Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

”Eğitim için bizi birliğe çağıran komutan, sabah olunca gözaltına almaya geldi”

by aktifhabercom
July 16, 2025
”Eğitim için bizi birliğe çağıran komutan, sabah olunca gözaltına almaya geldi”
5.1k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

TR724’ten Sevinç Özarslan’ın haberinden aktarıyoruz;

“Hapisten çıkınca ilk yaptığım iş Abdülkadir’in mezarını ziyaret etmek oldu. 2017 yılının nisan mayıs aylarıydı. Abdülkadir’in yattığı yeri gördüğümde gerçekten çok etkilenmiştim. Cennetin dünyadaki izdüşümü gibiydi. Yemyeşil çimenliklerin ortasında, altında baraj, karşısında Alp dağları gibi dik dağlar, tepesi karlı, ilkbahar günü… Karşıda çok güzel bir köy manzarası var. Uzaktan minaresi belli olan bir cami, silüet halinde… Kabirde cennete açılan bir pencere olurmuş, ahiretteki yerini izlermişsin ya, aynen onun gibi, Abdülkadir o vaad edilen yerdeydi. Yemyeşil bir çayırlığın ortasında, ayaklarının ucunda masmavi bir göl, karşısında dağ manzarası, etrafında hem kırmızı hem sarı gelincik tarlaları, muazzam bir manzaraydı. Gerçekten bir cennet manzarasıydı. Yeşillik, mavilik, karlı dağlar, rengarenk çiçekler.. İçimden alın köy mezarlığınız sizin olsun dedim, burası cennetin bir fragmanıydı. Hayvan paramız kesilmesin diye almadıkları mezarlığa Allah layık görmemişti Abdülkadir’i. Çünkü Abdülkadir şehit gibi yaşıyordu. Beyefendilikte, insanlıkta sınır tanımayan muazzam bir insandı. Peygamber ahlakına sahipti. Hala rüyalarımıza giriyor. ‘Sen ölmedin mi’ dediğimizde, ne ölmesi ben buradayım, diyor.”

Bu cümleler 15 Temmuz gecesi şehit edilen kursiyer teğmen Abdülkadir Karadağ‘ın Kara Harp Okulu’ndan arkadaşı Muhammed Emin Gündoğdu’ya ait. Gündoğdu, o gece Abdülkadir’le en son konuşan isimlerden biri. Kendisi de 15 Temmuz sonrasında gözaltına alınıp tutuklandı. 8 ay hapis yattıktan sonra tahliye edildi. Gündoğdu, Abdülkadir Karadağ ile yaptıkları son konuşmayı şöyle aktarıyor:

Bu Haberlerdeİlginizi Çekebilir

İsrail Şam’a ikinci kez saldırdı: Suriye Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı bombaladı

İsrail Şam’a ikinci kez saldırdı: Suriye Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı bombaladı

July 16, 2025
5.1k
Gazze’de her gün 10 çocuk uzvunu kaybediyor

Gazze’de her gün 10 çocuk uzvunu kaybediyor

July 16, 2025
5k

“Beyler ben Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı korumaya gidiyorum”

“Akşam 19.30-20.00 gibi Jandarma Okullar Komutanlığı’nda tekrar toplandık. Komutanlar çok endişeliydi. ‘Arkadaşlar birliğimize saldırı istihbaratı var, terör saldırısı ihtimali var, birliğimizin emniyetini alacağız.’ dedi. Personelin bir kısmı var, bir kısmı yok. Bizi gruplara ayırdılar. Jandarma Genel Komutanlığı’nın Beytepe’deki binasında üç nizamiye girişi var. 40-50 kişiyi nizamiyeye gönderdiler. Kalanlara da yemekhaneye gidin bekleyin dediler. Ben, Numan ve Abdülkadir üçümüz konuşuyoruz. Komutanımız bize uzaktan el işareti yaptı. Abdülkadir gitti. Komutan ona bir şeyler söyledi. Abdülkadir geldi. ‘Beyler ben gidiyorum. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na saldırı olacakmış. Orayı korumaya bizden ekip gidiyormuş. Ben de onlarla gidiyorum’ dedi.

