El Nusra lideri, Yeni Akit’e verdiği röportajda böyle demişti: AKP hükümetine verdiği desteklerden dolayı çok teşekkür ederiz.
İŞTE O RÖPORTAJ…
Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiri Ebu Ömer, Batı ve ABD’ye ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kimseden medet ummadıklarını ifade eden Ebu Ömer, ne Batı, ne ABD, yalnızca Allah’tan yardım beklediklerini vurguladı.
Daha önce irtibat kurduğum Ebu Abdullah ile Hatay’ın Yayladağ ilçesinde buluştuk. Ebu Abdullah Türkmen asıllı ve Lazkiye’ye bağlı Türkmen köylerinde ailesi ile birlikte yaşıyor. Mücahidlerin sevkıyat işleri ve misafirlerini getirme işlerini yürütüyor. Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiri Ebu Ömer ile gerçekleştireceğim röportaj için beni bölgeye ulaştırıyor. Nusret Cephesi Lazkiye Komutanı Ebu Ömer ile buluştuğumuz binanın bodrum katında görüşüyoruz. Buyurun…
Röportaj: Ümit Erdoğan
Ü.E.: Kendinizi tanıtır mısınız? Ve ne zamandan beridir mücadele ediyorsunuz, sorumluluk bölgeniz neresidir?
E.Ö.: Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiriyim. Direnişin ilk günlerinden beri Esad’a karşı mücadele ediyoruz. Lazkiye’nin de içinde bulunduğu sahil bölgesi bizim sorumluluğumuzda.
Bölgenin yüzde kaçını kontrol ediyorsunuz ?
– Bizim için bölgelerin bir önemi yok. Suriye’nin birçok yerinde mücadele ediyoruz. Allah bize güç verdiği müddetçe yeni yerleri fethedeceğiz.
Esad’ın gitmesi tek başına yeterli mi? Esad gidince savaş biter mi?
– Biz sadece Esad ile savaşmıyoruz. Aynı zamanda Rusya, Çin, İran ve Hizbuşşeytan ile de savaşıyoruz. Esad’ın gitmesi yetmez. Onunla birlikte rejim de yıkılacak inşaallah.
Alevi ve Nusayriler neden Esad’a destek veriyorlar?
– Esad onları yalanları ile kandırıyor. Sürekli savaşın kendi lehine ilerlediği yalanını anlatıyor. Halbuki cephede durum böyle değil. Esad her geçen gün kan kaybediyor. İslâmî direniş her geçen gün Suriye’de kat kat artıyor. Zafer elde edene kadar da devam edecek.
Şu anki durum ile ilgili bize bilgi verebilir misiniz?
– Nusret Allah’tandır. Biz de o nusreti hak etmek için çaba gösteriyoruz. Allah’tan dileğimiz bize o nusreti vermesidir. Sabırla ve ümitle o günü yılmadan bekliyoruz.
Yeni askerlere ihtiyaç oluyor mu ?
– Yeterli askerimiz var. Allah’a bunun için binlerce kez şükürler olsun. Ama biz cihad kapısını kapatamayız. Sürekli bu konuda gelenler ve gelmek isteyenler oluyor. Biz bunlara engel olamayız.
Silahlı mücadele dışında davet-tebliğ çalışmaları yapıyor musunuz?
– Tabiî ki davet çalışmaları yapıyoruz. Bu her zaman gerekli olan bir görevdir. Cihad sadece kıt’al demek değildir. Her alanda cihad ediyoruz. Silahlı mücadele ile birlikte davet ve tebliğ çalışmalarımız da sürüyor.
Okul, hastane, temizlik gibi kamu hizmetlerini nasıl yürütüyorsunuz?
– Şiddetli bombardıman sürekli devam ettiği için okullarımızı açamıyoruz. Hastaneler ise sürekli Esad uçakları tarafından bombalanıyor. Acil müdahaleler için doktorlarımız hizmet veriyor. Temizlik ve diğer hizmetler için ise oluşturduğumuz ekipler var.
Hırsızlık, gasp gibi adli olayları kim, nasıl çözüyor?
– Şer’i kanunlarla hüküm veren mahkemelerimiz var. Bu kurulan mahkemelerde suçlular kadı karşısına çıkarılıp gerekli cezalar veriliyor. İslâmî kanunların geçerli olduğu bölgelerde bu tarz olaylar ciddi derecede azalmış durumda.
