ABD-Erdoğan ilişkilerindeki senaryoların en kötüsü yaşanıyor. 70 yıla yakın müttefiklik tarihinde bir ABD Başkanı ile bu kadar ve bu şekilde takışan bir Türk lideri olmadı.
Tarihte birçok anlaşmazlıklar ve krizler yaşanmış olsa da, ABD ile hiçbir Türk lider bu şekilde açıktan didişmeye girmemişti.
Ahval’den Gazeteci İlhan Tanır’ın haberine göre bütün bunların nasıl sonlanacağını aslına bakılırsa bilebilen de yok zira ‘uncharted waters’ olarak tasvir edilebilecek ‘bilinmeyen’ daha önce geçilmemiş sulardayız.
Trump en son da pazartesi günü Kongre’nin her iki kanadından geçen Pentagon’un yıllık bütçesini onayladı. Bu bütçenin Türkiye için özelliği tabi ki içinde bulunan müeyyide maddeleri. Buna göre 90 günlük sürede ABD Savunma Bakanlığından Türkiye’yi F-35 üretim zincirinden çıkarılması hakkında bir plan sunması gerekiyor. Bu plan içinde Türkiye’nin üretim zincirinden çıkarıldığında bunun maliyeti ve alternatifler rotalar gösterilecek. Bu sürede de F-35’lerin Türkiye’ye geçici bir transfer yasağı olacak.
AKP hükümeti yakınlarının söylediği gibi aslında 90 günlük bu askılama sürecinin pratikte F35’lerin Türkiye’ye transferine bir etkisi yok zira o süreç içinde zaten Türkiye’ye F-35 teslimatının yapılması beklenmiyor.
Ama bu 90 günlük süreç içinde Türkiye ile ABD’nin arasındaki sorunların çözüleceğine dair de bir işaret bulunmuyor. Tam aksine, Erdoğan ile Trump arasındaki soğuk rüzgarlar çok daha kişisel boyuta da dönüşebilir, daha ağır ambargolarla da daha ciddi bir kriz haline de dönüşebilir. Bu 90 gün sonunda Türkiye ekonomisi ve döviz paritesi nerede olacak bunu tahmin edebilen yok.
Kısacası, 90 günlük askılama Türkiye’ye F-35 transferinin önünde sadece geçici bir engel, ama bu süre içinde Erdoğan’ın politikalarının değişeceği yönünde herhangi bir sinyal almayan ve tam tersine sıkıntıları büyüyen Kongre’nin başka yasatasrıları ile de F-35’lerinin transferini durdurma yoluna gitmesi işten bile değil.
Ki zaten F-35’lerin Türkiye’ye transferi konusu, ABD’nin Türkiye’ye karşı uygulayabileceği bir dizi farklı yaptırım setinin sadece tek bir tanesi. Senato’dan rüzgar hızıyla geçen Türkiye’nin uluslararası finans kurumları ile ilişkilerini ve kredi kullanımlarını durdurabilecek başka yasa tasarıları da olduğunu unutmayalım.
Trump’ın her an atabileceği twitler ile Türkiye ekonomisine tek başına verebileceği zararlar yüksek. Bunun ne zaman olabileceği konusunda bir bilgi yok.
Halkbank’a ikinci bir soruşturmanın sürdüğü, önceki davalardan dolayı büyük bir cezanın beklendiği bir süreçte ABD’nin Erdoğan’ı cezalandırma imkanları pek çok.
Bir zamanlar başta Mike Flynn olmak üzere faklı isimler kanalıyla Tump yönetiminden büyük umutlar besleyen Erdoğan yönetimi ve medyası, şimdi Trump’ı kendisine ebedi düşman ilan etmiş durumda. Ne 2 yıl önceki pozisyonları ne de şimdiki düşman ve savaşlı sözleri doğru.
Kongre, Türkiye’ye F-35 uçaklarının teslimatını geçici süreliğine durduran bir düzenlemenin de içinde bulunduğu 2019 mali yılı Ulusal Savunma Yetki Yasası tasarısını, her iki kanadın da kabul etmesiyle Ağustos ayı başında onaylamıştı.
Bu dakikadan itibaren piyasaların güvenini alamayan Erdoğan yüzünden giderek batan lira dışında, bir de Trump ile kavga eden bir Erdoğan var.
Erdoğan’ın son yıllardaki en büyük müttefiği Katar emiri dahi Trump ile girilen bu didişmeye karışmadı, Erdoğan’ı desteklemedi ve bundan dolayı da Erdoğan’a yakın medyadan ‘hain’ damgasını yedi.
ABD’nin başında tahmin edilirliği zor bir başkan var bundan dolayı da Katar gibi ülkelerin Erdoğan’a destek vererek başlarını derde sokmak istememeleri gayet normal.
Kongre’den geçerek Pazartesi günü Trump tarafından imzalanan yasa ilk kez Türkiye’ye ambargolar getirmiş oldu. Bu ambargoların sadece üç aylığına olduğunu söyleyenlere karşı Türkiye’ye karşı ambargolar adına bir başlangıç olabileceğini hatırlatmak daha akıllıca geliyor.