Türkiye Diyanet Vakfı ‘Müslümanlar tarafından yazılan’ ilk ansiklopedi olan İslam Ansiklopedisi’nin belgeselini yaptı. 15 Temmuz sonrasında emekleri yok sayılarak ismi ve yazıları ansiklopediden çıkarılan Prof. Suat Yıldırım ile Prof. Dr. Ayhan Tekineş’e belgeselde de yer verilmedi.
Kronos’tan Sevinç Özarslan’ın haberinden aktarıyoruz;
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) tarafından 33 yılda hazırlanan ve ‘dünyada müslümanlar tarafından yazılan’ ilk ansiklopedi olma özelliği taşıyan 46 ciltlik İslam Ansiklopedisi’nin yazım süreci film oldu.
Dün gösterime giren “Hep 33 Yaşında” adı verilen belgesel film umarım hak ettiği ilgiyi bulur, bol bol izlenir. Böyle filmlerin yapılması gerçekten önemli.
Film gösterime girmeden önce Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş sosyal medya hesabından videolu bir duyuru yaptı ve “Bu film, ansiklopedinin yazım sürecini anlatırken aslında yalnızca bir dönemi değil, ortak bir idealin, kolektif bir iradenin ve azmin hikayesini bizlere sunuyor. Bu filmde, bir araya gelmesi imkansız görünen binlerce insanın, ilme ve insanlığa duyduğu sevdayla nasıl bir araya geldiğine tanıklık ediyoruz.” dedi.
Gerçekten de böyle bir eseri ortaya koymak kolektif bir irade ve azim gerektiriyor.
Peki 15 bin 441 maddeden oluşan İslam Ansiklopedisi nasıl yazıldı? Proje nasıl başladı? Çok doğru bir kararla, belgesel filmi yapılan bu esere kimler emek verdi, kimler katkıda bulundu? Belgeselde bu konuya yer verildiğini sanmıyorum. Özellikle kimlerin emek verdiği sorusuna…
Evet, dünyanın her yerinden bir araya gelmesi imkansız gibi görünen 2 binden fazla yazar, hoca ortak bir ideal, kollektif bir iradeyle bu eseri meydana getirdiler.
Sonra ne oldu biliyor musunuz? Katkı veren bazı isimler böyle değerli bir eserin tarihine yakışmayacak ayrımcılığa, vefasızlığa maruz kaldı. Hatta Prof. Dr. Suat Yıldırım’ın ifadesiyle ‘aforoz’ edildiler.
Oysa Prof. Suat Yıldırım’ın İslam Ansiklopedisi’ne en çok madde yazan hocalardan biriydi. Suat Hoca’nın sadece ismi çıkarılmadı. Böyle bir ilim insanı kırmızı bültenle arananlar listesine konuldu. Öyle bir akıl tutulması ki başına 10 milyon TL ödül verecekler. Sanki azılı katil, sanki insanların canına kasteden eli silahlı gerçek bir terörist!
Yıldırım’la birlikte Prof. Dr. Ayhan Tekineş’in de adı, 15 Temmuz’dan sonra ansiklopedinin internet sitesinden çıkarıldı.
Eminim, imkan bulsalar matbu eserleri de toplatır, yakarlardı. Ansiklopedi 40 binden fazla baskı yaptığı için bunu yapamadılar. Yakarlardı derken abartmıyorum. 15 Temmuz’dan sonra emniyet müdürlüklerinde suç delili diye hadis, fıkıh kitapları ve ‘risale’lerin sergilendiğini hepimiz gördük.
İnsanlar, başlarına bir şey gelir korkusuyla evlerinde bulunan koca ciltli İslam eserlerini kimi tandırda, kimi bahçelerinde yakmak zorunda kaldı.
Bu nedenle filmin fragmanında ve tanıtımlarında yer verilen “Sen Müslümanların bir araya gelip bir işi başarabildiklerini gördün mü hiç?” cümlesi oldukça manidar.
Demek ki İslam Ansiklopedisi’nin filmini çekmekle iş bitmiyor.
”Bu eser Türkiye’nin yüz akıdır”
İşte bu belgesel münasebetiyle Prof. Dr. Suat Yıldırım ile konuştum.
Kendilerine karşı yürütülen “yok etme, silme” politikasını her şeye rağmen hoşgörüyle karşılayan Yıldırım, belgesel hazırlandığını duyunca ne dedi biliyor musunuz?
