BOTAŞ meskenlerde kullanılan doğalgaza zam yaptı.
BirGün’den Ozan Gündoğdu yüzde 38’lik zammı ‘BOTAŞ’ın bozulan mali dengelerini sandık yokken düzeltme çabası’ olarak yorumladı.
Gündoğdu’nun yazısından aktarıyoruz;
”Dolar kuru son 1 yıldır sadece yüzde 18 değerlendi, son 5 aydır ise neredeyse artmadı. Asgari ücret de temmuzda düzeltilmedi. Faizler de yüksek. Fakat yine de, doğalgaza yüzde 38 zam yapıldı. Acaba doğalgaz fiyatları mı yükselmişti?
Dünya’da da doğalgaz fiyatları düşüyor. Hem de yavaş değil, neredeyse çakılıyor. Yılbaşından bu yana doğalgaz fiyatları yüzde 31 ucuzlamış. Son 1 yılda doğalgaz yüzde 50 değer kaybetmiş.
Öyleyse bu doğalgaz zammı neyin nesi? Çok açık ki, Mayıs 2023 ve Mart 2024 Seçimleri öncesi BOTAŞ’ın bozulan mali dengelerini, sandık tehlikesi yokken düzeltme çabası. Devletin imkânları, iktidar sahipleri için boca edilince, seçimlerin ardına fırtına çağırılmış oluyor. Kötü haber henüz bu fırtınanın henüz gözünde değiliz. Çünkü daha devalüasyon gelmedi.
Dolar böyle devam eder mi?
Bir bulmaca sorusuyla dolar kurunun geleceğini tahmin edelim. Soru oldukça basit. Eğer döviz kurları sabitse, buna karşın TL cinsinden fiyatlar sürekli artıyorsa, aynı fiyatlar döviz cinsinden de artmış olmaz mı?
Elbette…
Eğer zamlar aynen devam ediyor ve döviz kurları artmıyorsa her şeyin fiyatı dolar cinsinden de artıyor demektir. Bu sürecin uzaması halinde Türkiye’deki fiyatlar yurtdışından bile daha pahalı hale gelecektir. Nitekim an itibariyle durum da budur.
Aslında veriye gerek bile yok, Avrupa’yı bilen biliyor. Ama yine de İstanbul Planlama Ajansı’nın 19 Temmuz’da yayımladığı “İstanbul Londra Market Araştırması” başlıklı raporundan verileri sunalım. Londra’da ortalama bir zincir market olan Sainsbury’s de bir kilo kıyma 282 TL, bir kilo tavuk 86 TL, bir litre süt 27,5 TL, bir kilo tereyağı 292 TL. Türkiye zeytinyağı ihracatçısı, İngiltere ise zeytinyağı ithalatçısı. Ama Türkiye’de sızma zeytinyağının litresi 425 TL iken, Londra’da 362 TL.
Bu tuhaflığın türlü türlü nedenleri arasında başı çekeni Türk Lirası’nın değerine ilişkindir. Döviz kurları sabitken, enflasyon aynen sürüyorsa ve bu durum aylardır devam ediyorsa, doğal olarak sürecin sonunda Avrupa’dan daha pahalı hale gelmiş oluyoruz. Peki bu sürdürülebilir mi?
Tünelin sonu göründü
Sürdürülebilir olmadığı ortada… Zira bu durum, Türkiye’nin dış ticaretine de damga vuruyor. En basit örnek, Yunan Adaları’na ilişkindir. Yunan Adaları’na olan ilginin nedeni fiyatlarsa aynı eğilim ithalatta da ihracatta da görülür. Bu fiyatlarla ihracat yapmak giderek zorlaşırken, TL bu kadar değerliyken ithalat daha avantajlı hale gelir. Nitekim, öyle oluyor. Turizm sezonu olmasına rağmen, yabancı turistlere hizmet veren tatil beldelerinde esnafa kulak verince ihracatçıya benzer şeyler işiteceksiniz. Üstelik henüz yaz aylarındayız. Yazın bitmesiyle birlikte, turizm gelirleri bitecek, gıda fiyatları da sezonun bitmesiyle artış gösterecek.
Öyleyse tünelin sonu göründü. Türkiye’nin önünde iki yol var: Ya dış açığını finanse edebilmek için finans sermayeye daha fazla rant ve faiz vaat edecek ya da Türk Lirası’nın değerini düşürecek. Faizlerin daha da artırılması, fasit bir dairenin içine hapsolmaktır ki, aynı sürecin sonunda yine faizlerin artırılması gerekir.
O halde yolun sonunda bizi bekleyen bellidir. TL koşar adım devalüe edilmeye doğru gidiyor.
Dolar artarsa…
Son bir yıldır fiyatlar TÜİK’e göre yüzde 70 arttı. Buna karşı dolar kuru son 1 yıldır yüzde 18 arttı. Haliyle iç piyasa dolar cinsinden öylesine pahalı hale geldi ki yurtdışı Türkiye’den daha ucuz kaldı. Bu durumun düzeltilmesi, Türk Lirası’nın değerinin düşürülmesiyle mümkün. Fakat TL’yi bu kadar değerli tutabilmek için yüzde 60’a yakın mevduat faizi veriyorsan, TL’yi bu kadar değerli tutmamıza rağmen yüzde 70’in üzerinde enflasyon yaşıyorsak, bir de TL’nin değerini kaybetmesi halinde neler yaşayacağımızı siz düşünün.
Eğer sonbahar ya da kış aylarında TL’nin değerinin düşürülmesi halinde, Şimşek ekonomisine dönük güven tümüyle yıkılacak, enflasyon beklentileri yeniden bozulacaktır. Üstelik tüm bunları tahrik edecek uluslararası politik gelişmeler de vardır.
Şimşek’in siyasi kariyeri TL’nin değerini kaybetmeye başlamasıyla sarsılacak, 2025, 2024’ten daha zor geçecektir.”