37 gündür kayıp olan babası Hüseyin Galip Küçüközyiğit’i arayan Nursena Küçüközyiğit, başvurduğu kurumlardan cevap alamadım kendisini çaresiz hissettirdiğini belirterek, “Haftalardır babamın ne yaşadığını, ne halde olduğunu düşünüyorum” dedi.
Eski Başbakanlık Raportörü Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in kızı Nursena Küçüközyiğit, 37 gündür olan babasının durumundan her geçen gün daha da endişe duyduğunu açıkladı. Küçüközyiğit, babasından haber alamadığı için derslerine odaklanamadığını kaydederek, babaannesinin sağlığının da iyi olmadığını açıkladı.
“3 POLİS 3 FARKLI İFADE KULLANDI, ARAŞTIRILMADI”
Sosyal medya hesabından babasından kaybolduğu 29 Aralık 2020 tarihinden bugüne yaşananları aktaran Nursena Küçüközyiğit, “Hiçbir kurumdan yanıt alamamak beni çaresiz hissettiriyor” dedi. Küçüközyiğit, 31 Aralık’ta karakola kayıp ihbarında bulunduğunu, 1 Ocak’ta CİMER’e yazdığını, 4 Ocak’ta yasağın bitmesi ile Kocaeli Savcılığına gittiğini aktararak, ancak burada evrakların henüz kendilerine ulaştırılmadığı söylenerek dilekçesinin kabul edilmediğini söyledi. Nursena Küçüközyiğit, şöyle devam etti: “Karakol ve Kayıp büroya gittiğimde ise sinyal takibi için bildirdiğim babamın güncel telefon numarası yerine yaklaşık on sene önce kullandığı eski bir numaranın girildiğini öğrendim.5 Ocak’ta avukatımız Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurumuzu yaptı. İşlemleri hızlandırmak için Ankara’ya gittiğimde babamın ofisine ait kamera görüntülerine ulaşabildim, bu görüntüde babamı takip eden 3 kişi var. Fakat normalde aynı gün yapılan savcı ataması babamın dosyasına atandığında 18 gün geçmiş, benim kendi imkanlarımla ulaşamadığım kayıtlar yok olmuştu. Ankara’da babamın aracının son görüldüğü nokta ile ilgili 3 polis birbiri ile çelişen 3 ifadede bulundu. Bu ifadelerin hangisinin doğru olduğu araştırılmadı.”
“ÇOĞU MEDYA KURUMU SIKINTI YAŞARIZ KORKUSU İLE HABER YAPAMADI”
“Babam 29 Aralık’ta kaybedildiğinde bunun ilk kaybedilme olayı olmadığını biliyordum maalesef. Siyah Transporter olayları diye geçen ve sayıları gittikçe artan şekilde kaçırılan insanların 6-9 ay sonra bir anda Emniyet’te bulunmaları, bu süreçte işkence gördüklerini ve kendilerine zorla bazı suçların kabul ettirildiğini anlattıklarını okudum. Babamın kaybedilişinden sonra bu kişilerin aileleri ile de yaptığım görüşmelerde babamın durumu, soruşturmanın gidişatı ile benzerlikleri fark etmemek mümkün değildi. Olayın duyulması ile aramaların başlatılacağını ümit ederek sosyal medya hesabımı açsam da çoğu medya kurumu bir sıkıntı yaşarız korkusu ile haber yapamadı, yapan bir kaç kanal ise teröristlikle suçlanarak yaptıkları haberlerin yalan oldukları ifade edildi.”
“ONU KURTARABİLECEĞİME İNANMAK İSTİYORUM”
“Babamın kaybedilişinden sonra ise bir kişi daha kaçırıldı sosyalist bir genç olan Gökhan Güneş, ailesinin kaçırılma anına ait görüntülere ulaşması ve ciddi kamuoyu baskısı oluşturabilmeleri ile beş gün sonra serbest bırakıldı. Bu süreçte gördüğü dayanılmaz işkenceleri ve Görünmeyenler’i anlattı, babamın da benzer durumda olduğunu düşünüyorum. Gerekli baskıyı kurmayı başarabilirsem onu kurtarabileceğime inanmak istiyorum.”
“BU OLAYIN DUYULMASI DAHA AZ İŞKENCE GÖRMESİNİ SAĞLAYABİLİR”
“Şimdiye kadar yurtiçi ve yurtdışı çeşitli STK’lara başvurdum. Uluslararası @aforgutu Acil Eylem başlığı ile 165.000 üyesine gönderdiği mail ile konuyla ilgilenmeleri ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına konunun takip edilmesi için başvuru yapmaları talebinde bulundu. BM yetkilileri, konuyla ilgili başvuruma süreci yakından takip edeceklerini söyleyerek dönüş yaptılar. İnsan Hakları Savunucusu Milletvekillerimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Sezgin Tanrıkulu kaçırıldığını düşündükleri Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in bir an evvel bulunması için TBMM’de soru önergeleri verdiler, fakat diğer tüm başvurularımız gibi bu önergeler de cevapsız bırakıldı. Yıllarca kayıplarını arayan Cumartesi Anneleri de bu süreçte bana yol gösterdiler ve yetkilileri göreve çağırdılar. Fakat bu çağrılarımızın hiçbirine bir yanıt alamadık. Babamın kaybedilmesini herkesin duymasını istiyorum. Bu olayın duyulması babamın daha hızlı bırakılmasını, daha az işkence görmesini sağlayabilir. Hem de daha fazla kişinin kaybedilmesine engel olabilir.”
“YARIN KİMİN KAYBEDİLECEĞİ BİLİNEMİYOR”
“29 Aralık günü bunu beklemiyorduk, huzurlu, normal bir hayatımız vardı. Sıradan bir gün, sıradan bir telefon görüşmesi sonrasında haftalardır babamın ne yaşadığını, ne halde olduğunu düşünüyorum. Yarın kimin kaybedileceği bilinemiyor. Özetle herkesin bu konuda duyarlı olmasını, medyanın da korkmadan dile getirmesini istiyorum. Zorla kaybettirme çok büyük bir suç, insan haklarına aykırı. Bu sebeple her partiden, her görüşten milletvekillerinin bir araya gelerek bu konuyu takip etmeleri, gündeme getirmeleri gerekli. @Akparti @herkesicinCHP @HDPgenelmerkezi @iyiparti @GelecekPartiTR”
“HİÇBİR KURUMDAN YANIT ALAMAMAK BENİ ÇARESİZ HİSSETTİRİYOR”
“Babam hakkında dili geçmiş zamanla konuşmaya başladım, bu çok sarsıcı bir durum. Hiçbir kurumdan yanıt alamamak beni çaresiz hissettiriyor. İlk gün bu olay ile ciddiyetle ilgilenilse idi babam çoktan bulunurdu. Ama bugün ben 37 gündür babamı arıyorum. Derslerim ve hayatım çok ciddi etkilendi. Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencisiyim, sınav dönemim yaklaşıyor artık ders çalışmam lazım ama babamı benim dışımda arayabilecek kimse yok, zaten babam güvende değilken derslerime odaklanamıyorum. Babaannemin sağlık sorunları var, babamın bulunamamasından çok etkilendi, ona bir şey olacağından da korkuyorum. Ona destek olmam babamı bir an önce bulmam gerekli, ama daha fazla ne yapabilirim bilemiyorum. Dünya görüşü ne olursa olsun, insan hayatına önem veren tüm kişi, kurum ve kuruluşlardan yardım ve destek istiyorum ki babam Hüseyin Galip Küçüközyiğit bulunsun ve yeni kaybedilmeler yaşanmasın.”