Kamuoyunda “Kız Çocukları Davası” olarak bilinen ve aralarında 15 lise öğrencisinin de bulunduğu 2’si tutuklu 41 kişinin yargılandığı davanın 4. duruşması bugün İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Savcı tutuklu yargılanan R.Ç. ve Z.Ş.T.’nin tutukluluk halinin devamını talep etti, ancak mahkeme herkesi tahliye etti. Böylece bir yıl önce açılan davada tutuklu yargılanan kimse kalmadı.
İlk mahkemesi ekim ayında görülen Kız Çocukları Davası’nı merkezi Washington’da olan International Center for Religion & Diplomacy (Uluslararası Din ve Diploması Merkezi) direktörü Rebecca Cataldi, Amerikalı insan hakları gözlemcisi Andrea Barron, Paris Barosu’na kayıtlı ceza avukatı Anais Lefort ve İtalya İnsan Hakları Federasyonu Başkanı Profesör Antonio Stango da Türkiye’ye gelerek takip etmişti.
Bir sonraki mahkeme 13 Haziran’da görülecek.
”Bu dava terörle ilgili değil”
Öte yandan Uluslararası Din ve Diplomasi Merkezi (ICRD) Kıdemli Program Direktörü Cataldi, gözlemlerini 22 Nisan’da ABD Kongresi’ndeki Uluslararası Dini Özgürlükler (IRF) Yuvarlak Masası’nda anlattı.
Cataldi, şunları söyledi:
“Birkaç hafta önce uluslararası gözlemci olarak Türkiye’deydim. 41 genç kadının yargılandığı davayı izledim. İçlerinde genç kızlar, anneler, ergenlik çağında kız çocukları vardı ve terör suçlamasıyla yargılanıyorlardı. İddiaya göre Hizmet Hareketi’ne mensuplardı. Bu genç kadınlardan bazılarıyla tanışma fırsatım oldu. Bazıları 9 ay hapiste kalmıştı. Gerçekten de onların cesaretini, inancını ve neşelerini görmek çok etkileyiciydi. İnançlarını yaşama istekleri, karşılaştıkları zorluklara rağmen, davanın içeriğini dinlerken fark ettim ki, bu bir terör davasıydı ama hakim terörle ilgili hiçbir soru sormadı. Ne silahlı eğitim, ne bomba yapımı, ne de şiddet eylemi planıyla ilgili tek bir soru yoktu. Bunun yerine birlikte matematik çalıştınız mı, çay içmeye gittiniz mi, oda arkadaşınız kimdi, neden bu kişiyle çok vakit geçirdiniz, birisi neden kiranızı ödedi gibi sorular vardı. Bu durum bana gösterdi ki, bu dava terörle ilgili değil, bir dini hareketle ilgiliydi. Barışçıl bir dini hareketin ülkede var olmasına izin verilmiyordu. Bu üzücü, Türkiye güzel, inanılmaz derecede zengin bir tarihe sahip harika bir ülke. Bana göre Türkiye hükümetinin bu genç kadınlardan korkması için hiçbir sebep yok. Onlar sadece topluma özgürce katkı sunmak istiyorlar. Türk ve Müslüman olmaktan gurur duyuyorlar.
Onlara ‘Bunun arkasında siyasi bir neden mi var?’ diye sordum. Dediler ki, ‘Biz siyaset hakkında bir şey bilmiyoruz. Sadece birlikte dua etmek ve bize yardımcı olan, bizi daha iyi Müslüman olmaya yönlendiren insanlarla birlikte olmak istiyoruz. Bizi içki ve uyuşturucudan uzak tutan.’ Bu neden komisyon üyelerinden ricam şudur: Lütfen bu davayı gündemde tutun ve lütfen hayatları mücadele ile geçen bu kız çocukların sesi olun.”
Kız Çocukları Davası nedir?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla aralarında 15 kız çocuğu ve üniversite öğrencilerinin bulunduğu 41 kişi, 7 Mayıs 2024’te gözaltına alındı, 29 kişi tutuklandı.
Üsküdar Çocuk Şube’ye götürülen 15 çocuk, 16 saat boyunca avukatlarıyla görüştürülmedi. Birbirleriyle konuşması dahi yasaklanan çocuklar bir polis memuru tarafından kan kusturulmakla tehdit edildi.
Üç ay telefonları dinlenen ve takip edilen öğrenciler, çocuklar ve ebeveynleri hakkında “120 terör eylemi” tespit edildiği iddia edildi.
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 8 Temmuz 2024’te kabul edilen iddianamede “Akören Kamp Evi Sonrası – Marmara Park AVM – Bowling Programı”, “R.B. G.’nin, N.E.’nin ve A.G.’nin Evine Gitmesi” terör eylemi olarak yazıldı.
Savcı çocukları, öğrenci evinde kalmak, bowling oynamaya gitmek, Marmara AVM-Perla Vista AVM’de buluşmak, Yemek Sepeti’nden sipariş vermek, sinemaya gitmek, parkta buluşup piknik yapmak, yurt dışı gezisi organize etmekle suçladı.
Savcının temel iddiası, üniversite öğrencisi 12 genç kızın İstanbul’daki 4 farklı evde gönüllü olarak İngilizce dersi ve dini dersler vermesi, ebeveynlerin de çocuklarını bu aktivitelere göndermesine dayanıyor. Savcı, birlikte namaz kılmayı, Kur’an okumayı, sosyal etkinlikleri terörle ilişkilendirdi. Hakim, kadınların altın günü yapmasını, doğum günü kutlamasını, çocukların ders çalışmasını silahlı terör örgütü üyeliğiyle bağlantı kurmaya çalıştı.
DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 23 Eylül’de görülen ilk mahkeme hakimin çocuklara sorduğu soruları eleştirdiği için salondan çıkarıldı.