“Biz bunu duyunca sinirlendik, siz askersiniz de biz değil miyiz”

Abdülkadir’in ve bizdeki birliğin Beştepe’ye gitme nedeni birinci ağızdan söylüyorum: Cumhurbaşkanlığı makamını korumak. O anda seni sadece Recep Tayyip Erdoğan’ı değil, devletin namusunu korumaya gönderiyorlar. Abdülkadir’den biz bunu duyunca sinirlendik. ‘Nasıl ya siz gideceksiniz, biz burada ne yapacağız, siz askersizin de biz değil miyiz’ diye hayıflandık. Cumhurbaşkanlığı makamını korumaya bu insanlar layık, biz değil miyiz psikolojisi var. 40 kişi gidiyor. Şimdi bu adamların başına bir şey gelse biz burada ne yapacağız. O gece içimizde yıllardır biriktirdiğimiz kahramanlık duyguları ortaya çıktı. Biz de gitmek istedik.”

Saray’ı korumaya götürülen 40 askerden 3’ü şehit oldu

Muhammed Emin Gündoğdu iyi ki de gitmemiş. O da götürülse belki bugün aramızda olmayacaktı. 15 Temmuz gecesi birçok askeri öğrenci ve kursiyer teğmen bulundukları birliklerden çıkarılıp özellikle İstanbul ve Ankara’da Boğaziçi Köprüsü, Genelkurmay Başkanlığı, Akıncılar Üssü, Cumhurbaşkanlığı Sarayı gibi kritik yerlere götürüldü.

Jandarma Genel Komutanlığı’nın Beştepe’deki ana binasına götürülen, aralarında kursiyer teğmen Abdülkadir Karadağ’ın da olduğu 40 kişiden 3’ü şehit oldu. Astsubaylıktan subaylığa geçen Ramazan Erdoğan ve Abdülkadir Karadağ o gece vefat etti. Sözleşmeli teğmenlerden Zafer Karslı, keskin nişancıların hedefi oldu, yediği kurşundan dolayı yatalak kaldı. Birçok ameliyat geçirdikten sonra 30 küsur kiloya kadar düştü ve 2,5 yıl önce hayatını kaybetti.

O gece jandarma okullar komutanlığında ne oldu, nasıl bir psikoloji vardı?

Gündoğdu, o gece Jandarma Genel Komutanlığı’nda neler yaşandığını, tanıklıklarını TR724’e anlattı. Gündoğdu’nun söyledikleri çok önemli. Çünkü genç teğmenler olarak nasıl bir psikolojide olduklarını ve gözlemlerini çok iyi aktarıyor:

“Abdülkadir’in ölümü kabuk bağlamamış, ilk günkü gibi taze bir yara bizim için. Kara Harp Okulu’nda üç yıl boyunca aynı sınıftaydık, karşılıklı odalarda uyuduk. Okuldan sonraki kursiyerlik eğitiminde sıra arkadaşıydık. Abdülkadir’in vurulduğu yer Beştepe Jandarma Komutanlığı’nın binasının bahçesi. Ben buna en yakın şahit olanlardan biriyim.

Biz jandarmalar, harp okulunu bitirdikten sonra 2 yıla yakın bir eğitim alıyoruz. Bir sene jandarma eğitimi, 3 ay piyade eğitimi, kalan sürede de komando eğitimi. Beytepe’de bulununan Jandarma Okullar Komutanlığı diye adlandırılan birlikteydik. Burası bizim, yattığımız, kalktığımız, odamızın olduğu bir okuldu. Şu anda bu okul Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi olarak kullanılıyor. Süreçten sonra jandarma İçişleri Bakanlığı’na bağlandı. Artık jandarmalar harp okulundan değil, bu güvenlik akademisinden çıkıyor, subayları dahil.

Kızılay’a 10 dakikada ulaşabilecek çok büyük bir birlik burası. Helikopter pistinden tutun da hastanesine kadar her türlü ihtiyacı karşılayabilecek kadar sağlam bir birlik. Ve içerisi kınından çıkmış kılıç gibi, dokunanın elini keseceği kadar atik, yeni yetme teğmenlerle, subaylarla, astsubaylarla dolu. Çünkü orada herkes yeni mezun ya da yeni mezun olmak üzere. Yani ‘gerçek bir darbe girişiminde’ aktif olarak kullanmak isteyeceğiniz bir birlik. Kritik bir yer. Anayasa Mahkemesi’nin dibinde. Hem çok fazla gücü var hem de kendi içinde bir dünya. Biz haftada 5 gün orada eğitim görüyoruz. Akşamları evimize gidiyoruz. Ev tutmayanlar oradaki odalarda kalıyor. Otel odası gibi odalar vardı.

