Türkiye’de her geçen gün ilginç bir uygulamaya daha imza atılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Türk Diyanet Vakfı’nın bastırdığı İslam Ansiklopedisi’nde bazı bölümleri kendileri tarafından istenmeyen isimleri ve bölümleri teker teker siliyor.
TR724’te Prof. Dr. Suat Yıldırım’ın kaleme aldığı yazı şöyle devam ediyor;
TDV İslam Ansiklopedisi 30 yıl kadar bir zamandan beri yayınladığı bazı bölümleri silmeye başlamış. Zaman içinde yeniden gözden geçirme sonucunda bazı maddelerde rötuşlar yapılması normaldir. Fakat 20-30 sene boyunca ufak rötuş ihtiyacı bile duymamışken bazı hocaların, sırf isimlerine bakarak, yazdıkları bölümlerin, adları ile beraber toptan çıkarılması asla normal karşılanamaz. Şahsen benim yazdığım yirmi kadar bölüm var. Bunlardan bir ikisinde rötuş ihtiyacı görülmüşse, o yapılmalı ve esas metin, yazarının adıyla kalmalı idi. Böyle değil de, yazdığım bütün bölümler ismimle beraber internet sitesinden toptan çıkarılıyorsa, incelemenin bilimsel olmayıp kişiye yönelik bir tavır olduğu açıkça anlaşılır.
ÇALIŞMANIN İTİBARI DÜŞÜRÜLÜYOR
İki bin kadar ilim adamının bilimsel emeğinin ürünü bu çalışma, Türkiye’nin son asırdaki nadir iftihar vesilelerinden biriydi. Böylesi geniş bir projenin, ilim kurulları, üst inceleme kurulu, yayın kurulu ve diğer bütün birimleri titiz ve ilmî bir çalışma gerçekleştirmeye gayret etmişlerdi. Türkiye’nin dinî ve sosyal bilimlerdeki birikimini elekten geçirerek on beş bin küsur madde belirleyip o konuları uzmanlarından rica ederek hazırlamışlardı. Bu uzmanların metinlerini birkaç kademede heyetlerden geçirip son şeklini verdikten sonra yayınlamışlardı. Anî bir uygulama ile bazı yazarların isimleriyle beraber, yayınlanmış bölümlerini silme girişiminin, ilmî, hukukî ve ahlakî bir izahı olamaz. Bu tavır, yazan akademisyenlere hakarettir. Sonra onların yazdıklarını inceleyip onaylayan bilim kurullarındaki hocalara hakarettir. Bundan ötürü ve bunların da ötesinde, Türkiye’de ve dünyada bu ilim âbidesinin itibarını düşürmedir.
YÜZDEN FAZLA BÖLÜM SİLİNMİŞ OLABİLİR
Yazdığım bölümleri belirterek meseleyi müşahhas olarak göstermeye çalışayım. “Besmele”yi yazdım. Bismillâhirrahmânirrahîm’in anlamlarını, kapsamını, sûrelerin başlarındaki konumlarını, namazda okumanın hükmünü, bu konularda müçtehidlerin görüşlerini vb. bildirdim. “Kur’ân” bölümünün ana konularından “Kur’ân’ın i’cazı ve üslûbu” konusunu yazarak onun mûcize olduğunu ve üslup özelliklerini anlatmaya çalıştım. Kur’ân kıraatlarıyla ilgili “Ahruf- i seb’a” konusunu yazdım. Kur’an ve tefsir ilimlerine dair ansiklopedik bir eser olan “el-Burhan” adlı eseri tanıttım. Geniş tefsirlerden; Kurtubî’nin “el-Câmi’ li-ahkâmi’l-Kur’ân”, Ebû Hayyân’ın “el-Bahru’l-muhît”, Süyûtî’nin “ed-Dürrü’l-mensûr” eserlerini tanıttım. Müfessir Bikâî’yi anlattım. Kur’ân hakkında Fransızca çalışmaları olan Albert Kazimirski’yi tanıtıp değerlendirdim. Kur’ân ilimlerinde uzman Muhammed Diraz’ı anlattım. Allah Tealâ’nın isimlerinden “el-Alîm”, “el-Afüvv”, “el-Azîm”, “el-Azîz”, “el-Bedî”, “el-Berr” bölümlerini yazdım. Herkesin anlayacağı üzere bunlar, dönemsel siyasetlerle, aktüalite ile ilgisi olmayan klâsik konulardır. Benden başka kimlerin silindiğini bilmiyorum. Ama bu tutumla çok sayıda akademisyenin yüzden fazla bölümünün silindiği tahmin edilebilir.
GEÇMİŞE DOĞRU İŞLEM NE KADAR MÜMKÜN?
Diyelim ki bazı ilim adamlarını, dönemsel politikanın isteği ile aforoz etmek istiyorsunuz. Acaba Ansiklopedi’den silmekle bu maksadı gerçekleştirebilir misiniz? Ben, kırk beş yıllık ilmî hizmetimden sonra emekli bir ilahiyat profesörüyüm. Şimdi ekserisi profesör olan altmıştan fazla akademisyenin doktora ve master tezlerinin yöneticiliğini yaptım. Onların diplomalarında imzam var. İmzam çıkarılırsa, jüri geçersiz olmaz mı? Evet, vak’ayı silme kafası ile gidilirse, o diplomalar geçersiz olur. Ama derseniz ki “Mazide olmuş bitmiş işlemleri geri almak mümkün değil, bunları böylece kabul gerekir”, doğrudur, ben de öyle düşünüyorum. Öyle ise bu Ansiklopedi’den bazı yazarları silme saçmalığından da vazgeçmeniz gerekir.
