Savcılığın elinde yüzbinlerce e-mail ve onbinlerce telefon tapesinin olduğu ortaya çıktı.
İddialar ağır…
İddianamenin Zafer Çağlayan ile ilgili bölümlerinde Temmuz 2011-Aralık 2013 tarihleri arasında ekonomi bakanlığı yaparken on milyonlarca dolarlık nakit ve mücevher rüşvet aldığı iddia ediliyor. Ayrıca Çağlayan’ın “İran devleti lehine hizmet sunduğu, kara para aklama sistemini diğer üyelerini belli türde aldatıcı işlemlerde bulunmaya” yönelttiği, diğer üyeler tarafından sistemi uygulamak için atılan adımları onayladığı ve sistemi rakiplerden ve denetlemeden koruduğu ileri sürülüyor. Savcılığın bu yorumu suç ortaklığından öte, Çağlayan’ın “bizzat bu işe liderlik ettiği ve direktiflerle işlere yön verdiği” iddiası iddiamaneye yansıyor.
Atilla savunmuş
Ek dosyalarda yer alan iki tarih ise dikkat çekici. Bu tarihlerden biri 12 Şubat 2013, 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasından yaklaşık 10 ay öncesi. ABD Hazine Bakanlığı, bu tarihte Mehmet Hakan Atilla ve diğer Halkbank yöneticilerini uyarıyor. 10
Ekim 2014’te de ABD Hazine Bakanlığı, Mehmet Hakan Atilla ile Sarraf’ın İran yaptırımlarını delme konusunu tekrar gündeme getiriyor. Hakan Atilla, İran yaptırımlarını delmeye yardımcı olmadıklarını ve Sarraf’ın iş yaptığı kişi ve şirketler ile ilgili detaylı risk analizi yaptıklarını ifade ediyor.
‘O saate el koyarlar’
CHP adına Sarraf’la ilgili tüm duruşmaları takip eden Özcan ek iddianameyi şöyle değerlendirdi: “Esastan yargılama 30 Ekim 2017’de başlayacak. Aslında Çağlayan’ın da sanık olarak bu davaya dahil edilmesi bizim için sürpriz olmadı. Geçtiğimiz Mart ayında Savcılık makamı, Sarraf’ın Türkiye ve İran’da üst düzey siyasiler ve bürokratlar tarafından korunup, kollandığını ve bununla ilgili ellerinde çok somut bilgiler olduğunu mahkemede tekrar ifade etmişti. Teknik takibe takılan konuşmalarda Sarraf ve diğerleri Çağlayan’dan ‘abi’ diye bahsediyor. Bir nevi kod ad haline gelmiş. ABD yasalarına göre suç işlerken kullanılan ya da elde edilen malvarlıklarına devletin el koyma hakkı var. Çağlayan’ın milyonlarca dolar rüşvet ve mücevherat aldığı dosyada iddia ediliyor. Suçlu bulunursa Türkiye’de Sarraf’tan rüşvet olarak kabul ettiği öngörülen 700 bin TL’lik saat ve 40 bin Euro’luk pianoya da ABD el koyar.”
Savcılığın elinde yüzbinlerce e-mail ve onbinlerce telefon tapesinin olduğu ortaya çıktı.
İddialar ağır…
İddianamenin Zafer Çağlayan ile ilgili bölümlerinde Temmuz 2011-Aralık 2013 tarihleri arasında ekonomi bakanlığı yaparken on milyonlarca dolarlık nakit ve mücevher rüşvet aldığı iddia ediliyor. Ayrıca Çağlayan’ın “İran devleti lehine hizmet sunduğu, kara para aklama sistemini diğer üyelerini belli türde aldatıcı işlemlerde bulunmaya” yönelttiği, diğer üyeler tarafından sistemi uygulamak için atılan adımları onayladığı ve sistemi rakiplerden ve denetlemeden koruduğu ileri sürülüyor. Savcılığın bu yorumu suç ortaklığından öte, Çağlayan’ın “bizzat bu işe liderlik ettiği ve direktiflerle işlere yön verdiği” iddiası iddiamaneye yansıyor.
