Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

Manisa’da radyosyon muamması: ‘Enflasyonu düşük gösterme gayretiyle aynı anlayış’

by aktifhabercom
May 8, 2022
Manisa’da radyosyon muamması: ‘Enflasyonu düşük gösterme gayretiyle aynı anlayış’
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Nükleer Denetleme Kurumu (NDK) 26-27 Nisan’da Avrupa’da en yüksek radyasyon oranının Manisa’da ölçülmesini ‘elektriksel dalgalanmaya’ bağladı. Nükleer enerji uzmanı Prof. Dr. Tolga Yarman, ifadeyi ilk defa duyduğunu söyledi.


Bunu ‘kamuoyunu talimatla yatıştırmak üzere yontulan bir deyim’ diye niteleyen Prof. Dr. Yarman, “Kimse kusura bakmasın, bu laf, enflasyonu düşük gösterme gayretiyle aynı anlayış kurgusunda çıkıyor ortaya“ dedi.

Avrupa Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi’nin (JRC) Radyoaktivite Çevresel İzleme (REM) grubunun yayımladığı grafiklere göre 26-27 Nisan’da Avrupa’da en yüksek radyasyon oranı Manisa’da tespit edilmişti.


Nükleer Denetleme Kurumu bu haberden sonraki kısa açıklamasıysa şöyleydi: “Sosyal medyada Manisa’da kurulu bulunan Radyasyon Erken Uyarı Sistemi istasyonuyla ilgili yer alan haberler üzerine açıklama yapma gereği duyulmuştur. Kurumumuz tarafından yapılan araştırma sonucu söz konusu istasyondan okunan yüksek değerin elektriksel bir dalgalanmadan kaynaklandığı değerlendirilmiştir.”

Diken’den Ayşegül Kasap’ın haberine göre, Yarman, NDK’nın bu açıklaması için “Çok hazin” dedi: “Bunca yıllık teknik bir hocayım, ‘elektriksel dalgalanma’ deyimini ilk defa duyuyorum. Burada hangi bağlamda kullanılmak istenmiş, çok belirsiz. Hangi ‘elektrik dalgalanma’ nükleer ölçüm aletlerine nasıl etkide bulunur? Bu da belirsiz. Güneşte patlama oldu da oradan dünyamıza savrulan devasa bir elektron rüzgarı mı bozdu aletleri, inanılır gibi değil.

Bu lafı, hiç bir başka betimleme olmaksızın kullanırsanız, ya cahilsinizdir, ya da etrafı velveleye vermemek üzere kendinizce gayretkeşlik gösteriyorsunuz demek olur. Hani ‘Aletler bozulmuş’ deseniz daha ikna edici olabilirsiniz. Ama o zaman aletlerin hepsinin birden nasıl olup da bozulmuş olabileceğini açıklayabiliyor olmanız gerekli.“

Manisa’da 2008’de Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz’ın TÜBİTAK adına yürüttüğü çalışmada, Köprübaşı’nın kuzeyindeki Kasar, Kınık, Killik, Çamyurdu, Kemhallı ve Döğüşören köylerinin uranyum yatağının üstünde olduğunu tespit edilmişti.

Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül’ün aynı bölgede 2014’teki ölçümündeyse Köprübaşı’nda dünya genelinde yıllık olması gereken radyasyonun 140 katı fazla radyasyon belirlenmişti.

Yarman, “26-27 Nisan’da tespit edilen radyasyonun bu uranyum yataklarıyla bir bağlantısı olabilir mi” diye sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Ben olsam şöyle bakardım. Oralarda yakında bir hafriyat oldu mu? Olduysa toprağın altı üstüne gelmiş demektir ve bu radyasyon patlamasını açıklar.”

Yarman bölgedeki kanser vakalarındaki artışlara da bakılması gerektiğini söyledi. Bölge halkının en çok dile getirdiği konulardan biri de bu.

Çünkü 1970-1980 arasında işletilen uranyum madeni, ocaklar, açılan kuyular etrafına tel örgü bile çekilmeden, radyasyon uyarısı asılmadan o haliyle bırakılmıştı. Bölgede hiçbir rehabilitasyon da yapılmamıştı. Görüştüğümüz uzmanlar bölgede ölçüm yapmak için gittikleri alanda çocukların oynadığını söyledi.

Manisa Tabip Odası’nın eski başkanı Derya Pekbayık yedi yıl önce bölgeyle ilgili şu uyarıyı yapmış: “Köprübaşı uranyum yatağının bulunduğu alandaki suların, Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre en az on katına kadar daha fazla kirlendiği ortaya konuluyor. Yeraltı sularına karışan uranyumun yetişen tarım ürünlerinde de birikmesinin olabileceğinden bahsediliyor.”

Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, bölgede radyoaktivitenin yüksekliği nedeniyle insan sağlığı açısından risklerin olduğunu söyledi: “Çünkü bu radyoaktif uranyum yaşam döngüsüne giriyor. Toprakta var, su da var, bitkilerin yapısına giriyor. İnsanlar o bitkileri tükettikleri için oranda kanser riski söz konusu. Köprübaşı’nda uranyuma bağı olarak radyoaktivite çok yüksek ve o nedenle bu bölgede yaşayanların kanser riski çok yüksek.”