ABD ve diğer batılı ülkelerin müdahalesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
– ABD’nin Suriye’de Esad’a müdahale edeceğini pek düşünmüyoruz. Aslında ABD’nin Suriye’ye müdahil olmasını da istemiyoruz. ABD Başkanı yaptığı açıklamalarda Esad ile birlikte radikal İslâmî grupları vuracağını söylüyor. Aslında bu radikal gruplardan kastı başta biz olmak üzere diğer İslâmî gruplardır. Eğer ABD Suriye’ye müdahale ederse, bunun asıl sorumlusu Esad’dır. ABD ve Batı aslında başından beri sessiz kalarak Esad’ın yanında durmaktadır. Bizim ABD dahil hiçbir kimseden beklentimiz yok. Biz yardımı sadece Allah’tan bekliyoruz.
İran, Rusya, Çin ve Hizbullah’ın Esad’e verdiği destek hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Küfür tek millettir. Bu ülkeler başta olmak üzere Hizbuşşeytan yapılan bütün katliamlara ortaktır. Allah’ın izni ile hepsi bunun hesabını verecektir.
Diğer gruplar ile birlikte ortak operasyon yapıyor musunuz?
– Tabiî ki yapıyoruz. Hedefimiz bir yere kadar diğer gruplarla aynıdır. Hiçbir grup ile problemimiz yok. Şu an için düşmanımız tek olduğu için ortak hareket ediyoruz.
Mücahidlerin moral ve motivasyonu ne durumda?
– Allah onlara iki şeyi nasip etmiştir. Nusret ya da şehadet. Elhamdülillah moralleri yerinde. Herhangi bir korku ve ümitsizlikleri yok.
Grubunuzda yabancı direnişçiler var mı?
– Evet var. Fakat sayıları çok fazla değil.Tunus, Arap yarımadası, Kafkas, Mağrib ve Tacikistan’dan az sayıda direnişçi grubumuzda Esad’a karşı bizimle beraber Allah için mücadele ediyorlar.
Türkiye’nin yardımları hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Türkiye halkına ve hükümetine çok teşekkür ediyoruz. Zaten Türkiye birçok sorun ile uğraşırken bize de yardım etmek zorunda kaldı. Bu duruma rağmen bize en çok desteği Türkiye verdi. Silah yardımı yapmamış olsa bile insani olarak bizlere kapılarını ve evlerini açtılar. Bizi bu halde bırakmadıkları için onlara halkım adına çok teşekkür ediyorum. Savaş bittikten sonra da bunları unutmayacağız.
Son olarak Türkiyeli Müslümanlara bizim aracılığımız ile ne söylemek istersiniz?
– Biz Türkiye’deki Müslümanlardan dua ve yardım bekliyoruz. Bu zalimi def etmek için yardımlarını esirgemesinler. İran ve Hizbuşşeytan’a karşı kardeşlerinin yanında olmalarını istiyoruz. Mazlum Suriye halkı onların bu desteğini hiçbir zaman unutmayacaktır.
Bizleri misafir ettiğiniz ve vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
– Bizleri unutmadığınız için size ve Yeni Akit gazetesine teşekkür ediyoruz.
ESAD BİZE ÇOK ZULMETTİ
Ebu Ömer ile buluşma noktamıza gidene kadar yolda geçirdiğimiz sürede Ebu Abdullah ile biraz sohbet ediyoruz. Suriye’de çocukluğundan bugüne kadar yaşadıklarını dinliyorum… Neden Esad’e karşı mücadeleye başladınız diye sorduğumda derin bir nefes alarak konuşmaya başlıyor. Esad bize çok zulmetti. Hiçbir Sünni Suriye’de büyük bir hastanede doktorluk yapamaz. Doktor olsa da devlet hastanelerine ataması yapılmaz. Öğretmen olamamız engellenirdi. Asker veya polis de olamazdık. Rütbeli asker olanlar ya zengin bir aileye sahip olacak, ya da asker olsa bile emrine çok fazla asker verilmezdi. Elektrikler sürekli kesilirdi. Kesinlikle Esad, asker ya da polis hakkında konuşamazdık. Konuşan olursa götürülür ve bir daha haber alınamazdı. Sünni halk üzerinde sürekli bir baskı vardı. Alevi ve Nusayriler sayıca az olmasına rağmen, ülkenin bütün kaynakları onların emrine verilmişti.