“Okul komutanı birkaç teğmende disiplinsizlik görmüş, gece eğitimine çağırdı”

15 Temmuz günü öğlen vakti bize dediler ki, akşam gece eğitimi olacak. WP grubuna mesaj geldi. Okul komutanı birkaç teğmenin disiplinsizliğini görmüş, kızmış, o yüzden gece eğitimi kararı almışlar. Gece eğitimi zaten olur. Mermi almayız. Sadece silahlarımızı alır eğitime katılırız. Birkaç haftada bir olur. Anormal olan, bu sefer biraz daha geç haber verdiler ama askeri kültür içerisinde Allah bir, Peygamber iki, komutan üç, o dedi mi olur yani… 

O hafta sonu (15-17 Temmuz 2016) evlenecek olanlar var, hafta sonunu ailesiyle geçirmek için plan yapanlar var. Ben cuma günü mesaiye valizle geldim. Akşam Konya’ya memleketime, ailemin yanına gidecektim. Ama gece eğitimi var dediler, bitti. Bizim planlar iptal oldu. 

“Eğitim için bizi birliğe çağıran komutan, sabah olunca gözaltına almaya geldi”

Akşam 17.00’de oldu. Komutanlar acayip hassas. Sayımızı alıyorlar. Eksik var mı diye soruyorlar. Bölüğümüzün en yetkili komutanı Muhlis Koçak, bize açık açık dedi ki ‘Bu eğitime katılmamayı aklınızdan dahi geçirmeyin. Bu eğitimi katılmayan savunmadan çok daha büyük cezalar alır.’ Bize bu şekilde konuşan adam, 16 Temmuz sabahı sözde birliği temizleyen ekiple bizi gözaltına almaya geldi.

Biz bunun defalarca farklı senaryosunu yaşadığımız için bu emirlerde bize tuhaf gelen hiçbir şey yoktu. Komutan bir şey dedi mi? Yoksa, yoktan var edeceksin. Bir çözüm bulmak zorundasınız. Yarat kelimesiyle biz çok karşılaşmışızdır. Böyle bir kültürden geliyoruz. Akşam 19.30-20.00 gibi tekrar toplandık. Komutanlar çok endişeliydi. ‘Arkadaşlar birliğimize saldırı istihbaratı var, terör saldırısı ihtimali var, birliğimizin emniyetini alacağız.’ Personelin bir kısmı var, bir kısmı yok. Bizi bu noktaya getiren mantıksal bir süreç var. Daha birkaç ay önce aramızdaki bazı teğmen arkadaşlar Kızılay’daki bombalı saldırıdan dolayı işitme kaybı yaşamıştı. Volkswagen Scirocco ile Genelkurmay Başkanlığı’nın nizamiyesinin içine dalmışlar, servis patlatmışlardı.

“Eğitimlerde normalde mermi vermezler, mermi dağıtılınca işin rengi değişti”

Tabi bu arada biz İstanbul’da köprünün kapatıldığını bilmiyoruz. Tank okulundan tanklar yürümüş. Komutan bize dedi ki, ‘Telefonlarınızı çıkarmayın, telefon ışığı görürsem kırarım.’ Biz diyoruz ki, böyle şeyleri PKK yapamaz, yapsa yapsa IŞİD yapar. Bize silahlarımız yine dağıtıldı. Bu zaten rutin. Her eğitimde zaten silah alıyoruz ancak bu sefer mermi dağıtılınca işin rengi değişti. Ciddi bir durum var demek ki diye düşündük. 

“Üzerinde 5 şarjör mermi vardı, hiçbirini kullanmadı”

Şarjörlerimizi doldurduk. O gün Abdülkadir’in üzerinde 5 şarjör mermi var. Bir tanesini bile sıkmamış. Kamera görüntülerden nasıl bir ateş altında kaldığı apaçık ortada. Üzerinde belki 150-200 mermi olan çocuğun şarjöründen bir tane mermi eksilmiyor. Vücudunu delik deşik etmişler. Bildiğim kadarıyla çok sayıda yarası var. Görüntülerde de üzerine yağmur gibi mermi yağıyor. Kendini korumak için dahi ateş açmıyor. Hepimizde 200’e yakın mermi vardı ama hiçbir kullanılmadı.

