Tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı ‘Fatih Altaylı yorumlayamıyor’ başlıklı yayını 500 bini aşkın kişi izledi. Yayında ekrana Altaylı’nın ifadesi de verildi.
Ekibi bu sabah Altaylı’nın YouTube kanalından ‘Fatih Altaylı Yorumlayamıyor’ başlıklı 10 dakikalık bir video yayınlandı. Yayın 13.59 itibarıyla 626 bin 466 kez izlendi.
Altaylı’nın boş koltuğunun ekrana yansıtıldığı programda gazeteciye yayınlarda eşlik eden Emre Acar fonda tutuklama kararını eleştirdi:
“Herkesin bilmesini isteriz ki Fatih Altaylı’nın ekibi olarak dimdik ayakta olmaya devam edeceğiz. Sinmeyeceğiz, yılmayacağız, doğru bildiklerimizi paylaşmaya devam edeceğiz. Hukuki yollarla tüm haklarımızı arayacağız.
Avukatların savunmaları ve gösterdikleri delilleri değerlendirilmedi. TCK 310/2 maddesi doğrudan suç maddesi gibi değerlendirilmesi hatalı.
Bu durum Anayasa’nın 38’inci maddesi, TCK’nın 2’inci maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7’nci maddesine aykırı.
Maddede tanımlanmamış bir fiile ceza verilmesi anlamına geliyor.
Herhangi bir eylemin cumhurbaşkanına karşı suç olması durumu belirsiz cezalandırma yaratıyor. Bu uygulama öngörülemez ve keyfi. Hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmıyor.
Cumhurbaşkanlığı makamı demokratik toplumlarda en yüksek düzeyde eleştiriye açık makam.“
Altaylı’nın ifadesi: Erdoğan’a herhangi bir tehdit veya hakaret aklımın ucundan dahi geçmez
Ardından Altaylı’nın şu ifadesi ekrana taşındı:
“Söz konusu yayın ve cümleler bana aittir ancak cumhurbaşkanını ne tehdit ne de hakaret maksadım vardır.
Bir araştırma şirketinin yapmış olduğu ankette, vatandaşlara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaydı hayat şartı ile cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermedikleri sorulmuş, vatandaşların yüzde yetmişi de böyle bir Anayasa değişikliğine onay verip vermeyeceklerini söylemişti.
Ben de bu konuyla ilgili yorumumda, Türk halkının Tanzimat’tan bu yana oy kullanarak devlet yönetiminde etkin olmayı sevdiğini ve benimsediğini; herhangi bir kişiye, kendi isteği ve denetimi dışında devlette üst düzey görev yapma iznini peşinen vermekten hoşlanmadığını söyledim.
Ve Türk halkının, kendini yönetenlere karşı her zaman eleştirel bir tutum takınabildiğini; padişahlık döneminde bile cuma selamlıklarında padişahları eleştirdiğini, tarihe meraklı bir Afyoncu gibi yakın tarihimiz üzerine uzman bilim insanları ile de defalarca televizyonlarda entelektüel kimliğimle ifade ettim.
Bu gibi örnekleri daha önce gerek Murat Bardakçı gerek Erhan Afyoncu ile konuşmuşluğumuz vardır.
Açıkçası bu tarihi bilgilerden mevcut cumhurbaşkanına bir tehdit algısı çıkabileceği aklımdan dahi geçmezdi.
Olayın bu şekle büründürüldüğünden ve sadece tarihi bilgi vermeye yönelik sözlerimin bilinçli bir çarpıtmayla sanki cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum gibi algılatılmasından ben sorumlu değilim.
45 yıllık meslek hayatımda son 30 yılda sayısız televizyon programı ve sayısız köşe yazısı kaleme aldım. Bunların herhangi birisinde, bırakın cumhurbaşkanını herhangi bir vatandaşı dahi tehdit etmişliğim yoktur. Bu suçlama ile hakkımda dava dahi açılmadı.
Burada da tehdit maksadım olmadığı gibi şahsen tanıdığım Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik herhangi bir tehdit veya hakaret aklımın ucundan dahi geçmez.
Eleştiri hakkımı her zaman kullanmışımdır, ancak tehdit benim asla yaptığım bir şey değildir.
Söz konusu suçlama ile ilgili olarak da görmüş olduğum savcılık sevk yazısında, TCK 310/2’nin uygulanabilmesi için fiili bir hakaret olması gerekir.
Bu durumda bile herhangi bir tehdit ve hakaret kastım olmamasına rağmen savcılığın bu talebi hukuksuzdur ve yasaya uygun değildir.
Şunu da göze almak gerekir ki suç olduğu iddia edilen konuşmamda ilk cümlem ‘Türk halkı sandığı sever’ olmuştur. Bu bile demokrasiye olan inancımızı ve konuşmamızdaki niyeti göstermektedir.
Bu yüzden de hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini talep ederim.”