(Yeni Akit)
El Nusra lideri, Yeni Akit’e verdiği röportajda böyle demişti: AKP hükümetine verdiği desteklerden dolayı çok teşekkür ederiz.
İŞTE O RÖPORTAJ…
Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiri Ebu Ömer, Batı ve ABD’ye ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kimseden medet ummadıklarını ifade eden Ebu Ömer, ne Batı, ne ABD, yalnızca Allah’tan yardım beklediklerini vurguladı.
Daha önce irtibat kurduğum Ebu Abdullah ile Hatay’ın Yayladağ ilçesinde buluştuk. Ebu Abdullah Türkmen asıllı ve Lazkiye’ye bağlı Türkmen köylerinde ailesi ile birlikte yaşıyor. Mücahidlerin sevkıyat işleri ve misafirlerini getirme işlerini yürütüyor. Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiri Ebu Ömer ile gerçekleştireceğim röportaj için beni bölgeye ulaştırıyor. Nusret Cephesi Lazkiye Komutanı Ebu Ömer ile buluştuğumuz binanın bodrum katında görüşüyoruz. Buyurun…
Röportaj: Ümit Erdoğan
Ü.E.: Kendinizi tanıtır mısınız? Ve ne zamandan beridir mücadele ediyorsunuz, sorumluluk bölgeniz neresidir?
E.Ö.: Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiriyim. Direnişin ilk günlerinden beri Esad’a karşı mücadele ediyoruz. Lazkiye’nin de içinde bulunduğu sahil bölgesi bizim sorumluluğumuzda.
Bölgenin yüzde kaçını kontrol ediyorsunuz ?
– Bizim için bölgelerin bir önemi yok. Suriye’nin birçok yerinde mücadele ediyoruz. Allah bize güç verdiği müddetçe yeni yerleri fethedeceğiz.
Esad’ın gitmesi tek başına yeterli mi? Esad gidince savaş biter mi?
– Biz sadece Esad ile savaşmıyoruz. Aynı zamanda Rusya, Çin, İran ve Hizbuşşeytan ile de savaşıyoruz. Esad’ın gitmesi yetmez. Onunla birlikte rejim de yıkılacak inşaallah.
Alevi ve Nusayriler neden Esad’a destek veriyorlar?
– Esad onları yalanları ile kandırıyor. Sürekli savaşın kendi lehine ilerlediği yalanını anlatıyor. Halbuki cephede durum böyle değil. Esad her geçen gün kan kaybediyor. İslâmî direniş her geçen gün Suriye’de kat kat artıyor. Zafer elde edene kadar da devam edecek.
Şu anki durum ile ilgili bize bilgi verebilir misiniz?
– Nusret Allah’tandır. Biz de o nusreti hak etmek için çaba gösteriyoruz. Allah’tan dileğimiz bize o nusreti vermesidir. Sabırla ve ümitle o günü yılmadan bekliyoruz.
Yeni askerlere ihtiyaç oluyor mu ?
– Yeterli askerimiz var. Allah’a bunun için binlerce kez şükürler olsun. Ama biz cihad kapısını kapatamayız. Sürekli bu konuda gelenler ve gelmek isteyenler oluyor. Biz bunlara engel olamayız.
Silahlı mücadele dışında davet-tebliğ çalışmaları yapıyor musunuz?
– Tabiî ki davet çalışmaları yapıyoruz. Bu her zaman gerekli olan bir görevdir. Cihad sadece kıt’al demek değildir. Her alanda cihad ediyoruz. Silahlı mücadele ile birlikte davet ve tebliğ çalışmalarımız da sürüyor.
Okul, hastane, temizlik gibi kamu hizmetlerini nasıl yürütüyorsunuz?
– Şiddetli bombardıman sürekli devam ettiği için okullarımızı açamıyoruz. Hastaneler ise sürekli Esad uçakları tarafından bombalanıyor. Acil müdahaleler için doktorlarımız hizmet veriyor. Temizlik ve diğer hizmetler için ise oluşturduğumuz ekipler var.
Hırsızlık, gasp gibi adli olayları kim, nasıl çözüyor?
– Şer’i kanunlarla hüküm veren mahkemelerimiz var. Bu kurulan mahkemelerde suçlular kadı karşısına çıkarılıp gerekli cezalar veriliyor. İslâmî kanunların geçerli olduğu bölgelerde bu tarz olaylar ciddi derecede azalmış durumda.
