HDP, Yüksek Seçim Kurulu’nun, ‘KHK’lılar belediye başkanlığı yapamaz’ kararının değiştirilmesi için YSK’ye itirazda bulundu.
31 Mart yerel seçimleri ardından bir dizi tartışmalı karara imza atan Yüksek Seçim Kurulu (YSK), adaylık başvuruları onaylanan ancak belediye başkanı seçildikten sonra Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildikleri gerekçesiyle mazbata alıp göreve başlamalarına izin verilmeyen HDP’li adaylar nedeniyle eleştirilerin odağında.
HDP, YSK’nin, ‘KHK’lıler belediye başkanlığı yapamaz’ kararının değiştirilmesi için YSK’ye itirazda bulundu.
YSK’ye başvurusunda, “YSK, seçilmiş başkanlar yerine seçilmemiş adayları başkan olarak belirlemekle, kendini seçmen iradesinin yerine koyup Anayasa’ya aykırılık durumunu ağırlaştırmıştır” tezinin altını çizen HDP, YSK’nin Anayasal sorumluluğunun seçimlerin güvenli ve eşit koşullarda gerçekleşmesi olduğunu ve YSK’nin bu görevi yerine getirmediğini savundu.
KHK’li isimlerle ilgili kararın hukuki olmadığını vurgulayan HDP, dilekçesinde, KHK’nin sadece kişinin yapmış olduğu kamu görevinden ihraç edilme neticesini doğurduğuna, ilgili kişinin seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırmadığına işaret etti.
İtiraz başvurusunda şu hususların altı çizildi:
“YSK, seçilmiş başkanlar yerine seçilmemiş adayları başkan olarak belirlemekle, kendini seçmen iradesinin yerine koyup Anayasa’ya aykırılık durumunu ağırlaştırmıştır. KHK’li seçilmişlere mazbata verilmemesi, yürütmenin, yargı erki üzerindeki vesayetiyle ilgilidir. Kuvvetler ayrılığı yok sayılmakta, yürütmenin KHK’leri yargı kararı gibi işlem görmektedir. Ancak YSK’ya düşen, halkın kararını ve iradesini kabul etmek ve gereğini yerine getirmektir. Anayasa, seçimlerin temel kanunları, YSK içtihatları bu kadar açık iken; seçimden sonra bu kurallar değiştirilmiştir. Bu kararlar ve bundan sonra alınacak olan kararlar seçime olan güveni iyice zedelemektedir. Seçim güvenliği bizzat bununla yetkili kurum eliyle ortadan kaldırılmaktadır. YSK burada kendisini Meclis’in yerine koymuş, kendini Anayasa koyucunun yerine yerleştirmiştir. YSK’nın varoluş sebebi seçimlere güveni ve seçim güvenliğini sağlamaktır. Ancak YSK yetkisini aşmış, varoluş sebeplerinin tartışılmasına sebep olacak bir durum yaratmıştır.
Görülmektedir ki; açık bir keyfilik, çifte standart, eşitlik ilkesinin ihlali gibi hukuka ve kanunlara aykırı kararlar ve uygulamalar söz konusudur. Bu çerçevede Yüksek Seçim Kurulu kamuoyu önünde, hukukun üstünlüğü, eşitlik ilkesi ve seçimlerin şeffaflığı ilkeleri temelinde tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır.
31 Mart 2019 günü yapılan Mahalli İdareler seçimi sonucunda seçimi kazanan belediye başkanı ve belediye meclis üyesi adaylarımızdan bazılarına KHK’lı oldukları gerekçesiyle mazbata verilmemesi üzerine; Başkanlığınızın 11/04/2019 tarih ve 252676 E., 252700 E., 252710 E., 252654 E., 252637 E., 252639 E., 252639 E., 244063 E., 252737 E., 252707 E., 252701 E. sayılı kararlarına Anayasa’nın 79, 298 sayılı Kanunun 14, 110, 112 ve 130. maddeleri gereğince “seçimin neticesine müessir olaylar ve haller sebebiyle” itirazlarımızı sunuyor ve söz konusu kararların kaldırılarak, Anayasa ve mevzuata uygun olarak yeniden karar tesis edilmesini talep ediyoruz.”