“Bırakın yuvamıza dönelim”
Nusaybin’de yasaklar döneminde kenti terk etmek zorunda kalan Necbir Kara, taşındığı İstanbul’da 20 gün dayanamayıp yeniden topraklarına döndü ve “Kapımı battaniyeyle kapatır otururum” diyerek, “yasaklı” evini geri istedi.
İSTANBUL’A DAYANAMADI
Yasağın başlamasıyla birlikte evlerini terk etmek zorunda kalan Kara, 6 çocuğu ve eşiyle birlikte önce İstanbul ardından da Kızıltepe’ye geri döndü.
20 gün boyunca kaldıkları İstanbul’da yaşadıkları zorluklara dikkat çeken Kara, “Biz İstanbul’da bunalıma girdik, nefes alamadık ve kendi toprağımızda olmak istedik. Bu yüzden Kızıltepe’de bir oda bir salon ev tutup, döndük. Hiçbir yere gitmiyoruz. Bizim toprağımız bize hayattır. Yeter, bizden uzak dursunlar” dedi.
KIZIM ÜNİVERSİTEYİ BIRAKMAK ZORUNDA KALDI
Yasak kalktıktan sonra birçok aile gibi Nusaybin’e dönek Kara, “Bir göz bir ev tuttuk. Mutfağı dahi yok, evin bahçesinde bulaşıklarımı yıkıyorum. Evin halini gören olursa benden daha fazla üzülür halimize acır. Bu eve 250 TL kira veriyoruz. Eşim inşaat işçisi düzenli bir işi yok. Maddi durumumuz iyi değil. Kızım çocuk gelişimi okuyordu ancak maddi durumumuz iyi olmadığı için eğitimini bırakıp tekstilde çalışmaya başladı” diye konuştu.
‘TOPRAĞIMIZ HAYATTIR’
Tel örgülerin kaldırılmasının ardından Fırat Mahallesinde kalan evlerinin yıkım tehlikesinden kurtulmadığını hala resmi bir izin çıkmadığını sözlerine ekleyen Kara, şöyle devam etti: “Aylarca evimizden uzakta kaldık, şimdi de evimizin içinde oturmamıza izin vermiyorlar. Zaten bizi göçertmek için bu kenti yıktılar ama bizim toprağımız bizim için hayattır.”
Mahallelerindeki yaşamın yasaklardan önce çok güzel olduğunu dile getiren Kara, yıkımla birlikte yaşamlarının da yıkıldığını söyledi.
‘SELAMET YEŞİLMEN KOMŞUMUZDU’
Evinin çevresindeki tüm yapıların yıkılmış olduğunu anlatan Kara, “Kayınpederim ve kayınımın evleri de yanımızdaydı onları da yıktılar. Selamet Yeşilmen’in (kapısında zırhlı araçla taranarak öldürüldü) evi de yanımızdaydı. Ona zırhlı araçtan ateş açıldığında ilk biz müdahale etmiştik. Önce öldürdüler sonra da evini yıktılar. Ailesi de buradan taşındı” diyerek acının dayanılmazlığını hatırlattı.
‘KİRADA OTURMAK İSTEMİYORUZ BIRAKSINLAR KAPISIZ EVİME GİDEYİM’
Dayanışma ile evlerini yeniden inşa edebileceklerini ifade eden Kara, şunları söyledi: “Evimizin tek bir eşyası kalmamıştı. Zaten elektronik olan eşyaların hepsi çalınmıştı, geriye kalanlar parçalanmış haldeydi. Tüm isteğimiz evimize geçmemize izin vermeleri. Biz artık kirada, başkalarının kapısında yaşamak istemiyoruz. Şimdi burada elektrik su da bağlanmadı ama izin verilirse biz gelip kendi evimize yerleşiriz. Kapılarının yerini battaniye ile kapatır otururuz.”
“Bırakın yuvamıza dönelim”
Nusaybin’de yasaklar döneminde kenti terk etmek zorunda kalan Necbir Kara, taşındığı İstanbul’da 20 gün dayanamayıp yeniden topraklarına döndü ve “Kapımı battaniyeyle kapatır otururum” diyerek, “yasaklı” evini geri istedi.
İSTANBUL’A DAYANAMADI
Yasağın başlamasıyla birlikte evlerini terk etmek zorunda kalan Kara, 6 çocuğu ve eşiyle birlikte önce İstanbul ardından da Kızıltepe’ye geri döndü.
20 gün boyunca kaldıkları İstanbul’da yaşadıkları zorluklara dikkat çeken Kara, “Biz İstanbul’da bunalıma girdik, nefes alamadık ve kendi toprağımızda olmak istedik. Bu yüzden Kızıltepe’de bir oda bir salon ev tutup, döndük. Hiçbir yere gitmiyoruz. Bizim toprağımız bize hayattır. Yeter, bizden uzak dursunlar” dedi.