Bizi gruplara ayırdılar. Üç nizamiye girişi var. 40-50 kişiyi nizamiyeye gönderdiler. Kalanlara da yemekhaneye gidin bekleyin dediler. Ben, Numan ve Abdülkadir üçümüz konuşuyoruz. Komutanımız bize uzaktan eliyle gel işareti yaptı. Abdülkadir gitti. Komutan ona bir şeyler söyledi. Abdülkadir geldi. ‘Beyler ben gidiyorum. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na saldırı olacakmış. Orayı korumaya bizden ekip gidiyormuş. Ben de onlarla gidiyorum’ dedi. 

”Abdülkadir’in Beştepe’ye götürülme nedeni: Sarayı korumaktı”

Abdülkadir’in ve bizdeki birliğin Beştepe’ye gitme nedeni 1. ağızdan söylüyorum: Cumhurbaşkanlığı makamını korumak. O anda seni sadece Recep Tayyip Erdoğan’ı değil, devletin namusunu korumaya gönderiyorlar. Biz Abdülkadir’den bunu duyunca sinirlendik. ‘Nasıl ya siz gideceksiniz, biz burada ne yapacağız, siz askersizin de biz değil miyiz’ diye hayıflandık. 40 kişi gidiyor. Şimdi bu adamların başına bir şey gelse biz burada ne yapacağız. Cumhurbaşkanlığı makamını korumaya bu insanlar layık, biz değil miyiz psikolojisi de var. O gece içimizde yıllardır biriktirdiğimiz kahramanlık duyguları ortaya çıktı. Biz de gitmek istiyoruz.

“Yılların emeğinin karşılığını verme vaktiydi”

O gece komutan bir gönüllü lazım diyorsa 50 kişi atlıyordu. Çünkü hakikaten yılların emeğinin karşılığını verme vaktiydi bizim için. Terör saldırı olacak denildiği için biz de görev almak istiyoruz. Komutan diyor ki, üç kişi nizamiyeye nöbete geçsin. Biz birbirimizle yarışmak zorunda kaldık. Gerçekten o gece kendimle de arkadaşlarımla da gurur duydum. Çanakkale’de anlatılan o kahramanlık destanları, ruh o ruh… Terör saldırısıyla tehdit ediliyorsun. Nizamiye demek birliğin sivil sınırına en yakın noktası. Senin içerden olmayan biriyle karılaşacağın ilk yer. Yani ilk kurşunu yiyeceğin yer orası ve biz buraya gönüllü olmak için yarıştık. Böyle bir psikoloji vardı. Tabi bunlar o gecenin daha ilk saatlerinde oldu, haberlerde darbe giyimine dair herhangi bir bilginin yayınlanmadığı saatler, darbeyle alanlı herhangi bir söz duymadığınız saatler.

“Devletin teğmenine ihtiyacı varsa biz niye pasif kalıyoruz?”

Abdülkadir’den biz bunu duyduk, sinirden topuklarımızı yere vurduk. Onlar gidiyor, biz burada elimiz armut mu toplayacak, ya başlarına bir şey gelirse… Hadi onu da geçtik. Devletin teğmenine ihtiyacı varsa biz niye pasif kalıyoruz. Biz niye elimizi taşın altına sokmuyoruz, biz de gidelim duygusuyla gerildik. Abdülkadir son defa görüşümüz o an oldu. Geldi. ‘Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na saldırı varmış, bizi oraya desteğe götürecekler.’ dedi ve gitti.

Bundan sonraki süreç, onlar için farklı işledi, bizim için farklı işledi. Onlardan bir daha haber alamadık. Yaklaşık 300 teğmenden 40 kadar kişi Saray’a götürülecek diye ayrıldı. 40 kişiden 3’ü şehit oldu. İkisi o gece şehit oldu; astsubaylıktan subaylığa geçen Ramazan Erdoğan ve Abdülkadir Karadağ. Sözleşmeli teğmenlerden Zafer Karslı, yediği kurşundan dolayı yatalak kaldı. Birkaç sene o şekilde yaşadıktan sonra 2,5 yıl önce vefat etti. Birçok ameliyat geçirdi. Hiç cezaevine girmedi zaten. Vefat ettiğinde 30 küsur kiloya düşmüştü.