Çok sevindi ve “Belgesel hazırlandığını şimdi öğreniyorum. Hayırlı olsun. Bu ansiklopedi tabi ki çok önemli. Türkiye’den ve Türkiye dışından 2 binden fazla bilim adamının katkısı var. Türkiye’nin yüz akıdır.” dedi.
Ve ekledi:
”Böyle bir ansiklopediyi çıkarmak bütün İslam alemi için bir vecibe idi. Daha önce geniş çapta hazırlanmış böyle başka bir eser yoktu. Bu eserin Türkiye’den çıkması, sadece Türkiye için değil, bütün İslam dünyası için övünülecek bir hadisedir. Yapılması gereken bir borç idi. Bunu çok şükür Türkiye’deki heyet, 2 bine yakın bilim adamının katkısıyla bunu yapmayı başardı.”
Çalışmalar Hasan Ali Yücel döneminde başladı
Ve uzun uzun İslam ansiklopedilerinin hikayesini anlattı Suat Yıldırım Hoca.
TDV’nin 1980’li yıllarda hazırlamaya başladığı eserin önemine dikkat çekmek için önce Batılı oryantalist bilim adamlarının yaptığı 2 farklı İslam ansiklopedisine değindi:
“TDV’nin ansiklopedisinden önce Batılı oryantalistlerin çıkardığı iki İslam ansiklopedisi var aslında, tarihi uzun biraz. O dönemde Batı’da 1000 civarında oryantalistler var. Onlar 19 asrın sonunca bir ansiklopedi çıkarmak istiyorlar. 1910 yılında 20 kadar Avrupa ülkesinden bilim adamı ansiklopediyi çıkarmaya başlıyor. 30 senede bitiriyorlar. 1940’ta İngilizce ve Fransızca olarak yayınlanıyor.
İstanbul Üniversitesi’nde özel bölüm
Eser Avrupa’da 1940’ta yayınlanır yayınlanmaz Türkiye hükümeti ve dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel bu ansiklopediyi Türkçe’ye kazandırma projesi başlatıyor. Hollanda’da bir yayınevi tarafından yayınlanan ansiklopedinin türkçe yayın hakkını alıyorlar. Bunun için İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde ayrı bir bölüm kuruluyor ve Özel İslam Ansiklopedisi Bölümü 1940’ta çeviriye başlıyor, 1988’de çeviriyi bitiriyorlar. Takriben 50 senede bu ansiklopediyi Türkçeye tercüme ediyorlar.
Batılı oryantalistler iki farklı İslam ansiklopedisi hazırladı
Yıl 1955 olunca, Batılı bilim adamları 50 senede yeni bilgiler eklenmiştir düşüncesiyle ansiklopedinin yeni bir versiyonunu daha yazmaya karar veriyorlar. Bu tamamen yeni bir eser. Aynı adı taşıyor ama ilkinden farklı. Zaten birincisine İslam Ansiklopedisi 1, ikincisine İslam Ansiklopedisi 2 adı veriliyor. Bu da 2005’te tamamlandı.
Bu mesele İslam dini bakımından çok önemli olduğu için Türkiye Diyanet Vakfı 1980’li yıllarda İslam Ansiklopedisi hazırlamaya karar veriyor. Dediğim gibi bu gerçekten Türkiye ve İslam alemi için çok önemli bir hadiseydi. Gerçekten bunun kutlanması, bir film olarak gösterime girmesi iyi bir şey. Tekrar hayırlı olsun.”
İslam Ansiklopedisi’ne 20’den fazla madde ile emek verdiği halde Diyanet tarafından ‘afaroz’ edilen ve ismi çıkarılan Prof. Yıldırım söylüyor bunları…
”24 madde yazdım, hepsi çıkarıldı”
Yıldırım’ın makalelerinin çıkarılması meselesine gelince…
Sadece Türkiye’de değil, bilimsel bir kaynak olduğu için dünyanın birçok kütüphanesinde de bulunan TDV’nin İslam Ansiklopedisi’ne Yıldırım, 2010 yılına kadar 24 makale/madde yazdı.
