Cumhuriyet’te yaşanan tutuklu HDP’nin öneki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile iş insanı ve aktivist Osman Kavala hakkında başlayan tartışma bitmek bilmiyor.
Cumhuriyet gazetesinin yeni yazarı Bartu Soral, 25 Kasım’da yayımlanan yazısında gazetenin yayın çizgisine yönelik eleştirilirde bulunarak, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’a dair haber ve röportajlara yer vermesine tepki göstermişti. AİHM’in Demirtaş hakkındaki kararının haberleştirilmesini bile eleştiren Soral, şöyle demişti:
“Acaba yarın AİHM’den örneğin Apo için, Nazlı Ilıcak için de bir karar çıkarsa; ‘diren Apo, diren Nazlı’ mı denilecek” diye yazmıştı. Soral, yazısında, “Basılı gazetenin bir yerlerinde, internet sayfasında, sık sık; ya Kavala, ya ‘Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz’ diyen Selahattin Demirtaş, ya üst perdeden bir HDP haberi/röportajı, ya bir köşe yazısına rastlıyorum…”
Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya ise bugünkü yazısında Soral’a cevap vererek, “Cumhuriyet’in yayın çizgisi bellidir. Kasap ya da hırdavatçı işletmek isteyen birileri çıkabilir. Biz yalnızca gazeteciliği biliriz. Cumhuriyet’in tarihini bilmeden, ‘yazar’ olunmaz” ifadelerini kullanmıştı.
Gazetede başlayan tartışma devam ediyor. Ali Sirmen, bugünkü (30 Kasım tarihli) “Sadece kendine demokrat” başlıklı yazısında, Osman Kavala ve Demirtaş’ın gazetede haber olmasını eleştiren Cumhuriyet yazarı Bartu Soral’ı eleştirdi.
“Demokratik sistemlerde, farklı düşünceye saygının güvenceleri oluşturulurken, kişilerden değil, onlardan bağımsız olarak nesnel ilkelerden hareket edilir” diyen Ali Sirmen, şöyle devam etti:
“Yani haklar ve özgürlüklerin içerikleri kişiden kişiye değişmez, herkes için aynıdır. Bu ilkelerden biri de herkesin hakkında kesinleşmiş bir karar oluşuncaya kadar masum kabul edilmesini öngören masumiyet karinesidir.
Hukukun koruyucu şemsiyesi altına alınırken kişilerin, aksi sabit olana kadar, masumiyetleri esas olduğundan, onların demokratik haklarının kullanılması talebinde bulunulurken haklarındaki suçlamalardan hareket edilmez. Zaten, masumiyet karinesi olmasaydı, suçlama tek başına yeterli olacağından yargılama sürecine de gerek kalmazdı.
Uzatmaya gerek yok. Açıkça görülüyor ki Selahattin Demirtaş ile Osman Kavalı’nın haklarını savunmak, onların görüşlerini paylaşmak demek değildir. Bu, demokrasiyi savunmaktır.”
Ali Sirmen, yazısında “Yalnız kendine demokrat olmak tutarsızlığı içinde olmayanların tümü gibi, ben de Osman Kavala’nın bir yılı aşkın süredir, ne ile suçlandığını hâlâ bilmeden, bunca süre boyunca hakkında iddianame bile hazırlanmadan tutuklu olarak içeride tutulmasını eleştiririm. Osman Kavala ile aynı görüşe de, ayrı, hatta karşıt görüşe de sahip olsam eleştiririm.
Aksine davranış, aynı zamanda kendi bindiği dalı kesmek olan, yalnız kendi için demokrat olma durumudur” ifadelerini kullandı.