Bölgedeki kanser vakalarında artışa dair verileri Sağlık Bakanlığı verileri paylaşmıyor.

Karabıyık şöyle konuştu: “Kanser oranlarının ne kadar arttığını bilme şansım yok. Şu nedenle yok, elimizde Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı istatistik veri yok. TÜİK’in verileri içinde böyle bir veri yok. Zaten bunları açıklamaktan özellikle kaçınıyorlar. Biz Sağlık Bakanlığı’na kanser verilerinin açıklanmasıyla ilgili başvuruda bulunduk ama bakanlık bu verileri bilimsel araştırma amaçlı bile olsa paylaşmıyor.

Bakanlığın elinde özellikle kanser hastaları üzerinden çok ciddi güvenilir veriler var. Bunu şu nedenle söylüyorum, Türkiye’deki kanser kayıt sistemi benim de emekli olduğum Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladı ve Türkiye’ye yayıldı. Bu kanser kayıtları güvenilir bir veri toplama sistemiyle elde ediliyor. Türkiye’de belki de hastalıklar bazından en çok güvenilir kayıtlar kanser kayıtları. O yüzden de biz bakanlıktan bu kayıtları istiyoruz. Gerek Köprübaşı’ndaki süreci değerlendirebilmek gerekse termik santrallerin ciddi çevre sorunları yarattığını söylüyoruz. O nedenle bakanlığın elindeki kanser verileri bizim ufkumuzu çok açacak veriler. Ama nen yazık ki paylaşmıyorlar. Bilimsel olarak bu bölgede kanser görülme sıklığı artışı verilerini veremiyorum ama bilimsel olarak şunu söyleyebilirim, bu bölgede bu kadar yüksek radyoaktivite varsa uranyuma bağlı olarak orada mutlaka ve mutlaka vardır ama bunun düzeyiyle ilgili somut bir oran verebilme şansımız ne yazık ki az, önce söylediğim gerekçeler üzerinden söz konusu bile değil.

Bölgede radyoaktivitenin oluşturacağı sağlık sorunlarına dair bakanlığın sağlık taraması yapması zorunluluğu var o bölgede. Bu bir kamu görevi.”

Yarman’ın dikkat çektiği noktalardan biri de bilim insanların ya da yetkililerin inek sütündeki radyasyonu ölçmesi. Radyasyon artışını ‘elektriksel dalgalanma’yla geçiştiren yetkililerin bu konu hakkında bir araştırma yapıp yapmadığıysa bilinmiyor.

26-27 Nisan’da yaşanan pikin nedeni uranyum yatakları değilse olası senaryoların ne olabileceğini sorduğumuzda profesör Yarman şunları söyledi: “Kimsenin günahını almak istemem, ancak ilgili kurumun yaptığı açıklama katiyen tatmin edici değil; ötesi, lafzı itibariyle olsun, çocuksu. Bir defa o açıklamayı lisan-ı münasiple geri çeksinler. Samimi ve bilgi yüklü bir açıklama yapsınlar. Oralarda bir yerden toprak çekildi mi acaba? İşaret ettiğim gibi önce buna bakardım. Bu arada, radyasyona biteviye maruz bulunan köylülerimize el uzatırdım. Bu ne kadar yapılıyor, bulunduğum yerden göremiyorum, bilemiyorum.”

Nükleer Denetleme Kurumu (NDK) 26-27 Nisan’da Avrupa’da en yüksek radyasyon oranının Manisa’da ölçülmesini ‘elektriksel dalgalanmaya’ bağladı. Nükleer enerji uzmanı Prof. Dr. Tolga Yarman, ifadeyi ilk defa duyduğunu söyledi.


Bunu ‘kamuoyunu talimatla yatıştırmak üzere yontulan bir deyim’ diye niteleyen Prof. Dr. Yarman, “Kimse kusura bakmasın, bu laf, enflasyonu düşük gösterme gayretiyle aynı anlayış kurgusunda çıkıyor ortaya“ dedi.

Avrupa Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi’nin (JRC) Radyoaktivite Çevresel İzleme (REM) grubunun yayımladığı grafiklere göre 26-27 Nisan’da Avrupa’da en yüksek radyasyon oranı Manisa’da tespit edilmişti.


Nükleer Denetleme Kurumu bu haberden sonraki kısa açıklamasıysa şöyleydi: “Sosyal medyada Manisa’da kurulu bulunan Radyasyon Erken Uyarı Sistemi istasyonuyla ilgili yer alan haberler üzerine açıklama yapma gereği duyulmuştur. Kurumumuz tarafından yapılan araştırma sonucu söz konusu istasyondan okunan yüksek değerin elektriksel bir dalgalanmadan kaynaklandığı değerlendirilmiştir.”

