Erdoğan, Ankara’nın Suriye’deki en önemli çalışma ortağı Rusya’nın yapılacağını açıkladığı İdlib operasyonuyla ilgili “Füze yağarsa katliam olur” uyarısında bulunurken, ABD’nin de Menbiç’te yapılan anlaşmayı savsaklamasından yakındı.
– (Suriye ordusunun Rusya desteğinde cihatçı örgütlerin elindeki son vilayet olan İdlib’e yönelik hazırlandığı operasyon) “Bizim için şu an İdlib’deki durum önem arz ediyor. Çünkü İdlib’de şu anda çok acımasız bir süreç işletiliyor. Orada 3.5 milyon insan var. Allah korusun, bir felaket yaşanırsa, bu insanların birinci derecede kaçabileceği yer yine Türkiye. Bizim belli şeyler çözüldü, artık Türkiye’den geri dönüşler başladı havasında olduğumuz bir dönemde şimdi bu tür bir risk gündemde. Şu anda bizim Rusya ile olan işbirliğimiz çok önemli. ABD Rusya’ya, Rusya ABD’ye topu atıyor. Ama Allah göstermesin, buralara füzeler yağdırılacak olursa çok ciddi bir katliam yaşanır. Öyle bir durumda oradan kaçanlar nereye gelecek? Büyük oranda yine bize gelecek. Bu yeni bir sıkıntı meydana getirebilir. Görüşmelerden çıkacak isabetli bir kararla bu süreci aşarız. 7 Eylül’de Tahran zirvesi var. Bu zirvede bu işi çok daha olumlu bir noktaya taşıyacağız. Bu Astana’nın devamıdır. Cenevre ile karşı karşıya gelme gibi bir durum değildir. İnşallah Tahran Zirvesi’ni olumlu neticelendirmek suretiyle rejimin oralardaki aşırılıklarını önlemeyi başarırız. Zirveyi çok önemsiyoruz.”
‘Münbiç savsaklanıyor’
– (Suriye’nin Menbiç kentinden YPG’nin çıkarılmasına ilişkin ABD ile yürütülen süreç) “Münbiç’te, başta Dışişleri Bakanımızın Pompeo ile yaptığı görüşmedeki noktada olmadığımızı söyleyebilirim. Olay savsaklanıyor. Bu gerçeği görmemiz lazım. İdeal bir noktada değiliz. Görüşmeler yapıldığında varılan mutabakat, şu anda aynı istikamette maalesef yürümüyor. Önümüzdeki süreçte Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar’ın muhatapları ile yapacakları görüşmelerde, temenni ederim ki yeni bir süreç başlar, yeni bir heyecan ortaya çıkar. Gerek Münbiç gerek Tel Rıfat, buralarda arzu edilen adımlar atılır inşallah.”
– (Ankara ile AB arasında askıdaki üyelik müzakerelerinin tekrar canlandırılması): “AB, Türkiye olarak bugüne kadar attığımız olumlu adımlara maalesef aynı şekilde karşılık veremedi. Hâlâ da aynı karşılığı bulamıyoruz. Birçok karar hep ertelendi. Serbest dolaşım konusundan mülteciler konusunda vaat edilen yardımlara kadar… Yardımlar konusunda kısmen ödemeler yapıldı, kısmen maalesef yapılmadı, bunları bir an önce aşalım istiyoruz. Aşalım ki AB ile biz de önümüzü görelim, nereye gideceğiz, bir şeyler olacak mı? Bunu görmemiz lazım.”
Jeffrey’in atanması memnun etmiş
– (Eski Ankara büyükelçisi James Jeffrey’nin ABD’nin Suriye özel temsilcisi olarak atanması sonrası Ankara’ya yaptığı ziyaret) “Sayın Jeffrey’nin bölgeye atanmasını isabetli bir karar olarak görüyorum. Burada gerek Savunma Bakanımızla gerek Dışişleri Bakanımızla gerek istihbaratla görüşmeleri olacaktır. Bizim kendisiyle dostluğumuz büyükelçilik dönemine dayanıyor. Bana göre bundan önceki kişiyle mukayese edilmeyecek derecede isabetli isimdir. Bundan önceki isim oradan alınmış değil, o da halen bölgede malum, belli yerlerde belli görevleri var. Temenni ederim bu yeni süreç hayırlı olur. Bazı adımların seri olarak atılmasına da vesile olur.”
ABD’ye: Hukuk dışı talep yerine getirilemez
– (ABD’nin İzmir’de tutuklu pastör Andrew Craig Brunson’ın serbest bırakılmaması nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulaması) “İzmir’deki hadisede hukuki süreç devam ediyor. Bizim hukuk dışı bir talebi yerine getirmemiz mümkün değil. Türkiye bir hukuk devletidir. Kusura bakmasınlar, hukuk dışı bir şey talep edilemez. Kaldı ki ABD’de yapılanlar da ortada. Örneğin Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın durumu. ABD’ye altı kez girdi çıktı, yedincisinde çıkarken tutukladılar. Hakeza, bizim finans sektöründe önemli bir devlet bankamız olarak niteleyebileceğimiz Halk Bankası’na yönelik tehditler. Bu bankamızın ABD’de şubesi bile yok. Halk Bankası’nın suçu ne, Genel Müdür Yardımcısı’nın suçu ne? Müdellel (kanıtlı) bir şey yok ortada. İzmir’deki hukuki süreci adeta yok saymaları, ‘Bize göndereceksiniz, vereceksiniz’ tarzında bir yaklaşım içinde olmaları hoş değil. Böyle tehditlerle bir yere varılamaz.”
– (New York’taki BM toplantısında ABD Başkanı Donald Trump’la görüşme ihtimali) “Bu konuda onlardan bir talep gelmedi. Benim bir talebim olmayacak.”