ABD ve diğer batılı ülkelerin müdahalesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
– ABD’nin Suriye’de Esad’a müdahale edeceğini pek düşünmüyoruz. Aslında ABD’nin Suriye’ye müdahil olmasını da istemiyoruz. ABD Başkanı yaptığı açıklamalarda Esad ile birlikte radikal İslâmî grupları vuracağını söylüyor. Aslında bu radikal gruplardan kastı başta biz olmak üzere diğer İslâmî gruplardır. Eğer ABD Suriye’ye müdahale ederse, bunun asıl sorumlusu Esad’dır. ABD ve Batı aslında başından beri sessiz kalarak Esad’ın yanında durmaktadır. Bizim ABD dahil hiçbir kimseden beklentimiz yok. Biz yardımı sadece Allah’tan bekliyoruz.
İran, Rusya, Çin ve Hizbullah’ın Esad’e verdiği destek hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Küfür tek millettir. Bu ülkeler başta olmak üzere Hizbuşşeytan yapılan bütün katliamlara ortaktır. Allah’ın izni ile hepsi bunun hesabını verecektir.
Diğer gruplar ile birlikte ortak operasyon yapıyor musunuz?
– Tabiî ki yapıyoruz. Hedefimiz bir yere kadar diğer gruplarla aynıdır. Hiçbir grup ile problemimiz yok. Şu an için düşmanımız tek olduğu için ortak hareket ediyoruz.
Mücahidlerin moral ve motivasyonu ne durumda?
– Allah onlara iki şeyi nasip etmiştir. Nusret ya da şehadet. Elhamdülillah moralleri yerinde. Herhangi bir korku ve ümitsizlikleri yok.
Grubunuzda yabancı direnişçiler var mı?
– Evet var. Fakat sayıları çok fazla değil.Tunus, Arap yarımadası, Kafkas, Mağrib ve Tacikistan’dan az sayıda direnişçi grubumuzda Esad’a karşı bizimle beraber Allah için mücadele ediyorlar.
Türkiye’nin yardımları hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Türkiye halkına ve hükümetine çok teşekkür ediyoruz. Zaten Türkiye birçok sorun ile uğraşırken bize de yardım etmek zorunda kaldı. Bu duruma rağmen bize en çok desteği Türkiye verdi. Silah yardımı yapmamış olsa bile insani olarak bizlere kapılarını ve evlerini açtılar. Bizi bu halde bırakmadıkları için onlara halkım adına çok teşekkür ediyorum. Savaş bittikten sonra da bunları unutmayacağız.
Son olarak Türkiyeli Müslümanlara bizim aracılığımız ile ne söylemek istersiniz?
– Biz Türkiye’deki Müslümanlardan dua ve yardım bekliyoruz. Bu zalimi def etmek için yardımlarını esirgemesinler. İran ve Hizbuşşeytan’a karşı kardeşlerinin yanında olmalarını istiyoruz. Mazlum Suriye halkı onların bu desteğini hiçbir zaman unutmayacaktır.
Bizleri misafir ettiğiniz ve vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
– Bizleri unutmadığınız için size ve Yeni Akit gazetesine teşekkür ediyoruz.
ESAD BİZE ÇOK ZULMETTİ
Ebu Ömer ile buluşma noktamıza gidene kadar yolda geçirdiğimiz sürede Ebu Abdullah ile biraz sohbet ediyoruz. Suriye’de çocukluğundan bugüne kadar yaşadıklarını dinliyorum… Neden Esad’e karşı mücadeleye başladınız diye sorduğumda derin bir nefes alarak konuşmaya başlıyor. Esad bize çok zulmetti. Hiçbir Sünni Suriye’de büyük bir hastanede doktorluk yapamaz. Doktor olsa da devlet hastanelerine ataması yapılmaz. Öğretmen olamamız engellenirdi. Asker veya polis de olamazdık. Rütbeli asker olanlar ya zengin bir aileye sahip olacak, ya da asker olsa bile emrine çok fazla asker verilmezdi. Elektrikler sürekli kesilirdi. Kesinlikle Esad, asker ya da polis hakkında konuşamazdık. Konuşan olursa götürülür ve bir daha haber alınamazdı. Sünni halk üzerinde sürekli bir baskı vardı. Alevi ve Nusayriler sayıca az olmasına rağmen, ülkenin bütün kaynakları onların emrine verilmişti.