Diken’den Ayşegül Kasap’ın haberine göre, Yarman, NDK’nın bu açıklaması için “Çok hazin” dedi: “Bunca yıllık teknik bir hocayım, ‘elektriksel dalgalanma’ deyimini ilk defa duyuyorum. Burada hangi bağlamda kullanılmak istenmiş, çok belirsiz. Hangi ‘elektrik dalgalanma’ nükleer ölçüm aletlerine nasıl etkide bulunur? Bu da belirsiz. Güneşte patlama oldu da oradan dünyamıza savrulan devasa bir elektron rüzgarı mı bozdu aletleri, inanılır gibi değil.

Bu lafı, hiç bir başka betimleme olmaksızın kullanırsanız, ya cahilsinizdir, ya da etrafı velveleye vermemek üzere kendinizce gayretkeşlik gösteriyorsunuz demek olur. Hani ‘Aletler bozulmuş’ deseniz daha ikna edici olabilirsiniz. Ama o zaman aletlerin hepsinin birden nasıl olup da bozulmuş olabileceğini açıklayabiliyor olmanız gerekli.“

Manisa’da 2008’de Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz’ın TÜBİTAK adına yürüttüğü çalışmada, Köprübaşı’nın kuzeyindeki Kasar, Kınık, Killik, Çamyurdu, Kemhallı ve Döğüşören köylerinin uranyum yatağının üstünde olduğunu tespit edilmişti.

Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül’ün aynı bölgede 2014’teki ölçümündeyse Köprübaşı’nda dünya genelinde yıllık olması gereken radyasyonun 140 katı fazla radyasyon belirlenmişti.

Yarman, “26-27 Nisan’da tespit edilen radyasyonun bu uranyum yataklarıyla bir bağlantısı olabilir mi” diye sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Ben olsam şöyle bakardım. Oralarda yakında bir hafriyat oldu mu? Olduysa toprağın altı üstüne gelmiş demektir ve bu radyasyon patlamasını açıklar.”

Yarman bölgedeki kanser vakalarındaki artışlara da bakılması gerektiğini söyledi. Bölge halkının en çok dile getirdiği konulardan biri de bu.

Çünkü 1970-1980 arasında işletilen uranyum madeni, ocaklar, açılan kuyular etrafına tel örgü bile çekilmeden, radyasyon uyarısı asılmadan o haliyle bırakılmıştı. Bölgede hiçbir rehabilitasyon da yapılmamıştı. Görüştüğümüz uzmanlar bölgede ölçüm yapmak için gittikleri alanda çocukların oynadığını söyledi.

Manisa Tabip Odası’nın eski başkanı Derya Pekbayık yedi yıl önce bölgeyle ilgili şu uyarıyı yapmış: “Köprübaşı uranyum yatağının bulunduğu alandaki suların, Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre en az on katına kadar daha fazla kirlendiği ortaya konuluyor. Yeraltı sularına karışan uranyumun yetişen tarım ürünlerinde de birikmesinin olabileceğinden bahsediliyor.”

Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, bölgede radyoaktivitenin yüksekliği nedeniyle insan sağlığı açısından risklerin olduğunu söyledi: “Çünkü bu radyoaktif uranyum yaşam döngüsüne giriyor. Toprakta var, su da var, bitkilerin yapısına giriyor. İnsanlar o bitkileri tükettikleri için oranda kanser riski söz konusu. Köprübaşı’nda uranyuma bağı olarak radyoaktivite çok yüksek ve o nedenle bu bölgede yaşayanların kanser riski çok yüksek.”

Bölgedeki kanser vakalarında artışa dair verileri Sağlık Bakanlığı verileri paylaşmıyor.

Karabıyık şöyle konuştu: “Kanser oranlarının ne kadar arttığını bilme şansım yok. Şu nedenle yok, elimizde Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı istatistik veri yok. TÜİK’in verileri içinde böyle bir veri yok. Zaten bunları açıklamaktan özellikle kaçınıyorlar. Biz Sağlık Bakanlığı’na kanser verilerinin açıklanmasıyla ilgili başvuruda bulunduk ama bakanlık bu verileri bilimsel araştırma amaçlı bile olsa paylaşmıyor.

Bakanlığın elinde özellikle kanser hastaları üzerinden çok ciddi güvenilir veriler var. Bunu şu nedenle söylüyorum, Türkiye’deki kanser kayıt sistemi benim de emekli olduğum Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladı ve Türkiye’ye yayıldı. Bu kanser kayıtları güvenilir bir veri toplama sistemiyle elde ediliyor. Türkiye’de belki de hastalıklar bazından en çok güvenilir kayıtlar kanser kayıtları. O yüzden de biz bakanlıktan bu kayıtları istiyoruz. Gerek Köprübaşı’ndaki süreci değerlendirebilmek gerekse termik santrallerin ciddi çevre sorunları yarattığını söylüyoruz. O nedenle bakanlığın elindeki kanser verileri bizim ufkumuzu çok açacak veriler. Ama nen yazık ki paylaşmıyorlar. Bilimsel olarak bu bölgede kanser görülme sıklığı artışı verilerini veremiyorum ama bilimsel olarak şunu söyleyebilirim, bu bölgede bu kadar yüksek radyoaktivite varsa uranyuma bağlı olarak orada mutlaka ve mutlaka vardır ama bunun düzeyiyle ilgili somut bir oran verebilme şansımız ne yazık ki az, önce söylediğim gerekçeler üzerinden söz konusu bile değil.

