Şirket, video, fotoğraf ve ses taklidi yapabilen yapay zeka teknolojisinin seçmenleri kandırmak için kullanılabileceğinden endişe ediyor.
Ancak bir sektör uzmanı, Meta’nın planını “etkisiz” diye niteledi.
Bu yıl dünya nüfusunun yarısından fazlasının bulunduğu 60’tan fazla ülkede seçimler yapılıyor.
ABD, Rusya, Hindistan, Türkiye, Pakistan, Bangladeş ve Endonezya bunlardan sadece bazıları.
Seçimlere aylar ve haftalar kala siyasetçiler de yapay zeka ile ilgili benzer endişeleri dile getiriyor.
İngiltere İçişleri Bakanı James Cleverly geçtiğimiz günlerde Times gazetesine verdiği demeçte bazı kişilerin seçimleri etkilemek için yapay zeka tarafından üretilen sahte içerikler kullanacağını söyledi.
Peki Meta tam olarak ne yapacak?
WhatsApp ve Threads’in de sahibi olan Meta’nın Avrupa Birliği (AB) işlerinden sorumlu başkanı Marco Pancini bir blog yazısında şirketin, “AB’ye özel bir Seçim Operasyonları Merkezi” kuracağını ve bu merkezin “potansiyel tehditleri tespit ederek uygulamalar ve teknolojiler genelinde gerçek zamanlı olarak özel önlemler alacağını” belirtti.
Pancini, “2016 yılından bu yana güvenlik alanına 20 milyar dolardan fazla yatırım yaptık ve bu alanda çalışan küresel ekibimizi dört kat büyüterek 40 bin kişiyi istihdam ettik” dedi.
Pancini, buna 70’ten fazla dilde Facebook, Instagram ve Threads’deki içerikleri inceleyen 15 bin kişinin de dahil olduğunu söyledi ve bu süreçte mühendislerin, veri uzmanlarının ve hukukçuların bir araya getirildiğine dikkat çekti.
Peki bu yeterli olacak mı?
Seçimler ve yapay zeka üzerine bir makalenin ortak yazarı olan, Belfast Queen’s Üniversitesi’nden Deepak Padmanabhan’a göre Meta’nın açıkladığı planda bazı eksiklikler var.
Padmanabhan, “Planlanan stratejinin önemli noktalarda etkisiz olacağını söyleyebiliriz” diyor.
Meta’nın yapay zeka tarafından üretilen görüntülerle nasıl başa çıkmayı planladığını sorgulayan Padmanabhan, stratejiyi uygulamanın mümkün olamayabileceğini düşünüyor.
Yapay zeka tarafından üretilen gerçekçi görüntülerin protestocuları polisle çatışırken gösterdiği bir durumda ne olacağı örneğini veren Padmanabhan şöyle konuşuyor:
“Görüntülerin sahte olduğunu ispatlamak için çatışma olmadığından emin olmamız gerekir. Bu da hem teknoloji hem de uzmanlar için mümkün olmayabilir.
“Herhangi bir teknoloji bunu nasıl gerçek ve sahte olarak nitelendirebilir? Dolayısıyla, Meta’nın stratejisinin ne kadar etkili olabileceği çok açık değil. En azından ciddi sınırlamalar var.”
Meta şu anda AB genelinde 26 doğrulama kuruluşuyla çalışıyor ve Bulgaristan, Fransa ve Slovakya merkezli üç ortağı daha bünyesine katacağını söylüyor.
Bu kuruluşların rolü, oylamayı bastırmayı amaçlayan içeriklerle ilgilenmek değil çünkü bu tür paylaşımlar zaten yasak.
Kuruluşlar daha ziyade yapay zeka tarafından üretilen unsurlar da dahil olmak üzere yanlış bilgi yayan içerikleri tespit etmeyi hedefliyor.
Meta’nın AB işlerinden sorumlu başkanı Marco Pancini, bu tür paylaşımlara uyarı etiketleri ekleneceğini ve böylece paylaşımların öne çıkmayacağını söylüyor.
Reklamlarda da sahte paylaşımların yer almasına izin verilmeyeceği belirtiliyor.
Bu çalışmaların, işbirliklerinin sonucu olarak ortaya çıktığını söyleyen Pancini, ileride daha fazla koordinasyon gerekeceğini belirtiyor:
“Yapay zeka tarafından üretilen içerikler internet genelinde ortaya çıktığı için, sektörümüzdeki diğer şirketlerle de ortak standartlar ve yönergeler üzerinde çalışıyoruz. Bu çalışma tek bir şirketi aşıyor. Endüstri, hükümet ve sivil toplum genelinde büyük bir çaba gerektirecek.”
Başka şirketler ne yapıyor?
Bundan iki hafta önce Meta, OpenAI, Microsoft ve Adobe dahil toplamda 20 teknoloji şirketi, seçimler öncesinde sahte yapay zeka içerikleriyle mücadelede bir arada çalışmak için bir anlaşma imzaladı.
Sosyal medya platformu TikTok da geçtiğimiz haftalarda yaptığı duyuruda uygulamasında 27 AB üyesi ülke için yerel dillerde “Seçim Merkezleri” kuracağını ve bu merkezlerde güvenilir resmi bilgilerin bulunacağını söyledi.