Nişantaşı Üniversitesi’nde ‘eşit işe eşit ücret’ ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep ettikleri için Rektör Yardımcısı Mehmet Ünal’ın üzerlerine yürüdüğü akademisyenler ‘güvenlik eşliğinde’ odaları toplatılarak işten çıkarıldı.
Nişantaşı Üniversitesi’nde Rektör Yardımcısı Mehmet Ünal’ın üzerine yürüdüğü ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep eden akademisyenler ‘performans düşüklüğü’ gerekçe gösterilerek işten çıkarıldı.
Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Meclisi’nin paylaşımına göre, işten atılan akademisyenlerin mail adresleri kilitlendi, bilgisayarları söküldü, masalarını toplarken dahi başlarına özel güvenlik görevlileri dikildi.
TAZMİNATSIZ İŞTEN ÇIKARILDILAR
Akademisyenler, işlerine ‘Kod-22’ ile tazminatsız olarak son verilmesinin ardından Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Meclisi (VÜDAM) ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), üniversite önünde eylem yaptı.
İşten çıkarılan akademisyenlerin mail adresleri kilitlendi, bilgisayarları söküldü, masalarını toplarken dahi başlarına özel güvenlik görevlileri dikildi. İşten çıkarılan akademisyenlerden Ekinsu Devrim Danış, yaşananları Twitter hesabından şöyle anlattı:
‘AĞIR MOBİNG DAHA ÖNCE DE GÜNDEMDEYDİ’
“Dün itibariyle yaklaşık 40 akademisyen eşyalarımızı güvenlik görevlilerinin gözetimi eşliğinde toplayarak neredeyse yaka paça @NisantasiEdu tarafından işten çıkarıldık. 4 yıldır çalıştığım üniversite, akademisyene reva gördüğü çalışma koşulları/ağır mobbingle daha önce gündemdeydi.
Yazın tercih döneminde arş görleri pc lablarına indirerek aday öğrencilere ücret bilgilendirmesi yaptıran, öğrenci ile telefonda nasıl konuşmamız gerektiğini “satış nedir?” eğitimiyle bize dikte eden bu üniversite, bilgi üretim süreçlerinin metalaşmış halinin son noktasıdır.
‘TUVALET BİLE NÖBETLEŞE’
Tuvalete dahi nöbetleşe gidin diyen dekanlar, öğrencinin müşteri akademisyenlerin ise okula “katma değer” katması gereken işçiler olduğunu söylemekten imtina dahi etmemektedir. Neredeyse başımızda kronometre ile bekleyen idari amirler, şirket yönetir gibi üniversite yönetmektedir.
Akademisyenlerin işsizlik kaygısını sömüren bu patronlar her fırsatta kapıyı göstererek çalışanlar üzerinde despotik bir denetim inşa ettiler. Bu koşullarda ne bilimsel bir eğitim ne de özgür bir üniversiteden söz edilebilir diyerek mobbing ve baskıya karşı çıktık.
‘REKTÖR YARDIMCISI ÜZERİMİZE YÜRÜDÜ’
Eşit işe eşit ücret diyerek YÖK kanununun uygulanarak ücretlerimizin devlet emsali ile eşitlenmesini istedik. Karşılığında keyfi bir şekilde işten çıkarıldık. “Eğitim bu mudur hocam?” diye sorduğumuz bir Prof. “kabul edeceksiniz eğitim budur” diyerek üstümüze yürüdü.
Bugün Nişantaşı’nda olanlar Boğaziçi’ndeki, İstanbul Üniversitesi ya da diğer üniversitelerdeki süreçlerden bağımsız değildir. Üniversitenin çalışanları olarak karar alma mekanizmalarının demokratik bir şekilde yürütülmesinde ısrar eden akademisyenler olarak başka bir üniversiteyi savunuyoruz.
‘GERİ DÖNDÜĞÜMÜZDE PATRONLAR OLMAYACAK’
Vakıf üniversitelerinin bu çürümüş düzenine karşı öğrencilerin nitelikli eğitim hakkını, akademisyenlerin özgür ve demokratik bir ortamda bilgi/bilim üretme koşullarını er ya da geç inşa edicez. Geri döndüğümüzde ise “eğitim budur, kabulleneceksiniz” diyen patronlar orada olmayacak.”