Bölgede radyoaktivitenin oluşturacağı sağlık sorunlarına dair bakanlığın sağlık taraması yapması zorunluluğu var o bölgede. Bu bir kamu görevi.”

Yarman’ın dikkat çektiği noktalardan biri de bilim insanların ya da yetkililerin inek sütündeki radyasyonu ölçmesi. Radyasyon artışını ‘elektriksel dalgalanma’yla geçiştiren yetkililerin bu konu hakkında bir araştırma yapıp yapmadığıysa bilinmiyor.

26-27 Nisan’da yaşanan pikin nedeni uranyum yatakları değilse olası senaryoların ne olabileceğini sorduğumuzda profesör Yarman şunları söyledi: “Kimsenin günahını almak istemem, ancak ilgili kurumun yaptığı açıklama katiyen tatmin edici değil; ötesi, lafzı itibariyle olsun, çocuksu. Bir defa o açıklamayı lisan-ı münasiple geri çeksinler. Samimi ve bilgi yüklü bir açıklama yapsınlar. Oralarda bir yerden toprak çekildi mi acaba? İşaret ettiğim gibi önce buna bakardım. Bu arada, radyasyona biteviye maruz bulunan köylülerimize el uzatırdım. Bu ne kadar yapılıyor, bulunduğum yerden göremiyorum, bilemiyorum.”

Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

Hatay Cezaevi’nde deprem isyanı: 3 ölü, 12 yaralı

Hatay Cezaevi’nde deprem isyanı: 3 ölü, 12 yaralı

February 8, 2023
5.3k
Deprem Nedeniyle İnstituDE gönüllülerinden Acil Yardım Çağrısı

Deprem Nedeniyle İnstituDE gönüllülerinden Acil Yardım Çağrısı

February 8, 2023
5k

Nükleer Denetleme Kurumu (NDK) 26-27 Nisan’da Avrupa’da en yüksek radyasyon oranının Manisa’da ölçülmesini ‘elektriksel dalgalanmaya’ bağladı. Nükleer enerji uzmanı Prof. Dr. Tolga Yarman, ifadeyi ilk defa duyduğunu söyledi.


Bunu ‘kamuoyunu talimatla yatıştırmak üzere yontulan bir deyim’ diye niteleyen Prof. Dr. Yarman, “Kimse kusura bakmasın, bu laf, enflasyonu düşük gösterme gayretiyle aynı anlayış kurgusunda çıkıyor ortaya“ dedi.

Avrupa Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi’nin (JRC) Radyoaktivite Çevresel İzleme (REM) grubunun yayımladığı grafiklere göre 26-27 Nisan’da Avrupa’da en yüksek radyasyon oranı Manisa’da tespit edilmişti.


Nükleer Denetleme Kurumu bu haberden sonraki kısa açıklamasıysa şöyleydi: “Sosyal medyada Manisa’da kurulu bulunan Radyasyon Erken Uyarı Sistemi istasyonuyla ilgili yer alan haberler üzerine açıklama yapma gereği duyulmuştur. Kurumumuz tarafından yapılan araştırma sonucu söz konusu istasyondan okunan yüksek değerin elektriksel bir dalgalanmadan kaynaklandığı değerlendirilmiştir.”

Diken’den Ayşegül Kasap’ın haberine göre, Yarman, NDK’nın bu açıklaması için “Çok hazin” dedi: “Bunca yıllık teknik bir hocayım, ‘elektriksel dalgalanma’ deyimini ilk defa duyuyorum. Burada hangi bağlamda kullanılmak istenmiş, çok belirsiz. Hangi ‘elektrik dalgalanma’ nükleer ölçüm aletlerine nasıl etkide bulunur? Bu da belirsiz. Güneşte patlama oldu da oradan dünyamıza savrulan devasa bir elektron rüzgarı mı bozdu aletleri, inanılır gibi değil.

Bu lafı, hiç bir başka betimleme olmaksızın kullanırsanız, ya cahilsinizdir, ya da etrafı velveleye vermemek üzere kendinizce gayretkeşlik gösteriyorsunuz demek olur. Hani ‘Aletler bozulmuş’ deseniz daha ikna edici olabilirsiniz. Ama o zaman aletlerin hepsinin birden nasıl olup da bozulmuş olabileceğini açıklayabiliyor olmanız gerekli.“

Manisa’da 2008’de Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz’ın TÜBİTAK adına yürüttüğü çalışmada, Köprübaşı’nın kuzeyindeki Kasar, Kınık, Killik, Çamyurdu, Kemhallı ve Döğüşören köylerinin uranyum yatağının üstünde olduğunu tespit edilmişti.

Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül’ün aynı bölgede 2014’teki ölçümündeyse Köprübaşı’nda dünya genelinde yıllık olması gereken radyasyonun 140 katı fazla radyasyon belirlenmişti.