(Yeni Akit)
El Nusra lideri, Yeni Akit’e verdiği röportajda böyle demişti: AKP hükümetine verdiği desteklerden dolayı çok teşekkür ederiz.
İŞTE O RÖPORTAJ…
Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiri Ebu Ömer, Batı ve ABD’ye ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kimseden medet ummadıklarını ifade eden Ebu Ömer, ne Batı, ne ABD, yalnızca Allah’tan yardım beklediklerini vurguladı.
Daha önce irtibat kurduğum Ebu Abdullah ile Hatay’ın Yayladağ ilçesinde buluştuk. Ebu Abdullah Türkmen asıllı ve Lazkiye’ye bağlı Türkmen köylerinde ailesi ile birlikte yaşıyor. Mücahidlerin sevkıyat işleri ve misafirlerini getirme işlerini yürütüyor. Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiri Ebu Ömer ile gerçekleştireceğim röportaj için beni bölgeye ulaştırıyor. Nusret Cephesi Lazkiye Komutanı Ebu Ömer ile buluştuğumuz binanın bodrum katında görüşüyoruz. Buyurun…
Röportaj: Ümit Erdoğan
Ü.E.: Kendinizi tanıtır mısınız? Ve ne zamandan beridir mücadele ediyorsunuz, sorumluluk bölgeniz neresidir?
E.Ö.: Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiriyim. Direnişin ilk günlerinden beri Esad’a karşı mücadele ediyoruz. Lazkiye’nin de içinde bulunduğu sahil bölgesi bizim sorumluluğumuzda.
Bölgenin yüzde kaçını kontrol ediyorsunuz ?
– Bizim için bölgelerin bir önemi yok. Suriye’nin birçok yerinde mücadele ediyoruz. Allah bize güç verdiği müddetçe yeni yerleri fethedeceğiz.
Esad’ın gitmesi tek başına yeterli mi? Esad gidince savaş biter mi?
– Biz sadece Esad ile savaşmıyoruz. Aynı zamanda Rusya, Çin, İran ve Hizbuşşeytan ile de savaşıyoruz. Esad’ın gitmesi yetmez. Onunla birlikte rejim de yıkılacak inşaallah.
Alevi ve Nusayriler neden Esad’a destek veriyorlar?
– Esad onları yalanları ile kandırıyor. Sürekli savaşın kendi lehine ilerlediği yalanını anlatıyor. Halbuki cephede durum böyle değil. Esad her geçen gün kan kaybediyor. İslâmî direniş her geçen gün Suriye’de kat kat artıyor. Zafer elde edene kadar da devam edecek.
Şu anki durum ile ilgili bize bilgi verebilir misiniz?
– Nusret Allah’tandır. Biz de o nusreti hak etmek için çaba gösteriyoruz. Allah’tan dileğimiz bize o nusreti vermesidir. Sabırla ve ümitle o günü yılmadan bekliyoruz.
Yeni askerlere ihtiyaç oluyor mu ?
– Yeterli askerimiz var. Allah’a bunun için binlerce kez şükürler olsun. Ama biz cihad kapısını kapatamayız. Sürekli bu konuda gelenler ve gelmek isteyenler oluyor. Biz bunlara engel olamayız.
Silahlı mücadele dışında davet-tebliğ çalışmaları yapıyor musunuz?
– Tabiî ki davet çalışmaları yapıyoruz. Bu her zaman gerekli olan bir görevdir. Cihad sadece kıt’al demek değildir. Her alanda cihad ediyoruz. Silahlı mücadele ile birlikte davet ve tebliğ çalışmalarımız da sürüyor.
Okul, hastane, temizlik gibi kamu hizmetlerini nasıl yürütüyorsunuz?
– Şiddetli bombardıman sürekli devam ettiği için okullarımızı açamıyoruz. Hastaneler ise sürekli Esad uçakları tarafından bombalanıyor. Acil müdahaleler için doktorlarımız hizmet veriyor. Temizlik ve diğer hizmetler için ise oluşturduğumuz ekipler var.
Hırsızlık, gasp gibi adli olayları kim, nasıl çözüyor?
– Şer’i kanunlarla hüküm veren mahkemelerimiz var. Bu kurulan mahkemelerde suçlular kadı karşısına çıkarılıp gerekli cezalar veriliyor. İslâmî kanunların geçerli olduğu bölgelerde bu tarz olaylar ciddi derecede azalmış durumda.
