DW Türkçe’den Pelin Ünker’in haberinden aktarıyoruz;
Kurban Bayramı yaklaşırken Türkiye’de milyonlarca emekli ve asgari ücretli, artan geçim sıkıntısı içinde bayramı karşılıyor. En düşük emekli aylığı 14 bin 469 TL, net asgari ücret ise 22 bin 104 TL seviyesinde. Buna karşın bir kurbanlık koçun fiyatı 15 bin TL’ye ulaşmış durumda. Bu tablo, emeklilerin aylıklarının neredeyse tamamını harcasalar dahi kurbanlık alamayacaklarını gösteriyor.
Hükümet bu yıldan itibaren emeklilere 4 bin TL bayram ikramiyesi ödüyor. Ancak artan gıda, kira ve ulaşım giderleri karşısında bu tutar, yalnızca sınırlı bir katkı sağlayabiliyor. Asgari ücretliler ise herhangi bir bayram ikramiyesi desteğinden yararlanamıyor. Açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi veren bu kesimler için bayram hazırlıkları her geçen yıl daha da zorlaşıyor.
Temel ihtiyaçları karşılamaktan uzak
Türkiye’de enflasyon Mayıs itibariyle resmi olarak yüzde 35,41 seviyesinde. Gıda enflasyonu yüzde 32’yi geçerken kira artışlarını belirleyen 12 aylık ortalama enflasyon yüzde 45,80’i buluyor.
Asgari ücrete son zam ise Ocak ayında yapıldı. Ancak asgari ücret daha yılın başında açlık sınırının altında kaldı. TÜRK-İŞ’in Mayıs 2025 verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 25 bin 92 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 81 bin 734 TL’ye çıktı. Bu rakamlar hem asgari ücretlinin hem de yaklaşık 4 milyon emeklinin temel ihtiyaçları bile karşılamadığını ortaya koyuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılına ilişkin Hanehalkı Bütçe Araştırması da bu tabloyu doğrular nitelikte. Her iki kesimin de en düşük yüzde 20’lik gelir grubunda yer aldığı düşünüldüğünde TÜİK’in tüketim harcamaları verileri alım gücüne ilişkin tablonun ağırlığını ortaya koyuyor.
Türkiye genelinde hanehalkı harcamalarının en büyük kısmını konut ve kira giderlerine ayırıyor. Verilere göre toplam harcamalar içinde konut ve kira kaleminin payı yüzde 26’yı bulurken ulaşım harcamaları yüzde 21,6 ve gıda harcamaları yüzde 18,1 seviyesinde.
Ancak gelir grupları arasındaki fark dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumda.
En düşük gelir grubundaki haneler bütçelerinin yüzde 33,2’sini barınmaya, yüzde 30,4’ünü ise sadece gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına ayırıyor. Buna karşılık en yüksek gelir grubunda bu oranlar sırasıyla yüzde 22,1 ve yüzde 12,8. Diğer bir ifadeyle, düşük gelirli haneler gıdaya, barınmaya ve ulaşıma yüksek gelirli hanelerden çok daha büyük pay ayırmak zorunda kalıyor.
Kira ve faturalara kalan 7 bin 340 lira
DW Türkçe’nin hesaplamasına göre asgari ücretli, aylık kazancından gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına yaklaşık 6 bin 720 lira ayırabiliyor. En düşük emekli aylığı alan bir emekli için ise bu rakam aylık 4 bin 400 lira.
TÜİK verileri asgari ücretlinin, kentsel donatı hizmetlerinin az olduğu sağlıksız yapılarda yaşadığını da gösteriyor. Gayrimenkul değerleme platformu Endeksa’nın verilerine göre, Mayıs 2025 itibarıyla ortalama konut kira fiyatı Türkiye’de 22 bin 41, İstanbul’da 27 bin 766 lira. Buna rağmen konut ve kira harcamalarına asgari ücretli 7 bin 340, 4 bin 804 lira ayırabiliyor. Bu rakama konutun bakım ve onarımı için gereken malzemeler, su, elektrik, doğal gaz gibi faturalar da dahil.
Eğitim için aylık sadece 55 lira
TÜİK verilerine göre geçen yıl en düşük yüzde 20’lik gelir grubunun gelirinden sağlık harcamalarına ayırdığı pay yüzde 1,9’da kaldı. En düşük gelir grubu eğlence, spor ve kültüre gelirinden yüzde 1 (0,9) bile pay ayıramazken eğitime ayrılan pay yüzde 0,5 ile neredeyse sıfırlanmış durumda.
Buna göre dört kişilik ailesini geçindiren bir asgari ücretli, sağlık harcamalarına ayda 420 lira ayırabilirken kişi başına aylık sağlık harcaması 105 lirada kalıyor. Dört kişi bir ayda eğlence, spor ve kültüre 199 lira ayırabilirken çocuk başına eğitim için harcanabilen tutar aylık sadece 55 lira.
İki kesim arasında beş kat fark var
En düşük yüzde 20’lik gelir grubuyla en yüksek 20’lik gelir grubunun tüketim harcamaları arasında ise beş kat fark var.
Geçen yıl en yoksul yüzde 20, aylık ortalama 17 bin 317 lira harcama yapabilirken bu rakam en zengin yüzde 20’lik kesimde ortalama 87 bin 127 liraya çıktı.
TÜİK verilerinde ayrıca ortalama tüketim harcamasının emeklilik döneminde azaldığı görülüyor. Buna göre tüm gelir gruplarını kapsayan ortalama harcama, 35-39 yaş aralığında 51 bin 939 lira olurken bu rakam 40-64 yaş aralığında 49 bin 987 liraya, 65 yaş sonrasında ise 29 bin 985 liraya iniyor.
Alım gücünü artıran önlemler devrede değil
Söz konusu tabloya rağmen, düşük gelirli haneler için doğrudan alım gücünü artıracak bir önlem henüz alınmış değil. Emekli örgütleri, en düşük maaşların asgari ücret düzeyine çıkarılması çağrısını yinelemeye devam ediyor. Ancak hükümetin mevcut ekonomik planlamasında bu yönde bir düzenleme görünmüyor.
Yüksek enflasyonun alım gücü üzerindeki etkileri sürerken Temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılması yönündeki talepler artıyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 29 Mayıs’ta DİSK’i ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, “Asgari ücrete bir enflasyon ara zammı yapılması için büyük bir mücadele vermek zorundayız” dedi. Özel, bugün her 10 işçiden altısının asgari ücret ya da bu ücrete yakın maaşlarla çalıştığını vurgulayarak Haziran ayı boyunca iktidarı Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nu yeniden toplanmaya çağıracaklarını söyledi.
“Temmuz’da bir ara zam verilmemesi hükümetin siyasi intiharı olur” diyen Özel, mücadeleyi en sert şekilde sürdüreceklerini belirtti. Öte yandan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Mayıs ayında yaptığı açıklamada, asgari ücrete ilişkin ara zam tartışmaları için “çok erken” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Kurban Bayramı’nın “paylaşma” anlamı, birçok hane için bu yıl da sembolik düzeyde kalıyor. Gelirinin büyük bölümünü barınma ve temel gıda maddelerine ayırmak zorunda kalan yurttaşlar için bayram, artan eşitsizliğin daha da görünür hale geldiği bir döneme işaret ediyor.