Freedom House proje için, ülkelerdeki siyasi haklar ve internet özgürlüklerini göz önünde bulunduran bir “Seçim Kırılganlığı Endeksi” hazırladı. Endeks, düşünce kuruluşunun her yıl yayınladığı Dünyadaki Özgürlükler ve İnternetteki Özgürlükler raporlarına, verilere ve analizlere dayanıyor. Endeks, incelediği ülkelerde seçim öncesi çevrimiçi ortamda etki operasyonları, internete erişimin engellenmesi ve sosyal medyada farklı gruplar arası gerilimler gibi yaşanabilecek sorunları tanımlıyor.
Türkiye 100 puan üzerinden 33 aldı
VOA Türkçe’nin haberine göre dijital alan, insan hakları ile seçim sistemi ve siyasi katılım olmak üzere üç kategoriye sahip endeks, her ülkeyi 25 gösterge üzerinden 0 ve 4 arası puanlandırıyor. Puanlamada en fazla 100 puan alınabilirken, bu skor seçim kırılganlığının en az olduğunu gösteriyor. 0 puan ise seçim kırılganlığının en fazla olduğunu gösteriyor. Freedom House bu endekste, 14 Mayıs’taki seçimler için Türkiye’ye 33 puan verdi.
Freedom House, bu ay yayınladığı 2023 Dünyadaki Özgürlükler raporunda 32 puan ile Türkiye’yi Özgür Olmayan Ülke kategorisinde değerlendirmişti. Aynı şekilde 2022 yılındaki İnternetteki Özgürlükler raporunda da Türkiye, Özgür Olmayan Ülke kategorisinde yer almıştı. Freedom House, proje için Türkiye’yi incelediği analizde, 14 Mayıs seçimlerinin AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP için önemli zorluk yaratabileceği yorumunu yaptı.
Olağanüstü hal endişe verici
Analizde, Şubat ayında Türkiye’nin güneyini sarsan depremlere değinen Freedom House, depremden etkilenen 10 ilde ilan edilen 3 aylık olağanüstü halin hükumete temel hakları kısıtlayabilecek yetkiler verdiğini belirtti. Bölgedeki yetkililerin çevrimiçi ve kamusal alanda kampanya materyallerini ve mitingleri engelleyebileceğine ve muhalefet partilerinin siyasi faaliyetlerinin kısıtlanabileceğine dikkat çekildi. Analiz yazısında ayrıca depremden sonra görünüşte dezenformasyonun yayılmasını durdurmak için Twitter’a 12 saat boyunca erişimin engellendiği ve Ekşi Sözlük’e erişim yasağı getirildiği hatırlatıldı.
Freedom House, 2002’den beri iktidarda olan AKP’nin son on yılında, seçim yasalarının değiştirildiğini, yargı bağımsızlığına müdahale edildiğini ve muhalefeti susturmak için sert adımlar atıldığını belirtti. Yazıda, “İlk zamanlarında bazı özgürleştirici reformları hayata geçirdikten sonra AKP hükumeti, 2016’dan bu yana muhaliflere karşı geniş kapsamlı bir baskı uyguladı. 2017’deki anayasal değişiklikler, Türkiye’yi parlamenter sistemden başbakanın olmadığı ve cumhurbaşkanının meclisin yorumu ya da onayı olmadan hükumeti atadığı bir süper başkanlık sistemine dönüştürdü” ifadeleri kullanıldı.
Freedom House analizinde, Altılı Masa’nın iktidara gelmesi halinde Erdoğan’ın politikalarından sert bir kopuş vadettiğini belirtirken, halkın ekonomik krize ve deprem sonrasında yetersiz görülen devlet yardımına tepkisiyle muhalefet partilerinin güçlenebileceği ve Erdoğan’ın yeniden seçilme şansının ciddi bir şekilde baltalanabileceği yorumunda bulundu. Öte yandan analizde, muhalefet ittifakındaki anlaşmazlıkların, Erdoğan’ı devirme çabalarına zarar verebileceği görüşü ortaya kondu. Ayrıca seçim yasalarındaki değişikliklerin küçük partileri dezavantajlı konumda bırakabileceği tespiti dile getirildi.