ABD ve diğer batılı ülkelerin müdahalesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
– ABD’nin Suriye’de Esad’a müdahale edeceğini pek düşünmüyoruz. Aslında ABD’nin Suriye’ye müdahil olmasını da istemiyoruz. ABD Başkanı yaptığı açıklamalarda Esad ile birlikte radikal İslâmî grupları vuracağını söylüyor. Aslında bu radikal gruplardan kastı başta biz olmak üzere diğer İslâmî gruplardır. Eğer ABD Suriye’ye müdahale ederse, bunun asıl sorumlusu Esad’dır. ABD ve Batı aslında başından beri sessiz kalarak Esad’ın yanında durmaktadır. Bizim ABD dahil hiçbir kimseden beklentimiz yok. Biz yardımı sadece Allah’tan bekliyoruz.
İran, Rusya, Çin ve Hizbullah’ın Esad’e verdiği destek hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Küfür tek millettir. Bu ülkeler başta olmak üzere Hizbuşşeytan yapılan bütün katliamlara ortaktır. Allah’ın izni ile hepsi bunun hesabını verecektir.
Diğer gruplar ile birlikte ortak operasyon yapıyor musunuz?
– Tabiî ki yapıyoruz. Hedefimiz bir yere kadar diğer gruplarla aynıdır. Hiçbir grup ile problemimiz yok. Şu an için düşmanımız tek olduğu için ortak hareket ediyoruz.
Mücahidlerin moral ve motivasyonu ne durumda?
– Allah onlara iki şeyi nasip etmiştir. Nusret ya da şehadet. Elhamdülillah moralleri yerinde. Herhangi bir korku ve ümitsizlikleri yok.
Grubunuzda yabancı direnişçiler var mı?
– Evet var. Fakat sayıları çok fazla değil.Tunus, Arap yarımadası, Kafkas, Mağrib ve Tacikistan’dan az sayıda direnişçi grubumuzda Esad’a karşı bizimle beraber Allah için mücadele ediyorlar.
Türkiye’nin yardımları hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Türkiye halkına ve hükümetine çok teşekkür ediyoruz. Zaten Türkiye birçok sorun ile uğraşırken bize de yardım etmek zorunda kaldı. Bu duruma rağmen bize en çok desteği Türkiye verdi. Silah yardımı yapmamış olsa bile insani olarak bizlere kapılarını ve evlerini açtılar. Bizi bu halde bırakmadıkları için onlara halkım adına çok teşekkür ediyorum. Savaş bittikten sonra da bunları unutmayacağız.
Son olarak Türkiyeli Müslümanlara bizim aracılığımız ile ne söylemek istersiniz?
– Biz Türkiye’deki Müslümanlardan dua ve yardım bekliyoruz. Bu zalimi def etmek için yardımlarını esirgemesinler. İran ve Hizbuşşeytan’a karşı kardeşlerinin yanında olmalarını istiyoruz. Mazlum Suriye halkı onların bu desteğini hiçbir zaman unutmayacaktır.
Bizleri misafir ettiğiniz ve vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
– Bizleri unutmadığınız için size ve Yeni Akit gazetesine teşekkür ediyoruz.
ESAD BİZE ÇOK ZULMETTİ
Ebu Ömer ile buluşma noktamıza gidene kadar yolda geçirdiğimiz sürede Ebu Abdullah ile biraz sohbet ediyoruz. Suriye’de çocukluğundan bugüne kadar yaşadıklarını dinliyorum… Neden Esad’e karşı mücadeleye başladınız diye sorduğumda derin bir nefes alarak konuşmaya başlıyor. Esad bize çok zulmetti. Hiçbir Sünni Suriye’de büyük bir hastanede doktorluk yapamaz. Doktor olsa da devlet hastanelerine ataması yapılmaz. Öğretmen olamamız engellenirdi. Asker veya polis de olamazdık. Rütbeli asker olanlar ya zengin bir aileye sahip olacak, ya da asker olsa bile emrine çok fazla asker verilmezdi. Elektrikler sürekli kesilirdi. Kesinlikle Esad, asker ya da polis hakkında konuşamazdık. Konuşan olursa götürülür ve bir daha haber alınamazdı. Sünni halk üzerinde sürekli bir baskı vardı. Alevi ve Nusayriler sayıca az olmasına rağmen, ülkenin bütün kaynakları onların emrine verilmişti.