Yarman, “26-27 Nisan’da tespit edilen radyasyonun bu uranyum yataklarıyla bir bağlantısı olabilir mi” diye sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Ben olsam şöyle bakardım. Oralarda yakında bir hafriyat oldu mu? Olduysa toprağın altı üstüne gelmiş demektir ve bu radyasyon patlamasını açıklar.”

Yarman bölgedeki kanser vakalarındaki artışlara da bakılması gerektiğini söyledi. Bölge halkının en çok dile getirdiği konulardan biri de bu.

Çünkü 1970-1980 arasında işletilen uranyum madeni, ocaklar, açılan kuyular etrafına tel örgü bile çekilmeden, radyasyon uyarısı asılmadan o haliyle bırakılmıştı. Bölgede hiçbir rehabilitasyon da yapılmamıştı. Görüştüğümüz uzmanlar bölgede ölçüm yapmak için gittikleri alanda çocukların oynadığını söyledi.

Manisa Tabip Odası’nın eski başkanı Derya Pekbayık yedi yıl önce bölgeyle ilgili şu uyarıyı yapmış: “Köprübaşı uranyum yatağının bulunduğu alandaki suların, Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre en az on katına kadar daha fazla kirlendiği ortaya konuluyor. Yeraltı sularına karışan uranyumun yetişen tarım ürünlerinde de birikmesinin olabileceğinden bahsediliyor.”

Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, bölgede radyoaktivitenin yüksekliği nedeniyle insan sağlığı açısından risklerin olduğunu söyledi: “Çünkü bu radyoaktif uranyum yaşam döngüsüne giriyor. Toprakta var, su da var, bitkilerin yapısına giriyor. İnsanlar o bitkileri tükettikleri için oranda kanser riski söz konusu. Köprübaşı’nda uranyuma bağı olarak radyoaktivite çok yüksek ve o nedenle bu bölgede yaşayanların kanser riski çok yüksek.”

Bölgedeki kanser vakalarında artışa dair verileri Sağlık Bakanlığı verileri paylaşmıyor.

Karabıyık şöyle konuştu: “Kanser oranlarının ne kadar arttığını bilme şansım yok. Şu nedenle yok, elimizde Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı istatistik veri yok. TÜİK’in verileri içinde böyle bir veri yok. Zaten bunları açıklamaktan özellikle kaçınıyorlar. Biz Sağlık Bakanlığı’na kanser verilerinin açıklanmasıyla ilgili başvuruda bulunduk ama bakanlık bu verileri bilimsel araştırma amaçlı bile olsa paylaşmıyor.

Bakanlığın elinde özellikle kanser hastaları üzerinden çok ciddi güvenilir veriler var. Bunu şu nedenle söylüyorum, Türkiye’deki kanser kayıt sistemi benim de emekli olduğum Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladı ve Türkiye’ye yayıldı. Bu kanser kayıtları güvenilir bir veri toplama sistemiyle elde ediliyor. Türkiye’de belki de hastalıklar bazından en çok güvenilir kayıtlar kanser kayıtları. O yüzden de biz bakanlıktan bu kayıtları istiyoruz. Gerek Köprübaşı’ndaki süreci değerlendirebilmek gerekse termik santrallerin ciddi çevre sorunları yarattığını söylüyoruz. O nedenle bakanlığın elindeki kanser verileri bizim ufkumuzu çok açacak veriler. Ama nen yazık ki paylaşmıyorlar. Bilimsel olarak bu bölgede kanser görülme sıklığı artışı verilerini veremiyorum ama bilimsel olarak şunu söyleyebilirim, bu bölgede bu kadar yüksek radyoaktivite varsa uranyuma bağlı olarak orada mutlaka ve mutlaka vardır ama bunun düzeyiyle ilgili somut bir oran verebilme şansımız ne yazık ki az, önce söylediğim gerekçeler üzerinden söz konusu bile değil.

Bölgede radyoaktivitenin oluşturacağı sağlık sorunlarına dair bakanlığın sağlık taraması yapması zorunluluğu var o bölgede. Bu bir kamu görevi.”

Yarman’ın dikkat çektiği noktalardan biri de bilim insanların ya da yetkililerin inek sütündeki radyasyonu ölçmesi. Radyasyon artışını ‘elektriksel dalgalanma’yla geçiştiren yetkililerin bu konu hakkında bir araştırma yapıp yapmadığıysa bilinmiyor.

26-27 Nisan’da yaşanan pikin nedeni uranyum yatakları değilse olası senaryoların ne olabileceğini sorduğumuzda profesör Yarman şunları söyledi: “Kimsenin günahını almak istemem, ancak ilgili kurumun yaptığı açıklama katiyen tatmin edici değil; ötesi, lafzı itibariyle olsun, çocuksu. Bir defa o açıklamayı lisan-ı münasiple geri çeksinler. Samimi ve bilgi yüklü bir açıklama yapsınlar. Oralarda bir yerden toprak çekildi mi acaba? İşaret ettiğim gibi önce buna bakardım. Bu arada, radyasyona biteviye maruz bulunan köylülerimize el uzatırdım. Bu ne kadar yapılıyor, bulunduğum yerden göremiyorum, bilemiyorum.”