Birliğimizde koca koca lojmanlar var. Biz darbenin karşı tarafında olduğunu düşündük. Neden? Çünkü birliğimizden dışarıya insan çıkışına izin verilmiyor. Nizamiyede uzman çavuşlar, albaylarla tartışma yaşamak zorunda kaldı. Biz böyle hayretle izledik. Albay, gideceğim diyor, uzman çavuş, ‘Komutanım emir, çıkartamam’ diyor. Nizamiyenin kapılarını açmıyor. Ama dışardan içeriye adam girebiliyor. Mesela komutanımız geldi ve ‘Eşimle Kızılay’da yemekteydim. Dışarda birden tanklar görmeye başladım. Ben de evime geldim’ dedi. Emir bu şekilde verilmiş. Bu da bize darbenin karşı tarafında olduğumuzu düşündürdü.

Biz sabaha kadar ya uyuduk ya da internetten haberleri takip ettik. Ben üçe kadar haberleri takip ettim. Sonra odamıza gittik, uyuduk. Sabah oldu. Olaylar artık durulmuştur, evimize gidelim dedik. Eve gitmek istediğimizde şöyle bir manzarayla karşılaştık: Başka birlikten komutanlar, sözde vatansever başka komutanlarla birleşmiş, bizim birliği temizlemeye geldi. 10 kişi. On kişi ama bu 10 kişinin acıması yok. Birliğe yaklaşanlara ateş açıyor. Kimseyi dışarı çıkamıyor. Bunlardan bazılarının -bu benim fikrim- senaryonun işleyişinden haberdar olduğunu düşünüyorum. Hatta bunlar vahşiyane bir tavırla geldiler. Nizamiyede gafil avlayıp yakaladıkları teğmenleri yere yatırıp tekmeliyorlar. 

Teğmen nasıl gafil avlanıyor? Teğmenin hiçbir şeyden haberi yok. Gece boyunca hiçbir olayla karşılaşmadığımız için biz böyle bir olayla suçlanacağımızı tahmin dahi etmiyoruz. O rahatlık var bizde. Dün gece beni eğitime katılmazsanız savunmadan daha büyük cezalar alırsınız diye çağıran adamı sabah nizamiyede görüyorsun. Bu adam benim burada olma sebebimi biliyor. Beni suçlamaz diyorsun. Ama ne oldu? O komutan bize silah doğrulttu. ‘Komutanım ne yapıyorsunuz. Siz bizim kim olduğumuzu, ne yaptığımızı bilmiyor musunuz? Bizi siz çağırdığınız için geldik.’ dedik. Böyle baktı. ‘Ben sizin ne olduğunuzu bilemem’ dedi.  

“Sabaha kadar o komutandan gelecek emri bekledik, bir mesajla evinize gidebilirsiniz diyebilirdi ama yapmadı”

Bu adam daha sonra KHK ile ihraç edildi. Adı M.K. Bölük komutanımızdı ve bu adam bizi çağırdı. Whatsup gruplarımız var. 300 teğmen iki bölüğe bölünüyor. Biz 1. bölüktük. 1. bölükte öğrenciler ve komutanlar var. Biz bu grupta sabaha kadar komutandan gelecek bir emir bekledik, çünkü ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bizi komutanlığa çağırdılar ama sonrası yok. Nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Şimdi bu adam sabaha kadar mesaj atmadı. Elinin altında 150 adam var. Sabaha kadar hiçbir mesaj atmıyor ama sabah nizamiyeye geliyor ve kendi öğrencilerine silah çekiyor. 

“Hangi taraf kazanırsa o tarafa kanalize olmak için ortamı izlediler”

Ve diğer bölüğün komutanı da savcılığın ‘Sabaha kadar sen neredeydin?’ sorusuna ‘Kaynanamlar bize misafirliğe gelmişti. Biz o gece kaynanamla uzun uzun tavla oynadık’ gibi bir cevap veriyor. Bu insanlar bir mesajla herkese evinize gidin diyecek güce sahip. Açıkçası ben şöyle düşünüyorum: Hangi taraf kazanırsa o tarafa kanalize olmak için ortamı izliyorlardı.