Mesela yazdığı en önemli bölümlerden biri besmeleydi. “Besmelenin ehemmiyeti, namazda okumanın yeri, açıklamaları… Kuran’ın icazı, Kuran’ın mucizeci üslubu. Bu da çok geniş bir madde. Kuran’ın kıraatleri yine önemli bir bölüm, onu da ben yazmıştım. Büyük tefsirlerden; Kurtubî’nin, “el-Câmi’ li-ahkâmi’l-Kur’ân”, Ebû Hayyân’ın “el-Bahru’l-muhît”, Süyûtî’nin “ed-Dürrü’l-mensûr” eserlerini tanıttım. Müfessir Bikâî’yi anlattım. Kur’ân hakkında Fransızca çalışmaları olan Albert Kazimirski’yi tanıtıp değerlendirdim. Kur’ân ilimlerinde uzman Muhammed Diraz’ı anlattım. Allah Tealâ’nın isimlerinden “el-Alîm”, “el-Afüvv”, “el-Azîm”, “el-Azîz”, “el-Bedî”, “el-Berr” bölümlerini yazdım. Herkesin anlayacağı üzere bunlar, dönemsel siyasetlerle, aktüalite ile ilgisi olmayan klâsik konulardır.” diye açıklıyor verdiği emeği.
”20’den fazla madde yazan hoca sayısı çok enderdir”
Yıldırım, yazdığı bölümlerin 2018’de TDV’nin internet sitesinden çıkarıldığını öğreniyor ve ardından “İslam Ansiklopedisi’nde Aforoz Uygulaması mı?” başlıklı bir yazı yazdığını ifade ediyor.
Diyor ki, “Bildiğiniz gibi aforoz uygulaması bir Hıristiyanlık terimi. Hıristiyanlıkta bir kişinin din dışına çıkmasına aforoz deniyor. Aforoza papa ya da çok yetkili bir dini merci karar veriyor. Aforoz uygulaması olduktan sonra o kişi artık mabede giremez, kitapları da indekse konur. İndekse konma terimi şu demek: Artık o kitaplar mabede asla sokulamaz, ona kimse bakamaz, o eser artık yasaklı hale gelmiş olur. Acaba İslam Ansiklopedisi yöneticileri, kendilerini bir kilise yerine koyup bizi bir aforoz uygulamasına mı tabi tuttular diye hayretimi ifade etmekten kendimi alamıyorum. Ansiklopediye en çok madde yazan hocalardan biri benim. Benim gibi 20’den fazla madde yazan çok ender hoca vardır. Mesela Hayrettin Kahraman bey bu ansiklopedide yeri olan biri. Ancak onun 20 kadar maddesi yok bildiğim kadarıyla. İdari yönden katkıları bulunuyor.”
TDV’nin bilimselliğine düşen gölge
Yıldırım, TDV’nin makaleleri çıkararak aslında kendi bilimselliğine zarar verdiğini vurguluyor. Şöyle ki; İslam Ansiklopedisi’nde bir yazının/maddenin yayınlanabilmesi için uzun bir prosedür izleniyor. Yazılar birkaç kuruldan geçiyor. Bilim kurulu, üst inceleme kurulu, en son da yayın kurulu…
“Bu çıkarmalar, eğer bilimsel bir değişiklik gerekli görüldüğü için yapıldıysa doğru olduğunu düşünebiliriz.” diyen Yıldırım, “Ama 10 sene boyunca bir değişiklik olmaksızın yayınlandığı halde 2018’de birden çıkarılması tabi ki büyük bir skandal. Olmaması gereken bir şey. Mesela şöyle bir şey olabilir; konuyla ilgili yeni bir bilgi eklenmek istenebilir. Ondan dolayı ufak değişiklikler yapılır, bu normaldir. Ama böyle bir şey olmaksızın toptan 24 bölümün çıkarılması anlaşılmaz.” diyerek TDV’nin yaptığı işe gölge düşürdüğünü aktarıyor.
”O zaman tezlerine danışmanlık yaptığım hocaların da unvanlarının düşmesi lazım”
Yıldırım, diğer taraftan şunu da ifade etme ihtiyacı duyduğunu belirtiyor: “Herhangi birine ansiklopedi maddesi yazması teklif edilmez. Bilgisi, birikimi, tecrübesi olan hocalara bu iş teslim edilir. Benim 35 senelik üniversite hayatımda 100’den fazla bilim adamının yüksek lisans, doktora, doçentlik, profesörlük jürilerinde raporlarım var. Yani bu raporlarla bu bilim adamları o derecelere yükselmişler. İslam Ansiklopedisi’nden adım çıkarılırsa o jürilerdeki raporlarım da hükümden düşer. O kişilerin de jürileri düşer. Dolayısıyla o kişilerin şu an bulundukları kurumlardaki yerlerinin düşmesi gibi bir manaya gelir ki, bu da çok tuhaf olur.”