Nükleer Denetleme Kurumu (NDK) 26-27 Nisan’da Avrupa’da en yüksek radyasyon oranının Manisa’da ölçülmesini ‘elektriksel dalgalanmaya’ bağladı. Nükleer enerji uzmanı Prof. Dr. Tolga Yarman, ifadeyi ilk defa duyduğunu söyledi.


Bunu ‘kamuoyunu talimatla yatıştırmak üzere yontulan bir deyim’ diye niteleyen Prof. Dr. Yarman, “Kimse kusura bakmasın, bu laf, enflasyonu düşük gösterme gayretiyle aynı anlayış kurgusunda çıkıyor ortaya“ dedi.

Avrupa Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi’nin (JRC) Radyoaktivite Çevresel İzleme (REM) grubunun yayımladığı grafiklere göre 26-27 Nisan’da Avrupa’da en yüksek radyasyon oranı Manisa’da tespit edilmişti.


Nükleer Denetleme Kurumu bu haberden sonraki kısa açıklamasıysa şöyleydi: “Sosyal medyada Manisa’da kurulu bulunan Radyasyon Erken Uyarı Sistemi istasyonuyla ilgili yer alan haberler üzerine açıklama yapma gereği duyulmuştur. Kurumumuz tarafından yapılan araştırma sonucu söz konusu istasyondan okunan yüksek değerin elektriksel bir dalgalanmadan kaynaklandığı değerlendirilmiştir.”

Diken’den Ayşegül Kasap’ın haberine göre, Yarman, NDK’nın bu açıklaması için “Çok hazin” dedi: “Bunca yıllık teknik bir hocayım, ‘elektriksel dalgalanma’ deyimini ilk defa duyuyorum. Burada hangi bağlamda kullanılmak istenmiş, çok belirsiz. Hangi ‘elektrik dalgalanma’ nükleer ölçüm aletlerine nasıl etkide bulunur? Bu da belirsiz. Güneşte patlama oldu da oradan dünyamıza savrulan devasa bir elektron rüzgarı mı bozdu aletleri, inanılır gibi değil.

Bu lafı, hiç bir başka betimleme olmaksızın kullanırsanız, ya cahilsinizdir, ya da etrafı velveleye vermemek üzere kendinizce gayretkeşlik gösteriyorsunuz demek olur. Hani ‘Aletler bozulmuş’ deseniz daha ikna edici olabilirsiniz. Ama o zaman aletlerin hepsinin birden nasıl olup da bozulmuş olabileceğini açıklayabiliyor olmanız gerekli.“

Manisa’da 2008’de Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz’ın TÜBİTAK adına yürüttüğü çalışmada, Köprübaşı’nın kuzeyindeki Kasar, Kınık, Killik, Çamyurdu, Kemhallı ve Döğüşören köylerinin uranyum yatağının üstünde olduğunu tespit edilmişti.

Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül’ün aynı bölgede 2014’teki ölçümündeyse Köprübaşı’nda dünya genelinde yıllık olması gereken radyasyonun 140 katı fazla radyasyon belirlenmişti.

Yarman, “26-27 Nisan’da tespit edilen radyasyonun bu uranyum yataklarıyla bir bağlantısı olabilir mi” diye sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Ben olsam şöyle bakardım. Oralarda yakında bir hafriyat oldu mu? Olduysa toprağın altı üstüne gelmiş demektir ve bu radyasyon patlamasını açıklar.”

Yarman bölgedeki kanser vakalarındaki artışlara da bakılması gerektiğini söyledi. Bölge halkının en çok dile getirdiği konulardan biri de bu.

Çünkü 1970-1980 arasında işletilen uranyum madeni, ocaklar, açılan kuyular etrafına tel örgü bile çekilmeden, radyasyon uyarısı asılmadan o haliyle bırakılmıştı. Bölgede hiçbir rehabilitasyon da yapılmamıştı. Görüştüğümüz uzmanlar bölgede ölçüm yapmak için gittikleri alanda çocukların oynadığını söyledi.

Manisa Tabip Odası’nın eski başkanı Derya Pekbayık yedi yıl önce bölgeyle ilgili şu uyarıyı yapmış: “Köprübaşı uranyum yatağının bulunduğu alandaki suların, Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre en az on katına kadar daha fazla kirlendiği ortaya konuluyor. Yeraltı sularına karışan uranyumun yetişen tarım ürünlerinde de birikmesinin olabileceğinden bahsediliyor.”

Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, bölgede radyoaktivitenin yüksekliği nedeniyle insan sağlığı açısından risklerin olduğunu söyledi: “Çünkü bu radyoaktif uranyum yaşam döngüsüne giriyor. Toprakta var, su da var, bitkilerin yapısına giriyor. İnsanlar o bitkileri tükettikleri için oranda kanser riski söz konusu. Köprübaşı’nda uranyuma bağı olarak radyoaktivite çok yüksek ve o nedenle bu bölgede yaşayanların kanser riski çok yüksek.”

