DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bir grup gazeteciyle bir araya geldi, gündeme ilişkin soruları yanıtladı:
Faiz artışının nereye kadar gideceğini tahmin ediyorsunuz?
Tahmin yapabilmek için elimizde veri olması lazım. Çünkü bu bilimsel bir alan. Merkez Bankası faizinin kaç olacağı ise bugün bilimsel değil, keyfi bir alan haline geldi. Faiz artışı kısa dönemli para kazanma alanına da dönüştü. Uluslararası yatırımcı bundan faydalanıyor, onlar için bizdeki enflasyonun bir önemi yok.
Gelir dağılımı son beş yılda çok bozuldu, orta direk çöktü.
Korkunç bir refah kaybı var ülkede. KKM ile birlikte 700 milyarı kur farkına ödediler, şimdi bunu Merkez Bankası ödüyor. Merkez Bankası bu parayı nereden buluyor? Para basıyor. Merkez Bankası’nın bu rakamları kur farkına ödediği bir ülkede enflasyonu düşüremezsiniz.
Cumhurbaşkanı yeni Anayasa çağrısı yaptı. Bu çağrıyı samimi buluyor musunuz? Bu konuda muhalefetin diğer üyeleriyle görüşmeyi düşünür müsünüz?
Hükümet beş yıldır “Yeni Anayasa” diyor. 2012’de dört partiden oluşan bir komisyon kuruldu, o komisyonun raporları da değerlidir mesela. Bu konuda henüz bir adım atılmadığı için ne kadar samimiler bilemiyoruz. Biz kendi teklifimizi taa 2 sene önce çalıştık, ortaya koyduk. Yetmedi, altı parti oturup 84 maddelik bir çalışma ortaya koyduk. İktidardan ise henüz bir şey çıkmadı. Şu da bir gerçek ki evet, mevcut Anayasa’ya uymuyorlar, “Yeni Anayasa olsa ne, olmasa ne” denebilir. Yine de yeni bir hükümet kurulduğunu, dolayısıyla söylenenlerin bir söz değeri olduğunu göz ardı edemeyiz.
Diyelim ki Meclis’te bir şey hazırladılar ve getirdiler, oturup bakmamız lazım. “İktidardan geldi, biz bakmayız” anlayışı bize göre sorumlu bir muhalefet anlayışı değil. Bunu mecliste bir komisyon eliyle yapalım derlerse biz buna katkı veririz. Bu bizim demokratik sorumluluğumuz, o yüzden peşin hükümlü bir şey söylemek istemiyorum. Bir samimiyet sorunu var; ancak bir yandan da ne olacağını görelim istiyoruz.
Yeni bir Anayasa’dan bahsediyoruz, Cumhurbaşkanı’nın yeniden seçilmesi gündeme gelirse ne yaparsınız?
Böyle bir şey olursa son anda getirip araya sıkıştırırlar, şimdiden yapmazlar. Bir yandan da AK Parti’nin kuruluşundaki üç dönem kuralında imzası olan biri olarak, burada bir değişiklik yapılmasına itiraz ederiz. Parlamenter sistemle ilgili bir şey gelir mi, ne gelir bilemiyoruz. (Erdoğan) İyileştirme konusunu işi çıkmaza sokmak için söylemiş olabilir. Kendi açısından iyileştirme nedir, bilemiyoruz.
Parlamenter sistem sizin kırmızı çizginiz mi? “Cumhurbaşkanlığı sisteminde şunlar yapılırsa olur deriz” diyor musunuz?
Tam demokrasi, şeffaflık, denge kontrolü. Bunlar çok çok önemli. Bu konularda gerçekten mevcut durumdan daha ileriye götürecek, samimi bir adım olursa, onu biz iyi niyetle değerlendiririz. Bir de şu var, samimiyeti görmemiz lazım. Gerçekten samimi mi yoksa bu bir siyasi oyun mu? Ülkenin gündemini işgal ederek enflasyon, hayat pahalılığı, fakirleşme gibi diğer sorunların üstü mü örtülüyor?
Sistem revize edilirse ‘Erdoğan devam etsin’ der misiniz?
İlke olarak bir kişinin bu kadar uzun süre görevde kalmasının son derece yanlış olduğunu düşünüyoruz. Artık bu ülkede değişimin zamanı geldi. Bu teklifi açıkça önümüze getirirlerse sıcak bakmamız mümkün değil.
Yerel seçim öncesi konu tamamen Anayasa’ya gelecek. Bu konuda şimdiden bir şey söylemeniz daha iyi değil mi?
Taze yenilenmiş bir halk desteği var. Her seçim bir kredi açma dönemidir. Böyle bir dönemde bizim çok sert kırmızı çizgilerden bahsetmemiz doğru değil. Böyle bir yaklaşım klasik muhalefet olur. Bizim muhalefet tarzımız bakımından bu tavrı doğru görmüyorum.
Can Atalay için TİP bir yürüyüş başlattı biliyorsunuz. Böyle bir iklimde yeni anayasa konuşmak garip olmuyor mu?
Bizim buradaki duruşumuz, Can Atalay konusundaki duruşumuz çok net. Ama bu konulara çok daha geniş bir açıdan bakmamız lazım. Siyaset böyle bir şey değil, bu dar ideoloji siyaseti olur. Bir ülkeyi yönetmeye talipseniz bunlara sıkışıp kalamazsınız.
“Yerel seçimler teşkilatlar üzerindeki travmayı atlatmak için bir fırsat”
Yerel seçimde 81 ilin tamamında aday çıkaracak mısınız? İş birliklerine açık olacak mısınız? DEVA Partisi’nin kendi iç değerlendirmelerinde en çok hangi eleştiriyi aldınız?