KIZIM ÜNİVERSİTEYİ BIRAKMAK ZORUNDA KALDI
Yasak kalktıktan sonra birçok aile gibi Nusaybin’e dönek Kara, “Bir göz bir ev tuttuk. Mutfağı dahi yok, evin bahçesinde bulaşıklarımı yıkıyorum. Evin halini gören olursa benden daha fazla üzülür halimize acır. Bu eve 250 TL kira veriyoruz. Eşim inşaat işçisi düzenli bir işi yok. Maddi durumumuz iyi değil. Kızım çocuk gelişimi okuyordu ancak maddi durumumuz iyi olmadığı için eğitimini bırakıp tekstilde çalışmaya başladı” diye konuştu.
‘TOPRAĞIMIZ HAYATTIR’
Tel örgülerin kaldırılmasının ardından Fırat Mahallesinde kalan evlerinin yıkım tehlikesinden kurtulmadığını hala resmi bir izin çıkmadığını sözlerine ekleyen Kara, şöyle devam etti: “Aylarca evimizden uzakta kaldık, şimdi de evimizin içinde oturmamıza izin vermiyorlar. Zaten bizi göçertmek için bu kenti yıktılar ama bizim toprağımız bizim için hayattır.”
Mahallelerindeki yaşamın yasaklardan önce çok güzel olduğunu dile getiren Kara, yıkımla birlikte yaşamlarının da yıkıldığını söyledi.
‘SELAMET YEŞİLMEN KOMŞUMUZDU’
Evinin çevresindeki tüm yapıların yıkılmış olduğunu anlatan Kara, “Kayınpederim ve kayınımın evleri de yanımızdaydı onları da yıktılar. Selamet Yeşilmen’in (kapısında zırhlı araçla taranarak öldürüldü) evi de yanımızdaydı. Ona zırhlı araçtan ateş açıldığında ilk biz müdahale etmiştik. Önce öldürdüler sonra da evini yıktılar. Ailesi de buradan taşındı” diyerek acının dayanılmazlığını hatırlattı.
‘KİRADA OTURMAK İSTEMİYORUZ BIRAKSINLAR KAPISIZ EVİME GİDEYİM’
Dayanışma ile evlerini yeniden inşa edebileceklerini ifade eden Kara, şunları söyledi: “Evimizin tek bir eşyası kalmamıştı. Zaten elektronik olan eşyaların hepsi çalınmıştı, geriye kalanlar parçalanmış haldeydi. Tüm isteğimiz evimize geçmemize izin vermeleri. Biz artık kirada, başkalarının kapısında yaşamak istemiyoruz. Şimdi burada elektrik su da bağlanmadı ama izin verilirse biz gelip kendi evimize yerleşiriz. Kapılarının yerini battaniye ile kapatır otururuz.”
“Bırakın yuvamıza dönelim”
Nusaybin’de yasaklar döneminde kenti terk etmek zorunda kalan Necbir Kara, taşındığı İstanbul’da 20 gün dayanamayıp yeniden topraklarına döndü ve “Kapımı battaniyeyle kapatır otururum” diyerek, “yasaklı” evini geri istedi.
İSTANBUL’A DAYANAMADI
Yasağın başlamasıyla birlikte evlerini terk etmek zorunda kalan Kara, 6 çocuğu ve eşiyle birlikte önce İstanbul ardından da Kızıltepe’ye geri döndü.
20 gün boyunca kaldıkları İstanbul’da yaşadıkları zorluklara dikkat çeken Kara, “Biz İstanbul’da bunalıma girdik, nefes alamadık ve kendi toprağımızda olmak istedik. Bu yüzden Kızıltepe’de bir oda bir salon ev tutup, döndük. Hiçbir yere gitmiyoruz. Bizim toprağımız bize hayattır. Yeter, bizden uzak dursunlar” dedi.
KIZIM ÜNİVERSİTEYİ BIRAKMAK ZORUNDA KALDI
Yasak kalktıktan sonra birçok aile gibi Nusaybin’e dönek Kara, “Bir göz bir ev tuttuk. Mutfağı dahi yok, evin bahçesinde bulaşıklarımı yıkıyorum. Evin halini gören olursa benden daha fazla üzülür halimize acır. Bu eve 250 TL kira veriyoruz. Eşim inşaat işçisi düzenli bir işi yok. Maddi durumumuz iyi değil. Kızım çocuk gelişimi okuyordu ancak maddi durumumuz iyi olmadığı için eğitimini bırakıp tekstilde çalışmaya başladı” diye konuştu.
‘TOPRAĞIMIZ HAYATTIR’
Tel örgülerin kaldırılmasının ardından Fırat Mahallesinde kalan evlerinin yıkım tehlikesinden kurtulmadığını hala resmi bir izin çıkmadığını sözlerine ekleyen Kara, şöyle devam etti: “Aylarca evimizden uzakta kaldık, şimdi de evimizin içinde oturmamıza izin vermiyorlar. Zaten bizi göçertmek için bu kenti yıktılar ama bizim toprağımız bizim için hayattır.”
Mahallelerindeki yaşamın yasaklardan önce çok güzel olduğunu dile getiren Kara, yıkımla birlikte yaşamlarının da yıkıldığını söyledi.