Atilla savunmuş
Ek dosyalarda yer alan iki tarih ise dikkat çekici. Bu tarihlerden biri 12 Şubat 2013, 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasından yaklaşık 10 ay öncesi. ABD Hazine Bakanlığı, bu tarihte Mehmet Hakan Atilla ve diğer Halkbank yöneticilerini uyarıyor. 10
Ekim 2014’te de ABD Hazine Bakanlığı, Mehmet Hakan Atilla ile Sarraf’ın İran yaptırımlarını delme konusunu tekrar gündeme getiriyor. Hakan Atilla, İran yaptırımlarını delmeye yardımcı olmadıklarını ve Sarraf’ın iş yaptığı kişi ve şirketler ile ilgili detaylı risk analizi yaptıklarını ifade ediyor.
‘O saate el koyarlar’
CHP adına Sarraf’la ilgili tüm duruşmaları takip eden Özcan ek iddianameyi şöyle değerlendirdi: “Esastan yargılama 30 Ekim 2017’de başlayacak. Aslında Çağlayan’ın da sanık olarak bu davaya dahil edilmesi bizim için sürpriz olmadı. Geçtiğimiz Mart ayında Savcılık makamı, Sarraf’ın Türkiye ve İran’da üst düzey siyasiler ve bürokratlar tarafından korunup, kollandığını ve bununla ilgili ellerinde çok somut bilgiler olduğunu mahkemede tekrar ifade etmişti. Teknik takibe takılan konuşmalarda Sarraf ve diğerleri Çağlayan’dan ‘abi’ diye bahsediyor. Bir nevi kod ad haline gelmiş. ABD yasalarına göre suç işlerken kullanılan ya da elde edilen malvarlıklarına devletin el koyma hakkı var. Çağlayan’ın milyonlarca dolar rüşvet ve mücevherat aldığı dosyada iddia ediliyor. Suçlu bulunursa Türkiye’de Sarraf’tan rüşvet olarak kabul ettiği öngörülen 700 bin TL’lik saat ve 40 bin Euro’luk pianoya da ABD el koyar.”
Savcılığın elinde yüzbinlerce e-mail ve onbinlerce telefon tapesinin olduğu ortaya çıktı.
İddialar ağır…
İddianamenin Zafer Çağlayan ile ilgili bölümlerinde Temmuz 2011-Aralık 2013 tarihleri arasında ekonomi bakanlığı yaparken on milyonlarca dolarlık nakit ve mücevher rüşvet aldığı iddia ediliyor. Ayrıca Çağlayan’ın “İran devleti lehine hizmet sunduğu, kara para aklama sistemini diğer üyelerini belli türde aldatıcı işlemlerde bulunmaya” yönelttiği, diğer üyeler tarafından sistemi uygulamak için atılan adımları onayladığı ve sistemi rakiplerden ve denetlemeden koruduğu ileri sürülüyor. Savcılığın bu yorumu suç ortaklığından öte, Çağlayan’ın “bizzat bu işe liderlik ettiği ve direktiflerle işlere yön verdiği” iddiası iddiamaneye yansıyor.
Atilla savunmuş
Ek dosyalarda yer alan iki tarih ise dikkat çekici. Bu tarihlerden biri 12 Şubat 2013, 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasından yaklaşık 10 ay öncesi. ABD Hazine Bakanlığı, bu tarihte Mehmet Hakan Atilla ve diğer Halkbank yöneticilerini uyarıyor. 10
Ekim 2014’te de ABD Hazine Bakanlığı, Mehmet Hakan Atilla ile Sarraf’ın İran yaptırımlarını delme konusunu tekrar gündeme getiriyor. Hakan Atilla, İran yaptırımlarını delmeye yardımcı olmadıklarını ve Sarraf’ın iş yaptığı kişi ve şirketler ile ilgili detaylı risk analizi yaptıklarını ifade ediyor.