(Yeni Akit)
El Nusra lideri, Yeni Akit’e verdiği röportajda böyle demişti: AKP hükümetine verdiği desteklerden dolayı çok teşekkür ederiz.
İŞTE O RÖPORTAJ…
Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiri Ebu Ömer, Batı ve ABD’ye ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kimseden medet ummadıklarını ifade eden Ebu Ömer, ne Batı, ne ABD, yalnızca Allah’tan yardım beklediklerini vurguladı.
Daha önce irtibat kurduğum Ebu Abdullah ile Hatay’ın Yayladağ ilçesinde buluştuk. Ebu Abdullah Türkmen asıllı ve Lazkiye’ye bağlı Türkmen köylerinde ailesi ile birlikte yaşıyor. Mücahidlerin sevkıyat işleri ve misafirlerini getirme işlerini yürütüyor. Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiri Ebu Ömer ile gerçekleştireceğim röportaj için beni bölgeye ulaştırıyor. Nusret Cephesi Lazkiye Komutanı Ebu Ömer ile buluştuğumuz binanın bodrum katında görüşüyoruz. Buyurun…
Röportaj: Ümit Erdoğan
Ü.E.: Kendinizi tanıtır mısınız? Ve ne zamandan beridir mücadele ediyorsunuz, sorumluluk bölgeniz neresidir?
E.Ö.: Nusret Cephesi Sahil Bölgesi Emiriyim. Direnişin ilk günlerinden beri Esad’a karşı mücadele ediyoruz. Lazkiye’nin de içinde bulunduğu sahil bölgesi bizim sorumluluğumuzda.
Bölgenin yüzde kaçını kontrol ediyorsunuz ?
– Bizim için bölgelerin bir önemi yok. Suriye’nin birçok yerinde mücadele ediyoruz. Allah bize güç verdiği müddetçe yeni yerleri fethedeceğiz.
Esad’ın gitmesi tek başına yeterli mi? Esad gidince savaş biter mi?
– Biz sadece Esad ile savaşmıyoruz. Aynı zamanda Rusya, Çin, İran ve Hizbuşşeytan ile de savaşıyoruz. Esad’ın gitmesi yetmez. Onunla birlikte rejim de yıkılacak inşaallah.
Alevi ve Nusayriler neden Esad’a destek veriyorlar?
– Esad onları yalanları ile kandırıyor. Sürekli savaşın kendi lehine ilerlediği yalanını anlatıyor. Halbuki cephede durum böyle değil. Esad her geçen gün kan kaybediyor. İslâmî direniş her geçen gün Suriye’de kat kat artıyor. Zafer elde edene kadar da devam edecek.
Şu anki durum ile ilgili bize bilgi verebilir misiniz?
– Nusret Allah’tandır. Biz de o nusreti hak etmek için çaba gösteriyoruz. Allah’tan dileğimiz bize o nusreti vermesidir. Sabırla ve ümitle o günü yılmadan bekliyoruz.
Yeni askerlere ihtiyaç oluyor mu ?
– Yeterli askerimiz var. Allah’a bunun için binlerce kez şükürler olsun. Ama biz cihad kapısını kapatamayız. Sürekli bu konuda gelenler ve gelmek isteyenler oluyor. Biz bunlara engel olamayız.
Silahlı mücadele dışında davet-tebliğ çalışmaları yapıyor musunuz?
– Tabiî ki davet çalışmaları yapıyoruz. Bu her zaman gerekli olan bir görevdir. Cihad sadece kıt’al demek değildir. Her alanda cihad ediyoruz. Silahlı mücadele ile birlikte davet ve tebliğ çalışmalarımız da sürüyor.
Okul, hastane, temizlik gibi kamu hizmetlerini nasıl yürütüyorsunuz?
– Şiddetli bombardıman sürekli devam ettiği için okullarımızı açamıyoruz. Hastaneler ise sürekli Esad uçakları tarafından bombalanıyor. Acil müdahaleler için doktorlarımız hizmet veriyor. Temizlik ve diğer hizmetler için ise oluşturduğumuz ekipler var.
Hırsızlık, gasp gibi adli olayları kim, nasıl çözüyor?
– Şer’i kanunlarla hüküm veren mahkemelerimiz var. Bu kurulan mahkemelerde suçlular kadı karşısına çıkarılıp gerekli cezalar veriliyor. İslâmî kanunların geçerli olduğu bölgelerde bu tarz olaylar ciddi derecede azalmış durumda.
