İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinin Yüksek Seçim Kurulu tarafından iptal edilmesi Arap dünyası tarafından yakından takip ediliyor.
Ortaya çıkan manzarayı değerlendiren Arap medyası, Erdoğan’ın seçimi iptal ederek yaşadığı ekonomik ve siyasi çöküşü gölgelemek için ”Donkişot” tarzı bir mücadeleye giriştiğini öne sürüyor.
Londra merkezli Şark-ul Avsat gazetesinin Mısırlı Türkiye uzmanlarından Hasan Ebu Talib dünkü yazısında, Erdoğan’ın muhtemel bir halk ayaklanmasının zeminin hazırladığını ima ediyor.
”Erdoğan ve Türk baharı endişesi” başlıklı yazısında Ebu Talib şu ifadeleri kullanıyor:
“Bahar olarak tanımlanan halk hareketlerinin temelinde iki sebep bulunur. Birincisi ekonomik sıkıntılar ve beraberinde gelen yoksulluk, ikincisi ise siyasal baskı ve zulümlerle sivil toplumun baskı altına alınmasıdır. Bu ikisi bir araya geldiğinde de toplumsal hareketler başgösterir. Bu durum dış faktörler tarafından kullanılabilir. Bunun önüne geçmenin çaresi ise politik esnekliktir.”
Erdoğan’ın bölgedeki ülkeler ve ABD ile sürtüşme içine girdiğini, bunun da ekonomi üzerine çok derin etkileri olduğuna vurgu yapan Ebu Talib, ‘Erdoğan ülkesindeki siyasi ve ekonomik krizi görmüyor, tam tersine ülkesine ve kendisine karşı dışarıdan komplolar olduğunu öne sürüyor. Halbuki kendisi Suriye, Irak ve Libya başta olmak üzere bazı ülkelerde komplolar peşinde koşarak bu ülkelerde baharın kışa dönüşmesine sebep olanların başında’ diyor.
Aynı gazetenin diğer bir yazarı, Emil Emin ise, ‘Donkişotvari savaşlar Türkiye’ye fayda sağlamayacak’ başlıklı yazısında özellikle Türkiye’nin Kıbrıs kara sularında gerçekleştirdiği sondaj çalışmaları ve ABD ile giriştiği S-400 mücadelesine vurgu yapıyor.
Bu mücadeleyi ”siyasi Donkişotluk” olarak değerlendiren Emin, Erdoğan’ın yeni Osmanlıcılık kibrine sahip olduğunu belirterek, ünlü Fransız Kralı 14. Lui’nin, “Devlet benim, ben devletim” sözünü hatırlatıyor.
Son günlerde Türkiye’de de Arap Baharı benzeri olayların başlayacağı yönündeki endişelerle ilgili Erdoğan’ın, “Türkiye yutulmayacak kadar büyük” şeklinde sözler sarf ettiğini hatırlatan yazar, ”Erdoğan gün geçtikçe ekonomik ve siyasi çöküşün daha çok acısını çekiyor. İstanbul’da yaşadığı hezimeti kabul edemedi ve sıcak bir yaz gecesi ülkeye yeni bir kabus senaryosu hazırladı” diyor.
Erdoğan’ın Türkiye’nin Ortadoğu’da yüzyılın fitne ateşinin yeniden yakılmasına karşı çıkacağını ve bunun uygulanmasına izin vermeyeceği sözlerini sarf ettiğini aktaran yazar, tam tersine Erdoğan’ın Türkiye’yi radikal terör örgütlerinin üssü haline getirerek bu ateşi yaktığını öne sürüyor.
Yazar yazısını, ”Donkişotvari çatışmaların Erdoğan’a faydası olmayacak” sözleriyle bitiriyor.
Seçim iptalini daha çok Batılı haber ajansları ve medyasının haber ve yorumlarıyla veren Mısır medyası ise ağırlıklı olarak Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında doğalgaz arama faaliyetlerine başlamasını işliyor.
Mısır’ın hükümete yakın en güçlü gazetelerinden El Ahram’ın yazarı Mesut el Hannawy, ‘Erdoğan’ın macerası ve Mısır’ın uyarısı’ başlıklı yazısında, “Türk idareciler nefret ve kıskançlık dolu. Bu şekilde kendi halkları ve belki de tüm bölge için sonu hesaplanmayan adımlar atıyorlar” ifadelerini kullanıyor.
Kıbrıs açıklarında yapılacak doğalgaz aramalarının Mısır’ın yanı sıra ABD ve Avrupa Birliği’nin de sert tepkisini çektiğini belirten Hannawy, “Türkiye, attığı bu adımla uluslararası kamuoyunun nabzını mı test ediyor? Sanırım Erdoğan sağduyunun sesini dinlemiyor. İnatçılık yapıyor, aptal bir politika izliyor” diyor.
Erdoğan’ın iç politikadaki gelişmeleri gölgelemek için yeni maceralar peşinde koştuğunu da öne süren yazar, ‘işin sonunda kibirli Sultan’ın kaybedeceğini’ ileri sürüyor.
Mısır’ın önde gelen online gazetelerinden Youm7’da bir yazı kaleme alan Ekrem el Kassas ise Türkiye ve İran ilişkilerini ele aldığı ‘İran ve Türkiye: Suriye’de düşman, Libya’da dost’ başlıklı yazısında iki ülkenin dostluk ve düşmanlığı birlikte nasıl yürüttüklerini analiz ediyor.
El Kassas, “Politika her zaman kalpsizdi. Aşk ya da nefret ilişkisi yok. Bunu İran-Türkiye ilişkilerinde görüyoruz. Türkiye Katar ile birlikte El Kaide’yi desteklerken, İran ise Hizbullah ile Esed rejiminin yanında durdu. Suriye’de birbirine düşman olan bu iki ülke ticari, ekonomik ve askeri alanda yakın ilişkiler kurdular. Bu yakın ilişkilere son dönemde Libya’yı da eklediler” görüşünü savunuyor.
Kuveyt’in önde gelen online gazetelerinden El Rai Medya’daki bir haberde ise ABD ile Türkiye arasında devam eden gerilimin, Kuveytlilerin Türkiye’ye para transferini vurduğu belirtiliyor.
Rıza el Sinarı tarafından kaleme alınan ve ‘Trump’ın Erdoğan’a olan öfkesi, Kuveytlilerin Türkiye’ye yaptıkları transferleri engelliyor’ başlıklı yazıda, son günlerde ABD’nin Türkiye’ye uygulamaya başladığı ek yaptırımlardan dolayı Kuveyt’ten Türkiye’ye yapılan transferleri iki kat yavaşlattığı belirtiliyor.
Yazıda bu yaptırımlardan dolayı Kuveytlilerin büyük zararlar ettiği ifade ediliyor.