‘O saate el koyarlar’
CHP adına Sarraf’la ilgili tüm duruşmaları takip eden Özcan ek iddianameyi şöyle değerlendirdi: “Esastan yargılama 30 Ekim 2017’de başlayacak. Aslında Çağlayan’ın da sanık olarak bu davaya dahil edilmesi bizim için sürpriz olmadı. Geçtiğimiz Mart ayında Savcılık makamı, Sarraf’ın Türkiye ve İran’da üst düzey siyasiler ve bürokratlar tarafından korunup, kollandığını ve bununla ilgili ellerinde çok somut bilgiler olduğunu mahkemede tekrar ifade etmişti. Teknik takibe takılan konuşmalarda Sarraf ve diğerleri Çağlayan’dan ‘abi’ diye bahsediyor. Bir nevi kod ad haline gelmiş. ABD yasalarına göre suç işlerken kullanılan ya da elde edilen malvarlıklarına devletin el koyma hakkı var. Çağlayan’ın milyonlarca dolar rüşvet ve mücevherat aldığı dosyada iddia ediliyor. Suçlu bulunursa Türkiye’de Sarraf’tan rüşvet olarak kabul ettiği öngörülen 700 bin TL’lik saat ve 40 bin Euro’luk pianoya da ABD el koyar.”
Savcılığın elinde yüzbinlerce e-mail ve onbinlerce telefon tapesinin olduğu ortaya çıktı.
İddialar ağır…
İddianamenin Zafer Çağlayan ile ilgili bölümlerinde Temmuz 2011-Aralık 2013 tarihleri arasında ekonomi bakanlığı yaparken on milyonlarca dolarlık nakit ve mücevher rüşvet aldığı iddia ediliyor. Ayrıca Çağlayan’ın “İran devleti lehine hizmet sunduğu, kara para aklama sistemini diğer üyelerini belli türde aldatıcı işlemlerde bulunmaya” yönelttiği, diğer üyeler tarafından sistemi uygulamak için atılan adımları onayladığı ve sistemi rakiplerden ve denetlemeden koruduğu ileri sürülüyor. Savcılığın bu yorumu suç ortaklığından öte, Çağlayan’ın “bizzat bu işe liderlik ettiği ve direktiflerle işlere yön verdiği” iddiası iddiamaneye yansıyor.
Atilla savunmuş
Ek dosyalarda yer alan iki tarih ise dikkat çekici. Bu tarihlerden biri 12 Şubat 2013, 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasından yaklaşık 10 ay öncesi. ABD Hazine Bakanlığı, bu tarihte Mehmet Hakan Atilla ve diğer Halkbank yöneticilerini uyarıyor. 10
Ekim 2014’te de ABD Hazine Bakanlığı, Mehmet Hakan Atilla ile Sarraf’ın İran yaptırımlarını delme konusunu tekrar gündeme getiriyor. Hakan Atilla, İran yaptırımlarını delmeye yardımcı olmadıklarını ve Sarraf’ın iş yaptığı kişi ve şirketler ile ilgili detaylı risk analizi yaptıklarını ifade ediyor.
‘O saate el koyarlar’
CHP adına Sarraf’la ilgili tüm duruşmaları takip eden Özcan ek iddianameyi şöyle değerlendirdi: “Esastan yargılama 30 Ekim 2017’de başlayacak. Aslında Çağlayan’ın da sanık olarak bu davaya dahil edilmesi bizim için sürpriz olmadı. Geçtiğimiz Mart ayında Savcılık makamı, Sarraf’ın Türkiye ve İran’da üst düzey siyasiler ve bürokratlar tarafından korunup, kollandığını ve bununla ilgili ellerinde çok somut bilgiler olduğunu mahkemede tekrar ifade etmişti. Teknik takibe takılan konuşmalarda Sarraf ve diğerleri Çağlayan’dan ‘abi’ diye bahsediyor. Bir nevi kod ad haline gelmiş. ABD yasalarına göre suç işlerken kullanılan ya da elde edilen malvarlıklarına devletin el koyma hakkı var. Çağlayan’ın milyonlarca dolar rüşvet ve mücevherat aldığı dosyada iddia ediliyor. Suçlu bulunursa Türkiye’de Sarraf’tan rüşvet olarak kabul ettiği öngörülen 700 bin TL’lik saat ve 40 bin Euro’luk pianoya da ABD el koyar.”