Depremde yaralananlar sağlık çadırlarında, sahra hastanelerinde, sağlık merkezlerinde ve hastanelerde tedavi görüyor.
Sağlık Bakanlığı bölgede sağlık hizmetlerinin aksatılmadan devam ettiğini söylerken Türk Tabipleri Birliği (TBB) depremden etkilenen illerde sağlık çalışanlarının temel ihtiyaçları karşılanmadığı ve hükümet gönüllü sağlık hizmeti sağlayan örgütlerle verimli bir şekilde çalışmadığı için sağlık hizmetlerinin eksik kaldığını bildiriyor.
Diğer taraftan başta Hatay’dakiler olmak üzere birçok hastane deprem riskine karşı tedbir amaçlı tahliye ediliyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Hatay’da yaptığı açıklamada, “Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi, Samandağ, Reyhanlı ve Kırıkhan devlet hastaneleri ile İskenderun Hastanesi B Bloğu’nun yapılan taramalarda hafif hasarlı ve kullanılabilir durumda olduğunu ancak buna rağmen kısmen tahliye edildiğini” duyurdu.
Bakan Koca, bu hastanelerdeki 95 yoğun bakım hastasının Ankara, Adana ve Dörtyol hastanelerine nakledildiğini söyledi.
Koca “Adana Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nde orta düzeyli hasar tespit edilmiştir. Vakit kaybetmeden hastaları diğer hastanelere gönderdik” dedi ve şöyle devam etti:
“Bölgeye kurulan sahra hastanelerinde tomografi cihazı dahil her türlü ekipman var. Bu ülkenin işinde en iddialı doktorları, hastanın dilinden en iyi anlayan hemşireleri burada. Bugüne kadar 212 bin 45 muayene yaptık. Sağlık hizmetimiz ihtiyaçlara cevap verecek şekilde devam ediyor.”
TTB 21 Şubat’ta sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada ise şunları kaydetti:
“Hatay merkezinde sağlık emekçilerinin temel ihtiyaçları için uygun imkan bile sağlanmadan çalışmaya zorlandığı hasarlı hastaneler de boşaltılmış, sağlık hizmeti verebilecek bir kamu hastanesi kalmamıştır.
“Dün Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesi, İskenderun ve Reyhanlı devlet hastaneleri gibi kamu hastanelerinin tahliyesinden sonra bugün de Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi tahliye ediliyor. Bölgedeki sağlık hizmeti ihtiyacının giderilmesi için Sağlık Bakanlığı artık sağlık emek ve meslek örgütleri ile birlikte çalışmalıdır.
“Ayrıca Samandağ Devlet Hastanesi önündeki çadırda verilen sağlık hizmetlerinin gönüllü hekim ve sağlık çalışanlarının ayrılması ile yarın sonlanabileceği belirtilmektedir. Bölgede yaşayanlar için nitelikli bir sahra hastanesi kurulması ve gönüllülerin görevlendirilmesi gerekmektedir.”
‘Tahliye edilen hastanelerde çalışan hekimlere barınma, su ve yiyecek sağlanmadı’
BBC Türkçe’ye konuşan TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Onur Naci Karahancı, depremin ilk gününden itibaren sağlık çalışanlarının ve hekimlerin barınma, dinlenme ve diğer temel ihtiyaçlarının temininde ciddi sorunlar yaşandığını ve bunun bölgedeki sağlık hizmetini önemli şekilde etkilediğini söylüyor.
Karahancı’ya göre bu yönde en temel sorunlardan bir tanesi hükümetin gönüllü sağlık hizmeti sağlayan örgütlerle etkili bir şekilde çalışmaması.
Deprem bölgelerinden özellikle Şanlıurfa, Adana ve Diyarbakır’a çok sayıda hastanın sevk edildiğini söyleyen Karahancı, bu hastanelere ek sağlık görevlisi yönlendirilmediği için bazı hekimlerin üç gün uykusuz çalıştığını belirtiyor.
Karahancı, 20 Şubat’ta Hatay’ın Defne ve Samandağ ilçelerinde meydana gelen depremlerin ardından Hatay’da geçici sahra hastanelerinin dışında ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmeti sağlayan tüm hastanelerin kapatıldığını ve hekimlerin tahliye edildiğini söylüyor.
