Türkiye, Libya’ya asker gönderme tezkeresini Meclis’ten geçirdikten sonra, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türk askerinin Libya’ya intikal etmeye başladığını söylerken, Türkiye için Libya’da savaşan milislerle ilgili ‘vatandaşlık’ iddiası ortaya atıldı
The Forum for Regional Thinking’de araştırmacı ve insan hakları aktivisti Elizabeth Tsurkov, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Libya’da Türkiye adına savaşan militanlara, altı ay Libya’da savaşmaları karşılığında vatandaşlık verileceği taahhüdünde bulunulduğunu iddia etti.
Twitter’dan yaptığı paylaşımda, Türkiye tarafından verilen bir kimlik kartının fotoğrafını da yayımlayan Tsurkov, paylaşımında, “Libya’da savaşan Türkiye destekli Suriyeli gruplar içindeki kaynaklar, altı ay Libya’da savaşmaları karşılığında, kendilerine Türkiye vatandaşlığı sözü verildiğini söyledi. Bu gruplar içindeki pek çok komutan, geçen ay içinde Türk vatandaşlığı ve pasaportu aldı” iddiasını dillendirdi.
A fighter in the Samarkand Brigade told me why fighters are going to Libya: “Turkey is carrying out a policy of starving the dog to make him follow you.” The salaries of fighters in Syria are $50 per month – impossible to survive on. Rumored monthly salaries in Libya are $1,500.
— Elizabeth Tsurkov (@Elizrael) January 6, 2020
Tsurkov bir başka paylaşımında ise, “Semerkand Tugayları’ndan bir savaşçı, militanların neden Libya’ya gittiğine dair şunları söyledi: ‘Türkiye, kendisini takip etmesi için açlık çeken köpek politikası uyguluyor. Suriye’de savaşmanın aylık bedeli 50 dolar. Bununla hayatta kalmak imkansız. Libya’da ise bu bedelin bin 500 dolar olduğu söyleniyor” yorumunu yaptı.
Erdoğan bu konuda şu ifadeleri kullanmıştı:
“Türk askerinin Libya’daki misyonu ile ilgili olarak, “Orada bir harekat merkezi, bu harekat merkezinde de bizim bir korgeneralimiz bulunacak. Oradaki bu süreci onlar yönetecekler. Şu anda zaten peyderpey gidiyorlar.
TSK unsurlarının Libya’daki olası mevcudiyetinin amacı, savaşmak veya savaştırmak değil. Bir taraftan da meşru hükümete destek sağlayarak bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyecek insani trajedilere yol açacak gelişmeleri önlemektir. Hatta bir an önce de anayasayı hazırlamaktır.”