Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, “Gitti gidiyor” başlıklı yazısında AKP’ye dikkat çekici uyarılarda bulundu.
Dilipak, “İşin tadı kaçtı. Durum ortada. Söylenenleri bir kenara bırakın, herkes kendi şahidliği ile manzarayı görüyor aslında. Bu konuda da bütün suçu karşısındakilere yıkan bir durumla karşı karşıyayız” diye yazdı.
Abdurrahman Dilipak’ın yazısından öne çıkan bölümler şöyle:
‘GELECEĞİ GÖRMEK İÇİN KEHANETE GEREK YOK’
“İnşallah, yarın “söyledim ama dinletemedim” demek zorunda kalmam. Hep öyle oldu. “Gidişattan belli idi” dedik hep. Geleceği görmek için keramete de gerek yok, kahin olmaya da gerek yok. Artık birçok gerçek; aklı ve vicdanı olan, öfke, ihtiras ya da korkudan akıl tutulması yaşamayanlar için “aynel yakin” görülecek kadar açık.
(…) Ankara’nın bu kadar çok sorunla başetmesi, bugünkü şartlarda mümkün değil. Bu Media, bu trol ordusu ve partizanlar, bu süreçte en büyük risk.
Bu şartlarda fırsat kollayan bir sürü dahili ve harici tehdit odakları var. Bu fırsatı değerlendirecek ülkeler var, örgütler var.
Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz ve bu coğrafya kıyamet coğrafyasıdır.
‘YOKUŞ AŞAĞI KOŞAR GİBİ GİDİYORLAR’
Bir kısım siyasiler, bürokratlar, işadamları, gazeteciler, sivil toplum adeta mayınlı tarlada top oynuyorlar. Yokuş aşağı koşar gibi gidiyorlar, ama gittikleri yer kaçtıklarını sandıkları şeye doğru!
Sünni, Şii, Selefiyi geçtik, Sufi, Vehhabi, Nuseyri, Arap ve Fars Şiası ile birbirimize girmek üzereyiz.
Sınırımızın ötesinde Türklere, sınırımızın berisinde Araplara, Kürtlere yönelik provokasyonlar olabilir.. Yarın bu işler kontrolden çıkarsa, yangına körükle gidenler, onlar her kimse onlar da bu işten hem kişisel ve hem de örgütsel bazda büyük bir bedel öderler.
Dini ve etnik temelli tartışmalardan uzak duralım, tartışan taraflardan da. Bir an evvel şu trollerin sahipleri tarafından susturulması gerek. Artık onlar kendilerine hizmet etmiyor, aksine bunlar üzerinden başlarına bela topluyorlar.
‘BİR İHKAK-I HAK’ ARAYIŞI BAŞLARSA…
Yargıya güven yeniden nasıl tesis edilecekse edilmeli, yoksa kimsenin kimseye güveni kalmayacak. Bir “İhkak-ı Hak” arayışı başlarsa, o zaman bu kalabalıkları, kim nasıl durdurur, onu bilmem. Ama kesin olan bir şey varsa, bu ülke ve halkı, çok ağır bir bedel öder. Buna sebeb olanlar da kim olursa olsun, nereye kaçarlarsa kaçsınlar, hem bu dünyada, hem de öbür dünyada çok ağır bir bedel öderler. Benden söylemesi.
”İHKAK-I HAK NE DEMEK?
Kanun ve nizam dışında, kendi hakkını zor kullanarak elde etme eylemi olarak kabul ediliyor.
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, “Gitti gidiyor” başlıklı yazısında AKP’ye dikkat çekici uyarılarda bulundu.
Dilipak, “İşin tadı kaçtı. Durum ortada. Söylenenleri bir kenara bırakın, herkes kendi şahidliği ile manzarayı görüyor aslında. Bu konuda da bütün suçu karşısındakilere yıkan bir durumla karşı karşıyayız” diye yazdı.
Abdurrahman Dilipak’ın yazısından öne çıkan bölümler şöyle:
‘GELECEĞİ GÖRMEK İÇİN KEHANETE GEREK YOK’
“İnşallah, yarın “söyledim ama dinletemedim” demek zorunda kalmam. Hep öyle oldu. “Gidişattan belli idi” dedik hep. Geleceği görmek için keramete de gerek yok, kahin olmaya da gerek yok. Artık birçok gerçek; aklı ve vicdanı olan, öfke, ihtiras ya da korkudan akıl tutulması yaşamayanlar için “aynel yakin” görülecek kadar açık.
(…) Ankara’nın bu kadar çok sorunla başetmesi, bugünkü şartlarda mümkün değil. Bu Media, bu trol ordusu ve partizanlar, bu süreçte en büyük risk.
