Gardiyanların önünde ayağa kalkmadı diye
DAYAK GEREKÇESİ GARDİYANLARIN KARŞISINDA AYAĞA KALKMAMAK
Tarsus Cezaevi’nde aralarında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Medya Haber Ajansı (dihaber) muhabiri Erdoğan Alayumat ve Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi çalışanı Serkan Erdoğan’ın da bulunduğu tutuklular darp edildi. Ayakta sayım vermedikleri gerekçesi ile 20 ile 30 kadar gardiyanın saldırısına uğrayan tutukluların Avukatı Tugay Bek, tutukluların yerlerde sürüklendiğini aktardı.
ALAYUMAT ÇIRILÇIPLAK SOYULDU
Müvekkillerinin kalmakta olduğu koğuşa 2 Ekim’de 20-30 kadar gardiyanın giderek, ayakta ve tek sıra halinde sayım istediğini belirten Bek, devamında yaşananları şöyle aktardı: “Müvekkiller ise bu şekilde sayımın hukuki bir zorunluluk olmadığını ve cezaevi idaresinin tamamen keyfi bir dayatması olduğunu belirtmişlerdir. Tutukluların bu haklı itirazları karşısından kurum birinci ve ikinci müdürünün talimatı ile odada bulunan infaz koruma memurları tarafından müvekkiller ve diğer tutuklular tekme ve yumrukla yoğun bir şekilde darp edilmiştir. Koğuş içinde başlayan darp, malta da devam etmiştir. Tutuklular infaz koruma memurları tarafından yerlerde sürüklenmiştir. Döverek yere yatırılan tutukluların kafalarına infaz koruma memurları tarafından basılmıştır. Müvekkil Erdoğan Alayumat ve tutuklu Zeki Çiçek koridor boyu sürüklenmiş ve yoğun bir şekilde darp edilerek ‘Süngerli Oda’ diye tabi edilen yere götürülmüştür. Müvekkil bu odaya bırakılırken zorla darp edilerek çırılçıplak soyulmuştur.
GAZETECİLİĞİYLE ALAY EDEREK DÖVDÜLER
Mesleği gazetecilik olan müvekkil Erdoğan Alayumat’ı infaz koruma memurları darp ederken ‘Gazeteci bunları da yaz’ diyerek alaylı bir tavır sergilemişler. Müvekkil iki saat kadar süngerli odada tutulduktan sonra tekrar koğuşuna götürülmüştür. Müvekkiller ve diğer tutuklular darp edilirken infaz koruma memurları tarafından ölümle tehdit edilmişler, çok ağır hakaret ve sinkaflı küfürlere maruz kalmışlardır. Müvekkillere yönelik tüm bu hukuksuz ve suç teşkil eden uygulamalar kurum birinci müdürü ve ikinci müdürünün talimatı ve nezaretinde gerçekleşmiştir.
DARP İZLERİ RAPORLANDIRILMADI
İnfaz koruma memurları tarafından darp edilen tutuklular vücutlarında meydan gelen darp izlerini tespit ettirmek ve tedavi olmak niyeti ile kurum doktoruna görünmek ve hastaneye gitmek için cezaevi idaresine yazılı olarak başvuruda bulunmuşlardır. Müvekkillerden Erdoğan Alayumat, infaz koruma memurlarının darp etmesine bağlı olarak sol kulağında kısmen işitme kaybı yaşadığını belirtmiştir. Ancak cezaevi idaresi yalnızca iki tutuklunun revire çıkmasına izin verilmiştir. Cezaevinde görevli ve ismini bilmediğimiz kurum doktoru ise tutukluları muayene tedavi etme ve darp cebir izlerini tespit edip hastaneye sevk etme görevini yerine getirmeyerek suç işlemiştir. İlgili kurum doktoru tutuklularda çıplak gözle dahi tespit edilebilecek darp cebir izlerini tespit edip raporlandırmaktan imtina etmiştir.
