’da ne AYM’de, ne AİHM’de karşılığı oldu. 12’sinde ve 19’ndaki duruşmalarıma götürülmedim. Neden götürülmediğimi bilmiyorum. Neyle suçlandığımı bilmiyorum. Bu şekilde hukuk işlemez. Buradan ne karar çıkarsa çıksın tarih bunu kabul etmeyecek, halk bunu kabul etmeyecek. Kanıt yok. Somut delil yok. Ben öğretmenim bana güvenebilirsiniz, yalancı itirafçılara değil.”
Avukat Murat Yılmaz: “Aylarca fiziki takip yapılmış ama bir kez delil konulmuş. Dosya o kadar boş ki dava açıldıktan sonra iktidar mahkemeye evraklar göndermeye başladı.
Tanık Berk Ercan, tanık mıdır, bilirkişi midir?
Semih’in annesi refakatçiyken yazdığı günlüğe el koyuyor. Ankara-İstanbul savcılıkları, emniyet işi gücü bırakmış dosyaya ne göndeririz diye çalışıyor.
15 gün AİHM kararına rağmen yoğun bakımda kaldı. Nuriye’ye şantaj yapıyorlar, refakatçi vermiyorlar, ışık görmeyen koğuşlara koyuyorlar. Nuriye ve Semih kaçmıyorlar. Aynı mahkeme 13 Haziran’da ihraç hakim Mustafa Aydın’ı tahliye ediyorsunuz. Mahkeme olarak ilke belirleyin. Kararınız doğru ama Nuriye ve Semih için neden yok? Cezaevi Müdürlüğü ve hastaneler raporlar var hayati tehlike var ama tutuklu. Kararlarınızın arkadında durunuz. Nuriye ve Semih’i tahliye ediniz.”