DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi sonrası beklenen yasal düzenlemelere ilişkin değerlendirmede bulundu. Çandar, “İlk yapılacak iş hapishanelerin boşaltılmasıdır.” dedi. Çandar ayrıca, Selahattin Demirtaş’ın da bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini belirtti: “Selahattin Demirtaş hapishanede kaldığı sürece biz Türkiye’de ne demokrasiden ne barıştan PKK silahlarını bırakmış olsa kendisini feshetmiş olsa bile söz edemeyiz.”
Çengiz Çandar, Rûdaw’a konuk oldu, gündeme ilişkin soruları cevapladı. PKK’nin silah bırakması ve sonrasındaki gelişmeleri yorumlayan Çandar, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın mutlaka serbest bırakılması gerektiğini anlattı. Cengiz Çandar, şunları söyledi:
Bakın ben size bir şey anlatmaya çalışıyorum. Benim dayanak noktam 27 Şubat’ta Abdullah Öcalan’ın yaptığı açıklamadır. Arkasından bu açıklamaya uygun bir şekilde bugün gelinen bir nokta var. Bugün gelinen nokta PKK’nin kongre toplayıp kendisini feshettiğini ve silahlı mücadeleyi terk ettiğini ilan etmesidir.
Bütün yapılan açıklamaların içinde, hiçbir yerinde hiçbir şekilde YPG adı ve Suriye adı geçmiyor. Suriye’de apayrı bir süreç yürüyor. Kamışlı’da daha yeni bir kongre yapıldı. Bugün tarihi olan nokta 40 yıllık Kürt isyanının bugün sona erdirilmiş olması, açıklamasının yapılmış olmasıdır.
Bakın Türkiye’de anayasanın değişmesi zaten çoktandır, gerekli olan bir durum. Türkiye 1982 yılındaki bir darbe anayasası, birçok maddesi değişmiş olmasına rağmen hala 1982 tarihli bir askeri darbe anayasası var. Bir ülke ki o anayasaya bile uyulmuyor.
Dolayısıyla anayasa dediğiniz bir toplumsal sözleşmedir. Bir toplum mutabakatıdır, toplum sözleşmesidir. Onun hukuki çerçevesidir. Ona zaten Türkiye’nin ihtiyacı var. Yani dün de ihtiyacı vardı, bugün de ihtiyacı var, yarın da ihtiyacı olacak. Dolayısıyla anayasa bir şekilde mutlaka Türkiye’nin gündemine gelecektir.
Bunun hükümet tarafından açıklanması ama öncelikle bu süreci sağlama almak, hedefine ulaştırmak, ülkeyi gerçekten demokratik bir barış ortamına kavuşturmak ve onu sağlama almak için öncelikle yapılması gereken hapishanelerin boşalmasıdır. Bunların çok önemli bir bölümü günahsız yere yatıyor.
Örgüt üyesi olmadığı halde insanlar yıllarca hapis yatıyor. Türkiye’nin dışında Avrupa’da Kürt, Türk binlerce sürgün var. Dolayısıyla ilk yapılacak iş hapishanelerin boşalmasıdır. Hapishanede bir sürü hasta mahkum var. Hapishanelerde kaldığı her gün hayati tehlike altında bulunuyorlar. Bunlar olduğu zaman PKK’nin attığı bu adım anlam taşır ve güçlenir.
Selahattin Demirtaş için sorulması gereken bu gece itibariyle soru, özgürlüğüne ne zaman kavuşacaktır, ne zaman kavuşmalıdır? Halkının, ailesinin arasında yerini ne zaman almalıdır, olmalıdır? Selahattin Demirtaş özgürlüğüne kavuştuğu zaman ki bir an önce kavuşması gerekiyor. Selahattin Demirtaş hapishanede kaldığı sürece biz Türkiye’de ne demokrasiden ne barıştan PKK silahlarını bırakmış olsa kendisini feshetmiş olsa bile söz edemeyiz.
Bir an önce Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması gerekiyor. Özgür bir Selahattin Demirtaş’ı biz halkımızın içinde, önünde, arasında gördüğümüz zaman bu sorduğunuz sorunun cevaplarını da o zaman alırız. Önce Selahattin Demirtaş’ın özgürlüğünü kavuşması gerekiyor.
PKK’nin bir örgüt olarak sahadan ve sahneden çekilmesinden sonra bu Kürt meselesinin çözümü değil. Türkiye’nin demokrasiye kavuşması değildir. Türkiye’de bir barış ortamının oluşmaya başlaması, bir toplumsal kardeşlik ortamının zemininin oluşması demektir. Bunu hep söyledik. Kürtlerin hakları, talepleri var. Bunların bir taşıyıcısı olması lazım ve gücünü esas olarak Türkiye’nin Kürt halkından alan DEM Parti’ye çok büyük ve ağır sorumluluklar düşüyor.