Habertürk’te Fatih Altaylı’nın sunduğu ‘Teke Tek’ programına katılan Mansur Yavaş’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
”Korumayla gezmeyi sevmiyorum.
Salı günü oradaydık. Deprem olduğunda bir yakınımız telefonu çaldırdı. ‘Bu saatte bizi niye arıyor acaba’ dedik. Ev yıkılmış, eşi enkazın içindeymiş. Bunu duyar duymaz ekranı açtım. İtfaiyeyi aradım, beni evden almaları için ekipleri aradım. Belediyeye gittim, vali beye telefon açtım. Kriz masasında toplandık. 06.20’de itfaiye her şeyiyle hazırdı. Daha sonra bir grup havaalanına gitti. 11.20’de uçabildiler. Direk Gaziantep’e iniyorlar. Henüz görev verilmemiş.
Kahramanmaraş’a geçiyorlar. Trabzon Caddesi’nde görevlendiriyorlar. İkinci depreme orada yakalanıyorlar. Trabzon Caddesi’ndeler, o arada kimse yok. Bize o anda AFAD bir şey söyleyemiyor. Bizim ekip Niğde yolundan çıktı. Kardan dolayı kapalı. Ekiplerimiz açtı. ‘Osmaniye’ye gidin’ denmiş. Daha sonra ‘Kahramanmaraş’a gidin’ denmiş.
Bu arada bizim eğittiğimiz ekip vardı. Onlardan 300 kişi ekip var. Hiçbir yere yönlendirilmiyoruz. Bizim Fen İşleri Daire Başkanımız dedi ki, ‘Hatay’a 35 kamyon gönderiyoruz, çadır gidecekse götürelim’ dediler. Kızılay ‘iyi düşünmüşsünüz’ dedi ama aramadılar. Maalesef arayan soran olmadı. Daha sonra biz bunları direk Hatay’a gönderdik.
Elazığ depreminde itfaiye ekiplerimiz yaralıyı enkazdan çıkarırken, “Durun bakan geliyor” dediler. AFAD geldi. Bakan gelene kadar yaralıyı beklettiler orada.
Şu anda Kahramanmaraş, Elbistan ve Hatay’dayız. Adıyaman Gölbaşı’ndayız. Her yere yetişmeye çalışıyoruz. Hala çadır, barınma ihtiyacı var. Bazı yerlerde su sıkıntısı oluyor. Şanlıurfa’ya talep ettiler hemen gönderdik. Bugün küçük iş makinalarımız var. Mini golf arabaları gibi. Bunlarla hafriyat temizleniyor. İstediler, gönderdik.
Böyle olmalı. Seve seve gidiyoruz. Oradan bir can kaynağı kurtarmak bir gurur kaynağı. Elazığ’dan kurtardığımız depremzedeyle hala konuşuyorlar. Bu mutluluk veriyor insana. Gidiyoruz, Kahramanmaraş’a, bize teşekkür ediyorlar. Bütün Türkiye, sivil toplum kuruluşları, belediyeler ayaktaydı. Hepsi bir şey yapmanın çaresini arıyorlardı.
Dedim ki depremzedelere ‘Bize teşekkür edecek bir şey yok. Allah korusun Ankara’da böyle bir şey olsa biliyoruz ki, siz bizim yanımızda olacaktınız’. Binlerce TIR gitti ama şehre giremiyor, ambulanslar çıkamıyor, iş makinaları geçemiyor. Kendi başına TIR’ı doldurmuş. Yolların kenarına bırakılmış. Bir taraf kıyafet beklerken, susuzluk çekerken orada israf oluyor.
Hatay Havalimanı
(Hatay Havalimanı’nda ne oldu?) Kendi başımıza havalimanı tamirine kalkmadık. Lojistikte sorun olduğu için iki günde açılması lazım. Gecikiyor, bizi de çağırdılar. İGA denen firma bizim ismimizi silerek çalışmayı üstlendi.
Cumhurbaşkanı “Yalan söylüyorlar” dedi. Cumhurbaşkanına yalan söylüyorlar. Kim söylüyorsa cezalandırılması lazım.
Havalimanı tamiratında yapılmayacak bir şey yok ki.
(Fatih Altaylı: Kılıçdaroğlu’nun deprem bölgesinde propaganda yaptığını söyleyerek eleştiriyorlar) Gitmese de gitmedi diye eleştirecekler. Bu eleştiriler doğru değil. Orada siyasi propaganda yapmıyoruz.
Elbette gidilecek. Orada muhtarlardan tutun sivil toplum kuruluşlarıyla hepsiyle toplanıldı.
Ben şunu eleştirebilirim. Sayın cumhurbaşkanı güvenlik nedeniyle oraya Sayın Devlet Bahçeli’yle gittiği zaman, öyle bir gidiyor ki ben vatandaşla görüşebildiği kanaatinde değilim.
Biz oraları dolaştığımız zaman bazı valilerden de bilgi aldık. “Her şey çok güzel, her şey tamam, hiçbir problemimiz yok.” Dışarıda bir vatandaşı görüyoruz ne çadır var ne konteyner. Neyi yaptınız?
Ama böyle söylemek zorunda hissediyorlar kendilerini. Tahmin ediyorum. Sayın cumhurbaşkanımıza bunu aynen aktarıyorlar. “Yaptık ettik, her şey hazır.” Onun canını sıkacak bir şey söylemiyorlar. O zaman sayın cumhurbaşkanı da vatandaşa onlardan aldığı bilgileri aktarıyor.
‘Gençlerin önünü açmak lazım’
Üniversite iş bulmak için okunur, iyi bir gelecek için okunur. Dolayısıyla gençlere verilen sözlerin tutulması lazım. İki üç okul mezunu bana mesaj atıyor “Ben ne yapacağım” diyor. Gençlerin önünü açmak lazım. Bu şekildeki eğitim sistemini derhal kaldırmamız lazım. “İş beğenmiyorsunuz” demek yanlış. İş beğenmiyorsun dedikleri genç yurt dışına gidince garsonluk yapıyor.
Çünkü orada insanca çalışma şartları var. Yasal, sosyal güvenceleri var. Siz buradakilere insanca bir hayat sunmuyorsunuz ki. Gençlere şu kadar para verirsek maliyet artar. Elektriğe zam geliyor, o da maliyeti artırıyor. Bence insan emeğini ön plana çıkaran hükümet en azından işverenin bazı maliyetlerini karşılayarak bu işin altından kalkar diye düşünüyorum.
Melih Gökçek’i tiye aldı
Ailesi, sevenleri Melih Gökçek’in elinden telefonu alsın. Tweet atmasını engellesin.”