Kobane davasında konuşan Ahmet Türk, “Başbakan, Cumhurbaşkanı talimatı üzerine bu görevi yaptık ve çözüm sürecinde rol aldık.İmralı’ya Kobanê’ye, Kandile gitmişsek, bunlar devletin bilgisi dahilinde yapıldı. Bizi yargılıyorsanız, bizi gönderenleri de yargılayın” dedi.
HDP’nin eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobane Davası devam ediyor. Kürt siyasetçi Ahmet Türk, “İmralı’ya Kobanê’ye, Kandile gitmişsek, bunlar devletin bilgisi dahilinde yapıldı. Bizi yargılıyorsanız, bizi gönderenleri de yargılayın” dedi.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Kürt siyasetçi Ahmet Türk savunma yaptı.
İddianameyi “Andersen’den Masallar” olarak değerlendiren Ahmet Türk, şu ifadeleri kullandı:
“12 Eylül’de de Diyarbakır zindanlarını yaşadık. Bizler toplumun bir araya gelmesi için çaba gösterdik. Legal fikirlerimizi, eylemlerimizi illegal olarak gösteren bir anlayış ile karşı karşıyayız. Bu nasıl bir demokrasi olabilir. Yargının siyasallaştığı bir süreci yaşıyoruz. Bundan üzüntü duyuyoruz. Kobanê’de her insanımız yardımlar yaptı. Yardımları suç sayan bir anlayış! Biz bu yardımların konvoyunu Mardin Valisi ile yolculadık. Kobane’de yapılanlara ses çıkarılmasına dair yaptığım bir konuşma, bu iddianamede yer almış. Peki DAİŞ çetelerini mi savunacağız?
‘BU SÜRECİ BAŞLATANLARI YARGILAYIN’
İnkarcı mantığa karşı bütün sorumluluk bize düşüyor. Vicdani görevimizi yerine getireceğiz. Yine çözüm sürecinde ilk görüşmeyi biz yaptık. Peki nasıl yaptık? Cezaevi müdürü bile İstanbul’da feribotla bizi götürdü. Kimin talimatı üzerine? Başbakan, Cumhurbaşkanı talimatı üzerine bu görevi yaptık ve çözüm sürecinde rol aldık. Kobanê’ye, Kandile gitmişsek, bunlar devletin bilgisi dahilinde yapıldı. Bizi yargılıyorsanız, bizi gönderenleri de yargılayın, bu süreci başlatanları yargılayın.
‘BU ANLAYIŞI REDDEDİYORUZ’
Biz bütün geçmişimizi geleceğimizi demokrasi için harcadık. Ben şunu yaptım, yapmadım gibi bir mantıkla bu yargılamaya bakmıyoruz. Bu yargılamaya, ‘demokratik bir gelecek ve toplumsal barış için çaba mı gösterecek, yoksa bunun önüne mi geçilecek’ şeklinde bakıyoruz. Beraat ettiğim, düşünce ve fikir suçları da yeni ve büyük bir şey keşfedilmiş gibi iddianameye koyulmuş. Bunların yargılama ile ne ilgisi var. 90’larda, 80’lerde bütün bunlar mahkeme tarafından sonuçlandırılan suçlamalardır. Bunların iddianamede yeniden yer alması varlığımıza, geleceğimize düşmanca bakan bir anlayıştır. Bu anlayışı reddediyoruz.”(kronos)