Deprem bilimci Prof. Dr. Hasan Sözbilir’e göre Ege’deki depremlerin 7,0’dan büyük olması durumunda Kuşadası, Bodrum ve Datça kıyılarında tsunami tehlikesi var.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Sözbilir, Ege’de ‘deprem fırtınası’na ilişkin DHA‘ya açıklamalar yaptı.
1956’daki iki depremi hatırlatan Sözbilir, şunları söyledi:
‘Tarihsel volkanik patlamalar’
Güney Ege Volkanik Ada Yayı olarak bilinen bu yay şekilli ortamda değişik büyüklükte Santorini, Milos, Nisiros gibi volkanik adalar bulunur. Bu adaları oluşturan volkanlar çevresinde tarihsel ve aletsel dönemde çok sayıda depremler, tarihsel dönemlerde bu adalarda volkanik patlamalar gelişmiş. Bu nedenle bu adaları oluşturan volkanların günümüzde de aktif olduğu kabul edilmektedir.
Bölgede bu volkanik çıkışları kontrol eden deniz altı diri faylar var. Bu diri faylar da aynı şekilde volkanik yay geometrisine uygun olacak şekilde Yunanistan’la Türkiye arasındaki Ege Denizi altındaki kabuğu kırarak, deprem üretmekte ve böylece bölgedeki gerilmeyi karşılamaktadır. Ege kabuğunun altındaysa Girit Adası güneyinden geçen ve Ege dalma batma zonu olarak bilinen yay şekilli levha sınırı bulunur. Bu sınırın güneyindeyse Afrika levhası Ege levhasının altına yılda 20 milimetre hızla dalmaktadır. Bu nedenle Girit Adası ile Rodos Adası arasında da çok sayıda deprem meydana gelmektedir.
1956’daki depremleri hatırlattı
Yunan meslektaşlarımız Santorini kuzeyinde, Santorini-Amorgos fay sisteminin varlığını ortaya çıkarmış ve bu fay sistemi boyunca önemli bir aktivitenin olacağını ve bu aktivitenin aktif volkanizmayla ilişkili olabileceğini belirtmişlerdir. Geçen yıl yapılan bir çalışmada da 9 Eylül 1956’da meydana gelen 7.5 büyüklüğündeki ve 25 kilometre odak derinliğindeki Amorgos depreminin deniz tabanında 75 kilometre uzunluğunda yüzey kırığı geliştirdiği ve yakın adalarda tsunamiye neden olduğu anlaşılmıştır.
Kayıtlarda 1956 depreminden sadece 13 saniye sonra odak derinliği 45-90 kilometre olan ve büyüklüğü 6,0’la 7,2 olan ikinci bir deprem daha meydana geldiği bilinmektedir. Bu depremlerde Santorini ve Amorgos’ta 3 bin 200 binanın hasar gördüğü ve 54 kişinin can verdiği kayıtlardan anlaşılmaktadır.
‘Yıkıcı deprem üretme ihtimalleri yüksek’
Son günlerde ocak sonu, şubat başında meydana gelen depremler de Santorini-Amorgos fayı ve bu fayın yakın çevresindeki fayların tetiklendiği anlaşılmaktadır. 1956’da Amorgos fayının kırıldığını düşündüğümüzde son bir haftadır meydana gelen depremlerin magmatik kaynaklar ve hidrotermal aktivite nedeniyle tetiklenmiş depremler oldukları ve yeni bir volkanik aktivite başlangıcını gösterdiği kabul edilebilir. Bu nedenlerle bölgedeki Anafi-Astypalea fay sistemi, Los fay sistemi ve Kinairos fayının yakın gelecekte yıkıcı deprem üretme ihtimali yüksek görünmektedir.
‘Türkiye’nin etkilenme derecesi düşük ama…’
Bu fay sistemlerinin Türkiye kıyılarına uzaklığı 150-200 kilometreyi bulduğundan, Türkiye’nin bu depremlerden etkilenme derecesi düşüktür. Fakat bu bölgedeki deniz altı faylarının 7’den büyük deprem üretmesi durumunda Kuşadası-Bodrum-Datça kıyılarının tsunami tehlikesi açısından modellenmesi ve buna göre önlem alınması gerekmektedir.