En önemli iç eleştiri başka bir partinin listesinden seçime girmiş olmamızdı. Bu konuda teşkilatlarımız çok huzursuzdu, o yüzden bu yerel seçimler kendimizi anlatmak için çok büyük bir fırsat. Bu değerlendirmelerin ardından seçime kendimiz girme kararını aldık. Genel seçimlerde de bu hazırlığı yapmıştık; sekiz komisyon kurup 1300 kişiyle mülakat yaptık. Kendi listelerimizi hazırlamıştık, hazırdık. Son hafta CHP’den teklif geldi, ‘Rakamlar ortada, Meclis’te çoğunluğu sağlayamıyoruz, ortak listeden girdiğimizde bu sisteme göre çoğunluğu sağlayabiliyoruz’ diye bir simülasyon koydular önümüze. Bu CHP’nin oyunun hiç artmadığı senaryoydu üstelik. Çok büyük bir ikilem yaşadık, “hayır” desek iş birliği yapmamakla eleştirilebilirdik. Bir bakıma büyük fedakarlık yaptık. Kemal Bey’e söyledim, biz bir karar aldık ve teşkilatlarımızda bir travma oluşacak dedim. Şunu da ekledim “Bize oy verecek kitlenin yüzde yüzünü CHP’ye oy vermeye ikna etmemiz mümkün değil” dedim.
Bu seçimlerde kendi özgün kimliğimizi vatandaşımıza anlatmak istiyoruz. Bazı küçük ilçelerde teşkilatlarımız arasında iş birliği senaryoları olabilir, ama bu senaryolar şu anda genel merkezin bilgisi dahilinde olan senaryolar değil. Yerel seçimler teşkilatın üzerindeki travmayı atlatmak ve özgün DEVA ruhunu anlatmak için bir fırsat. Biz bütün o çalışmaları 15 vekil için yapmadık, bu ülkeyi yönetmek için yaptık.
“İşbirliği için iç psikoloji yok”
Cumhur İttifakı yine iş birliğine gidecek gibi görünüyor. Bunun karşılığında, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere muhalefet yine bir iş birliğine gider mi?
Yerelde bazı prensipler konusunda aynı noktada olmak lazım. Biz ne dedik, temiz belediyecilik dedik. “Bu doğrultuda bir manifesto yayınlayacağız” dedik. Bizim adaylarımız önce bu manifestonun altına imza atacaklar. Bunlar hiç konuşulmuyor, hükümet tarafında yolsuzluklar var da belediyelerde yok mu? Biz buna destek mi vereceğiz? ‘Tertemiz adaylar istiyoruz’ dedik il başkanlarımıza. O yüzden 3-5 belediye alacağız diye kimsenin yanlışına ortak olmayız. “Kendimiz seçime gireceğiz” diyip, İstanbul’da, Ankara’da adayımız olmayacak mı? Hiç konuşulmuyor, ama şu anda diğer siyasi partilerde de böyle bir iş birliğini kaldıracak bir iç psikoloji yok.
Büyükşehirlerde iktidarın iş birliği, muhalefetin parçalı olması iktidara kazandırmayacak mı?
Hiç belli olmaz. Yerel seçimlerde 50+1 gerekmiyor ki. Yerel seçimde dinamikler çok farklı, tamamen adaylara bağlı.
Genel seçimlerde ortak liste kararını aldınız. İYİ Parti bazı yerlerde listeye katılmadı. İYİ Parti’yi ikna etmeye çalıştınız mı yoksa İYİ Parti kapıyı tamamen kapattı mı?
Ortak listeyi geçin, bazı yerlerde oturup konuşsalardı artı 20 vekil daha kazanılabilirdi. Bunun için dört kere toplandık, hiçbir şey çıkmadı. En son bizim arkadaşlar dedi ki, siz iki parti oturun konuşun, böyle ilerleyelim. Biz normalde 15+5 diye konuştuk ama daha sonra gelip bizim Siirt ve Iğdır il başkanlarımızı aday yapmak istediler. “Üç ilde sizin adaylarınız olursa; Erzurum, Elazığ ve Yozgat’ta şansımız artar” dediler. En son CHP’nin Kilis’teki adayı istifa edince, “Sizin il başkanınız çok iyi, aday olsun” dediler. Oldu 26 aday. Biz gidip “Aman bu arkadaşlarımızı önerelim, seçtirelim” demedik, tam tersine, onlar geldi.
Lütfi Elvan’ın, Kalyon İnşaat’ın başına geçmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
BDDK’nın, SPK’nın kanununu sıfırdan biz çıkardık. Bunların hepsine kişiler görevden ayrıldıktan sonra özel sektörde, kendi alanıyla alakalı görev alamaz diye madde koyduk. Çünkü bu insanlar o görevdeyken bir kariyer planlaması yapmasın dedik. Bu işin ruhu budur; ama şaşırmamayı da öğrendik zaman içinde, olmaz denen ne varsa oluyor.
Parlamentoda etkinliğinizi artırmak için bir grup kurma çabanız var mı, olacak mı?
Zaman içinde doğal yollarla böyle bir süreç gelişirse elbette olur. Daha önce Saadet ve Gelecek’le bir model üzerine çalıştık. Önce Saadet Partisi kendi içinde “olmuyor” dedi, ertesi gün bizim arkadaşlarımız da aynısını söyledi. Öte yandan “Hiçbir partiye gidip de bize milletvekili verin” demedik. Bu süreçlerin doğal olması, organik olması gerekiyor.