Biz 8 ay yattık çıktık. Mahkemede bize çok olmlu davrandılar. Devrelerimiz arasında en rahat bizdik. Bir soru dahi sormadılar. Ben iki saate yakın savunma yaptım. Savunmam esnasında M. K.’nın yargılanması için elimden geleni yaptım. K. tam anlamıyla, minareden at beni, in aşağı tutma beni oyunu oynadı. ‘Bu adamın elinde Abdülkadir’in kanı var, yargılanmasını istiyorum.” dedim. Hiçbir şey olmadı. Mahkeme ayrıca ‘M. K.’nın yargılanmasını istiyorum ama şu an yargılananların elinde eğer Abdülkadir’in kanını görseydim, bir hafta gözaltında savunmasız durumdayken bu adamları ellerimle parçalardım, polis bırakın engel olmayı durumdan memnun dahi olurlardı.‘ dedim.

10 adam geldi, bizi gözaltına aldı. Bunlardan bazıları ılımlıydı. ‘Arkadaşlar biz de öğrenci olduk. Sizin bu olaylarla ilginiz olmadığınız biliyoruz. Savcıya gider, ifade verir çıkarsınız’ dedi. Biz jandarmayız, hukuk dersleri, adli dersler alıyoruz. Toplumsal olaylara müdahale, adliyelerle ilişkiler, hepsini öğrendik. Biraz asker, biraz polis gibiyiz. Biz ‘herhalde ifade verir çıkarız, darbecilerin yakalanması için herhalde bizi kullanacaklar’ diye düşünüyoruz.

‘Sizi ifadeye götüreceğiz, yalnız polisler sizi kelepçesiz görürse size kötü davranabilirler, göstermelik de olsa kelepçe takalım’ dediler. Önce kabul etmedik. ‘Ya komutanım olmaz, kabul etmiyoruz. Kelepçe ne demek! Asker kıyafetli, kelepçeli bir adamı görürseniz siz ne düşünürsünüz. Bu bizi iyice suçlu durumuna düşürür. Tanıktan zanlı durumuna düşüyoruz’ diye karşı çıktık. Böyle yapalım, emir de var zaten. E peki tamam yapalım, nasıl olacak? 

“Kelepçe yetmeyince, önce koli bandıyla, sonra ayakkabı bağcıklarıyla kendimizi kelepçeledik, böyle kuzu kuzu bir gidiş…”

400 kelepçe mi var? Önce koli bandı getirdiler. Ondan sonra baktılar, 400 kişi çok zor oluyor böyle. ‘Komutanım böyle çok uzun sürecek. Ayakkabılarımızın bağcıklarını çıkaralım. Herkes yanındakinin elini bağlasın. Yani birbirimizin ellerini bağlayalım, bir an önce bitsin bu iş.’ dedik. Devre, devrenin elini bağlıyor. Öyle bir kuzu kuzu gidiş.

“Kelepçe takılınca bize darbeci muamelesi yapmaya başladılar”

Ne zamanki son adam da elini bağladı. Başladılar bize Meclis’i bombalarken yakaladıkları insana yapılan muameleye. Sanki bizi suçüstü yakalamışlar. Ellerimiz bağlandı. Bakışlar da değişti, ses tonları da değişti. Bize o adan itibaren darbeci muamelesi yapmaya başladılar. Eyvah dedik, bunlar bizi yiyecek.

Araçlara bindik. Bizi Gaffar Okkan Atlı Spor Tesisleri’ne götürdüler. Oradan itibaren, dayak, işkence her şey başladı. Polisler zaten çok aşağılık bir psikoloji haline girmişler. Otobüsten ineni dövüyorlar. Araç muhafızı araçtan indi, onu bile dövdüler. Yanlışlıkla dövdükleri, kıyafetleri parçalanmış bazı askerleri parkta oturtmuşlar, daha sonra çay ikram etmişler, ‘Kusura bakmayın seni yanlışlıkla dövdük’ hesabı adamı teselli ediyorlar. Bu anlattıklarım birebir gerçek. Üstü parçalanmış, rütbeleri koparılmış adam polislerle oturmuş çay içiyor.