Nişantaşı Üniversitesi’nde ‘eşit işe eşit ücret’ ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep ettikleri için Rektör Yardımcısı Mehmet Ünal’ın üzerlerine yürüdüğü akademisyenler ‘güvenlik eşliğinde’ odaları toplatılarak işten çıkarıldı.
Nişantaşı Üniversitesi’nde Rektör Yardımcısı Mehmet Ünal’ın üzerine yürüdüğü ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep eden akademisyenler ‘performans düşüklüğü’ gerekçe gösterilerek işten çıkarıldı.
Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Meclisi’nin paylaşımına göre, işten atılan akademisyenlerin mail adresleri kilitlendi, bilgisayarları söküldü, masalarını toplarken dahi başlarına özel güvenlik görevlileri dikildi.
TAZMİNATSIZ İŞTEN ÇIKARILDILAR
Akademisyenler, işlerine ‘Kod-22’ ile tazminatsız olarak son verilmesinin ardından Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Meclisi (VÜDAM) ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), üniversite önünde eylem yaptı.
İşten çıkarılan akademisyenlerin mail adresleri kilitlendi, bilgisayarları söküldü, masalarını toplarken dahi başlarına özel güvenlik görevlileri dikildi. İşten çıkarılan akademisyenlerden Ekinsu Devrim Danış, yaşananları Twitter hesabından şöyle anlattı:
‘AĞIR MOBİNG DAHA ÖNCE DE GÜNDEMDEYDİ’
“Dün itibariyle yaklaşık 40 akademisyen eşyalarımızı güvenlik görevlilerinin gözetimi eşliğinde toplayarak neredeyse yaka paça @NisantasiEdu tarafından işten çıkarıldık. 4 yıldır çalıştığım üniversite, akademisyene reva gördüğü çalışma koşulları/ağır mobbingle daha önce gündemdeydi.
Yazın tercih döneminde arş görleri pc lablarına indirerek aday öğrencilere ücret bilgilendirmesi yaptıran, öğrenci ile telefonda nasıl konuşmamız gerektiğini “satış nedir?” eğitimiyle bize dikte eden bu üniversite, bilgi üretim süreçlerinin metalaşmış halinin son noktasıdır.
‘TUVALET BİLE NÖBETLEŞE’
Tuvalete dahi nöbetleşe gidin diyen dekanlar, öğrencinin müşteri akademisyenlerin ise okula “katma değer” katması gereken işçiler olduğunu söylemekten imtina dahi etmemektedir. Neredeyse başımızda kronometre ile bekleyen idari amirler, şirket yönetir gibi üniversite yönetmektedir.
Akademisyenlerin işsizlik kaygısını sömüren bu patronlar her fırsatta kapıyı göstererek çalışanlar üzerinde despotik bir denetim inşa ettiler. Bu koşullarda ne bilimsel bir eğitim ne de özgür bir üniversiteden söz edilebilir diyerek mobbing ve baskıya karşı çıktık.
‘REKTÖR YARDIMCISI ÜZERİMİZE YÜRÜDÜ’
Eşit işe eşit ücret diyerek YÖK kanununun uygulanarak ücretlerimizin devlet emsali ile eşitlenmesini istedik. Karşılığında keyfi bir şekilde işten çıkarıldık. “Eğitim bu mudur hocam?” diye sorduğumuz bir Prof. “kabul edeceksiniz eğitim budur” diyerek üstümüze yürüdü.
Bugün Nişantaşı’nda olanlar Boğaziçi’ndeki, İstanbul Üniversitesi ya da diğer üniversitelerdeki süreçlerden bağımsız değildir. Üniversitenin çalışanları olarak karar alma mekanizmalarının demokratik bir şekilde yürütülmesinde ısrar eden akademisyenler olarak başka bir üniversiteyi savunuyoruz.
‘GERİ DÖNDÜĞÜMÜZDE PATRONLAR OLMAYACAK’
Vakıf üniversitelerinin bu çürümüş düzenine karşı öğrencilerin nitelikli eğitim hakkını, akademisyenlerin özgür ve demokratik bir ortamda bilgi/bilim üretme koşullarını er ya da geç inşa edicez. Geri döndüğümüzde ise “eğitim budur, kabulleneceksiniz” diyen patronlar orada olmayacak.”