AKP iktidarı yıllarca seyirci kaldığı sokak hayvanlarının canına kast ediyor.
Tartışma, Erdoğan’ın eski metin yazarı Aydın Ünal’ın ‘başıboş köpek sorunu’nu yazmasıyla başladı.
Beklenen etkiyi yapan Ünal’ın yazısında sokak hayvanlarının itlaf edilmesi öneriliyordu.
Aydın Ünal ‘terör’ başlıklı ikinci yazısında yasal düzenleme müjdesi verdi!
Bilmezden gelen Aydın, ”Meğer örgütlü, takıntılı, çirkef, bir kısmı hasta, bir kısmı da mama üreticilerinin piyonu küçük bir azınlık toplumun tamamı üzerinde baskı kurmuş; köpek terörü karşısında toplum, baraj kapakları açılmış gibi tepkisini yağdırmaya başladı. İktidar da bu tepkiye daha fazla sessiz kalmayarak sorunu kökten çözmeye yönelik bir teklifi TBMM’ye taşıma kararı aldı.” diye yazdı.
”Köpek meselesi sınava dönüştü”
”Aydın Ünal, bugün tarihli (31 Mayıs) son yazısına üstteki başlığı attı. Erdoğan’ın Meclis’teki son grup konuşmasında vekil sıralarından yükselen ‘alkışların tonu’ndan anlam çıkaran Ünal, sokak hayvanlarıyla ilgili yasal düzenlemeyi AKP için ‘beka sorunu’ saydı: ”Yasanın reddedilmesinin, siyasi olarak, köpek meselesini de aşan bir boyutu olacağını da görmek gerekir.”
Aydın Ünal’ın yazısından aktarıyoruz;
AK Parti’nin 23 yıllık tarihinde en önemli olaylardan biri 1 Mart 2003 tarihindeki Tezkere oylamasıydı. Irak’ı işgale hazırlanan ABD, ordularını Türkiye üzerinden geçirmek istiyordu; bu izni verecek olan TBMM idi. Daha 5 aydır iktidarda olan AK Parti’nin çok sayıda milletvekili oylamaya katılmadı ya da katılarak ret oyu verdi. Sonuç şaşırtıcıydı. Hükümet tezkerenin geçmesini istiyordu ama milletvekilleri Hükümet’le aynı düşünmüyordu.
1 Mart Tezkere oylaması AK Parti tarihine bir “çatlak” olarak geçmedi. Tam tersine AK Parti’yi daha da büyüttü. AK Parti’nin milletvekillerinin gerektiğinde yanlışa yanlış dediği, bunun da özeleştiri anlamında, iç muhalefet anlamında ya da gerektiğinde vicdanın devreye girmesi anlamında AK Parti için olumlu olduğu kanaati oluştu. Nitekim sonraki yıllar da bunu teyit etti.
Şimdi, tersinden ama benzeri bir sürece giriyor AK Parti. Başıboş sokak köpekleri meselesi zaten büyük bir meseleydi ama siyaseten de büyüyerek AK Parti için bir sınava dönüştü.
Önceki gün partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan konuya ilk kez değindi. “Öldürme”, “itlaf”, “uyutma” kelimelerini hiç kullanmadı, “sahiplendirme” üzerinde durdu. “Biz istiyoruz ki, barınaklara alınan tüm hayvanlar sahiplenilsin. Eğer bunu başarabilirsek, bir sonraki adıma da ihtiyaç kalmayacağını düşünüyoruz” diyerek, sahiplendirmenin olmaması durumunda uyutmanın yapılacağını sadece ima etti.
Gerek grup salonundaki alkışın tonundan, gerekse söylentilerden anladığımız, bir miktar milletvekili başıboş sokak köpekleriyle ilgili teklife kabul oyu vermeyebilir. Kuşkusuz hür iradeye sahipler; hiçbir baskı altında kalmadan oylarını kullanacaklar. Ancak yasanın reddedilmesinin, siyasi olarak, köpek meselesini de aşan bir boyutu olacağını da görmek gerekir.
Zira köpek meselesi, her ne kadar bazıları reddetse de, sınıfsal bir meseleye çoktan dönüştü. Toplumun ezici çoğunluğunun “her ne şekilde olursa olsun çözüm” istediği net olarak görülüyor. Bu ezici çoğunluğun ortak bir siyasi görüşü yok ama genel olarak aynı toplumsal tabakada bulunuyorlar. Köpeklerin uyutulmasına karşı çıkanlar ise genellikle varlıklı, güvenlikli alanlarda yaşayan, sorunla yüz yüze gelmeyen, örneğin çocuklarını site içinde servise bindirip site içinde indiren, modern, Batılı, seküler özellikler gösterenlerden oluşuyor.
Yani TBMM Genel Kurulu’nda artık sadece köpek sorununa ilişkin bir teklif oylanmayacak; sessiz çoğunluğun talebi ile örgütlü ve sesi çok çıkan azınlığın talepleri arasında bir tercih yapılacak.
AK Parti, sessiz çoğunluğun sesi olarak siyaset sahnesine girdi, 1 Mart Tezkeresi’nde gösterdiği ilkeli ve cesur duruştan bu yana da istikrarlı olarak sessiz çoğunluğun gür sesi oldu.
Şimdi AK Parti’nin bu en güçlü vasfı, köpek meselesiyle sınanacak gibi görünüyor. Eğer bir yol kazası olursa, AK Parti’nin siyaseti de tartışma konusu olacak. Açıkçası AK Parti’nin, böyle bir yol kazasının altından kalkması da çok zor olacak. 1 Mart partide bütünleşmeyi sağlamıştı, köpek meselesi üzerinden bir ayrışma ise kırılma anlamı taşıyacak.
AK Parti’ye ilişkin zihinlerimizde böyle bir şüphenin oluşmuş olması bile tek başına dikkat çekici, tedirgin edici. Umarız şüphelerimiz ve kaygılarımız yersiz çıkar.”