Bu geçici tesislerin klinik gücü ve becerisinin yeterli olmadığına dikkat çeken Karahancı aynı zamanda hastanelerden tahliye edilen hekimlere herhangi bir talimat verilmediğini aktarıyor:
“Özellikle Mustafa Kemal Hastanesi’ndeki hekimlere ne yapacaklarına ve nasıl bir destek alacaklarına dair yönlendirme olmadan ‘burası kapatıldı’ diye bir bilgi verildi. Hekimlerden hastaneden çıkarıldıktan sonra herhangi bir yiyecek ve su hazırlığı olmadan tüm geceyi geçirdiklerini söyleyenler oldu. O gece bir de yağmur yağdı ancak sağlık çalışanlarına nerede barınacaklarına dair de bir şey söylenmedi. Bu yönde hiçbir hazırlık veya B planı olmadığı ortaya çıktı. Biz de bölgeye dört konteyner ilettik ama kullanılmadan burası mühürlendi.”
Samandağ ve Reyhanlı’da da durumun aynı olduğunu belirten Karahancı, “Yurt dışından gelen gönüllü hekimler de muhatap bulamadan ortada kaldı” diyor.
‘Halen çocuklara çadır bulamıyorsa Sağlık Bakanlığı temel sağlık hizmetinin ne olduğunu bilmiyor demektir’
Depremin ilk günlerinden itibaren bölgedeki barınma koşullarının ve temel ihtiyaç eksikliğinin salgın hastalıklara yol açabileceği yönünde endişeler var.
Karahancı, bölgede halen salgın sorunu olmamasının Sağlık Bakanlığı’nın politikalarıyla değil, gönüllü hekim ve sağlık çalışanlarının ve onları organize etmek için uğraşan örgütlerin çabası sayesinde olduğunu söylüyor:
“Hatay için koordinasyon merkezimiz dışında dört tane revir ve daha küçük sağlık işlemleri yapılan, dört gezici ekibimiz merkezde. Samandağ’da da bir noktamız ve gezici ekibimiz, Arsuz’da da bir ekibimiz var. Gönüllülerle bakanlığın yapamadığını yapmamız utanç verici. Ama bu da bir yere kadar, kısıtlı enerjimiz ve gücümüz var. Gönüllülerin bizimle beraber organize edilmesi lazım. Dünyadaki tüm örneklerde görüyoruz, olağanüstü durumlarda sağlık ve meslek örgütlerinin katılımını sağlayamazsanız başarı sağlayamazsınız.
“Sağlık Bakanı bundan birkaç gün önce sahaya hakimiz demişti. Halen çocuklara çadır bulamıyorsa Sağlık Bakanlığı temel sağlık hizmetinin ne olduğunu bilmiyor demektir.”
‘Taşıma su ile değirmen döndürme haliyle sağlık sistemini ayakta tutmaya çalışıyorlar’
Depremlerden sonra birçok yaralı depremzede ülkenin farklı noktalarındaki hastanelere sevk edildi.
Ancak durumu sahadan takip edenler bu sevkiyatların da sağlık sisteminde tıkanıklıklara yol açtığını belirtiyor.
Diğer taraftan bölgenin tümünde ve ülkenin geri kalanındaki hastanelerin depreme dayanıklılığı gündeme getirildi.
Yoğun bir şekilde hasta alan Adana’daki Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nin tahliyesine gerekçe olarak ‘ana binanın kolonlarında yorgunluk tespiti’ gösterildi.
TTB’nin yaptığı yazılı açıklamada, “Deprem bölgelerindeki iller başta olmak üzere tüm Türkiye’deki sağlık kurumlarının binalarının derhal denetlenmesi için TTB olarak her türlü idari-hukuki yola başvuracağımızı duyuruyoruz” ifadeleri kullanıldı.
TTB Merkez Konseyi Üyesi Karahancı hastanelerin kapatılmasına ilişkin, “Bu domino etkisiyle bir ileri aşamadaki illeri ve sağlık sistemlerini de etkiliyor. Diğer illerde doluluk oranları yüzde yüzleri geçiyor artık. Sürekli taşıma su ile değirmen döndürme haliyle sağlık sistemini ayakta tutmaya çalışıyorlar.
“Tetanos aşılarına ancak depremin üçüncü gününden itibaren ulaşmaya başladık, kuduz aşıları yoktu şimdi yeni ulaştırılıyor, çocuk aşılamaları tamamen durmuş durumda. Bunları düşündüğümüzde ciddi sıkıntı olduğunu görüyoruz” diyor.
Sağlık hizmeti sağlayan diğer hastane ve sağlık merkezlerinin depreme dayanıklılığı hakkında ise Karahancı şöyle konuşuyor:
“Şu ana kadar bağımsız heyetlerce birkaç yerde bununla ilgili raporlar alınmıştı. Ancak Samandağ depreminden sonra yeniden rapor almak zorunlu ve bunlar şeffaf bir şekilde paylaşılmalı. Özellikle Hatay için şu ana kadar alınmış raporların geçerliliğini tartışamayız.”