Güçlükle ayağa kalkarak “kalemimizi zaten kırmışsınız” dediği hakimlere değil kamuoyuna seslendi..
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın ikinci davası bugün Sincan’da başladı. Duruşmaya iki gün önce hastaneye kaldırılan Nuriye Gülmen getirilmezken, Semih Özakça tekerlekli sandalye ile getirildi. Özakça, “Göz göre göre cinayeti izliyorsunuz” dedi. Duruşma devam ederken Sincan Cezaevi önünde bekleyen çok sayıda yurttaşa ise polis müdahale etti. Müdahale sırasında Deniz Aydın isimli kadın, darp edilerek gözaltına alındı.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, “Örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşmasına izleyici olarak katılmak isteyenlerin sayısı 30 ile sınırlandırıldı.
Açlık grevinin 129’uncu gününde olan Esra Özakça da duruşmayı izlemek için Sincan Cezaevi’ne geldi. Sabah saatlerinden itibaren duruşmayı takip etmek isteyen çok sayıda yurttaş, Sincan Ceazevi’ne geldi. Polis ve jandarma tarafından adeta ablukaya alınan cezaevinin önünde çevik kuvvet polisleri ve TOMA bekletiliyor.
3 ARAMA NOKTASI OLUŞTURULDU
İzleyiciler, cezaevi girişinde oluşturulan 3 arama noktasından sonra duruşma salonuna girebildi. Salona giren herkesten kimlik kaydı alındı. Gazeteciler, sarı basın kartları olmadığı gerekçesiyle engellenmeye çalışılırken, bazı gazeteciler salona alınmadı. Duruşmayı izlemek isteyenlerden sadece 30’unun salona girişine izin verildi. Öte yandan sabah saatlerinde davayı izlemek için Kurtuluş Parkı’ndan araba kaldırmak isteyenlerin araçları polis tarafından çekildi.
‘BİR ÖĞRETMENİ NE HALE GETİRMİŞ DEVLET’
Jandarma sanık Acun Karadağ’ın Semih Özakça’yı görmesine izin vermeyince, Karadağ “Lanet olsun böyle adaletsiz iktidara” diyerek ağladı. Karadağ, “Ne hale getirmişsiniz çocuğu Allah belanızı versin. Bir öğretmeni ne hale getirmiş devlet. Herkes görsün” dedi.
SEMİH ÖZAKÇA DURUŞMA SALONUNA TEKERLEKLİ SANDALYE İLE GETİRİLDİ
Duruşma salonuna tekerlekli sandalye ile getirilen Semih Özakça’nın etrafına jandarma tarafından etten duvar örüldü.
Akademisyen Acun Karadağ, Özakça’nın elini sıkmak istedi ancak güvenlik görevlileri izin vermedi. Bunun üzerine Semih Özakça ayağa kalkarak salonu selamladı.
Çizer Zeynep Özatalay duruşma salonundan Semih Özakça’nın çizimini paylaştı.
SÖZ SEMİH ÖZAKÇA’DA
Duruşmanın başlamasının ardından Semih Özakça’nın savunmasına geçildi.
Savunmasına “Ben üç müdafii seçimi yapmayacağım. Yüzlerce avukatım var” sözleriyle başlayan Özakça’nın itirazı mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
Heyet, 3 müdafii seçmesi için Semih Özakça’ya yeniden sordu. Bunun üzerine Özakça, “Bu da bir dayatma. Bize yapılan zulmün bir parçası” sözleriyle savunmasına kaldığı yerden devam etti:
“İlk duruşmadan önce savunma için gördüğüm avukatlarım gözaltına alındı ve tutuklandı. İki gün sonrasında keyfi olarak duruşmaya getirilmedik. Nuriye Gülmen zorla Numune Hastanesi’ne kaçırıldı ve duruşmaya getirilmedi. Bunların tamamı savunma hakkına saldırıdır. Bu gözler siyasi şube polislerinin savcının odasına girip, çay söylediğini gördü.
‘SAHİ ÇOKTAN KIRMADINIZ MI KALEMİMİZİ’
Ekmeğim elimden alınarak terbiye edilmeye çalışıldım. Çalınan ekmeğimi hırsızların tok dişleri arasından almaya çalıştım. Hiç kimse bana bu haksızlığa ve hukuksuzluğa boyun eğmemi beklemesin. Tarih bir haksızlığı ve hukuksuzluğu yazıyor. Göz göre göre cinayeti izliyorsunuz.
Emeğimle onurumla ekmeğini kazanan bir öğretmenken ekmeğim elimden alındı. Ekmeği elinden alınan milyonlarca kişiden biriyim.
Tarih, ekmek adalet ve özgürlük mücadelesinden ibarettir.
Ezilen sömürülen işlerinden atılan emekçiler adına ezilenlerin sıklıkla karşılaştığı bu durumu ekmeğinden edilmiş bir öğretmen olarak ben de yaşadım. Bir cinayete ancak bu kadar tanıklık edilir diye düşünüyorum. İşine geri dönme talebiyle başladığım oturma eyleminde işkence ile gözaltına alınıp savcılığa götürüldüğümde başladı cinayet. Cinayet işleyenler yargılanıyorsa mahkemelerinizde beni tanık olarak yazın. Sırtınızda afili yargıç cüppeleri karar vereceksiniz. Sahi çoktan kırmadınız mı kalemimizi.
