Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, T24’teki yazısında MİT’in üniversitelerdeki ajan arayışını yazdı:
”Boğaziçi Üniversitesi’nin durumu malum…
Paraşütle olmadık bölümlere atananlar, öğrencilere açılan soruşturmalar, yapılanları sadece durarak protesto ettiği için görevlerinden alınan, hakları teslim edilmeyen öğretim üyeleri, kapılarda bekletilen eski rektörler, emekli hocalar…
Ve tüm bunlar olurken, üniversitedeki kariyer günleri kapsamında reklamını yapan istihbarat kurumu…
MİT, Boğaziçi Üniversitesi başta olmak üzere, birçok üniversitede, öğrencilere, “bir de ajan olma ihtimaliniz var” diyerek tanıtım yapıyor.
Aranan özellikler:
“Girişkenlik ve dışa dönüklük. Duygusal zekâ ve sezgisellik… Zihinsel merak ve öğrenmeye açıklık.”
“Biz vatanın her yerindeyiz” sloganı ile yapılan tanıtımın metni de ilgi çekici:
“Farklı konulardaki çeşitli uzmanlık alanlarımızla, milli güvenlik stratejilerimizin oluşturulmasında ve milli güvenliğimizin korunmasında rol almak isteyen genç yeteneklerimiz ile her gün gücümüze güç katıyoruz. Geliştirdiğimiz insan odaklı yaklaşımlarımız ile seçkin bir kariyer yolculuğuna katılmak için başvurunuzu bırakınız.”
MİT’in “Kariyer etkinliği” öyle gizli saklı değil. “Sıra dışı bir kariyer” konulu seminer kapsamında yapılıyor. Öğrencilere de bu duyuru, Kariyer Merkezi tarafından iletiliyor. Seminere katılım, belli bölümlerle sınırlı tutuluyor. Sayı da sınırlı. O nedenle erken başvuru yapılması isteniyor.
MİT, son dönemde kurumun kamuoyunda daha çok tanınması, kuruma nitelikli eleman kazandırılması gibi konularda harekete geçti.
23 Nisan’da, ilkokul çocuklarından resim, yazı istenmesi ve ajanlık gibi “heyecan verici” görülen bir mesleğin daha o yaşta tanıtılması da bu stratejinin bir parçası.
Kariyer merkezi ile iş birliği yaparak, üniversitelerde tanıtım seminerleri yapması da…
MİT’in de nitelikli personel bulma çabasına girmesi olağan elbette. Akademi kurduğu da düşünülürse…
Olağan olmayan, Türkiye’nin yavaş yavaş bir jurnal toplumuna dönüştürülmesi.
“Vatan hainliği”, “ajanlık” gibi kavramların kolayca kullanıldığı, insanların bu iddialarla kolayca tutuklanabildiği, her aykırı görüşün terörizm ile eş tutulduğu bir iklim oluşturuldu. Diğer çabalarla birleştiğinde, toplumun, birbirine güvensiz, iyiden iyiye kutuplaşmış, iletişim kuramayan bir hale dönüşeceğine de kuşku yok.”