HDP milletvekili Hüda Kaya gözaltına alındı. Kaya’nın hikayesi zulmün tarihi..
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Hüda Kaya gözaltına alındı.
Kaya’nın, Demokratik İslam Kongresi’nin Diyarbakır’da gerçekleştirdiği bir basın toplantısına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alındığı öğrenildi.
Hakkında “zorla getirme kararı” çıkartılan Kaya, Beyazıt’ta öğrenciler ve akademisyenlerin yaptığı eylemin ardından, evinin önünden gözaltına alınarak Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne götürüldü.
Özgürlükçü Hukukçular Platformu, Kaya’nın gözaltına alınmasının ardından bir çağrı yaptı. Platform şunları kaydetti: “HDP Milletvekili Hüda Kaya gözaltına alındı. Çağlayan’a götürülüyor. Tüm meslektaşlarımızı Çağlayan adliyesine bekliyoruz.”
SERBEST BIRAKILDI
Hüda Kaya gözaltına alınmasının ardından saatlerce Emniyet’te tutulduktan sonra serbest bırakıldı.
HER DÖNEMİN MAZLUMU HÜDA KAYA’NIN HİKAYESİ
Kadınlığıyla, türbanıyla, işsizliğiyle, yoksulluğuyla, tek başına büyüttüğü 5 çocuğuyla, üç kızıyla birlikte cezaevi cezaevi dolaşmasıyla, idamlık davalarıyla, Filistin kamplarıyla, insan hakları savunuculuğuyla, göçmenliğiyle ve nihayetinde Kürtlerin mücadelesinde yerini almasıyla…
Bu ülkedeki tüm mağdurların bir parçasını kendi yaşamında barındırıyor. Hüda Kaya’nın sıradışı yaşamı, Türkiye ‘nin siyasi açmazlarının bir kesişim kümesi gibidir…
ÜLKÜCÜLÜKTEN İSLAMCI AKTİVİSTLİĞE…
İşçi bir babanın kızı Hüda Kaya. Ailesi Boyabatlı, kendisi İstanbul doğumlu. Anne ve babası küçük yaşta ayrıldı. 1980 öncesinde sıkı bir ülkücü. Üstelik sadece fikren değil, fiilen de. Ta ki, 18 yaşında ilk kez Kuran’ı eline alıncaya dek…
Çok etkilenir ve hayatına yeni bir yön çizmeye karar verir. Türban takar, çarşaf giyer. Iraklı bir Türkiye vatandaşıyla evlenir. Üç kızı, iki oğlu olur. Dokuz yıllık evliliğin ardından bitmek bilmez velayet davaları derken, tek tek tüm çocuklarını alır. Zorlu hayat koşulları onu Malatya’ya kadar sürükler.
Küçük bir mağaza açar ama aktivist ruhu yerinde durmaz. Bir yandan ailesini geçindirmek için çalışırken, diğer yandan tefsir, sosyal, kültürel, insan hakları, radyo programları çalışmaları yürütür. Yaşamının merkezine koyduğu siyasi ideal, başörtüsü yasağıdır. Bunu sadece bir inanç meselesi olarak değil, kadınların tercihine yönelik bir zincir olarak da görür. Dergilerde yazılar yazmaya başlar.
ÜÇ KIZIYLA BİRLİKTE İDAMLA YARGILANDI
28 Şubat geldiğinde ise Hüda Kaya için söz biter. Malatya’da İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin eylemlerinde ön saflarda yerini alır. “Ulusal Bir Heyecan Gecesi ve Başörtüsü” başlıklı yazısına açılan dava yüzünden işinden evine dönerken sokakta gözaltına alınıp tutuklanır. Bir gün sonra yanına Malatya’nın Akpınar Meydanı’nda gözaltına alınan 13 yaşındaki oğlu Muhammed Cihad da gelir. Ana-oğul düşünce suçu olarak bilinen 312. maddeden DGM’de yargılanırlar. Hüda Kaya 20 ay cezaevinde kalır.
Hapis günleri biter bitmez yeniden sokaklara döner. Bu eylemlerden birinde Malatya İHL son sınıf öğrencileri olan üç kızı da vardır. 1999’da 16, 17 ve 18 yaşlarındaki kızlar terörle mücadele ekipleri tarafından okul basılarak gözaltına alınırlar. Hüda Kaya bu sefer de 146. maddeden üç kızıyla birlikte idam istemiyle yargılanır. Bazılarından birlikte, bazılarından da ayrı ayrı cezalar alırlar.
Mağazasını kapatmak zorunda kalır. Yıllar sonra verdiği bir röportajında en çok da cezaevinden çıktıktan sonra Malatya’da kendilerine kiralık ev dahi verilmemesine içerlediğini söyler. Mecburen İstanbul’a döner ancak geçimini sağlayacak bir iş bulamaz. Hakkında daha onlarca dava vardır. Kızı İntisar’ın 312. maddeden yargılandığı bir davadan ceza alması üzerine ülkeyi terketmeye karar verir. Avrupa hem pahalı hem kapalıdır ona, karayoluyla Pakistan’a kaçar. Bir yıl kaldıktan sonra İstanbul’a döner.
28 ŞUBAT’IN TÜM SABIKASI SANKİ ONA YAZILDI
Ne var ki, davaları bitmemiştir, peş peşe ceza yağar. Ağrı ve Malatya cezaevlerinde yatar. Kendisinin tahliyesinden bir ay sonra birbiri ardına kızları da Akşehir ve Bandırma cezaevlerine gönderilir. Kızlarından Nurulhak, tahliye edildikten kısa bir süre sonra trafik kazasında yaşamını yitirir.
2002’de AK Parti iktidarı ile 28 Şubat’ın uygulamaları hızla temizlenirken, sanki 28 Şubat’ın tüm sabıkası Hüda Kaya ve ailesine miras kalmıştır. Kapılar yüzüne kapanır. Herhangi bir iş bulamadığı gibi, kızları da o zor günlerde aynı yolda yürüdükleri ‘patronlar’ tarafından işten atılırlar.
Hüda Kaya için mağduriyet bir kader olmaktan çıkmış, artık bir tercih haline gelmiştir. Çünkü başörtüsü için verdiği mücadelenin daha geniş bir hak ve özgürlük mücadalesinin parçası olduğunu anlar, hedefinde ‘dünün mağduru olan, bugünün muktedirleri’ vardır. Mazlum-Der’e ilk üye olanlardandır. Yazılarıyla ve faaliyetleriyle seçimde zafere taşıdıkları iktidarı hedefine koyar bu sefer. Ve elbette sonucunu da kısa sürede görür.
2011’de barış aktivisti olan oğlu Muhammed Cihad, hiçbir delil olmadan bir PKK operasyonunda gözaltına alınıp tutuklanır. Uzun süren yargılamanın sonucunda beraat eder. Bu olay Hüda Kaya’nın yaşamında bambaşka bir kırılmanın fitilini ateşler.