Bölgedeki kanser vakalarında artışa dair verileri Sağlık Bakanlığı verileri paylaşmıyor.

Karabıyık şöyle konuştu: “Kanser oranlarının ne kadar arttığını bilme şansım yok. Şu nedenle yok, elimizde Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı istatistik veri yok. TÜİK’in verileri içinde böyle bir veri yok. Zaten bunları açıklamaktan özellikle kaçınıyorlar. Biz Sağlık Bakanlığı’na kanser verilerinin açıklanmasıyla ilgili başvuruda bulunduk ama bakanlık bu verileri bilimsel araştırma amaçlı bile olsa paylaşmıyor.

Bakanlığın elinde özellikle kanser hastaları üzerinden çok ciddi güvenilir veriler var. Bunu şu nedenle söylüyorum, Türkiye’deki kanser kayıt sistemi benim de emekli olduğum Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladı ve Türkiye’ye yayıldı. Bu kanser kayıtları güvenilir bir veri toplama sistemiyle elde ediliyor. Türkiye’de belki de hastalıklar bazından en çok güvenilir kayıtlar kanser kayıtları. O yüzden de biz bakanlıktan bu kayıtları istiyoruz. Gerek Köprübaşı’ndaki süreci değerlendirebilmek gerekse termik santrallerin ciddi çevre sorunları yarattığını söylüyoruz. O nedenle bakanlığın elindeki kanser verileri bizim ufkumuzu çok açacak veriler. Ama nen yazık ki paylaşmıyorlar. Bilimsel olarak bu bölgede kanser görülme sıklığı artışı verilerini veremiyorum ama bilimsel olarak şunu söyleyebilirim, bu bölgede bu kadar yüksek radyoaktivite varsa uranyuma bağlı olarak orada mutlaka ve mutlaka vardır ama bunun düzeyiyle ilgili somut bir oran verebilme şansımız ne yazık ki az, önce söylediğim gerekçeler üzerinden söz konusu bile değil.

Bölgede radyoaktivitenin oluşturacağı sağlık sorunlarına dair bakanlığın sağlık taraması yapması zorunluluğu var o bölgede. Bu bir kamu görevi.”

Yarman’ın dikkat çektiği noktalardan biri de bilim insanların ya da yetkililerin inek sütündeki radyasyonu ölçmesi. Radyasyon artışını ‘elektriksel dalgalanma’yla geçiştiren yetkililerin bu konu hakkında bir araştırma yapıp yapmadığıysa bilinmiyor.

26-27 Nisan’da yaşanan pikin nedeni uranyum yatakları değilse olası senaryoların ne olabileceğini sorduğumuzda profesör Yarman şunları söyledi: “Kimsenin günahını almak istemem, ancak ilgili kurumun yaptığı açıklama katiyen tatmin edici değil; ötesi, lafzı itibariyle olsun, çocuksu. Bir defa o açıklamayı lisan-ı münasiple geri çeksinler. Samimi ve bilgi yüklü bir açıklama yapsınlar. Oralarda bir yerden toprak çekildi mi acaba? İşaret ettiğim gibi önce buna bakardım. Bu arada, radyasyona biteviye maruz bulunan köylülerimize el uzatırdım. Bu ne kadar yapılıyor, bulunduğum yerden göremiyorum, bilemiyorum.”

ShareTweetShare
Previous Post

AKP’li vekil kendisini tanımayanlara ‘Alzheimer falan başlangıcı vardır’ dedi

Next Post

Zam şampiyonu patates: Bir yıl içinde yüzde 342 artış

İLGİLİ HABERLER

Hatay Cezaevi’nde deprem isyanı: 3 ölü, 12 yaralı
GÜNDEM

Hatay Cezaevi’nde deprem isyanı: 3 ölü, 12 yaralı

February 8, 2023
5.3k
Deprem Nedeniyle İnstituDE gönüllülerinden Acil Yardım Çağrısı
GÜNDEM

Deprem Nedeniyle İnstituDE gönüllülerinden Acil Yardım Çağrısı

February 8, 2023
5k
‘Cennetten bir kare’ diye reklamı yapılmış! 250 daireli site yerle bir oldu
GÜNDEM

‘Cennetten bir kare’ diye reklamı yapılmış! 250 daireli site yerle bir oldu

February 8, 2023
5.4k
Şanlıurfa’daki Balıklıgöl’ün suyu, deprem sonrası çamur rengine döndü
GÜNDEM

Şanlıurfa’daki Balıklıgöl’ün suyu, deprem sonrası çamur rengine döndü

February 8, 2023
5.2k
AKP’nin Twitter kısıtlamasına her kesimden tepki yağıyor: Bunun bir açıklaması var mı?
GÜNDEM

AKP’nin Twitter kısıtlamasına her kesimden tepki yağıyor: Bunun bir açıklaması var mı?