‘SELAMET YEŞİLMEN KOMŞUMUZDU’
Evinin çevresindeki tüm yapıların yıkılmış olduğunu anlatan Kara, “Kayınpederim ve kayınımın evleri de yanımızdaydı onları da yıktılar. Selamet Yeşilmen’in (kapısında zırhlı araçla taranarak öldürüldü) evi de yanımızdaydı. Ona zırhlı araçtan ateş açıldığında ilk biz müdahale etmiştik. Önce öldürdüler sonra da evini yıktılar. Ailesi de buradan taşındı” diyerek acının dayanılmazlığını hatırlattı.
‘KİRADA OTURMAK İSTEMİYORUZ BIRAKSINLAR KAPISIZ EVİME GİDEYİM’
Dayanışma ile evlerini yeniden inşa edebileceklerini ifade eden Kara, şunları söyledi: “Evimizin tek bir eşyası kalmamıştı. Zaten elektronik olan eşyaların hepsi çalınmıştı, geriye kalanlar parçalanmış haldeydi. Tüm isteğimiz evimize geçmemize izin vermeleri. Biz artık kirada, başkalarının kapısında yaşamak istemiyoruz. Şimdi burada elektrik su da bağlanmadı ama izin verilirse biz gelip kendi evimize yerleşiriz. Kapılarının yerini battaniye ile kapatır otururuz.”
“Bırakın yuvamıza dönelim”
Nusaybin’de yasaklar döneminde kenti terk etmek zorunda kalan Necbir Kara, taşındığı İstanbul’da 20 gün dayanamayıp yeniden topraklarına döndü ve “Kapımı battaniyeyle kapatır otururum” diyerek, “yasaklı” evini geri istedi.
İSTANBUL’A DAYANAMADI
Yasağın başlamasıyla birlikte evlerini terk etmek zorunda kalan Kara, 6 çocuğu ve eşiyle birlikte önce İstanbul ardından da Kızıltepe’ye geri döndü.
20 gün boyunca kaldıkları İstanbul’da yaşadıkları zorluklara dikkat çeken Kara, “Biz İstanbul’da bunalıma girdik, nefes alamadık ve kendi toprağımızda olmak istedik. Bu yüzden Kızıltepe’de bir oda bir salon ev tutup, döndük. Hiçbir yere gitmiyoruz. Bizim toprağımız bize hayattır. Yeter, bizden uzak dursunlar” dedi.
KIZIM ÜNİVERSİTEYİ BIRAKMAK ZORUNDA KALDI
Yasak kalktıktan sonra birçok aile gibi Nusaybin’e dönek Kara, “Bir göz bir ev tuttuk. Mutfağı dahi yok, evin bahçesinde bulaşıklarımı yıkıyorum. Evin halini gören olursa benden daha fazla üzülür halimize acır. Bu eve 250 TL kira veriyoruz. Eşim inşaat işçisi düzenli bir işi yok. Maddi durumumuz iyi değil. Kızım çocuk gelişimi okuyordu ancak maddi durumumuz iyi olmadığı için eğitimini bırakıp tekstilde çalışmaya başladı” diye konuştu.
‘TOPRAĞIMIZ HAYATTIR’
Tel örgülerin kaldırılmasının ardından Fırat Mahallesinde kalan evlerinin yıkım tehlikesinden kurtulmadığını hala resmi bir izin çıkmadığını sözlerine ekleyen Kara, şöyle devam etti: “Aylarca evimizden uzakta kaldık, şimdi de evimizin içinde oturmamıza izin vermiyorlar. Zaten bizi göçertmek için bu kenti yıktılar ama bizim toprağımız bizim için hayattır.”
Mahallelerindeki yaşamın yasaklardan önce çok güzel olduğunu dile getiren Kara, yıkımla birlikte yaşamlarının da yıkıldığını söyledi.
‘SELAMET YEŞİLMEN KOMŞUMUZDU’
Evinin çevresindeki tüm yapıların yıkılmış olduğunu anlatan Kara, “Kayınpederim ve kayınımın evleri de yanımızdaydı onları da yıktılar. Selamet Yeşilmen’in (kapısında zırhlı araçla taranarak öldürüldü) evi de yanımızdaydı. Ona zırhlı araçtan ateş açıldığında ilk biz müdahale etmiştik. Önce öldürdüler sonra da evini yıktılar. Ailesi de buradan taşındı” diyerek acının dayanılmazlığını hatırlattı.
‘KİRADA OTURMAK İSTEMİYORUZ BIRAKSINLAR KAPISIZ EVİME GİDEYİM’
Dayanışma ile evlerini yeniden inşa edebileceklerini ifade eden Kara, şunları söyledi: “Evimizin tek bir eşyası kalmamıştı. Zaten elektronik olan eşyaların hepsi çalınmıştı, geriye kalanlar parçalanmış haldeydi. Tüm isteğimiz evimize geçmemize izin vermeleri. Biz artık kirada, başkalarının kapısında yaşamak istemiyoruz. Şimdi burada elektrik su da bağlanmadı ama izin verilirse biz gelip kendi evimize yerleşiriz. Kapılarının yerini battaniye ile kapatır otururuz.”