Türkiye, günlerdir 8 yaşındaki bir çocuk neden öldürülür, nasıl bir mutabakatla cinayet gizlenir sorularının yanıtını arıyor.
Soruşturmayı başından beri yakından takip eden İHD Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin, T24’ten Cansu Çamlıbel’e yaptığı açıklamada “Tavşantepe üzerinde özellikle Ensarioğlu ailesinin çok büyük bir etkisinin olduğu söyleniyor. Burası bizim edindiğimiz bilgilere göre daima Türk sağ siyasetini desteklemiş” dedi. “Zaten bu coğrafyada her zaman böyle. Eğer siz devlete yakınsanız her türlü suçu işleyebilirsiniz. Onun üstü örtülür” diyen Keskin özetle şunları söyledi: “Onların genel algısı Narin’in “Yanlış bir şeye, şahit olmaması gereken bir şeye” şahit olduğu yönünde en başından beri. Yani böyle bir durum var ama Güran ailesi çok güçlü ve devlet onlara güveniyor. Düşünebiliyor musunuz, kayıp ihbarını yapan amcanın kendisi ve şu an tutuklu. Tutuklanana kadar da bir hafta boyunca arama çalışmalarını da jandarmayı da o yönetti.
‘Arama çalışmalarını amca yönetti’
Yani arama çalışmalarını katil şüphesiyle tutuklanan amca yönetti. Bütün gazetecilerin telefonuna çıkıp, televizyonlara bağlandı. Oysa kolluk kuvvetleri oradaki herkesi ‘şüpheli’ olarak görüp o şekilde muamele etmeliydi. O yapılmadığı için adam resmen süreci yönetti ve ona göre de organizasyonu yaptı. Resmen yanlış yönlendirdi. Onun yönlendirmeleri doğrultusunda Jandarma Komutanı “Ulaşıyoruz, bir müjde vereceğiz” diye açıklama yaptı. Bunlar soruşturma makamının içine düştüğü çok büyük yanlışlar.
‘Adamın tavrını görseniz şaşırırsınız’
Kendisi devlet için ‘muteber bir şahıs’ ve aile muteber bir aile. Hepsi onun verdiği güvenle davranıyor. Verdiği ifadelere bakın, hâlâ büyük bir güven içinde. O kadar fütursuzca cevaplar veriyor ki. Bizim sorguya giren bir arkadaşımız aynen şöyle dedi; “Adamın tavrını görseniz şaşırırsınız. O kadar kendini güçlü hissediyor ki. ‘Bana bir şey olmaz’ düşüncesi o kadar kuvvetli ki umursamıyor bile cevap verirken. Savcı öyle sorular soruyor ki. Aslında bir feodal yapı içindeki bir kişinin savcıya ‘Sen bana nasıl böyle bir soru soruyorsun?’ diye tepki vermesi beklenir. Ama gayet doğal karşılıyor. Çok rahat.”
‘Savcıların görevlerini yaptıklarını söylediler’
Örneğin “Anneyle ilişkin var mı?” ya da “Narin senin çocuğun mu?” gibi sorular. Böyle bir kapalı toplumda yaşayan bireyler normalde bu sorulara tepki gösterir, yanıt vermez. Ama bu adamda normalde içinde bulunduğu durumlarla örtüşmeyen bir rahatlık var. Savcıların görevlerini yaptıklarını söylediler açıkçası. Tabii olaya Kürt siyasi hareketi de sahip çıktı, kadın hareketi de sahip çıktı. Kamuoyunun geneli de hassasiyet içinde. Bütün toplum sahip çıktı. Bu olay bir numaralı gündem haline geldi. Doğal olarak böyle bir ortamda devlet bu işe iyice asılmak durumunda.
Ailenin bir adli tıpçıdan görüş aldığını düşünüyorum
Diyarbakır Baro Başkanı’nın da diğer arkadaşlarımızın da bize söylediği savcıların görevlerini çok dikkatli yaptıkları. Ama şu var; bir hafta böyle bir olay için çok uzun bir süre. Zaten o süre zarfında deliller karartıldı. Katil olan ya da katilleri koruyan amca Salim Güran’ın nasıl bir rol oynadığı net değil. İtirafçı dışında hiç kimse gerçeği söylemiyor, onun da ifadeleri çelişkili. Amca o kadar çok kişiyi aramış ki, o kadar çok kişiyi yönlendirmiş ki zaten arandıklarını gözaltında olanlar kendileri söylediler ifadelerinde.
Ben bu süreçte ailenin kendilerine yakın ya da kendilerine önerilen bir adli tıpçıdan görüş aldıklarını düşünüyorum. Normalde ilk akla gelen cesedi gömmektir bu durumlarda. Oysa çocuğun o şekilde suya gömülmesi, üzerine taş konulması önemli detaylar.
Adli Tıp ön raporu açıklandı biliyorsunuz. Narin’in üzerinde başka birinin DNA’sına rastlanmadığı söylendi. Çünkü o kadar uzun süre suda kalan ve çürümenin gerçekleştiği bir bedende delil bulmanız zordur. Belli ki birileri bunu onlara söylemiş. Suyun delilleri çürüteceği bilerek çocuk dere yatağına gömülüyor. Ve hâlâ örgütlü bir tavır var. Hiç kimse tam gerçeği anlatmıyor.
Devlet diliyle yazılmış
Bir diğer konu da ailenin yaptığı o yazılı açıklama. Onun ailenin açıklaması olduğunu asla düşünmüyorum. Çünkü bir gece önce birçok milletvekili zaten ailenin yanındaymış.
Hangi partiden olduklarını bilemiyorum. Ama bölgeyle çok yakın ilişkileri olan bir arkadaşım anlattı; bu açıklamanın yayınlanmasından bir gece önce bir kısım milletvekillerinin orada olduğunu. Ve sonuçta devlet diliyle yazılmış bir açıklamadan bahsediyoruz.”