Barış ve kültür aktivisti Osman Kavala, uzun tutukluluk gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu.
Kavala, ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme’ suçlamalarıyla 1 Kasım’dan bu yana tutuklu. Hapse girdiği ilk günden bu yana Türkiye ve Avrupa’nın önde gelen kanaat önderleri ve aydınlarının gündeminde.
Hakkında “Onu tutuklamak, Türkiye’yi ve barışı tutuklamaktır” gibi bazı yorumların da yapıldığı Kavala, avukatı aracılığı ile yolladığı son mesajında “Tahliye beklerken tek tip kıyafet geliyor” diye yakınmıştı.
BBC Türkçe’nin haberine göre, Silivri Cezaevi’nden bir mektup kaleme alan Kavala, mayıs sonu itibariyle hapisteki yedinci ayını tamamladığını, iddianameyi beklediğini ifade ediyor.
Tahliye taleplerinin reddedildiğini dile getiren iş adamı, kendisine emniyet sorgusunda gösterilenlerin somut delil mahiyetinde olmadığını belirtiyor.
“Açıklama yapabilmek için, eğer varsa, dosyamda bulunan benimle ilgili delilleri görmek istemiştim. Bu talebe de cevap alamadık” diyen Kavala, “Anayasa Mahkemesi’nden sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurduk. Avrupa Konseyi’nin bu organı, kapsadığı ülkeler ve bu ülkelerde yaşayanların hayatları üzerindeki etkisi bakımından sanırım Avrupa’nın en işlevsel kurumu. AİHM’in ulusal mahkemelere kıyasla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne daha vakıf olduğu, ulusal mahkemelerin kararlarını bu normlara göre değerlendirdiği ülkelerin vatandaşları gibi, hükümetleri tarafından da kabul ediliyor” ifadesini kullanıyor.
Başvurunun kendi durumunda olan birçok başvuru gibi haksız bulunan bir mahkeme kararına değil uzun tutukluluğa yönelik olduğunun altını çizen Kavala, şöyle devam ediyor:
“Bu durum masumiyet karinesinin tanınmamasıyla ve her şeyden önce insan özgürlüğüne verilen değerle ilgili. AİHM’e başvurmak güven veren bir hak olsa da, vatandaşı olduğunuz devletin özgürlüğünüze değer vermediğini beyan etmiş olmak insanın ağırına gidiyor…”
İstanbul’da 19 Ekim 2017’de gözaltına alınan Kavala’nın, tutuklu ABD İstanbul başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz’la aynı soruşturma dosyasına dahil edildiği ortaya çıkmıştı. Kavala, 1 Kasım 2017’de de ‘hükümet ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilmişti.