7 Mayıs’ta İstanbul’un Beylikdüzü ilçesinde düzenlenen operasyonda yaşları 13 ila 17 arasında değişen 15 kız çocuğunun gözaltına alınması büyük bir tartışma başlatmıştı.
Zorla gözaltı
Operasyon sırasında, evler zorla aranmış ve çocuklar, ailelerinin ve avukatlarının itirazlarına rağmen güç kullanılarak polis araçlarına bindirilip gözaltına alınmıştı.
Aileleri aleyhine ifade vermeye zorlandılar
Aileleri ve avukatları olmaksızın zorla polis merkezine götürülen 18 yaşından küçük 15 kız çocuğu burada baskı ve tehditle aileleri aleyhine ifade vermeye zorlanmışlardı.
Gözaltında tutuldukları 16 saat boyunca aileleri ve avukatlarıyla görüşmelerine izin verilmemişti.
‘Bu soruşturma hukuka aykırıdır’
Hukukçu Gökhan Güneş gelecek hafta (23 Eylül) yargılaması başlayacak kız çocukları dosyasındaki hukuksuzlukları karartan ve usul hatalarını görmezden gelen iddianamenin detaylarını paylaştı.
”Bu soruşturma başlangıcı itibariyle hukuka aykırıdır.” diyen Güneş, X hesabından şunları yazdı:
- Öncelikle, bu soruşturma başlangıcı itibariyle hukuka aykırıdır. Zira yaşları 13 ila 17 arasında değişen 15 kız çocuğu gözaltına alınmış ve emniyette sorgulanmıştır. Başlı başına hukuksuz bu uygulamanın perdelenmesi amacıyla da; tehditle başkaları aleyhine itirafçılığa zorlanan, 15 saatlik gözaltı boyunca aileleri ve avukatlarıyla görüştürülmeyen ve; “içerde size kan kusturacaklar” denilerek tehdit edilen çocukların ifadeleri “bilgi sahibi” olarak alınmıştır. Peki CMK’da ve Çocuk Koruma Kanunu’nda (ÇKK) böyle bir usul var mıdır?
- Mevzuatta, kolluk yada savcılığın “suça sürüklenen çocukları (SSÇ)” “bilgi sahibi” olarak dinleyebilmelerine imkan tanıyan bir düzenleme yoktur. Çocuğun üstün yararı ilkesi gereği, kolluk tarafından çocukların ifadelerinin alınması ya da başka bir ad altında dinlenmesi mümkün değildir. Zira ÇKK’nın 15. maddesi gereğince çocukların işlediği suçların soruşturması çocuk bürosunda görevli “çocuk savcısı” tarafından bizzat yapılır. Yani, çocuklar ancak çocuk savcısı tarafından dinlenebilir ve bu dinleme de “suça sürüklenen çocuk” ya da “tanık” sıfatıyla yapılabilir.
- Mevcut soruşturmada ise yasanın açık hükümleri dolanılmak ve soruşturmada “SSÇ” olarak yer alan 14 kız çocuğu kolluk tarafından “bilgi sahibi” olarak dinlenilmek suretiyle sanıklar aleyhine adeta “deli üretilmiştir.” Yani usulde bulunmamasına rağmen, yaşı büyük sanıklar aleyhine delil oluşturmak için SSÇ’ler bilgi sahibi olarak hem de kolluk tarafından dinlenilmiş ve açık bir şekilde “kanuna karşı hile” yapılmıştır.
- Aynı şekilde, CMK’nın 45/2. maddesinde; “yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler“ denilmesine rağmen, bu düzenlemeye de uyulmamıştır. Zira kolluk CMK ve ÇKK’da olmayan bir usul uydurmuş; soruşturma savcısı uyduruk bu usulle soruşturmaya devam etmiş, mahkeme de bu şekilde hazırlanan iddianameyi kabul etmiştir. Bu açık usulsüzlüğe rağmen, 29 çocuk ve kadın aylardır tutukludur. Sonuç olarak, dosyada yer alan “bilgi sahibi” adı altındaki ifade tutanaklarının tamamı hukuka ve usule aykırıdır. Bunlar, yargılamanın hiç bir aşamasında sanıklar aleyhine delil olarak kullanılamaz.