TEZLERİNE EMEK SARF ETTİĞİM İSİMLER
Her birinin tezine üç-beş sene emek verdiğim akademisyenlerin isimlerini sıralayayım: Abdülaziz Hatip, Veli Ulutürk, Sadık Kılıç, Lütfullah Cebeci, Necati Tetik, Ekrem Gülşen, Alican Dağdeviren, Mustafa Altundağ, M. Çelik, Halis Albayrak, İdris Şengül, Musa Kâzım Yılmaz, Murat Sülün, Abdülhamit Birışık, Suat Mertoğlu, Atik Aydın, Mahmut Ay, Faruk salman, Hüseyin Akyüzoğlu, İhsan Kahveci, Nurdoğan Türk, Mustafa Ünver, Mustafa Bilgin, Kamil Güldemir, Faruk Tuncer, Vehbi Karakaş, İshak Yazıcı, Davut Aydüz, A. H. Aslantürk, Mehmet Refiî Kileci, Yasemin Tunç, Asiye Şen, Ramazan Şahan , Niyazi Beki, Osman Abidin Pâksu, Muhammed Yılmaz, Selman Kuzu, Ramazan Biçer, Hamza Ermiş, Sabri Demirci, Abdullah Kaplan, H. Osman Şahin, Yusuf Akgün, Faruk Arslan, Murat Kaya, Yunus Ekin, Mehmet Adıgüzel, F. N. Çavuşoğlu, Osman Karyağdı, Necla Bodur, Mustafa Öztürk, Ramiz Mammadov, Muhammed Duran, Reşad İlyasov, Eyüp Yaka, Hamdullah Öztürk, Mustafa Erkekli, Reşit Haylamaz, Mamatsaliy Matkalykov. Bu isimlerle yetineyim.
JÜRİLERİNE KATILDIĞIM PROFESÖR, DOÇENTLER
Ayrıca birçok akademisyenin profesörlük, doçentlik, yardımcı doçentlik ve doktora jürilerinde yer aldım. Yüksek Öğretim Kurulu’nun ve Rektörlüklerin görevlendirmeleriyle, onların kitaplarını, makalelerini, bilimsel faaliyetlerini inceleyerek, bu unvanları hak ettiklerine dair raporlar hazırladım. Bu raporlarım, ilgili üniversitelerin ve hocaların arşivlerinde bulunmaktadır. Raporlarımı silmek isterseniz onların da unvanlarını geçersiz saymak gerekir. Haklarında rapor yazdığım yüz adetten fazla isimden bazılarını sıralayayım: Hocaların hocası isimlerden: Ali Özek, Hayrettin Karaman, İsmail Karaçam, Sadrettin Gümüş, Abdülbaki Turan, M. Kemal Atik, M. Zeki Duman, Celal Kırca. Emekli olma durumuna gelmişlerden: M. Halil Çiçek, Ömer Özsoy, Yakup Çiçek, Bedrettin Çetiner, Abdülhakim Yüce, Hidayet Aydar, Muhittin Akgül, Hasan Keskin, Süleyman Mollaibrahimoğlu, Sıtkı Gülle, Zülfikar Durmuş, Abdurrahman Çetin, İbrahim Çelik , Abdülbaki Elmalı, Faruk Beşer, Ali Eroğlu. Ayrıca Ömer Pâkiş, Kerim Buladı, Muhammed Aydın, Muhsin Demirci, Abdullah Özcan, Nihat Temel, C. Sadık Doğru, Veysel Güllüce ve daha bir çokları.
AFOROZUN HAKSIZLIĞI İÇİN BELGE OLSUN DİYE
İsimlerini verdiğim bu ilim adamları gayret etmişler, ben de onların çalışmalarını inceleyip haklarını vermişimdir. Ne minnet etmem, ne de pişmanlığım vardır. Ama vefalı davranıp, maruz kaldığım haksızlığı onaylamamalarını beklerim. Hem ilmin haysiyetini, hem kendi şereflerini kurtarmak için, haksızlığı uygun üslûpla dile getirmelerini, en azından kalben kınamalarını beklerim. Ben açık açık isimleri zikretmekle şahsiyât yapmıyorum. Gerek ilim, gerek hukuk ve gerekse vicdan bakımından aforozun haksızlığını ispatlamak için belgeler sunmak istiyorum.
Ansiklopedi projesini yürüten İSAM’ın başkanı Sayın Prof. Dr. Raşit Küçük, elli yıllık arkadaşlığımızda kırılmadığım ve kişiliğine değer verdiğim bir zattır. Bu aforoz işlemine kalben razı olduğunu sanmıyorum. Keza başkan yardımcısı kıdemli öğrencilerimden Suat Mertoğlu için de aynı kanaatteyim. T. Diyanet Vakfı ikinci başkanı İlyas Serenli de eski mezunlarımdan olup bu haksızlığı başlatacağını düşünemem. Şöyle yorumlamak istiyorum: Bir müvesvisin fısıldadığı teklife karşı çıkma cesaretini göstermemişlerdir. Bu da ayrıca hazindir ve cinnetin hangi boyutlara vardığının göstergesidir. Şu var ki bu işlem tek kişinin keyfî uygulaması olmayıp kurul kararı gerektirdiğinden, kamu oyunun ve ilgili kişi olarak benim ve benim durumuma mâruz kalan hocaların bu kararı bilme hakkımız vardır. Allah her birimize dünya hayatında akl-ı selîm, ahiret buluşmasında da kalb-i selîm ihsan etsin.