SERKAN ERDOĞAN DA DARP EDİLDİ
3 Ekim günü tutukluların ailelerini ile yapmış olduğu açık görüş öncesinde de görmüş oldukları muameleyi ailelerine söylememeleri yönünde infaz koruma memurları tarafından tehdit edilmiştir. Müvekkillerden Hayrullah Turan, 23 Eylül 2017 tarihinde Adana F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Tarsus T-2 Kapalı Cezaevi’ne getirilmiştir. Müvekkil cezaevi girişinde tamamen çıplak kalacak şekilde arama yaptırmaya zorlanmıştır. Müvekkil onur kırma ve rencide etme amacı taşıyan bu uygulamayı kabul etmediğinde yoğun bir şekilde darp edilmiş ve kıyafetleri zorla çıkartılmıştır. Zaten yüksek güvenlikli bir cezaevinden sevk olmuş müvekkilin çıplak olarak aranmak istenmesi cezaevi güvenliğini sağlamakla açıklanamaz. Müvekkile yönelik muamele bir insan hakkı ihlalidir.
Müvekkil Serkan Erdoğan, 3 Ekim günü sakalını kesmediği gerekçesi ile 30 kadar infaz koruma memuru tarafından darp ederek tehdit ve hakaretlerde bulunmuştur. Müvekkil zorla darp edilerek berbere götürülmek istenmiştir. Cezaevinde mahkumlar yönünden sakallarını kesmeye, tıraş olmaya zorlayacak bir hukuki zorunluluk bulunmamaktadır. Bu yönde bir düzenleme olsaydı da infaz koruma memurlarının müvekkili darp etmesi yine de suç teşkil edecektir.
HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Müvekkillere yönelik sistematik boyut alan işkence ve kötü muamele suçunun sorumlusu cezaevi idaresi yaşanan olayın hemen sonrasında tüm tutuklular hakkında ‘Sayım vermeme’ suçlaması ile disiplin soruşturması başlatmış. Bu suçlamalara ek olarak müvekkil Erdoğan Alayumat ve Zeki Çiçek hakkında ‘İsyana teşvik’ suçlaması ile soruşturma başlatılmıştır. Tutuklular tarafından cezaevi idaresi kanalı ile ayrıca cumhuriyet savcılığına bir şikayette bulunulmuştur. 04 Ekim’de cezaevinde avukat görüşü yaptığım esnada müvekkiller görmüş oldukları tüm bu işkence ve kötü muameleyi tarafıma anlattılar. Yine 3 Ekim’de aileleri ile görüş yapan tutuklular yaşadıklarını ailelerine aktarmışlardır.
DELİLLER KARARTILABİLİNİR
Tutuklulara karşı işkence kötü muamele, tehdit ve hakaret suçlarını işleyen cezaevi idaresi müvekkiller hakkında disiplin soruşturması başlatmak, tutukluların tedavi olmalarını engellemek sureti ile de görevi kötüye kullanmak suçunu işlemiştir. Müvekkillerden kısıtlı görüşme zamanı içinde edindiğim bilgiler çerçevesine aktardığım suçların failleri halen görevlerinin başındadır. Faillerin şikayete konu suçların delillerini karartması ve aynı suçu tekrar etmeleri kuvvetle muhtemeldir. Delillerin karartılmasının önüne geçmek ve yaşanan insan hakkı ihlallerinin tekrar etmesini engellemek için Cumhuriyet Savcılığının gerekli şu tedbirleri alması gerekmektedir;
* İşkence ve kötü muameleye maruz kalan tüm tutukluların uzman bir hastaneye ivedilikle sevk edilerek kapsamlı bir muayene ile delil niteliğinde olan darp cebir izlerinin tespiti gerekmektedir.
* Olay gününe ait cezaevi iç güvenlik kamerası görüntülerinin şüpheliler tarafından tahrif ya da yok edilmesi ihtimali göz önünde bulundurularak el konularak incelenmesi gerekmektedir.”
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU
Avukat Bek, müvekkilleri Serkan Erdoğan, Erdoğan Alayumat, Mübarek Aksu, Hayrullah Turan, Zeki Çiçek, Mehmet Sekin, Şemsettin Koyun, Hadi Elçiçek, Serko Minkara, Özgür Özçelik, Özgür Kutlu, Taner Sala ve Mahfuz Çiçek adına Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığına, “İşkence, kötü muamele, tehdit ve hakaret, görevi kötüye kullanmak”tan suç duyurusunda bulundu.