ABD ve diğer batılı ülkelerin müdahalesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
– ABD’nin Suriye’de Esad’a müdahale edeceğini pek düşünmüyoruz. Aslında ABD’nin Suriye’ye müdahil olmasını da istemiyoruz. ABD Başkanı yaptığı açıklamalarda Esad ile birlikte radikal İslâmî grupları vuracağını söylüyor. Aslında bu radikal gruplardan kastı başta biz olmak üzere diğer İslâmî gruplardır. Eğer ABD Suriye’ye müdahale ederse, bunun asıl sorumlusu Esad’dır. ABD ve Batı aslında başından beri sessiz kalarak Esad’ın yanında durmaktadır. Bizim ABD dahil hiçbir kimseden beklentimiz yok. Biz yardımı sadece Allah’tan bekliyoruz.
İran, Rusya, Çin ve Hizbullah’ın Esad’e verdiği destek hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Küfür tek millettir. Bu ülkeler başta olmak üzere Hizbuşşeytan yapılan bütün katliamlara ortaktır. Allah’ın izni ile hepsi bunun hesabını verecektir.
Diğer gruplar ile birlikte ortak operasyon yapıyor musunuz?
– Tabiî ki yapıyoruz. Hedefimiz bir yere kadar diğer gruplarla aynıdır. Hiçbir grup ile problemimiz yok. Şu an için düşmanımız tek olduğu için ortak hareket ediyoruz.
Mücahidlerin moral ve motivasyonu ne durumda?
– Allah onlara iki şeyi nasip etmiştir. Nusret ya da şehadet. Elhamdülillah moralleri yerinde. Herhangi bir korku ve ümitsizlikleri yok.
Grubunuzda yabancı direnişçiler var mı?
– Evet var. Fakat sayıları çok fazla değil.Tunus, Arap yarımadası, Kafkas, Mağrib ve Tacikistan’dan az sayıda direnişçi grubumuzda Esad’a karşı bizimle beraber Allah için mücadele ediyorlar.
Türkiye’nin yardımları hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Türkiye halkına ve hükümetine çok teşekkür ediyoruz. Zaten Türkiye birçok sorun ile uğraşırken bize de yardım etmek zorunda kaldı. Bu duruma rağmen bize en çok desteği Türkiye verdi. Silah yardımı yapmamış olsa bile insani olarak bizlere kapılarını ve evlerini açtılar. Bizi bu halde bırakmadıkları için onlara halkım adına çok teşekkür ediyorum. Savaş bittikten sonra da bunları unutmayacağız.
Son olarak Türkiyeli Müslümanlara bizim aracılığımız ile ne söylemek istersiniz?
– Biz Türkiye’deki Müslümanlardan dua ve yardım bekliyoruz. Bu zalimi def etmek için yardımlarını esirgemesinler. İran ve Hizbuşşeytan’a karşı kardeşlerinin yanında olmalarını istiyoruz. Mazlum Suriye halkı onların bu desteğini hiçbir zaman unutmayacaktır.
Bizleri misafir ettiğiniz ve vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
– Bizleri unutmadığınız için size ve Yeni Akit gazetesine teşekkür ediyoruz.
ESAD BİZE ÇOK ZULMETTİ
Ebu Ömer ile buluşma noktamıza gidene kadar yolda geçirdiğimiz sürede Ebu Abdullah ile biraz sohbet ediyoruz. Suriye’de çocukluğundan bugüne kadar yaşadıklarını dinliyorum… Neden Esad’e karşı mücadeleye başladınız diye sorduğumda derin bir nefes alarak konuşmaya başlıyor. Esad bize çok zulmetti. Hiçbir Sünni Suriye’de büyük bir hastanede doktorluk yapamaz. Doktor olsa da devlet hastanelerine ataması yapılmaz. Öğretmen olamamız engellenirdi. Asker veya polis de olamazdık. Rütbeli asker olanlar ya zengin bir aileye sahip olacak, ya da asker olsa bile emrine çok fazla asker verilmezdi. Elektrikler sürekli kesilirdi. Kesinlikle Esad, asker ya da polis hakkında konuşamazdık. Konuşan olursa götürülür ve bir daha haber alınamazdı. Sünni halk üzerinde sürekli bir baskı vardı. Alevi ve Nusayriler sayıca az olmasına rağmen, ülkenin bütün kaynakları onların emrine verilmişti.
(Yeni Akit)