‘MÜCADELE EDEN KİM VARSA BEN OYUM’
Elinizdeki iddianame senaryonuz. Hiç kimse benden bu adaletsizliğe karşı boyun eğmemi beklemesin. Savunma yapması gereken, ufak bir açıklama bile yapmadan koltuklarında oturan AKP iktidarıdır. Onuruyla ekmeğini kazanan bir sınıf öğretmeniyken önce işimden atıldım. Bu kabullenebilir bir durum değildi. Direnmenin, karşı gelmenin her bedelini yaşadık. Ben işinden atılmış bir sınıf öğretmeniyim, köleliğe karşı mücadele eden Spartaküs’üm, firavuna karşı Musa’yım, ‘Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan’ diyen Pir Sultan Abdal’ım, ‘Yarin yanağından gayri her şey ortaktır’ diyen Şeyh Bedrettin’im, İsrail zulmüne karşı dövüşen Filistinli’yim, dünyanın her köşesinde haksızlığa uğrayan ve mücadele eden kim varsa oyum.”
Semih Özakça savunmasına şöyle devam etti : AKP iktidarı, çocuklarımızın geleceğini, onların demokratik bilimsel eğitim hakkını çalmaktadır. Eğitim alanında özelleştirme ile güvencesizleştirmenin önü açılıyor. Ayrıca performans değerlendirme sisteminin önü açılmaya çalışılıyor. Muhalif sendikaların eylemleri ‘suç’ konusu edilerek kamu emekçileri soruşturma ve ihraç tehditleri ile karşı karşıya kalıyor. AKP gibi düşünüp yaşamıyorsanız terörle iltisaklısınız. AKP’li iseniz bile iktidar yakın sendikanın seçtiği okul müdürü ile aranız iyi değilse terörle iltisaklısınız. Öğretmenlik bana ne lüks bir yasam ne de gözümün arkada kalmayacağı bir yaşam vaadediyordu. Yaşamımızı sürdürmek zorunda olduğumuz yerde her gün tank top sesleri duyuyorduk.
Semih Özakça savunması sırasında çok yoruldu. Duruşmaya ara verildi..
Aradan sonra tekrar başlayan duruşmada Semih Özakça savunmasına devam etti.
Bu direniş ezilen halkların direnişidir
Özakça: Halkın aydını düşünen çelişkileri görüp kavrayan ve toplumsal mücadele içinde eyleme geçendir. Halkın aydını en güzel türkünün koro ile söylenen olduğunu bilir. Halkın aydını tek başına kalsa da değerleri için mücadele etmesini bilendir. Halkın aydını hiçbir şeyin kendi kendine olmayacağını bilen nesnel koşullara teslim olmayandır. Halkın aydını çelişkileri görüp eyleme geçendir. Halkın aydını hem halktan öğrenen hem halka öğretendir. Bu direniş iki kişinin direnişi diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu direniş ezilen halkların direnişidir. Ben de halkın aydını olan bir öğretmen olarak bu direnişin bedelleri olacağını biliyordum. Kimsenin sokağa çıkmadığı,basın açıklamalarının yasaklandığı bir dönemde;halkımın sözünü söylemeyi bir zorunluluk olarak görüyorum. Kamu emekçilerinin mahkum edilmeye çalışıldığı hayata karşı açlığımızla direniyoruz. Mesele açlık grevinin etkili bir eylem olmasının düşünülmesi, halk tarafından sahiplenilip büyüyeceğinden duyulan korku idi. Aç kalmayı biz tercih etmedik, bunun sebebi iktidarın bizi açlığa mahkum etmek istemesidir.
Ömrümüzden yiyoruz
İktidar işimizi bize geri verseydi aç kalmazdık. Direnişi başlatan da bastırmaya çalışan da iktidardır. İhraç edilenler ağaç kökü yesin’ diyen bakana sesleniyorum, onu da yemiyoruz. Ömrümüzden yiyoruz. İşimizi geri alıncaya kadar açlık grevi eylemine devam edeceğim. Biz devrim olsun, AKP gitsin diye açlık grevi yapmıyoruz. İşimizi geri istiyoruz bunun için açlık grevi yapıyoruz. İş. Bu kadar! Tutuklandık çünkü açlık grevimiz haklılığıyla halk nezdinde karşılık buldu. Tutuklandık çünkü bu tutuklama korku ve gözdağını büyütecekti. Tutuklandık çünkü Akpnin yeni ülke politikasının önünde engeliz! Gezi ve tekel direnişi tekrarı bize değil, iktidarın zulmüne bağlıdır. Zulüm artarsa direniş olacaktır.
İlk defa güneş ışığı gördüm
Bizi işkence yaparak vurarak kırarak kampüs hastanesine götürdüler. Biz hasta değil eylemciyiz. Ben hastaneye kaldırıldığımdan bu yana ilk defa buraya gelirken güneş ışığı gördüm. Biz zorla müdahale tehditleriyle baş başbaşayız orada, kimsenin müdahalesini istemiyoruz! Pazartesi gecesi zebaniler geldi, gece gelenlere başka ne denir?
Süleyman Soylu bizi hedef gösterdi
Nuriyeyi Numuneye götürürken içeriden sloganlar çığlık sesleri geliyordu yani bilinci açık. Nuriyeyi iki gün önce Numuneye, duruşmaya getirmemek için kaldırdılar. Zorla müdahale insanlık suçudur. Soylu bizimle ilgili çok şey söyledi,inandıramadı insanları, bakanlık eliyle kitapçık yayınladı. Süleyman Soylu bizi hedef gösterdi zaten, terörist ilan etti, peki bu mahkeme niye kuruldu? Asıl suç olan budur.
Verin kararınızı perde kapansın
Zorla müdahale için götüreceklerini düşünüp annemle vedalaştım. Bu uygulamanın sonuçları belli. Fotoğraf dahi çektirmemize izin vermediler amaçları bizi unutturup zorla müdahale edip, bizi yaşayan ölü haline getirmekti.Son olarak şunu söylemek istiyorum; Verin kararınızı perde kapansın.