Seçimlere dijital alanlarda müdahale
Freedom House analizde, Türkiye’deki seçimlerden önce dijital ortamda gerçekleşebilecek müdahaleleri dört başlıkta sıraladı:
- Websitesi ve sosyal medya engellemeleri ve içerik kaldırma
- Bilgi manipülasyonu
- Tutuklamalar ve yargılamalar
- Taciz ve korkutma
Türkiye’de binlerce websitesine erişimin engellendiğine ve bunların arasında birçok bağımsız medya ve vatandaş gazetecilik kuruluşlarının yer aldığına dikkat çeken Freedom House, böylesi teknik sansürün seçmenlerin sandığa gitmeden önce doğru ve çeşitli bilgi kaynaklarına erişmesini engellediğini kaydetti. Freedom House, RTÜK’ün yayın lisansı almadıkları gerekçesiyle geçen sene DW’nin ve VOA Türkçe’nin websitelerine erişim engeli getirttiğini hatırlattı. Ayrıca yazıda, 2020’de sosyal medya yasasının uygulamaya girmesinden sonra ilk yılda en az 1197 haberin kaldırıldığı kayda geçildi.
Sosyal medyaya müdahale seçmenlerin erişimini kısıtlıyor
Freedom House ayrıca, AKP yanlısı olarak değerlendirdiği kamu yayıncılarının ve hükumetin sosyal medya içeriğine müdahalesinin, seçmenlerin adaylara ve seçim kampanyalarına dair bağımsız analizlere erişimini zorlaştırdığını ifade etti.
Kuruluş bunun yanında, geçen yıl yürürlüğe giren Dezenformasyon Yasası’nın seçim öncesinde internet kullanıcılarına karşı kullanılarak muhalif sesleri bastırabileceği uyarısında bulundu.
Dezenformasyon yasası seçim güvenliğini etkileyebilir
VOA Türkçe’ye konuşan Freedom House Araştırma Analisti Cathryn Grothe, dezenformasyon yasası için, “Bu yasa, seçimlerden önce yetkililerin bağımsız gazeteciliği, hükumeti eleştirenleri ve hükumetten hesap sormaya çalışan kişileri susturmasını kolaylaştıracak. Özellikle yargının büyük kısmı hükumeti desteklediği için yasaların kötüye kullanılması riski, seçim güvenliğini gerçekten etkileyebilir” ifadelerini kullandı. Düşünce kuruluşu, AKP hükumetinin çok yönlü bir yaklaşım kullandığını ve dezenformasyonun yaygın olduğunu iddia ederek sosyal medya kullanıcılarını hükumetin yayınladığı AKP lehine bilgilere güvenmeye teşvik ettiğini belirtti.
Trol ordusu hatırlatıldı
Freedom House, başka raporlara dayanarak, AKP’nin çevrimiçi ortamda 6 bin kişi civarında bir trol ordusunun çevrimiçi tartışmaları manipüle ederek, kendi siyasi gündemlerini yaydıklarını ve hükumet karşıtlarıyla sosyal medyada mücadele ettiklerini kaydetti. Yazıda, 23 Haziran 2019’da İstanbul’daki yerel seçim öncesinde çok sayıda hükümet yanlısı sosyal medya hesabının Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu’nun terör örgütlerine ülkeyi yönetme çağrısı yapar gibi duyulduğu, ifadelerinin üzerinde oynanmış bir videoyu yaydığı hatırlatıldı.
Sivil toplumla işbirliği yapılmalı
VOA Türkçe’ye konuşan Grothe, seçim öncesinde sosyal medya şirketlerinin Türkiye’deki sanal ortamın özgürlüğünü korumak için şeffaf ve adil içerik denetleme politikaları uygulaması gerektiğini söyledi. Grothe, içeriklerin haksız yere kaldırılmadığından emin olmak için yerel dilde ve seçim üzerine çalışan sivil toplum kuruluşları ve gruplarla işbirliği yapılması önerisinde bulundu. Deprem sonrasında Twitter’a erişimin daraltılmasını hatırlatan Grothe, sosyal medya şirketlerinin, “hükumetin sansür kararlarına yasalar yoluyla mümkün olan her şekilde karşı gelmeleri” gerektiğini söyledi.