February 8, 2023
5.1k
Medya 7,7’lik depremin altında kaldı: Basının 17 Ağustos-6 Şubat farkı
GÜNDEM

Medya 7,7’lik depremin altında kaldı: Basının 17 Ağustos-6 Şubat farkı

February 8, 2023
5.3k
Daha Fazla Haber

Hatay Cezaevi’nde deprem isyanı: 3 ölü, 12 yaralı

Hatay Cezaevi’nde deprem isyanı: 3 ölü, 12 yaralı
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.3k

Devamını oku

‘Cennetten bir kare’ diye reklamı yapılmış! 250 daireli site yerle bir oldu

‘Cennetten bir kare’ diye reklamı yapılmış! 250 daireli site yerle bir oldu
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.4k

Devamını oku

Şanlıurfa’daki Balıklıgöl’ün suyu, deprem sonrası çamur rengine döndü

Şanlıurfa’daki Balıklıgöl’ün suyu, deprem sonrası çamur rengine döndü
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

AKP’nin Twitter kısıtlamasına her kesimden tepki yağıyor: Bunun bir açıklaması var mı?

AKP’nin Twitter kısıtlamasına her kesimden tepki yağıyor: Bunun bir açıklaması var mı?
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Medya 7,7’lik depremin altında kaldı: Basının 17 Ağustos-6 Şubat farkı

Medya 7,7’lik depremin altında kaldı: Basının 17 Ağustos-6 Şubat farkı
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.3k

Devamını oku

OHAL icraatı: Türkiye’de Twitter’a kısıtlama getirildi

OHAL icraatı: Türkiye’de Twitter’a kısıtlama getirildi
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Eski AKP Kahramanmaraş Milletvekili Nursel Reyhanlıoğlu, İmamoğlu’na hakaret yağdırdı: İngiliz uşağı!

Eski AKP Kahramanmaraş Milletvekili Nursel Reyhanlıoğlu, İmamoğlu’na hakaret yağdırdı: İngiliz uşağı!
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

3,5 yıl önce yapılmıştı: Maraş Türkoğlu cezaevi boşaltıldı

3,5 yıl önce yapılmıştı: Maraş Türkoğlu cezaevi boşaltıldı
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.3k

Devamını oku

AFAD açıkladı: Kimlik tespiti yapılamayan cenazeler 24 saat içinde defnedilecek

AFAD açıkladı: Kimlik tespiti yapılamayan cenazeler 24 saat içinde defnedilecek
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Polis memuru anlattı: Saatlerce uğraşıp enkazdan kurtardığımız kadın ambulans beklerken öldü

Polis memuru anlattı: Saatlerce uğraşıp enkazdan kurtardığımız kadın ambulans beklerken öldü
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Yardımlara konuyor! Bodrum Belediyesi ve TMMOB’un yardım TIR’larına kendi pankartını astı

Yardımlara konuyor! Bodrum Belediyesi ve TMMOB’un yardım TIR’larına kendi pankartını astı
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Ben seni sevdiğimi de… Yunan devlet televizyonundan yanınızdayız mesajı

Ben seni sevdiğimi de… Yunan devlet televizyonundan yanınızdayız mesajı
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

İstanbul için ne dediler? Alman merkezden İç Anadolu’da ‘yeni deprem’ uyarısı

İstanbul için ne dediler? Alman merkezden İç Anadolu’da ‘yeni deprem’ uyarısı
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.4k

Devamını oku

Miçotakis, Türkçe yazdı: Yunanlar ve Türkler hayat kurtarmak için savaşıyor

Miçotakis, Türkçe yazdı: Yunanlar ve Türkler hayat kurtarmak için savaşıyor
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Kılıçdaroğlu konum attı! Yaşananlara siyaset üstü bakmayı, iktidarla hizalanmayı reddediyorum!

Kılıçdaroğlu konum attı! Yaşananlara siyaset üstü bakmayı, iktidarla hizalanmayı reddediyorum!
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.1k

Devamını oku

‘Bunlar hepten kırmışlar’ Bakan Varank’ın ‘yerli battaniye’ gündemi tepki çekti

‘Bunlar hepten kırmışlar’ Bakan Varank’ın ‘yerli battaniye’ gündemi tepki çekti
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.4k

Devamını oku

Show mikrofonu… Depremzede ‘Ekipler gelmiyor’ deyince, muhabir röportajı kesip uzaklaştı

Show mikrofonu… Depremzede ‘Ekipler gelmiyor’ deyince, muhabir röportajı kesip uzaklaştı
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Deprem paylaşımlarına soruşturma: Rejim, çöküşünü haykıranları tehdit etmek gerekince beliriyor

Deprem paylaşımlarına soruşturma: Rejim, çöküşünü haykıranları tehdit etmek gerekince beliriyor
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

‘Burası yakında kırılır’ Profesör Görür, Erzincan-Bingöl fayı için uyardı

‘Burası yakında kırılır’ Profesör Görür, Erzincan-Bingöl fayı için uyardı
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Göçük altında ölen kızının elini bırakmadı

Göçük altında ölen kızının elini bırakmadı
by Özkan yazar
February 7, 2023
0
5.7k

Devamını oku
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.