15 Temmuz’da eşi Erol Olçok’u ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Nihal Olçok, Kürsü TV’ye konuştu.
Olçok şunları söyledi:
“Artık konuşmama kararı aldım. Bu dönemde de çıkmıyorum, davetleri reddettim” diyerek sözlerine başlayan Nihal Olçok, bu kararını vermesinde etkili olan medyaya dair eleştirilerini şöyle dile getiriyor:
Zaten iktidar tarafı beni davet etmiyor, muhalif kanallar davet ediyor. En nihayetinde Tayyip Erdoğan enteresan bir şey yapıyor, nasıl ki kendisi iktidar olmadan önce bir ‘Kartel medya’ vardı, kendisini reddediyordu. Şu anda aynı şeyi kendisi yapıyor. Kendisi başka ‘Ertel Medya’ kurdu gibi bir şey. Onun aleyhine olabilecek ya da muhalif olabilecek hiçbir şeye izin vermiyor. Türkiye için konuşabilecek hiç kimseye söz hakkı vermiyor.
–15 Temmuz, sizin için 8 yıl sonra ne anlam ifade ediyor?
O gece karanlık, benim için hala karanlık. Ben bazı konularda o gecede kaldım. Hala o gecedeyim. O konular aydınlatılmadığı müddetçe sizin için doğduğu gibi güneş benim için doğmuyor. Çünkü ben artık ömrüm boyunca eksiğim. 8 yılda hiçbir şey aydınlatılmadı. Hiçbir siyasi bunun üzerine gitmedi, gitmeyecek de gördüğüm kadarıyla. Muhalefette de bir şey yok. Gördüğüm kadarıyla bir devlet projesiydi bu, sistematik bir şeydi, herkes de muradına erdi yani. Filler tepişti çimler ezildi.
–Geçen 8 yılın sonunda vardığınız nokta nedir?
Boş, hiçlik… Boş her şey… Bunun aydınlatılması için bugünden sonra da bir şey yapılabileceğini düşünmüyorum. Çünkü mahkemeler bitti. Tekrar soruşturmalar açılabilir. Onlar açılmayacak. Gidenler gitti. Gerçek insanlar ifadeye çağrılmadı. Yani bundan 25- 30 sene önceki MİT Başkanı f… komisyonunda ifade vermek için çağrıldı ama şu anda bizim Dışişleri Bakanlığımızı yapan Hakan Fidan ifade vermedi.
-Bu şekilde iktidarla yaklaşımınızda farklılaşma ne zaman başladı?
Bunlar çok acı şeylerdi. Tabi biz de bunları zaman içinde öğrendik. Bunlar bizim hemen o yıl öğrendiğimiz konular değildi. Davalar başladıktan sonra biz bazı şeyleri fark ettik. Ondan sonra bu araştırma komisyonunun dosyası mecliste verilmedi, o kaybedildi. O paylaşılmadı. Sonra çıktı Meclis Darbe Komisyonu Başkanı Reşat Petek çıktı, bunu kendi tweet hesabından paylaştı dosyayı, 6 sene sonra. Saçma sapan bir şey. Muhalefet de hiçbir şey yapamadı.
15 Temmuz’un karanlıkta kalmasında herkesin büyük bir çıkarı var. Yani bu anlamda herkesin çıkarı var. Tarikatların çıkarı var… Muhalefetin çıkarı var… Ben tekrar baktığımda, o günlerde çok doğru refleks gösterdiğimi görüyorum bugün. O acı kafayla bile ben taziye bittikten sonra evime doğru dürüst kimseyi kabul etmedim. Görüşmek isteyen tarikat liderleriydi, bilmem neydi. Yakınlaşma çabaları filan. ‘Bitti’ dedim yani, taziye bitti. 7 gün kapım açıktı. Ondan sonra bitti. Ben sadece kendi ailemle olmak isterim. Çünkü ben kanıyorum. Yaralarım var, yaralarımı ailemden başka kimse iyileştiremez. Ve ben herkese kapımı kapattım. Şimdi görüyorum ki ne kadar doğru bir şey yapmışım. Ben o günden sonra yalnızım… Travma bunlar, o gecenin getirileri. Sonra toparlanıyorsun, tekrar bir dengeye geliyorsun. Ama ‘püf’ diye geçmiyor yani.
–Sizin o süreçte olağandışı gördüğünüz ilk şey ne idi?
Bilboardlar, benim çok şaşırdığım bir şeydi o. 16 Temmuz sabahı her yerde asılmış şekildeydi. Haftalarca kaldı. Ne zaman hazırlandı ne zaman asıldı. Bunu onun(Erol Olçok) bilgisi dışında kimse yapamazdı yani. O şiirin Tayyip Erdoğan’la ilintisini de biliyorum. O şiiri Tayyip Erdoğan hem şiir kasetinde de okumuştu. Hem CD çıkarmıştı. Hem de en son genel başkan seçildiği tüzük değişikliği yapılacağı son büyük kongrede Tayyip Erdoğan o şiiri okuttu. Ben de oradaydım. O şiirin bende bir anlamı var. Erol beyle flörtleşme döneminde de ayrılmıştık. Bir 6 hafta filan. Ailem evlenmemize rıza göstermiyordu. Beni Üsküp’e gönderdiler. Ben İstanbul’a döndükten sonra geldiğim haberini ona ulaştırmıştım. Sonra o da bana bir mektup yazmıştı, o mektupta o şiir vardı. O şiirin bizdeki anısı çok farklıdır. Dolayısıyla giderken sanki Olçak bana bir şey anlatıyordu. Yani bu bir şerh düşmek gibiydi. Benim için. Mesaj gibi. Bunu takip et der gibi. Türkiye’de hiç kimsede öyle bir karşılığı yok o şiirin. Benim dışında…