“Üzerimizdekileri çıkarttırıp o ahıra tıktılar”

Şimdi bunu yapan polisler bize ne yapmaz. Ben de orada dayak yedim. Bizim kıyafetleri çıkarttılar ve sadece iç kıyafetle o ahıra tıktılar. O ahır fotoğrafında ben de varım. O fotoğraf bizim birliğimiz. Şimdi orada jandarmalar, tankçılar var. Orada artık polisler, ‘Bakın ben ne kadar da fetöcü değilim’ modundaydı. Kim daha çok eziyet ederse, o daha çok cemaatçi değildi.

Bize çok kötü davrandılar. ‘Siz Beştepe’den gelen ekipsiniz’ diyorlar. ‘Biz Beytepe’yiz, Beştepe değiliz. Biz hiçbir olaya karışmadık’ dedik. Sonra ‘Ha Beytepe, ha Beştepe hepsi asker’ deyip kaldıkları yerden devam ettiler. Beş gün o ahırda kaldık.

Üçüncü gün ilk defa yemek yedik. Onda da ellerimiz bağlı. Dört kişinin elini çözdüler. Bir masa koydular. Herkes sırayla masanın önüne geçiyor, karşındaki kişi ağzına ekmek koyuyor, su veriyor, senin elin arkadan kelepçeli, tuvalete giderken dahi kelepçeyi açmıyorlar. 

Bazı arkadaşları da Ankara TEM’e götürmüşler. Onların hali daha beter. Biz kalabalık olduğumuz için sizi bir dövdüklerinde bir daha size sıra gelmiyordu ama onlar az olduğu için dönüp dönüp aynı adamları dövmüşler. Biz de çeşitlilik boldu. O da bizim şansımızdı. 

“Erlere paşaları dövdürttüler”

Bazı akıllı polisler şöyle yaptı: Erleri kışkırttılar. ‘Bakın siz bunlar yüzünden buradasınız. Bunlar sizin geleceğiniz yaktı’ vs. Ondan sonra erlere paşaları dövdürttüler. Çünkü hem işkence suçundan yakalanmayacak, elini bir şeye bulaştırmadı hem de istediği oluyor. Erler de, ben bu komutana yapacağımı yapayım, bu işin içinde olmadığımı görün tavrında.

Erlerin içinde de kriminal tip çoktu. Mesela polise verdiğimiz her şey çalındı. Cüzdanlarımız bomboştu. Bazılarını erlerin aldığını fark ettik. Cezaevine girdik. Hiçbirimizde beş kuruş para yok. Erler bir geliyor, hepsinde para, dolar. ‘Bak ben komutanın paralarını aldım, demek ki adam darbe olmazsa yurt dışına kaçacak. O yüzden parasını dövüz yaptırmış’ diyor. 

Ahırdan bizi grup grup, Anıttepe’teki polis yerleşkesine aldılar. Yani maksimum 4 ile 6 gün arasında o ahırda kaldık. Bizi Anıttepe’ye götürecekleri zaman beyaz otobüslere bindirdiler. Perdeler kapalı. Kafa kaldırılmıyor. Kıyafetimiz yok. İnfaz etmeye götürüyorlar herhalde diye düşünmeye başladık. Çünkü bizi hep bununla tehdit ettiler. ‘Şu an kafana sıksam bana bir şey olmaz, kimse hesabını sormaz, zaten vur emri var’ dediler. O dört gün berbattı. Ölüm hiç o kadar korkunç gözükmemişti gözümüze. Kuzu kuzu hepimiz otobüslere bindik. Direnmedik bile. Durumun kötü olduğunu görüyoruz. Sonra tutuklandık.”

