“Türkiye oyun kuran ülke konumunda falan değil. Ne Amerika’nın ne Rusya’nın ciddiye aldığı yok. Kimse kızmasın ama biz şu anda top toplayıcı konumunda bile değiliz. Kimsenin bize bir şey sorduğu yok. Bize tebligat yapılıyor”
Sözcü yazarı Can Ataklı, şunları kaydetti:
“Amerika’ya giderken Trump’a kafa tutulacak gibi yapıldı ama görüşmelerin sonunda en küçük bir taviz alamadığımız halde 11 milyar dolarlık uçak anlaşması imzaladık. Putin’le görüşmede de ekonomik ilişkilerin artmasını isteyecektik güya ama Putin nükleer santralı gündeme getirerek ‘elinizi çabuk tutun biraz’ dedi.”
Can Ataklı’nın “Ne oyun kurması top toplayıcı bile değiliz” başlığıyla yayımlanan (30 Eylül 2017) yazısı şöyle:
Amerika başkanı ile görüşmeden sonra bu kez Putin Türkiye’ye geldi ve AKP Genel Başkanı ile görüştü. Bize yapılan açıklamalara göre “her konuda fikir birliği” içindeyiz. Suriye ve Irak’ta toprak bütünlüğünden yanayız. Suriye’de savaşın artık bitmekte olduğunu görüyoruz.
Putin- Erdoğan görüşmesinden sonra bunlar açıklandı. Yersek tabii. Rusya’nın başkanı birkaç saatliğine Türkiye’ye geliyor. Görüşmeden sonra “sade suya tirit resmi açıklamalar” dışında hiçbir şey söylenmiyor. Gazetecilere soru bile sordurulmuyor. Sonra “çok olumlu görüşmeler yapıldı” sözüne inanmamız isteniyor.
Bir kere Türkiye ne zamandan beri Rusya’nın anladığı anlamda “Suriye’nin toprak bütünlüğünden” yana bir tavır içinde. Bizim resmi politikamız “Cani Esad gidene kadar savaş” değil mi? Bu nedenle Esad’a karşı savaşanlarla omuz omuza çarpışmıyor muyuz? Sırf Esad gidecek sandığımız için 3 milyonun üzerinde Suriyeli Türkiye’de keyif çatarken bizim aslan gibi yiğitlerimiz Suriye’de şehit olmuyor mu?
Rusya Suriye’nin toprak bütünlüğü derken Esad’ın başta oturduğu, muhalefetin tamamen sindirildiği bir Suriye’den söz ediyor. Hatta bunun ötesinde Suriye’nin yeni anayasasının bazı özerk bölgelere izin verecek biçimde olmasını öneriyor ki bu da kuzeyde Kürt bölgelerinin olmasına olanak tanıyor.
Bu konuda mı Rusya ile fikir birliği içindeyiz? AKP Genel Başkanı Putin’le hangi zeminde anlaştığını açıklamalıdır.
Putin’in Irak konusundaki fikrini de tam bilmiyoruz. Orada sözü edilen “toprak bütünlüğünden” kastedilen nedir acaba? Yandaş medyamız Erdoğan’ın “Irak’ın toprak bütünlüğü için aynı fikirdeyiz” sözlerinin üzerine balıklama atlarken Rusya’nın bağımsızlık referandumuna karşı çıktığını sanıyor. Rusya Barzani’ye destek vermedi ama etkili biçimde de karşı çıkmadı. Her ülkenin yaptığı gibi referandumu “ihtiyatla” karşıladığını bildirdi. Yani önümüzdeki günlerin koşullarına göre tavrını yeniden belirleyecek. Türkiye ise bu konudaki en şahin ülke ama elinden gelen de yaptığı şantaj ve tehditleri yerine getirecek güç ve cesaret de yok.
Saray ve iktidar çevreleri Amerika ve Rusya ile yapılan “zorunlu” görüşmeleri sanki kendi başarılarıymış gibi göstererek “Dünyanın oyun kurucu ülkelerinden” biri olduğumuzu iddia ediyor. Aslında tam olarak kastedilen Erdoğan. O öyle bir lider ki dünyaya da ayar veriyor ve oyun kurucuların başında oturuyor. Oysa gerçekleri görelim. Türkiye oyun kuran ülke konumunda falan değil. Ne Amerika’nın ne Rusya’nın ciddiye aldığı yok. Kimse kızmasın ama biz şu anda top toplayıcı konumunda bile değiliz. Kimsenin bize bir şey sorduğu yok. Bize tebligat yapılıyor. Muhtemelen Trump’tan sonra Putin de istekleri sıraladı ve gitti. Amerika’ya giderken Trump’a kafa tutulacak gibi yapıldı ama görüşmelerin sonunda en küçük bir taviz alamadığımız halde 11 milyar dolarlık uçak anlaşması imzaladık. Putin’le görüşmede de ekonomik ilişkilerin artmasını isteyecektik güya ama Putin nükleer santralı gündeme getirerek “elinizi çabuk tutun biraz” dedi. Bizimkiler de çaresiz “Turist sayımızı 11 kat artırdık” söylemine sarıldı. Tabii bu 11 kat artış neye göre o da belli değil. Kaça düşmüştü de 11 kat arttı acaba? Uluslar arası ilişkilerde hiç bu kadar dökülmemiştik, hiç bu kadar aciz ve gururu kırılan ülke olmamıştık. Bir de bunu “devlet böyle yönetilir, bazen iyi olursunuz bazen kötü” diye anlatmıyorlar mı.