”Bu büyük projeye yakışmayan bir tavır”
Makalelerinin çıkarılmasına tabi ki üzüldüğünü söyleyen Yıldırım, son olarak şu gerçekliğe dikkat çekiyor:
“Benim şahıs olarak üzülmem ayrı ama bu büyük projeye, bu büyük yatırıma yakışmayan bir tavır. Bunu yapanlar, şu manasızlığı nasıl düşünmez? Daha önce yayınlanan 40 bin kadar matbu ansiklopedide benim yazdığım bölümler var, adım var ve bunlar dünyanın belli başlı kütüphanelerinde duruyorlar. Böyle bir gerçek varken internetten çıkarmanın hiçbir mantığı olmaz. Anlaşılan benim gibi başka hocalarında da bölümleri çıkarılmış. İnşallah fazla olmamıştır.”
”Tıbbi Nebevi maddesini, bazı sahabileri ve kitap tanıtımları yazdım”
İslam Ansiklopedisi’ne 18 madde yazan Prof. Dr. Ayhan Tekineş ise TDV yetkililerinin kendilerine yaptığı haksızlığı Hitler’in Yahudi bilim adamlarına yaptıklarına benzetiyor.
İslam Ansiklopedisi’ne Tıbı Nebevi maddesini, İlelü’l Hadis, Muhteliful Hadis, Müşkilül Hadis ve Bayanuhu gibi maddeleri, San bin Hayseme, Said b. Amir, Tırad ez-Zeynebi, Ukkaşe b. Mıhsan, Yasir b. Amir, Zeyd b. Hudap gibi bazı sahabilerin ve ilim adamlarının biyografilerini yazıp, eser tanıtımları yapan Tekineş, “Bunların hepsi teknik konular, değişmesi mümkün değil. Tek amaçları bizi vatan haini göstermek, bir cezalandırma gibi adımızı bilim dünyasından silmek. Yok etme mantığı. Hitler’in Yahudi bilim adamlarına yaptığı şeyin bir benzerini bize uygulamaya çalıştılar.” dedi.
Ayhan Tekineş’in İslam Ansiklopedisi’ne (TDV) yazdığı maddeler
”Örnek aldığımız hocaların bize bunu yapması çok vahim”
“Burada asıl vahim olan, yüksek lisansta, doktorada bize hocalık yapan isimlerin bize bunu yapması. Örnek aldığımız insanlar, üstatlarımız bir işin başına gelince bizi siyaseten iktidara muhalifiz diye maddelerimizi çıkardılar.” diyen Tekineş, “İslam Ansiklopedisine yazdığım maddelerle ilgili ben yüksek lisans ve doktora tezi de yazdım. Yüksek lisans ve doktorada bana danışmanlık yapan hocamız o dönemde Türkiye Diyanet Vakfı’nda başkandı. Konuları da onlar seçmişti. Onlar benden yazmamı istediler Kendilerinin gözetiminde yapılan tezdi bunlar zaten. Ki bu maddeler, ideolojik bir arka planının asla olamayacağı klasik, teknik konulardı. Eğer yazdığım maddelerde bir eksiklik varsa, yeterlilik açısından bir sorun gördülerse de sorumlusu onlardır. Çünkü onların kontrolünde yazdım. Birçok süzgeçten geçirildi.”
”Milletin parasını nasıl böyle harcıyorsunuz?”
Peki çıkartılan maddelerin yeri dolduruldu mu? Tekineş bir kısmının tekrar para ödenerek başkalarına yazdırıldığını, bir kısmının ise hala boş olduğunu belirtiyor: “Bir maddeyi telif ettirmek için bu kadar emek, zaman, para harcıyorsunuz. sonra tamamen teknik olan o konuları başkalarına yeniden yazdırıyorsunuz. Milletin parasını nasıl çar çur ediyorsunuz? Kendi cebinizden mi veriyorsunuz o paraları? Böyle bir şeyin yapılması rezilliktir.”