Bu şartlarda fırsat kollayan bir sürü dahili ve harici tehdit odakları var. Bu fırsatı değerlendirecek ülkeler var, örgütler var.
Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz ve bu coğrafya kıyamet coğrafyasıdır.
‘YOKUŞ AŞAĞI KOŞAR GİBİ GİDİYORLAR’
Bir kısım siyasiler, bürokratlar, işadamları, gazeteciler, sivil toplum adeta mayınlı tarlada top oynuyorlar. Yokuş aşağı koşar gibi gidiyorlar, ama gittikleri yer kaçtıklarını sandıkları şeye doğru!
Sünni, Şii, Selefiyi geçtik, Sufi, Vehhabi, Nuseyri, Arap ve Fars Şiası ile birbirimize girmek üzereyiz.
Sınırımızın ötesinde Türklere, sınırımızın berisinde Araplara, Kürtlere yönelik provokasyonlar olabilir.. Yarın bu işler kontrolden çıkarsa, yangına körükle gidenler, onlar her kimse onlar da bu işten hem kişisel ve hem de örgütsel bazda büyük bir bedel öderler.
Dini ve etnik temelli tartışmalardan uzak duralım, tartışan taraflardan da. Bir an evvel şu trollerin sahipleri tarafından susturulması gerek. Artık onlar kendilerine hizmet etmiyor, aksine bunlar üzerinden başlarına bela topluyorlar.
‘BİR İHKAK-I HAK’ ARAYIŞI BAŞLARSA…
Yargıya güven yeniden nasıl tesis edilecekse edilmeli, yoksa kimsenin kimseye güveni kalmayacak. Bir “İhkak-ı Hak” arayışı başlarsa, o zaman bu kalabalıkları, kim nasıl durdurur, onu bilmem. Ama kesin olan bir şey varsa, bu ülke ve halkı, çok ağır bir bedel öder. Buna sebeb olanlar da kim olursa olsun, nereye kaçarlarsa kaçsınlar, hem bu dünyada, hem de öbür dünyada çok ağır bir bedel öderler. Benden söylemesi.
”İHKAK-I HAK NE DEMEK?
Kanun ve nizam dışında, kendi hakkını zor kullanarak elde etme eylemi olarak kabul ediliyor.
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, “Gitti gidiyor” başlıklı yazısında AKP’ye dikkat çekici uyarılarda bulundu.
Dilipak, “İşin tadı kaçtı. Durum ortada. Söylenenleri bir kenara bırakın, herkes kendi şahidliği ile manzarayı görüyor aslında. Bu konuda da bütün suçu karşısındakilere yıkan bir durumla karşı karşıyayız” diye yazdı.
Abdurrahman Dilipak’ın yazısından öne çıkan bölümler şöyle:
‘GELECEĞİ GÖRMEK İÇİN KEHANETE GEREK YOK’
“İnşallah, yarın “söyledim ama dinletemedim” demek zorunda kalmam. Hep öyle oldu. “Gidişattan belli idi” dedik hep. Geleceği görmek için keramete de gerek yok, kahin olmaya da gerek yok. Artık birçok gerçek; aklı ve vicdanı olan, öfke, ihtiras ya da korkudan akıl tutulması yaşamayanlar için “aynel yakin” görülecek kadar açık.
(…) Ankara’nın bu kadar çok sorunla başetmesi, bugünkü şartlarda mümkün değil. Bu Media, bu trol ordusu ve partizanlar, bu süreçte en büyük risk.
Bu şartlarda fırsat kollayan bir sürü dahili ve harici tehdit odakları var. Bu fırsatı değerlendirecek ülkeler var, örgütler var.
Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz ve bu coğrafya kıyamet coğrafyasıdır.
‘YOKUŞ AŞAĞI KOŞAR GİBİ GİDİYORLAR’
Bir kısım siyasiler, bürokratlar, işadamları, gazeteciler, sivil toplum adeta mayınlı tarlada top oynuyorlar. Yokuş aşağı koşar gibi gidiyorlar, ama gittikleri yer kaçtıklarını sandıkları şeye doğru!
Sünni, Şii, Selefiyi geçtik, Sufi, Vehhabi, Nuseyri, Arap ve Fars Şiası ile birbirimize girmek üzereyiz.
Sınırımızın ötesinde Türklere, sınırımızın berisinde Araplara, Kürtlere yönelik provokasyonlar olabilir.. Yarın bu işler kontrolden çıkarsa, yangına körükle gidenler, onlar her kimse onlar da bu işten hem kişisel ve hem de örgütsel bazda büyük bir bedel öderler.
