İstanbul’da yaşayan P.Y, 5 yaşındaki Fas asıllı çocuğu evlat edinmek için mahkemeye başvurdu. Mahkeme, çocuğun biyolojik annesinin isteği ve bilirkişi raporu doğrultusunda P.Y’nin talebini kabul ederek, “evlatlık bağının kurulmuş olduğunu” tespit etti. Karar kesinleştikten sonra çocuk Türkiye vatandaşı olmaya hak kazandı ancak kimliği yoktu. P.Y. kimlik almak için İçişleri Bakanlığı’na başvurdu.
Duvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre, İçişleri Bakanlığı, mahkeme kararına rağmen 5 yaşındaki çocuğun vatandaşlığını kabul etmeyerek ‘ret’ kararı verdi. Bakanlığın ‘ret’ gerekçesinde “milli güvenlik” ve “kamu düzeni için engel” ifadeleri yer aldı. P.Y, Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nde İçişleri Bakanlığı’na dava açtı. Anne P.Y, avukatı Fatma Gül Karapıçak Cengiz aracılığıyla mahkemeye yaptığı başvuruda, İçişleri Bakanlığı kararının, “hukuka ve yasalara aykırı” olduğunu belirtti.
‘Ret gerekçesi Anayasa’ya aykırı’
Mahkemeye sunulan dilekçede, “Anayasa’nın ilgili maddesinde vatandaşlık kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir’ düzenlemesiyle vatandaşlık kazanımının kanuniliği açıkça vurgulanmıştır. Bu nedenle ‘kamu düzeni’ ve ‘milli güvenlik’ gerekçesiyle somut gerekçe göstermeksizin vatandaşlık başvurusunun reddi Anayasa’ya ve hukuka aykırı. Kamu düzeni ve milli güvenlik engelinin küçüğün geçmişinde ya da kayıtlarında nasıl ve ne şekilde tespit edildiği, hangi halin ve şartın milli güvenlik ya da kamu düzeni kavramı dahilinde engel teşkil ettiği, iptali talep edilen Türk vatandaşlığının kazanılması başvurusunun reddi kararında açıklanmamıştır” denildi.
‘Çocuk vatansız kalabilir’
Başvuru dilekçesinde Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler de hatırlatılarak şu ifadeler yer aldı: “Küçüğün üstün yararı gereği Türk vatandaşlığına kabulü gerekmekte. Aksi halde insan haklarına aykırılık meydan gelecek. Nitekim küçük ergin olduktan sonra bir nedenle sınır dışı edilme gibi bir yaptırım ile karşı karşıya kalırsa bu durum insan hakkı ihlali olacak. Küçük doğduğundan beri yaşadığı ve kendi ülkesi olarak bildiği ülkesinden kopartılacak. Küçük belki de dilini bilmediği ve hiçbir şekilde yakını, tanıdığı olmayan bir ülkeye gitmek zorunda kalacak. Kendi toprağından, bildiği topraklardan ve insanlardan kopartılacak. Küçük belki de vatansız bırakılacak. Sayın mahkemenin bu derece yüksek bir hak ihlaline neden olacak olaya sebebiyet vermemesi amacıyla davalı idarenin (İçişleri Bakanlığı) kararının iptal edilmesi talebimizdir.”