Tags: 15 Temmuzabdulkadir karadağ
ShareTweet
Previous Post

Boğaziçi Üniversitesi mezuniyetinde “Kayyımlar gidecek biz kalacağız” pankartı açan öğrencinin yüksek lisans kabulü iptal edildi

Next Post

Tekirdağ’daki orman yangını Çanakkale’ye sıçradı

İLGİLİHABERLER

İsrail Şam’a ikinci kez saldırdı: Suriye Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı bombaladı
DÜNYA

İsrail Şam’a ikinci kez saldırdı: Suriye Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı bombaladı

July 16, 2025
5.1k
Gazze’de her gün 10 çocuk uzvunu kaybediyor
DÜNYA

Gazze’de her gün 10 çocuk uzvunu kaybediyor

July 16, 2025
5k
Şamil Tayyar’dan 15 Temmuz çıkışı: “HTS kayıtları açıklansa makamlar boşalır”
GENEL

Şamil Tayyar’dan 15 Temmuz çıkışı: “HTS kayıtları açıklansa makamlar boşalır”

July 16, 2025
5k
15 Temmuz bahanesiyle büyük rant: AKP, askeri alanların yüzde 90’ını imara açtı, milyon dolarlık lüks konutlar yaptı
GENEL

15 Temmuz bahanesiyle büyük rant: AKP, askeri alanların yüzde 90’ını imara açtı, milyon dolarlık lüks konutlar yaptı

July 16, 2025
5k
Erdoğan’ı korkutan “Spoiler”: 15 Temmuz’u deşifre eden belgesele yasak
GENEL

Erdoğan’ı korkutan “Spoiler”: 15 Temmuz’u deşifre eden belgesele yasak

July 16, 2025
5.1k
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek programının iki yılı doldu, ekonomi karnesi kırıklarla dolu, 2026 şimdiden kayıp yıl oldu
EKONOMİ

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek programının iki yılı doldu, ekonomi karnesi kırıklarla dolu, 2026 şimdiden kayıp yıl oldu

July 16, 2025
5k
Daha Fazla Haber
Almanya’da sistem 10 yılda çökecek uyarısı

Almanya’da sistem 10 yılda çökecek uyarısı

July 16, 2025
5.1k
DEM Parti İmralı Heyeti ile görüşen Devlet Bahçeli: “Ben ahrazım”

DEM Parti İmralı Heyeti ile görüşen Devlet Bahçeli: “Ben ahrazım”

July 16, 2025
5k
Hastanın gözlerini oydu

Hastanın gözlerini oydu

July 16, 2025
5.1k
Faladdin’e soruşturma: Sahibinin mal varlıklarına el konuldu

Faladdin’e soruşturma: Sahibinin mal varlıklarına el konuldu

July 16, 2025
5k
İsrail’de 10 günde 4 asker intihar etti

İsrail’de 10 günde 4 asker intihar etti

July 16, 2025
5k
Asılı halde bulunan 7 yaşındaki çocuk öldü

Asılı halde bulunan 7 yaşındaki çocuk öldü

July 16, 2025
5k
Belçika’da Türk-Kürt kavgası: 4 kişiye ceza

Belçika’da Türk-Kürt kavgası: 4 kişiye ceza

July 16, 2025
5k
Tekstil devi resmen iflas etti, alacaklılar sıraya girdi

Tekstil devi resmen iflas etti, alacaklılar sıraya girdi

July 16, 2025
5.1k
Geçim sıkıntısı yaşlıları da vurdu: 60 yaş ve üzeri 28 bin kişi İŞKUR’a kayıt yaptırdı

Geçim sıkıntısı yaşlıları da vurdu: 60 yaş ve üzeri 28 bin kişi İŞKUR’a kayıt yaptırdı

July 16, 2025
5k
Gazze’de ABD destekli yardım noktasına atılan gaz sonrası izdiham: En az 21 kişi öldü

Gazze’de ABD destekli yardım noktasına atılan gaz sonrası izdiham: En az 21 kişi öldü

July 16, 2025
5k
Şile Belediye Başkanı görevden uzaklaştırıldı

Şile Belediye Başkanı görevden uzaklaştırıldı

July 16, 2025
5k
DEM Parti heyeti, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüştü

DEM Parti heyeti, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüştü

July 16, 2025
5k
Kayseri’de aynı mahallede kene kaynaklı üçüncü ölüm

Kayseri’de aynı mahallede kene kaynaklı üçüncü ölüm

July 16, 2025
5k
ABD’de Michigan Üniversitesi’ne soruşturma

ABD’de Michigan Üniversitesi’ne soruşturma

July 16, 2025
5k
Çinli Pop Mart’ın karı en az yüzde 350 artacak

Çinli Pop Mart’ın karı en az yüzde 350 artacak

July 16, 2025
5k
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.