Dini ve etnik temelli tartışmalardan uzak duralım, tartışan taraflardan da. Bir an evvel şu trollerin sahipleri tarafından susturulması gerek. Artık onlar kendilerine hizmet etmiyor, aksine bunlar üzerinden başlarına bela topluyorlar.
‘BİR İHKAK-I HAK’ ARAYIŞI BAŞLARSA…
Yargıya güven yeniden nasıl tesis edilecekse edilmeli, yoksa kimsenin kimseye güveni kalmayacak. Bir “İhkak-ı Hak” arayışı başlarsa, o zaman bu kalabalıkları, kim nasıl durdurur, onu bilmem. Ama kesin olan bir şey varsa, bu ülke ve halkı, çok ağır bir bedel öder. Buna sebeb olanlar da kim olursa olsun, nereye kaçarlarsa kaçsınlar, hem bu dünyada, hem de öbür dünyada çok ağır bir bedel öderler. Benden söylemesi.
”İHKAK-I HAK NE DEMEK?
Kanun ve nizam dışında, kendi hakkını zor kullanarak elde etme eylemi olarak kabul ediliyor.
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, “Gitti gidiyor” başlıklı yazısında AKP’ye dikkat çekici uyarılarda bulundu.
Dilipak, “İşin tadı kaçtı. Durum ortada. Söylenenleri bir kenara bırakın, herkes kendi şahidliği ile manzarayı görüyor aslında. Bu konuda da bütün suçu karşısındakilere yıkan bir durumla karşı karşıyayız” diye yazdı.
Abdurrahman Dilipak’ın yazısından öne çıkan bölümler şöyle:
‘GELECEĞİ GÖRMEK İÇİN KEHANETE GEREK YOK’
“İnşallah, yarın “söyledim ama dinletemedim” demek zorunda kalmam. Hep öyle oldu. “Gidişattan belli idi” dedik hep. Geleceği görmek için keramete de gerek yok, kahin olmaya da gerek yok. Artık birçok gerçek; aklı ve vicdanı olan, öfke, ihtiras ya da korkudan akıl tutulması yaşamayanlar için “aynel yakin” görülecek kadar açık.
(…) Ankara’nın bu kadar çok sorunla başetmesi, bugünkü şartlarda mümkün değil. Bu Media, bu trol ordusu ve partizanlar, bu süreçte en büyük risk.
Bu şartlarda fırsat kollayan bir sürü dahili ve harici tehdit odakları var. Bu fırsatı değerlendirecek ülkeler var, örgütler var.
Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz ve bu coğrafya kıyamet coğrafyasıdır.
‘YOKUŞ AŞAĞI KOŞAR GİBİ GİDİYORLAR’
Bir kısım siyasiler, bürokratlar, işadamları, gazeteciler, sivil toplum adeta mayınlı tarlada top oynuyorlar. Yokuş aşağı koşar gibi gidiyorlar, ama gittikleri yer kaçtıklarını sandıkları şeye doğru!
Sünni, Şii, Selefiyi geçtik, Sufi, Vehhabi, Nuseyri, Arap ve Fars Şiası ile birbirimize girmek üzereyiz.
Sınırımızın ötesinde Türklere, sınırımızın berisinde Araplara, Kürtlere yönelik provokasyonlar olabilir.. Yarın bu işler kontrolden çıkarsa, yangına körükle gidenler, onlar her kimse onlar da bu işten hem kişisel ve hem de örgütsel bazda büyük bir bedel öderler.
Dini ve etnik temelli tartışmalardan uzak duralım, tartışan taraflardan da. Bir an evvel şu trollerin sahipleri tarafından susturulması gerek. Artık onlar kendilerine hizmet etmiyor, aksine bunlar üzerinden başlarına bela topluyorlar.
‘BİR İHKAK-I HAK’ ARAYIŞI BAŞLARSA…
Yargıya güven yeniden nasıl tesis edilecekse edilmeli, yoksa kimsenin kimseye güveni kalmayacak. Bir “İhkak-ı Hak” arayışı başlarsa, o zaman bu kalabalıkları, kim nasıl durdurur, onu bilmem. Ama kesin olan bir şey varsa, bu ülke ve halkı, çok ağır bir bedel öder. Buna sebeb olanlar da kim olursa olsun, nereye kaçarlarsa kaçsınlar, hem bu dünyada, hem de öbür dünyada çok ağır bir bedel öderler. Benden söylemesi.
”İHKAK-I HAK NE DEMEK?
Kanun ve nizam dışında, kendi hakkını zor kullanarak elde etme eylemi olarak kabul ediliyor.