“Yaşanan bu karanlık süreçlerde kendimi çaresiz hissettim. İçimde dışa çıkmayan bir çığlık vardı”
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi “KHK ihracın ve görünmeyen yüzü, kadınların yaşam deneyimleri” başlıklı panel düzenlendi. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yapılan panele ihraç edilen akademisyenler Doç. Dr. Aynur Özuğurlu, Ar. Gör. Deniz Kimyon Tuna ve Prof. Dr. Feride Aksu Tanık konuşmacı olarak katıldı.
Panelde konuşan Prof. Dr. Feride Aksu, Güneydoğu’da sokağa çıkma yasakları ilan edilen dönemde yaşanan olaylar karşısında hiç bir adım atmamanın ağır geldiğini belirtti.
O süreçte neler yaşandığını hatırlatan aksu, “Cizre’de keskin nişancılar tarafından öldürülen Miray bebek, günlerce cesedi sokakta kalan benimle yaşıt olan Taybet Ananın, cesedi günlerce buzdolabında saklanan Cemile ve İstanbul’da özel timin bastığı ‘galoş giyin’ diyen genç kadının öldürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Yaşanan bu karanlık süreçlerde kendimi çaresiz hissettim. İçimde dışa çıkmayan bir çığlık vardı” diye anlattı.
İmza atmanın çığlık atmak gibi olduğunu dile getiren Aksu, bugüne kadar birçok toplumsal olay karşısında duyarlılık göstermek için imza attığını da hatırlatarak, “İmza atmanın çok etkili olmadığını düşünenlerdenim. Fakat bu imzayı atmak benim için düşünülmez bir durumdu. Hiç pişman değilim, iyi ki atmışım, iyi ki ihraç edildim ve iyi ki bende bedel ödedim. O bedeli ödeyenler karşısında benim ödediğim bedel ne olabilir? Yaşamını yitirenler, evladını kaybedenler karşısında kendimi eşitsiz hissedebilirdim” dedi.
‘BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLAYDI’
Sokağa çıkma yasakları süresince hekimlerle birlikte sağlık hizmetlerinin bağımsızlığına yönelik çaba harcadıklarını dile getiren Aksu, yaralılara kim olursa olsun hekimlerin tarafsız bir biçimde yardım etmesi gerektiğini belirterek, “Her iki tarafa sözümüzü söyledik. Sağlık hizmeti bağımsız olmalı, herkese eriştirilebilmelidir. Beyaz bayraklarla diyalize gitmeye çalışan yaşlı insanların fotoğraflarını herkes görmüştür. Bu herkese eşit sağlık hizmeti mücadelesi veren birisi için, hiç kimse için kabul edilemez ama benim içinde bardağı taşıran son damlaydı. Dolayısıyla çok çaresiz bir dönemdi. Aralık ayında bir yazım yayınlandı ‘Çıplak gerçekliğimiz budur’ diye.
Yazıda bu duygularla şunu söyledim; Tıp fakültesinde gebelere tetenoz aşısı yapmak gerekir, bebekleri şu sıklıkla izlemek gerekir diye anlatırız, ama bebeğe kask tak demeyiz, ya da bebeği bir keskin nişancısının vuracağı bir ülke koşullarını hayal bile etmeyiz. Dolayısıyla o dönemin tırmanan duygusuydu imza atmak iyi ki de atmışım” dedi.